GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:38
Tarih:14.12.2022

HDP GRUBU ADINA ALİCAN ÖNLÜ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erdal Eren'in idamının, 300 sivil yurttaşımızın katledildiği kent ablukalarının, 19 Aralık cezaevi ve Maraş Alevi katliamının yıl dönümü haftasındayız. Bu katliamları gerçekleştirenleri lanetliyor, yaşamını yitirenleri de saygıyla anıyorum.

Yine, geçen gün Dersimli yazar Munzur Çem Hakk'a yürüdü, devridaim olsun, halkımızın başı sağ olsun.

Cezaevinde rehin tutulan seçilmişlerimizi ve siyasi tutsaklarımıza da buradan saygı ve sevgilerimizi yolluyorum. "..."(*)

METİN NURALLAH SAZAK (Eskişehir) - Başkanım, ikaz et.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Bir beş dakika tahammül edin be! Ne var!

METİN NURALLAH SAZAK (Eskişehir) - Başkanım, ikaz edin.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Ne beş dakikası ya, ne dediğini bilmiyoruz. Ne söylüyor, ne anlatıyor?

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Ayıp ya, ayıp!

BAŞKAN - Sayın...

ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bütçeler inanca, kimliğe, cinsiyete bakılmaksızın tüm vatandaşlardan toplanan vergilerle oluşturulmaktadır ancak Türkiye'de yüz yıldır bütçenin yönetimi ve dağıtımı Türklük ve Sünnilik ekseninde olmaktadır.

Konuşmamda bu tekçi ve inkârcı rejimin yüz yıllık tarihinde Dersim'e ayırdığı bütçeleri nasıl da güvenliğe ve asimilasyona harcadığını aktaracağım. İlk olarak 1924-1938 arasında bütçe terteleye, 1940-1960 arasında asimilasyona, 1960-1980 arasında darbelere, 1980'lerden 2000'lere kadar OHAL'lere, 2000'lerden günümüze kadar da savaşa harcanmıştır. Yüz yıllık tekçi ve inkârcı zihniyet, Kürt'ün vergisiyle Kürt'e düşmanlık, Alevinin vergisiyle Aleviliği inkâr, doğal kaynaklarıyla da doğa talan edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, 1924 tekçi Anayasası'yla birlikte rejimin Dersim'e bakış açısı, vergi ve asker vermeyen, eğitimsiz, cahil, eşkıya ve mutlaka medeniyetin götürülmesi gereken yerdir. Tekçi rejim Dersim'e yönelik sayısız raporlar hazırlamış, yollar, köprüler, kışlalar ve karakollarla tertelenin zeminini hazırlamıştır. Askerî hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken bir yandan da Mecliste terteleye yasal kılıf hazırlanıyordu. Bir il için çıkarılan tek kanun olan Tunceli Kanunu'yla Dersim'in önce sınırları çizildi, 4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu kararıyla da terteleye resmiyet kazandırıldı.

Değerli milletvekilleri, kurt Kürt ve Alevi'yi yemeyi kafasına koymuşsa suyu kimin bulandırdığının hiçbir farkı yoktur, önemi de yoktur. Önce Dersim halkının silahları toplanır, savunmasız bırakılır, sonra direnişin önderleri Seyit Rıza ve arkadaşları yalan ve hileyle idam edilir ancak rejim bununla da durmamıştır. Tedip ve tenkil harekâtıyla çıbanbaşı ezilmeli, Kırmançki dili ve Râhı Hak inancı ve Kürt kimliği ibret alınacak şekilde yok edilmeliydi. Dersim 1937-38 tertelesinde resmî rakamlara göre 13 bin, yerel kaynaklara göre de 50 binin üzerinde insan katledilmiş, on binlerce kişi sürgün edilmiş, kız çocukları subaylara evlatlık olarak verilmiş, katledilenlerin altınlarına, paralarına, mallarına ganimet olarak el konulmuştur. Tertelede ailemden hamile kadınların, 1 yaşındaki Cemile'nin, 80 yaşındaki Süleyman Efendi'nin dâhil olduğu 47 kişi yakılarak katledilmiştir. Bu terteleden 3 yaşında iken hayatını kurtaran ve daha sonra güney Kürdistan'da bir komplo sonucu katledilen Sait Kırmızıtoprak yani Doktor Şivan'ın da ailemden 47 kişi gibi mezar yerleri yoktur. Bu rejim, Alişer'i, Zarife'yi, Hasan Hayri'yi ihanet ve komplo sonucu katletmiştir. Dersim 38'de katledemediği Nuri Dersimi'nin Rojava'daki mezarına saldırmıştır. Dersimliler, 1937-38'de yaşananlara "..."(*) "tertele" yani "kara gün" ve "soykırım." demiştir. Bugünlerde "Envanterimizde yok." denilen kimyasal gazlar Türkiye'de ilk defa Dersim'de kullanılmıştır. Dönemin devlet adamı İhsan Sabri Çağlayangil "Dersim'de insanları mağaralara doldurduk, kimyasal gazlarla fareler gibi zehirledik." diyerek itirafta bulunmuştur. Maalesef, bugün de tekçi ve inkârcı zihniyet Kürtlere karşı aynı yöntemlere başvurmakta, Kürtlere ikinci Dersim'i, Zilan'ı, Halepçe'yi yaşatmak istemektedir.

