GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:39
Tarih:15.12.2022

HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli halklarımız ve cezaevlerinden mücadele arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, konuşmama geçmeden önce iki meseleyle ilgili görüşümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Birincisi şu: Batman Valiliğince Batman Çayı kenarında birinci sınıf tarım arazisi üzerine organize sanayi bölgesi yapılacağı yönünde bir duyum aldık. Batman'da ciddi bir şekilde tartışılıyor bu. Son olarak mimar mühendis odaları Valiliğe başvurdular, konuyla ilgili bilgi istediler; Valilik henüz bir yanıt vermiş değil. Birinci sınıf tarım arazisi Batman kent merkezinde, kentin yaşamını doğrudan etkileyecek bir yerde Valilikçe OSB açılması isteniyor. OSB açılabilir mi bir kentte? Tabii ki açılabilir ama şehrin merkezinde, kenti, nehri, doğayı tahrip edecek bir OSB kente yapılacak en büyük kötülük. Kaldı ki Batman'da organize sanayi bölgesi yapılacak gerçekten atıl bölgeler var. Örneğin, Batı Raman'da, zaten bir kısmı sanayi bölgesi olan yerlerde bir organize sanayi bölgesi açılabilir. Lütfen, Batman'a bir kötülük daha yapmayın, bundan vazgeçin; emin olun, halk buna izin vermeyecek.

İkincisi şu: KESK 17 Aralık Pazar günü "Seçim bütçesi değil, geçim bütçesi." diyerek Ankara Tandoğan'da bir miting yapma kararı aldı, bunun için Valiliğe başvurdular. Tandoğan Meydanı aslında Valiliğin miting yapılacak yerler arasında saydığı bir bölge. Tandoğan Meydanı için kamu emekçileri başvuruda bulundular fakat Valilik "Tandoğan Meydanı'nda bu mitingi yapmayın, gidin, Anıtpark konser meydanında o mitingi yapın." diyor. Neden? Çünkü Tandoğan Meydanı'nda geniş, kitlesel katılımla bir miting yapılmasına bile tahammül etmiyor. Aynı tarihte, 17 Aralık Pazar günü, bu hafta sonu AKP Genel Başkanı Mardin Nusaybin'de bir miting yapacakmış. Bakalım, Mardin Valisi ne yapmış, kaymakamlar ne yapmış, Millî Eğitim ve Sağlık Müdürleri bununla ilgili ne yapmış? Bakın, Millî Eğitim Müdürü bütün okul müdürlerini aramış ve demiş ki: "Öğretmenlerin bu mitinge katılması zorunludur, yoklama alacaksınız." Sağlık Müdürü başhekimleri aramış, "Nöbetçi olmayan bütün sağlık personelinin o mitinge katılması zorunludur." demiş. Kaymakamlıktan, Valilikten bütün muhtarlar aranmış, "Her biriniz bu kadar kişiyi o mitinge getireceksiniz, eğer mitinge o kadar kişiyi getirmezseniz hakkınızda soruşturma başlatır, yerinize kayyum atarız." denilmiş. Bir yandan protesto için toplanan kamu emekçilerinin kullanmak istedikleri yere yasak getireceksiniz, öbür taraftan Genel Başkanınızın yapacağı mitinge bütün kamu görevlilerinin katılmasını zorunlu tutacaksınız.

Şimdi, konuşmak istediğim bir başka konu şu: "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." Ne güzel söylemiş atalarımız. Bu özlü söz hiç bugünkü kadar, bu siyasi iktidarın yaptıkları, söyledikleri kadar doğrulanmamıştı. Şimdi, ne diyordu AKP'li arkadaşlarımız? "Yolsuzluğa, yoksulluğa, yasaklara karşıyız." Bunlar uzun uzun anlatıldı, tartışıldı. Yolsuzluk Algı Endeksi'nde en üst, Sefalet Endeksi'ndeyse en alt sıradayız. Memleketin bütün kaynakları milletin anasına açıkça küfreden kişinin de içinde yer aldığı 5'li çeteye peşkeş çekilmiş durumda, yirmi yıllık bütçenin en az 2 tanesi bu 5'li çeteye verilmiş durumda.

Darbe rejimiyle rekabet edecek kadar yasaklama kararı aldınız; miting yasak, örgütlenme yasak, toplantı yasak, her türlü protesto etkinliği yasak, hatta en son, konserleri bile yasakladınız. En son bir şey daha söylediniz, dediniz ki: "Atanmışlar değil, seçilmişler karar verecek." Doğru mu? Doğru. Peki, ne yaptınız? 4,5 milyon insanın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını görevden uzaklaştırdınız, HDP'li üyelerin çoğunlukta olduğu belediye meclislerini de bir daha toplamadınız. Oysa, iktidara gelirken ne demiştiniz? "Atanmışlar değil, seçilmişler karar verecek." Sonuçta anlaşıldı ki aslında, siz yolsuzluğa karşı değilmişsiniz. Niye? Yolsuzluğu sizinkiler yapmıyor diye üzülüyormuşsunuz. Siz yoksulluğa da karşı değilmişsiniz, sizinkilerin zengin olmasıyla ilgileniyormuşsunuz. (HDP sıralarından alkışlar) Siz yasaklara karşı değilmişsiniz, siz yasakları koyan tarafta olmak istiyormuşsunuz. Siz, halkın iradesiyle, seçilmişlerin karar verici olmasıyla ilgilenmiyormuşsunuz; siz, sizin atadıklarınızın, sizin atamış olduğunuz İçişleri Bakanının, sizin atadığınız valinin, sizin atadığınız polis amirinin, sizin atadığınız bürokratın karar verici olmasını istiyorsunuz. Yoksa, gerçekten seçilmişlerin karar vermesiyle ilgilenmiyormuşsunuz; yoksa, kesinlikle halk iradesiyle ilgilenmiyorsunuz.

