GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:39
Tarih:15.12.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım. 2021 yılı kesin hesabının 3'üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım.

Şimdi, buradaki değerlendirmelere de bakınca, aslında toplumdaki genel havaya da bakınca bu seçimlerin "Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi devam mı etsin, yoksa Türkiye güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönsün mü?" seçimi olacağı şeklinde bir kanaat var ve bu çerçevede -bir kısım değerlendirmelerimizi de- bu partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde ekonomik verilerin nasıl geliştiğini objektif kriterlere bağlı olarak açıklamaya çalıştım.

Şimdi, daha sonra, yine, tabii, gün içerisinde veya daha doğrusu on bir gün içerisinde veya geçtiğimiz on gün içerisinde Hükûmet tarafı daha çok dedi ki, daha doğrusu iktidar, Cumhur İttifakı tarafı, efendim, işte, "Bu mevcut sistem iyidir." Muhalefet de, tabii, normal olarak bu sistemin zaaflarını, kötü olduğunu ifade etti ve ben de şunu söyledim yani bu subjektif bir değerlendirmedir, bunları objektif olarak hangisi iyidir, hangisi kötüdür diye ortaya koyacak olan objektif kriterlerdir, bunlar da anlamlı, mantıklı rakamlardır diye ifade ettik.

Şimdi, daha sonradan da Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a -kendisi burada yok, Hazine ve Maliye Bakanımız burada- salı günü şunu sordum: "Bana bir tane makroekonomik gösterge söyleyin ki daha önceki sisteme göre bugün iyi olsun. Yani partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeden önceye göre daha iyi olan, gelişen, olumlu yönde hareket eden bir tane makroekonomik gösterge söyleyin, bunu bulamazsınız." dedim, orada arkadaşlar baskı yaptı, bana cevap verirken en zayıf olduğu yerden olaya girdi, şunu söyledi: "1'inci olarak büyüme." dedi. Şimdi, büyümede neyi söyledi? Tutanaklar elimizde, sadece 2021 yılı büyümesini -malum yüksek bir büyüme var- söyledi sanki bu sisteme 2021'de geçmişiz gibi, sadece onu söyledi ve bunu gitti AK PARTİ hükûmetlerinin önceki yirmi yılıyla, on dokuz yılıyla mukayese etti.

Şimdi, arkadaşlar, rakam kullanmanın bir usulü vardır, bir metodolojisi vardır, daha doğrusu bir ahlakı vardır. Şimdi, rakamı istediğiniz gibi istediğiniz şekilde filan kullanamazsınız. Ben, partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ve parlamenter sistem mukayesesi diyorum. Kaldı ki isterseniz büyümeye bakın -yani şimdi bunun detaylarını vereceğim, oralar da ciddi- en zayıf olduğu yerden bir insan savunmaya geçer mi? En zayıf olduğu nokta. Şimdi, bakın, tek yıl alırsak 2017 yılı yani parlamenter sistemin son yılında ekonomik büyüme yüzde 7,5; 2022 yılında Hükûmetin söylediği rakam yüzde 5; hangisi yüksek? Geçmişteki yüksek veya -şimdi dört yıl olarak bakalım- şöyle, toplam millî gelir açısından bakalım: 2017 yılında nominal olarak bile millî gelir 859 milyar dolar. Tutar, tutmaz ayrı bir şey, kendimiz hesap yapmıyoruz, Hükûmetin söylediğini söylüyorum: "2022'de 808 milyar dolara düşecek." diyor. Ya, 51 milyar dolar düşüyor millî gelirin, büyümüyorsun da büyüsen ne olacak millî gelir düştükten sonra? Millî gelirin düştüğü bir büyüme olur mu? Kaldı ki bu da doğru bir mukayese değil, 2017 yılındaki neyi almamız lazım yani 2017 yılından beri dolarda ciddi bir enflasyon olduğuna göre onu eskale etmemiz lazım. Sayın Bakan, 2022 yılı fiyatları ile dolar enflasyonunu da koyduğumuzda, 2017'ye göre reel dolarla baktığımızda, bu sisteme geçtikten sonra Türkiye'nin millî geliri 228 milyar dolar düşmüş. Şimdi bunun hesabını vermek lazım. Tutup "büyüme rakamı" diye meseleye başlayınca tabii, bu son derece yanlış duruyor, bunu anlamak mümkün değil.

