GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:39
Tarih:15.12.2022

CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKER (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Aralık 2022 yani dünü siyaset tarihine geçmiş bir yargı darbesi olarak lütfen not defterinize not edin ama şunu da unutmayın: Demokrasinin kalbi Parlamentodur ve biz, Millet İttifakı'nda, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında sizlere milletin iradesine nasıl sahip çıkılır, nasıl yargılama yapılır göstereceğiz ve buna siz de şahit olacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, geçen mahkemede ben de vardım, hâkim içeriye girdiğinde aynen şu ifadeleri kullandı, tanığın ifadesine binaen, dedi ki: "Bu ifade Süleyman Soylu'ya söylenmiştir." Avukatlar müdahil oldu "Bu söz tutanağa geçsin." diye ve tutanağa geçirildi. Sonra savcının mütalaası istendi. Savcı mütalaasını vermek için bilgisayarını açtı, USB'sini taktı ve o çıkardığı USB'sini kaleme vererek "Kayıtlara geçirin." dedi, mütalaa bile etmekten imtina etti. Sonrasında avukatlarının itirazı devam ettiğinde hâkim şu cümleyi net olarak kurdu ve tutanaklara da geçti, dedi ki: "İtirazınızı istinafa yaparsınız." Bu demektir ki karar verilmiş, bu demektir ki karar önceden verilmiş. Peki, bu kararı veren hâkim neydi?

Bakın, dün sosyal medyaya fotoğrafları düştü. Sayın hâkim, sizin Sancaktepe yönetiminizle birlikte çok güzel bir yemeğe davete gitmiş ve "Misafirlerimizi çok iyi ağırladık." diye bir teşekkür beyanı var.

Peki, hukuksuz bir şekilde tutukluluk ve ceza isteyen savcı kim? Canikli Belediye Başkanınızın yeğeni. Şimdi, burada çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki "Hukuk... Bizim adaletimiz özgür, bizim adaletimiz tarafsız." Bırakın, geçin bu lafları. Bir örnekle bunu tescillemek istiyorum: Bu ülkede yaşanabilecek en büyük utançlardan biri yaşandı. 6 yaşındaki bir çocuğa cinsel tacizde bulunuldu. 2020'de Bakanlığın bunu bildiği ve toplum bunun ne kadar farkında diye beklediği, bir başka tercümeyle toplumun çok da umurunda değilse üstünü kapatalım geçsin tarzı bir anlayışla bu çığlığa ses vermediğini hepimiz burada gördük. Bakan kendisi itiraf etti, sonra ne oldu? Toplumsal baskı, Cumhuriyet Halk Partisi ses yükseltti, muhalefet ses yükseltti, bütün duyarlı insanlar ses yükseltti. Sizden ağız dolusu bir tepki duymadık, duyamadık ve mahkeme mayıs ayına ertelendi, sonra Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu sabahın dokuzunda Adalet Bakanlığına yürüdü, dedi ki: "Bunu içime sindiremiyorum, bu bir vicdansızlıktır, bunun gereği yapılmalıdır." (CHP sıralarından alkışlar) Sonra ne oldu? Sonra ne olduğunu söyleyeyim: Derhâl, o "tarafsız" dediğiniz yargı harekete geçti, mahkeme ocak ayına alındı. Dün tutuklama kararıyla arama kararı çıkarıldı. Bugün de o 2 şahıs tutuklandı, sevsinler sizin tarafsızlığınızı! (CHP sıralarından alkışlar) Bunu birkaç rakamla da özetlemek isterim: Bakın, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne göre Türkiye 140 ülke arasında 116'ncı, insan hakları konusunda 140 ülke arasında 134'üncü sırada. Yolsuzluk Algı Endeksi'nde -çok iyi biliyoruz- 180 ülkede 96'ncı sırada ama eminim, bağımsız bir şirket tarafından yüzsüzlük endeksi yapılsa 1'inci çıkarsınız. (CHP sıralarından alkışlar) Siz liyakat sistemini ortadan kaldırdınız, yerine sadakat getirdiniz. Siz "Adalet mülkün temelidir." anlayışını temelinden kopartıp AK PARTİ'li adayları hâkim olarak atadınız, yargının en üst seviyesine kadar getirdiniz. Burada sizin vicdanlarınıza seslenmek istiyorum: Bu Meclis çatısı altında görev yaptığımız dört buçuk yıl içerisinde "Gelin, yolsuzlukları araştıralım." dedik, "Hayır." dediniz. "Gelin, rüşveti araştıralım." dedik, "Hayır." dediniz. "Gelin, çocuk istismarlarını araştıralım." dedik, "Hayır." dediniz. "Gelin, uyuşturucu ticaretini araştıralım." dedik, "Hayır." dediniz. Şimdi, bütçede buraya çıktığında birçok arkadaşınız verilerle bu bütçenin ne kadar başarılı, ne kadar yerli ve millî olduğunu anlatmaya çalıştı ama bir şeyi unuttunuz, sizin yerli ve millî olarak yapabildiğiniz tek proje Escobar'dır, onu da Bakan yaptınız.