En son, 2 kez kaybettiğiniz -önce 16 bin, daha sonra 800 bin oy farkıyla kaybettiğiniz- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına göz diktiniz, hâlâ bir umudunuz var. Neden? "Mecliste çoğunluktayız." diyorsunuz, "Bir biçimde Belediye Başkanına verilecek cezayı kesinleştirerek görevden uzaklaştırırsak bir biçimde o belediyeyi alabiliriz." diye düşünüyorsunuz, umuyorsunuz. Gerçekten hayatınız kayyum; HDP'li belediyelere kayyum, Boğaziçine kayyum, derneklere kayyum için yasa değişikliği; Türkiye Barolar Birliğine kayyum görevlendirilmesi için yasa değişikliği, TTB'ye kayyum görevlendirmek için yasa değişikliği; şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına kayyum için girişimde bulunuyormuşsunuz. Cevap veriyor, Grup Başkan Vekilleriniz diyor ki: "Bağımsız yargı." Bağımsız yargıymış! Bakın, gördük bağımsız yargınızı. Cemaatle iltisaklı diye kaç hâkim ve savcıyı görevden aldınız? 2.047 hâkim, 1.189 savcı. Nerede altına Mercedes aldığınız başsavcı? Kim bağımsız? Paraşütle Anayasa Mahkemesi üyesi yaptığınız kişiler mi bağımsız? Kobani kumpas davasına atadığınız, daha sonra çete üyesi olduğu ortaya çıkan Bahtiyar Çolak mı bağımsız? Kim bağımsız? Adalet Bakan Yardımcısı yaptığınız hâkimler mi gerçekten bağımsız? Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesi uyarınca kurulmuş mahkemelerde görevlendirdiğiniz hâkimler mi bağımsızdı? CMK/250 uyarınca kurulmuş mahkemelere görevlendirdiğiniz hâkimler mi bağımsızdı? Hiçbirisinin bağımsız, hiçbirisinin tarafsız olmadığını hepiniz en az bizim kadar biliyorsunuz.

Şimdi, yine kurduğunuz özel yetkili bir mahkeme var, sulh ceza hâkimlikleri. Sizce, yarın öbür gün, en az TMK 10'uncu maddeyle görevli mahkemeler kadar, en az CMK/250'yle görevli mahkemeler kadar, en az devlet güvenlik mahkemeleri kadar, en az sıkıyönetim mahkemeleri kadar tartışılmayacak mı? Tartışılacak, bu Meclisteki milletvekillerinin büyük bir bölümü buna tanık olacak. Üç yıl sonra, beş yıl sonra, on yıl sonra sıkıyönetim mahkemelerinin yaptıkları anlatılırken, devlet güvenlik mahkemelerinin yaptıkları anlatılırken, emin olun, bu sıralarda olan vekiller sulh ceza hâkimlerinin aldığı kararların bağımsız ve tarafsız olmadıklarını anlatacak.

Şimdi, bu kayyumlarla ilgili bir şey söylemek istiyorum; o tartışmada İçişleri Bakanı özellikle söylüyordu, bizim belediye başkanlarımızla ilgili diyordu ki: "Yolsuzluktan, hırsızlıktan falan yargılanan belediye başkanları var." Tek tek saydı burada: "Iğdır Belediye Başkanı, Diyarbakır, Bismil, Yenişehir, Hazro, Silvan, Ergani, Hakkâri, Yüksekova, Kızıltepe, Mazıdağı, Saray, Siirt, Muş, Bulanık, Mardin, Derik -en son- Korkut Belediye Başkanı." Dedi ki: "Bu Belediye Başkanlarıyla ilgili yolsuzluk, hırsızlık dosyaları var." En sonundan başlayalım. Korkut Belediye Başkanlığını biz hiçbir zaman kazanmadık yani varsa yolsuzluk kendi Belediye Başkanınızın yolsuzluğu. Onun dışındakilerle ilgili, bakın, elimde, bu klasörün içerisinde resmî belgeler var, belediye başkanlarımızla ilgili iddianameler var, belediye başkanlarımızla ilgili mahkeme kararları var. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının Orhan Ayaz'la ilgili, Nusaybin Belediye Eş Başkanımız Ferhat Kut'la ilgili, Erciş Belediye Eş Başkanlarımız Yıldız Çetin ve Bayram Çiçek'le ilgili, Kars Belediye Eş Başkanımız Şevin Alaca'yla ilgili...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - ... Van Başkale Belediye Eş Başkanımız Şengül Polat'la ilgili, Orhan Çelebi'yle ilgili, Kızıltepe ve Savur Belediye Başkanlarımızla ilgili, Diyarbakır Sur Belediye Başkanımızla ilgili, Yüksekova Belediye Eş Başkanımızla ilgili -hiçbirisinde- tek 1 kuruşluk yolsuzluk iddiası yok, 1 kuruşluk. Bütün arkadaşlarımız örgüt üyeliğiyle suçlanıyor, bütün arkadaşlarımız örgüt propagandası yapmakla suçlanıyorlar. Dolayısıyla, İçişleri Bakanının çıkıp bu belediyeleri arka arkaya sıralaması gerçekten halkta böyle bir izlenim yaratmasın. Sevgili halkımız, hiçbir belediye başkanımız belediyenin tek 1 kuruşunu çalmadı, rüşvet almadı, yolsuzluk yapmadı. (HDP sıralarından alkışlar) Bundan şüphelendiklerimize -sizin onunla ilgili soruşturma başlatmanıza gerek yok- emin olun, HDP yolsuzluğa bulaşmış tek bir belediye başkanına saflarında yer vermeyecek diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)