Değerli milletvekilleri, çok partili dönemde de rejimin Dersim'e bakış açısı değişmemiştir. Devleti yöneten iktidar değişse de Dersim hep çıbanbaşı olarak kalmış, etnik ve inançsal bütünlüğü sistematik olarak ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Dersim'in en ücra köşelerine asimilasyon amaçlı okullar ve camiler yaptırılırken sağlık ocaklarına, altyapıya, tarıma ve hayvancılığa değil, Dersimlileri asimile etmek için bütçe ayrılmıştır. Bugün de karakollarda elektrik direklerine asılan hoparlörlerden beş vakit ezan okutulmakta, dağına taşına da "Ne mutlu Türk'üm" yazılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül askerî faşist darbesinin bütçesinde de Dersim'in payına köy meydanlarında kadınlı erkekli toplu işkenceler, gece yarıları ev baskınları, Alevi pirlerinin sakallarının kesilmesi düşmüştür. 1993-1994 yıllarında Tansu Çiller, Ağar ve Güreş'in ekipleriyle Dersim'de 183 köy, 823 mezra, 8.439 hane boşaltılmış, 41.939 kişi yerinden edilmiş, onlarca sivil yurttaş kaybettirilmiş, yakılmayan köy, orman, yasaklanmayan mera ve bölge kalmamıştır. JİTEM'ci Mahmut Yıldırım'ın yani Yeşil'in ilk görev yeri Dersim'dir.

Değerli milletvekilleri, peki, AKP'nin yönettiği yirmi yılda bütçede Dersimlilerin payına ne düşmüştür? 2015 yılında bir araştırmaya göre, Dersim'e yapılan 100 liralık bir harcamanın 59 lirası savunmaya, kamu düzeni ve güvenliğe yapılmıştır. Sanayisi olmayan Dersim'de özellikle 2015 yılı sonrasında yayla ve mera yasaklarıyla hayvancılık, arıcılık, tarım yani halkın ekonomisi bitirilme noktasına getirilmiştir. Dersim'de geçmişte, 1938'deki Dersim kasabı Alpdoğan yerine 1990'larda Yeşil, bugünse, AKP döneminde ise SADAT, Özel Harekât ve esedullah timleri almıştır.

AKP kayyumlarla Dersim halkının iradesini de gasp etmiştir. Bu vesileyle cezaevinde bulunan Dersim Belediye Eş Başkanları Nurhayat Altun, Mehmet Ali Bul ve Edibe Şahin'e de selam ve saygılarımı yolluyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

AKP, İŞKUR üzerinden Dersim'de insanları açlıkla terbiye etmekte; koruculuk, ajanlık, muhbirlik gibi uygulamaları istihdam alanına çevirmektedir.

POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Teröristlere bırakılacağına onlara bırakalım daha iyi.

ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Terörist sensin, senden iyi terörist mi var?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, ayıp ediyorsun ya, sana "terörist" mi dedi?

POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Sana "terörist" demedim. Teröristlere bırakmamak lazım dedim.

ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Zamanımı bile çalıyorsun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Teröriste bırakmamak lazım." dedi.

ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Dersim'i -aynen bu zihniyet işte- "terörist, çıbanbaşı" Tunceli'yi ise "huzur kenti" olarak görüyor işte bu zihniyeti, bu AKP zihniyeti.

Değerli milletvekilleri, dili, inancı, kültürü her gün saldırı altında olan, barajlarla, HES'lerle, ocaklarla doğası talan edilen, üniversite öğrencisi Gülistan Doku'nun bulunmaması, "restorasyon" adı altında inanç merkezlerimizin tahrip edildiği, meraları, köyleri yasaklı; gençlerin gizli tanık ifadeleriyle açılan soruşturmalarla baskı altına alındığı, cezaevi ve sürgün dışında başka yaşama imkânı tanınmadığı, dört bir yanı kameralarla, karakollarla garnizon kentine çevrilmiş bir kentte tabii ki huzur olmaz, huzur olmaz ama direniş olur.

Değerli milletvekilleri, Dersim halkının kültürüne, inancına, diline düşmanca politikalar AKP döneminde artarak da devam etmiştir. 1924'den bu yana, günümüze kadar gelen tekçi ve inkârcı rejim demokratikleşmeden de bu politikalar değişmez. Bu bir zihniyet sorunudur. Sadece iktidar değişikliğiyle tarihsel sorunlar çözülmez. O yüzden, eleştirimizi iktidara ve ortaklarına yaparken çözüme dair önerilerimiz de iktidarı hedefleyen muhalefetedir. Bu bütçe sadece bu iktidarın değil, tekçi yüz yıllık cumhuriyet rejiminin de son bütçesi olmalıdır. Bizler 2'nci yüzyılı farklı inançların, kültürlerin ortak bahçesine çevirmeliyiz. Bir avuç azınlık için değil, halklar için bütçe yapmalıyız. Kimlikleri Türklük içinde, inançları Sünnilik içinde eriten, eritmeye çalışan, savaşa ve inkâra ayrılan bir bütçe değil, cumhuriyetin 2'nci yüzyılında demokrasinin güvenceye alındığı, dillerin, kültürlerin, inançların ve doğanın korunduğu, demokratik bir Anayasa'ya ve demokratik bir cumhuriyete ihtiyaç vardır. Ulus devletlerin kutuplaştırıcı, kriz üreten sistemine karşı, eşit, adil, demokratik ulus bütçesini yapmalıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Süreniz tamamlandı.

ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) - Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)