| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 13.12.2022 |
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusunu isterseniz, şöyle başlamak istiyorum: Bizim siyasi elitimiz gerçekten anlaşılması zor bir elit. Türkiye'nin sorunları var diyoruz ama bu sorunlarla ilgili olarak sorumlulukları taşıması gereken siyasi elit ise bu, sorun olarak ifade ettiğimiz meseleleri konuşmayı seçiyor bazen ama sorunları çözmekle ilgili olarak herhangi bir adım atmıyor. Bu, yüz yıldır böyle gelmiş doğrusunu isterseniz. Dolayısıyla da şimdi, son olarak tarikat ve cemaatleri tartışıyoruz; evet, tartışılması gerekiyor çünkü böyle bir sorun var gerçekten ama başka sorunlar da var; "Kürt sorunu" diye bir sorun var arkadaşlar, "Alevi sorunu" diye bir sorun var. Bu sorunlar bizim yüz yıl boyunca çözemediğimiz sorunlar ama biz siyasi elit olarak bu sorunları çözmekle mükellefiz, bunları çözmemiz lazım ama maalesef ne yapıyoruz? İşte, lafügüzaf yapıyoruz, konuşuyoruz geçiyor. Burada da doğrusunu isterseniz "Sahici bir konuşma oluyor mu?" derseniz olmadığı kanaatindeyim çoğu zaman. Onun için de yani bu Meclis adına, Meclisin bir parçası olarak ben üzüntülerimi size bildirmek isterim doğrusunu isterseniz.
Şimdi, bakın, "enflasyon" diye bir şeyden bahsediyoruz ve Hükûmet yetkilileri geliyorlar bize anlatıyorlar "Şöyle yapıyoruz, böyle yapıyoruz." diye ama emin olun, o söyledikleri şeylerin herhangi bir karşılığı yok. Yok çünkü asıl meseleleri konuşamıyoruz. Değerli arkadaşlar, "enflasyon" dediğimiz meselenin dibinde yatan mesele bölüşüm meselesidir, bir toplumda yaratılan gelirin nasıl bölüşüleceğiyle ilgili olarak kurulmuş olan mekanizmalardaki karşılıklı mücadelelerin sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Tabii ki bu durum herkes için olumsuz sonuçlar verdiği için de iktisatçılar esasında bir orta yol bulmak, bir denge aramak gibi bir öneride bulunurlar genellikle. Şimdi, biz birdenbire... Evet, kabul ediyorum, bu, özellikle yaşadığımız pandemi bağlantılı enflasyon dünya genelinde ortaya çıkan bir durumdan kaynaklandı; tedarik zincirlerinin bozulması, emtia fiyatları, petrol fiyatları falan derken ülkelerde maliyetler arttı, maliyetler artınca fiyatlar vesaire derken bütün dünya enflasyon belasıyla çalkalanmaya başladı. Şimdi, Türkiye ne yaptı? Daha doğrusu, şöyle söyleyeyim size, benim gördüğüm, benim baktığım yerden şunu söyleyebilirim: Faizleri artırmakla ilgili olan Ortodoks politikalar eninde sonunda enflasyonun maliyetini çalışanlara yükler değerli arkadaşlar. Çünkü faizleri artırarak talebi kısmak üretimin ve işsizliğin ortaya çıkmasını sağlar, işsizlik ortaya çıktığı zaman da ücretler düşer, ücretler düştüğü zaman fiyatlar da düşer, dolayısıyla da enflasyonda olumlu bir adım atmış olursunuz ama bunun maliyetini kim ödemiş olur? Çalışanlar, ücretliler ödemiş olur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ben, Sayın Nebati'nin ve arkadaşlarının ortaya koyduğu politikayı dikkatle izlemeye çalışıyorum. Bir diğer yol da budur yani üretimi artırmaktır. Evet, ihracat, vesaire bunlarla ilgili kararlarda belli isabetlilikler vardır belki. Ama şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar: Geldiğimiz yer itibarıyla baktığımızda -ayrıntısına giremeyeceğim çünkü çok az vaktim var- arkadaşlar, bankalar yüzde 400 kâr etmiş vaziyette. Borsa şirketlerine bakın, aşağı yukarı -geçen seneye göre baktığımızda- yüzde 70 civarında kârlarını artırmış durumdalar. Peki, bu neye tekabül ediyor doğrusunu isterseniz? Bu politikanın bir sonucu olarak Hükûmetin uyguladığı kredi politikalarının -efendime söyleyeyim- özellikle üretimi desteklemekle ilgili olarak yaptığı buna benzer harcamaların sonucu ortaya çıkan bir gerçektir ve bu gerçeğin altında, vergilerle bu kârları ödeyecek olan yine bizleriz yani çalışanlar. Dolayısıyla da esasında aldığınız tedbirler, sizin, gerçekten Türkiye'de enflasyonu önlemeye yönelik olmak üzere, çalışan ve üretim mülkiyetine sahip olan insanlar arasındaki dengeyi sağlayacağınız bir politika olmadı, olamadı. Çünkü gerçekleri konuşmuyoruz değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bazen Sayın Cumhurbaşkanının hepimizden çok daha net ve açık konuştuğunu düşünüyorum. Bunu yeteri kadar belki değerlendirmiyoruz ama benim elimde notlar var. Sayın Cumhurbaşkanı her seferinde bankalara yüklenmek zorunda kaldı, her seferinde. Neden? Çünkü Türkiye ekonomisinde sizin siyasi gücünüzden başka bir ekonomik güç var ve bu güç sizin istediğiniz yönde davranmayabiliyor. Dolayısıyla da ben mesela şaşırıyorum -Sayın Fuat Oktay burada- bu enflasyonla ilgili mücadelede neden Rekabet Kurumu devreye giremiyor? Bunu anlamakta zorlanıyorum çünkü gerçekten Türkiye'de fiyatların yükselmesinin temel sebebi iş dünyasının kâr marjlarını arttırmasıdır. Dolayısıyla da bunları önlemekle ilgili olarak yapılabilecek olan şeylerden bir tanesi Rekabet Kurumunun devreye girmesidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)