GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:36
Tarih:12.12.2022

HDP GRUBU ADINA DERSİM DAĞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine konuşuyoruz.

2022 yılı itibarıyla AKP hükûmetleri döneminde tarihin en büyük bütçe açığı verilmiştir. Ocak ve ekim aylarını kapsayan dönemde bütçe açığı 128,7 milyara ulaştı. Hazinenin bütçesinde açığa çıkan bu durum bir kriz sebebiyken iktidar ise ekonominin büyüdüğünü iddia ediyor. Oysa bütçe açığının kapatılması için vergilerin yüzde 65'inin halktan alınan vergiler olduğunu görüyoruz. Ekonomik krizin faturası bir bütünen halka kesildiği gibi, en çok gençlerin üzerine yükleniyor; genç işsizlik oranı yüzde 41'lerde, her 3 kadından 1'i ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Hükûmetin mevcut politikaları, halkı değil, yandaşları büyütüyor. Ama iktidara göre ekonomi büyüyor, yoksulluk azalıyor. İktidarın büyümeyi iddia ettiği bu düzende halk sefalet içinde. Hazine ve Maliye Bakanlığının politikalarına ve pratiklerine baktığımızda halktan alınan paraların yandaşlara nasıl aktarıldığını görüyoruz. AKP-MHP iktidarı yasalara uymak yerine yasaları kendine uyduruyor. Yap-işlet-devret modeliyle özelleştirme adı altında ülkede talan edilmedik alan bırakılmamış. Havaalanlarından tutalım kara yollarına, kara yollarından kayyum atanan belediye binalarına kadar rantçı politikalarla karşı karşıyayız. Köprüler, yollar, fabrikalar ve diğer alanların düşük fiyatlara satıldığı yetmezmiş gibi, bu şirketler yeterince kâr etmediklerinde sözleşmelerde belirtilen rakamı, hazine, halkın cebinden çalarak tamamlıyor. Yeterince dediğime bakmayın, aslında korkunç miktarda kâr etmelerine karşın rant ve talan sistemi bu çarpıklığı doğuruyor. Bu yıl Karayolları için hazine garanti ödemesine 54 milyar TL ayırmış; bu meblağ, garanti ödemesi adı altında yandaş şirketlere aktarılacak.

Bakın, bu konuya dair iki ihaleden bahsedeceğim. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden iki yönlü ücret için günlük 135 bin, yıllık ise 49 milyon 775 bin aracın geçeceği garanti edildi fakat bu rakamlara ulaşılmayınca, yapılan anlaşma sonucunda, son beş yılda hazineden 7 milyarın üzerinde para şirketlere aktarıldı. Peki, bu fark buraya ödenmek yerine başka nereye kullanılabilirdi? Mesela, 145 bin üniversite öğrencisine dört yıl boyunca ayda bin TL burs verilebilirdi.

Yine, diğer bir garanti geçiş ücreti verilen projeyse Avrasya Tüneli. Avrasya Tüneli'ne 2021 yılında geçmeyen araçlar için 498 milyon TL ödendi. Son dört yılda ise şirkete ödenen garanti miktarı yaklaşık 208 milyon dolar oldu yani güncel kur hesabıyla yaklaşık 3,9 milyar TL. Peki, bu parayla ne yapılabilirdi? Yaklaşık bin kişilik tam donanımlı 15 öğrenci yurdu yapılabilir ve 15 bin öğrencinin barınma sorununa çözüm olunabilirdi. İşte bu yüzden kaynak yok demiyoruz, talan var diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar) Halkın paraları halka değil bir avuç yandaşa aktarılıyor; gençlerin, genç kadınların yaşamlarını iyileştirecek, refahını yükseltecek yerlere gitmiyor.

Peki, işçilerin, emekçilerin, gençlerin ve kadınların yani halkın cebine göz dikilmeseydi ve bu paralar kamu eliyle dağıtılsaydı ne olurdu? Ben size söyleyeyim: Ataması yapılmayan 200 bin öğretmen adayının ataması yapılabilirdi, öğretmen adayları arasında işsiz sayısı düşerdi; 5 milyon öğrencinin toplam 5,5 milyar olan kredi borcu silinebilirdi. Kimya fabrikası özelleştirilip kapatılmasaydı kimya mühendisi de kasiyer olmazdı. KPSS ve benzeri sınavlarda yapılan usulsüzlükler olmasaydı ücretli öğretmenlik ve ataması yapılmayan öğretmen intiharları olmayacaktı. Kamu kaynakları şirketlere, baronlara değil halka aktarılsaydı genç işsizliği artmayacak, gençler "Umuda yolculuk." diye başka ülkelere gitmeyecekti.

Sağlık Bakanının özel hastaneleri, Eğitim Bakanının özel okulları ve diğer yandaşların iltisaklı şirket ve yandaşları varsa eğitim de sağlık da ticarete dönüşür. İşte AKP-MHP ittifakının Türkiye'yi getirdiği durum maalesef ki budur. Tablodan da anlaşılacağı üzere, ampulünüz halk ve gençler için karanlık saçıyor. Sorun, küresel dünyada yaşanan kriz veya dış güçler değildir; sorun, halktan çalınan paraların yandaşlara aktarılmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

DERSİM DAĞ (Devamla) - Çözüm ise çok basit; herkes çaldığını yerine koysun. (HDP sıralarından alkışlar)

Sevgili gençler, geleceğimizi kurmak bizim elimizdedir. Bu karanlık tablo karşısında mücadele edecek, geleceğimizi başkalarının eline vermeyeceğiz. Yoksullaşmanın sorumluluğunu üstlenmeyen ve yirmi yıldır çözüm üretemeyen bu iktidardan artık kurtulmanın zamanı geldi. "Dış ve küresel güçler" diyerek yoksullaşmayı normalleştirmelerine izin vermeyeceğiz. Bu aldatmacayla artık kimse gençleri ve kadınları kandıramaz. Yoksulluğun sebebi AKP ve MHP'dir. Açlık, yoksulluk, işsizlik ve geleceksizlik kaderimiz değil. İlk seçimde savaşa, hukuksuzluğa, yoksulluğa, açlığa ve geleceksizliğe "Hayır." diyecek ve bizden çaldıklarını geri alacağız. (HDP sıralarından alkışlar)