GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:74
Tarih:06.03.2013

DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 426 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı'nın 5'inci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanunun 5'inci maddesi tam iki sayfa olarak ve onlarca maddeyle açıklanmaya çalışılmış. Sadece "lisans vermek ve iptal etmek" gibi bir süreci bu kadar karmaşık hâle getirmek ancak bizde olur. Bir kanun hazırlanırken neden vatandaşlarımızın anlayabileceği bir formatta yazılmaz, anlayamıyorum. Aslında anlıyorum. Bu kadar karmaşık olmasa bürokrasi nasıl tahakküm kurabilir? Yorumun nasıl değişken olduğunu kamuda bir işi olanlar bilir. İktidara geldiğinizden bugüne kadar aynı kanunu defalarca buraya getirdiğinizi dünya izliyor. Çok ayıp oluyor. Neden aynı kanunu defalarca buraya getiriyorsunuz, bilemiyorum.

"Lisans" kavramının bu kadar değişikliğe uğramasıyla Türkiye'nin enerji sorununu çözemezsiniz. Ön lisans sizi kurtarmaz. Lisans verilirken "ithal, yenilenebilir ve diğer kaynaklar" olarak bir planlamaya acil ihtiyacımız var. Kanun, üretim lisansının verilmesinde ve tadilinde rekabeti geliştirmek amacıyla iletim ve dağıtım kısıtlarıyla ilgili piyasa gücünü dikkate alıyor. Üretim lisansı verilmesinde ve tadilinde dikkate alınacak hususlar arasında "kaynak çeşitliliği, yerli, yeni ve yenilenebilirlik" gibi kurallar yoktur. Bu durum, öteden beri sistemin en büyük açmazlarından biridir.

Değerli arkadaşlar, tasarı, otoprodüktör lisansını ve kojenerasyon  tesislerini ortadan kaldıran bazı düzenlemelerle tasarrufu zorlaştırıyor. Hatta, bununla da yetinmeyerek onu engelleyici tedbirler alıyor. Yerli, ucuz, yenilenebilir enerji ve tasarruftan uzak duran kanun, konu ithalat olunca pozitif ayrımcılık ilkesini devreye sokuyor. Türkiye'nin dışa bağımlılıkta geldiği nokta Hükûmeti tatmin etmiyor ki dağıtım şirketlerinin de elektrik ithal etmesine bu kanunla izin veriliyor. Elektrik gibi stratejik bir konuda dağıtım şirketlerine dahi ithalat hakkı tanınması hangi mantıkla açıklanabilir? Yerli üretimde ısrar ve kamu eliyle ithalat ilkesi uygulanmaz ise ülkemiz özel şirketler ve uluslararası tekeller tarafından belirlenen bir enerji ve ekonomi politikasına teslim edilir.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'yi hapseden enerji ithalatı sarmalından bir an önce çıkabilmek için hızla öz kaynaklarımıza dönmek mecburiyetindeyiz. Bu amaçla, Türkiye'nin fosil kaynaklarını değerlendirerek enerji üretim kapasitesini artırmaya ihtiyaç vardır. Yabancı yatırımcılara terk edilmiş olan petrol ve doğal gaz kaynaklarımıza sahip çıkarak, aramalara hız verilmelidir.

Türkiye'nin birinci enerji tüketiminin yüzde 87'sini karşılayan doğal gazın yüzde 98'i, petrolün yüzde 91'i, taş kömürünün yüzde 90'ı ithal edilmektedir. Bu tablo, dışa bağımlılığın da ötesindedir. Bu nedenle, yerli kömüre, linyit kaynaklarımıza dayalı termik santrallerin satılması değil, çevre duyarlılığını da dikkate almak koşuluyla verimli hâle getirerek desteklenmesi esas olmalıdır. Hükûmetin bu konudaki planlaması özelleştirme takviminden ibarettir. Uzun vadeli bir planlamadan yoksun enerji politikası sürdürülemez. Arz güvenliği açısından son derece önemli olan kaynakların ülke menfaati açısından değerlendirilmesi artık aciliyet kazanmış durumdadır.

Bu çerçevede, yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik ve ağırlık verilmesi gerekmektedir. Çaylara, derelere kurulu yüzlerce küçük hidroelektrik santralin doğa ve canlı kıyımından başka bir şey getirmediği açıktır. Çevre, insan ve doğa faktörlerini birinci ölçü olarak ele alan bilimsel verilere dayalı HES projeleri desteklenmeli, kamunun yatırım yapması sağlanmalıdır. Türkiye, güneş, rüzgâr ve jeotermal kaynaklar bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olduğundan, ülkemizin enerji geleceği bu kaynakların doğru ve verimli kullanılmasına bağlıdır. 87 milyon ton petrole eş değer bir güneş potansiyeline sahip olan ülkemiz 150 bin megavatlık rüzgâr ve 2.500 megavatlık jeotermal kaynaktan elektrik üretebilir durumda. Ancak, dünyanın aksine, Türkiye yenilenebilir kaynaklarını kullanamamaktadır. Teknolojik olarak da büyük gelişmeler kaydeden rüzgâr ve güneş enerjisi santralleriyle jeotermal enerji santrallerinin yanı sıra, biyogaz, dalga enerjisi gibi henüz emekleme döneminde olan enerji üretim yöntemlerine AR-GE'den başlayarak yatırım yapılmalıdır.

Bu çerçevede, gerek yerli termik kaynaklardan gerekse rüzgâr ve güneş enerjisinden elektrik üreten santrallerin ülke içinde kurulmasına, bu santrallerin daha verimli hâle getirilmesi amacıyla teknolojilerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özbolat.

DURDU ÖZBOLAT (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum efendim.

Sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)