Bir de şeyi söyleyeyim: Hani, büyümeyi verecekseniz de şöyle bir şey verin arkadaşlar -hakikaten, bu işin bir ahlakı var dedik ya- şimdi, bu sistemde kaç yıl geçti? Beş yıl. Bu sistemdeki beş yıl ile bu sistemden önceki beş yılın ortalama büyümesini mukayese ederseniz öpüp başımın üstüne koyarım. O mukayeseyi de yapmadı, tek bir yılı alıyor. Ya, aynı dönemde yüzde 0,8 büyüme var, yüzde 1,8'lik büyümeleri nereye koyacaksın? Bak, beş yıl beş yıl baktığında, bu sistemdeki beş yıl ve bundan önceki beş yıldaki büyüme, önceki beş yılda yani 2013-2017 döneminde ortalama büyüme -sizin döneminiz yine- yüzde 6,1 Sayın Bakan. Bu sistemdeki beş yıldaki büyüme yüzde 3,5. Yani Fuat Oktay'a buradan selam olsun, bunun cevaplarını bekliyorum, yarın, cuma günü yine beraber olacağız.

Dolayısıyla, ikinci gösterge ne? "İhracat." dedi. Tamam, güzel, ihracat bir makroekonomik göstergedir ama ihracat bir şeyin bir ayağıdır, onun bir de ikinci ayağı vardır: İthalat. Ya, bundan kopuk bir şekilde ihracata bakabilir misiniz? Dolayısıyla ikisinin kapsandığı bir makroekonomik gösterge söylemeniz lazım ki bana iyi gitmiş olsun. Şimdi, dış ticaret açığı açısından bakınca, 2017 yılında dış ticaret açığı 74 milyar dolarmış. 2022'nin ilk dokuz ayında 100 milyar dolar oldu, yıllıklandırılmış da 107 milyar dolar; muhtemelen de 107-108 civarında bir şeyle sonuçlanacak. Yani ihracat -tamam- arttı da ithalat ondan çok daha fazla arttı. Bunu söylemeden sadece ihracat diye bir şeyi söylemenin bir defa hiçbir şekilde bilimsel olmadığını, akli olmadığını, hatta bana göre -yani rakamı kullanma açısından söylüyorum, tırnak içerisinde, yanlış anlaşılmasın- bu anlamda ahlaklı olmadığını söylüyorum. Dolayısıyla, bu argümanı da geçerli değil.

Şimdi, bir de ne söyledi? Seyahat gelirleri. Şimdi, arkadaşlar, biliyorsunuz, döviz gelirlerimiz var, döviz giderlerimiz var yani önce üstte bir dış ticaret açığı var, onun altında da hizmet gelirlerimiz ve giderlerimiz var; onları da çıktığımız zaman cari açığı buluyoruz. Şimdi, seyahat geliri, oradaki onlarca kalemden sadece bir tanesi. Bir sürü şey söyleyebiliriz seyahat geliriyle ilgili ama seyahat geliri bir makrogösterge değil, kaldı ki bir makrogösterge olsun; şimdi, seyahat geliri 2017'de evet, düşüktü, şimdi ona göre arttı; ona bir sözümüz yok ama şimdi, bugün geldiğimiz nokta... Bakın, o 2017'deki Rus uçağının düşürülmesinden sonraki olaylardan kaynaklandı. Şimdi, yine en zayıf olduğu alandan girdi. Şimdi, bakın "Bu yıl 34 milyar dolar olacak." diyorsunuz; ya, 2014 yılında Türkiye 30 milyar doları geçmiş zaten, 2014 yılında. 2014'ü yine güncellediğiniz zaman 38,5 milyar dolar oluyor yani bugünkü 34 milyar dolarınız yüksek filan değil, onu söylemeye çalışıyorum. Kaldı ki bu göstergeye yalnız başına bakmazsın, neye bakarsın? Seyahat gelirlerinin de içerisinde olduğu temel makroekonomik gösterge nedir? Cari açıktır. Cari açığa baktığınız zaman da zaten tam bir fiyasko var, 2017'de 40 milyar dolar cari açık var; şu anda 50 milyar doların üzerine çıkacak ve millî gelire oranı da artıyor yani 4,5'dan 5,9'a çıkıyor. Dolayısıyla, bu da geçerli değil.