Gelelim, 2023 bütçesine... Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 bütçesi 660 milyar TL açık veren, 566 milyar lira da faize para harcayan bir bütçedir. 2021 yılı cari açık 13 milyar dolardan 2022'de 47 milyar dolara çıkmıştır. Gıda enflasyonu yüzde 50'leri aşmış, döviz kuru yüzde 304 artmış, iç borç 348 milyar liradan -iyi durun, iyi dinleyin- 2 trilyon 564 milyar liraya çıkmış. Burada bütçeyi takip edebildiğimiz kadarıyla, 2 konuşmacı çıktı, istihdamın çok yüksek verilerle düzeldiğini ve artış gösterdiğini, işsizliğin bittiğini söyledi. Arkadaşlar, bakın, biz demiyoruz, sizin özel kurumunuz TÜİK söylüyor: 2018'in ikinci çeyreğinde haftalık çalışma saati 1 milyon 233 bin iken 2022'nin üçüncü çeyreğinde bu, 1 milyon 254 saate düşmüş. Nerede istihdam? İşçiler çalışmıyor o zaman. Yine, çalışma çağına ulaşmış 4,5 milyon insanımızdan sadece 872 binini işe yerleştirebilmişsiniz yani bir başka deyişle yüzde 80'i işsiz.

Gelelim seçim bölgeme: Bir iki lafla da yapılmayanları anlatmak isterim. Burdur'umuz, kendi beji itibarıyla Burdur mermerinde dünya standartlarında bir il ama mermer ocaklarının geriye bıraktığı alanları rehabilite etmeyişi ve KDV üretecek sektörlere yeterince finansman sağlanmaması sebebiyle KDV üretimi yapılmadan direkt ihraç ediliyor; Burdur'a sadece tozu toprağı kalmış vaziyette.

Son zamanlarda Burdur'umuzda devam eden bir sorunumuz var, yaklaşık kırk yıldır kimsenin çözemediği bir sorun, içme suyu sorunu ve bunu siyasete alet edip belediyemize endekslemek son derece yakışıksız ve gerçekle bağdaşmayan bir durumdur. Buradan hemşehrilerimize sözümüz olsun: İçme suyunuz, Millet İttifakı döneminde ilk bir yıl içinde gelecektir, o içme suyu barajı yapılacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir diğeri Burdur Gölü'müz, benim milletvekili olmamdan itibaren, hatırladığım kadarıyla sadece 5 tane çalıştay yapıldı. Her çalıştayda karar alındı, her çalıştayda "Şunu yapacağız, bunu yapacağız." denildi ama gölün 1/3'ü kurudu. Ortada bir denetimsizliğe, kaçak sondajlara ve etrafında suyu çok çeken bitkilerin yetiştirilmesine nedense engel olunamadı.

Bir diğer sorunumuz ise -burada beni dinleyen iktidar vekilimiz de var- Burdur-Fethiye yolumuz var arkadaşlar; on yıldır bitirilmedi ya, on yıldır! Her yaz bir kaza olur, her yaz birileri ölür. On yıldır bir yol bitmez mi ya! Vallahi bitmedi, billahi bitmedi ya!

Tarım ve hayvancılık kesimine gelirsek Burdur bu konuda marka şehirlerden biri. Son yılda 2,5 milyon sığırımız kesime gitti. Niye? Yeme para yetiştiremedikleri için. Niye? Sütleri para etmediği için. Burada, çiftçilerimiz tarladan, hayvanlarından vazgeçiyor. Geçen, köyleri gezdiğimde gördüm, açık olan kahvehaneler dahi kapanmış. Yani çiftçimiz bir bardak çay içip iki hasbihâl edecek ortamlarını da kaybetmiş vaziyette.

Bir diğer sorunumuz Şeker Fabrikası. Pancarını biz üretiyoruz, şekerini biz üretiyoruz ama ne hikmetse Burdur şekerini Burdur halkı yiyemiyor. Şeker bazlı üretim yapan esnafımız ise marketlerden kilo kilo şeker toplayıp -o da Ankara şekeri- üretim yapmak zorunda kalıyor. Bu reva mıdır Burdur'a ya?

Şehri ortasından ikiye bölen demir yolumuz var, sürekli söz veriyorsunuz; bir an önce yetki alıp, bir an önce projelendirilip bunun şehir dışına çekilmesi gerekiyor çünkü her sene bir canımızı o hemzeminden geçerken kaybediyoruz.

Tarımda geldiğimiz noktada ise çiftçilerimizin borcu ayyukta, toplam 250 milyar liraya ulaşan bir borçları var. Tarımsal girdi enflasyonu yüzde 138'leri geçti. İktidarımız köylerde çiftçi bırakmadı. Oysa bunun çözümü var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MEHMET GÖKER (Devamla) - Küçük ölçekli çiftçilerin borçları silinmeli, tarıma verilecek destek gayrisafi millî hasılanın yüzde 2'si olmalı, süt/yem paritesi 1,5 olarak açıklanmalıdır.

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Yüzde 1'i versinler de ona da razıyız.

MEHMET GÖKER (Devamla) - Buradan şunu söylemek istiyorum, daha konuşmam vardı nasıl bir bütçe istediğimize yönelik ama ezcümle şunu söylemek istiyorum: Dil, din, ırk ve her türlü siyasal ayrımcılığın yok edildiği, son bulduğu, kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede tüm yurttaşlarımızla, hep birlikte, kardeşçe yaşayabileceğimiz bir bütçe istiyoruz ve bunu da yapacağız.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)