Ondan sonra, bir de "bütçe açığı" dedi, ben onu anlamadım onu da niye dedi. Çünkü bütçe açığı olağanüstü bozuluyor bu dönemde ama tutuyor, orada 2022'yi 2021'le mukayese ediyor. Şimdi, onu Cevdet Bey de yaptı, ona da geleceğim. Ya, böyle bir şey yok ki kardeşim, ben "partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile parlamenter sistem mukayesesi" diyorum, sen bu dönemin kendi içerisindeki bir rakamı alıyorsun, onu onunla falan olmaz ki, bu işin bir metodolojisi olmaz mı? Şimdi, bununla vakit kaybetmeyeceğim ama kamu bütçe açığının millî gelire oranı yüzde 1,5'tan -bakın, nominal rakam vermiyorum- yüzde 3,4'e çıkıyor bu dönemde ya, Allah aşkına, bunu nasıl düzelmiş bir makroekonomik gösterge diye burada söylersiniz! Susun ki hiç olmazsa bu kadar foyanız ortaya çıkmasın ya, böyle bir şey olabilir mi ya, bu kabul edilebilir mi!

Yani şurada, bakın, girişte doksan dokuz dakika, sonra yetmiş dakika, sonra bir yetmiş dakika daha, şimdi bir yetmiş dakika daha konuşacak; beş saatimizi, altı saatimizi heba ettiğimiz bir kişinin rakamları bunlar Sayın Bakan. Yani öyle sıradan birisi söylese bu kadar muhatap olup söylemem ama ben burada altı saat oturup onu dinliyorsam o bana anlamlı birtakım şeyler söylemek durumunda, böyle bir şey olmaz, böyle bir şey olmaz, bu kabul edilemez.

"İstihdam" dedi en son. İstihdamda şunu söylüyorum: Manşet istihdam rakamına -iddia ediyorum yine- müdahale ediliyor, rakamla oynanıyor işsizlik rakamı ve istihdam rakamıyla. Ben Plan ve Bütçe Komisyonunda söyledim, Maliye Bakanlığında söyledim mi hatırlamıyorum ama ilk günde söyledim, dedim ki: İstihdam rakamlarınız, manşet rakamlarınız, TÜİK'in alttaki rakamları çalışılan saat rakamlarını teyit etmiyor. Değerli arkadaşlar, bir ülkede toplam istihdam artıyorsa toplam çalışılan saat artmaz mı? Toplam çalışılan saat artmıyorsa istihdam niye artsın? Bunun artmasının ne mantığı var? Onun rakamlarını verdik, orada da düşüş var. Mesela, atıl iş gücünde aynı dönemde 5,1 puan artış var Sayın Bakan. İstihdam oranına bakmak anlamında olabilir, onu söylese ona bir şey demezdim. İstihdam oranına baktığında aynı kalmış, istihdam oranı 47,5'muş 2018'in ikinci çeyreğinde, şimdi de 47,5. Allah'tan bozulmamış, bozulmaması sizin açınızdan yine belki bir ödül olabilir.

Dolayısıyla, Sayın Oktay hiçbir makroekonomik gösterge söylememişti. Şimdi, Sayın Bakana aynı iddiayı söylüyorum, bana bir tane -Allah rızası için- bu sistem iyi geldi diyorsanız... Çünkü AK PARTİ'li arkadaşlar da MHP'li arkadaşlarımız da hepsi diyor ki: "Ya, bu sistemde şöyle iyi oldu, böyle iyi oldu." Ya, bir tane makroekonomik gösterge söyleyin arkadaşlar, bu subjektif değerlendirmeyi bozacak objektif değerlendirme odur.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Bu sistem iyi geldi.

ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi, Bingöl Milletvekilimiz ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız Sayın Cevdet Yılmaz da birkaç gün sonra bu tartışmaya girdi, o da güzel şeyler söyledi biraz da üst perdeden; dedi ki: "Rakamlarda eş zamanlılık ile nedenselliği birbirinden ayırt etmek gerekir." Onu karıştıran yok zaten, onu karıştıran yok; nedensellik ile eş zamanlılığı yani biz bu işleri biliyoruz. Şimdi, ondan sonra şunu söyledi -yalnız, kendisi yine kendi şeyine düştü- dedi ki: "2 tane göstergeye bakmak lazım bu mukayesede; bütçe açıkları ile kamu borç stoku." Sayın Başkan, bütçe açıkları, kamu borç stoku; zaten yani sizinki daha da... Kusura bakmayın, hiç yakıştıramadım ben.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Maliye politikası açısından söylüyorum, maliye politikası.

ERHAN USTA (Devamla) - Hiç yakıştıramadım.

Diyorsunuz ki: "Geçen yıl kamu açıklarımızın millî gelire oranı yüzde 2,8'di, bu sene yüzde 3,4 bekliyoruz." Yani kamu açıklarının yükselmesi iyi bir şey değil, kötü bir şey. Bir de mukayese ettiğiniz yıl yine... Ben diyorum ki: "Parlamenter sistem şey..." Siz bir önceki yılla mukayese ediyorsunuz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Dünyayla mukayese ediyoruz.

ERHAN USTA (Devamla) - Onun rakamlarını az önce verdim. Bütçe açığındaki bozulmanın fevkalade olduğunu biliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Dünyayla mukayese ediyoruz.

ERHAN USTA (Devamla) - Dünyayla niye mukayese ediyorsunuz? Bunu kendi dönemiyle mukayese edersiniz. Yani daha doğrusu, şimdi...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Nasıl ölçeceksiniz kendi performansınızı, dünyaya bakmadan nasıl ölçeceksiniz?

ERHAN USTA (Devamla) - Ya, dünyayla mukayese ayrı bir olay, dünyayla da mukayese ederiz. Dünyayla mukayese olur mu?

Şimdi, parlamenter sisteme geçmişiz, geçmemişiz... Ya, parlamenter sistem, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi; iki dönemi birbiriyle mukayese edeceksiniz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Parlamenter sistemin ortalamasını almanız lazım.

ERHAN USTA (Devamla) - O zaman neye göre bunun iyi olduğunu söyleyebilirsiniz?

İkinci söylediği de kamu borç stoku. Kamu borç stoku diye AB tanımlı borç stoku rakamlarını veriyor. Bakın, orada, bu dönemde 2018 yılının ikinci çeyreğinde AB tanımlı borç stokunun millî gelire oranı yüzde 28,8; bu, yüzde 39,3'e çıkmış. Yani borç stoku mutlak rakam olarak zaten artmış da 10,5 puan artmış, 10,5 puan artmış.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -AB'de ne olmuş?

ERHAN USTA (Devamla) - AB'de ne olduğu şu anda bizim konumuz değil, onu ayrıca tartışırız; o ayrıca tartışılacak bir konu.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, laf atma oradan.

ERHAN USTA (Devamla) - Ama şu anda iki sistemin dönemlerini birbiriyle mukayese ediyoruz, ben bunu söylüyorum. Bu tartışmaya yanlış kanaldan, yanlış şekilde girmemek lazım. Sayın Bakandan da buna ilişkin bir makroekonomik gösterge bekliyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)