| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 15.12.2022 |
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Devletin temeli adalettir. "Adalet bir Kutup Yıldızı gibi yerinde durur, geri kalan her şey onu takip eder." Konfüçyüs bu sözü iki bin beş yüz sene önce söylemiş. Eğer bir ülkede adalet yere düşer, menfaat başa çıkarsa düzen de ahlak da bozulur. İktidara söylemek gerekirse, siz bu ülkeyi yıllarca kötü yönettiniz, siz halkın verdiği emaneti istismar ettiniz ama en önemlisi, insanların adalete olan inancını yere düşürdünüz. Şu gerçekle yüzleşme zamanınız: Sizin teraziniz artık adaleti değil, menfaati tartıyor. Vicdanınızı rahatlatmak için her şeyi doğru yaptığınızı düşünüyorsunuz ama unutmayın hiçbir suçlu kendi vicdanında beraat edemez. Bu ülkede adaleti bitirdiniz, adalete güven kalmadı.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak 11'i büyükşehir belediyesi olmak üzere çok sayıda belediyeyi kazandık. İktidarın tüm baskısına rağmen vatandaşımız başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere ittifakımıza destek verdi. Vatandaşlarımız çok iyi hatırlayacaktır, birileri çıktı dedi ki: "İstanbul'la gelen, İstanbul'la gider." İşte, İstanbul'la gelenler ellerinden İstanbul'un gittiğini, yeniden 16 milyon halka geri döndüğünü görünce bu kez de seçim süreciyle ilgili ne denildi? "Hiçbir şey olmadıysa bile kesinlikle bir şeyler oldu." denilerek İstanbul seçimleri iptal ettirildi.
Peki, nasıl oldu? Aynı zarftan çıkan 4 oy pusulasından 3 tanesi geçerli sayıldı, 4'üncüsü olan Büyükşehir Belediyesi oyları ise geçersiz sayıldı. Peki, bu nasıl böyle oldu? Nasıl bir hukuksuzluk, nasıl bir adaletsizlik? İstanbul halkının iradesine büyük bir saygısızlık yapıldı; demokrasiye aykırı davranılarak, insan haklarını ihlal ederek millî iradeyi sakatladılar. Bu millet bunu gördü. Peki, bu kararı kim aldırdı? Herkes biliyor ki "İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder." diyen anlayış bu kararı aldırdı. Aksi hâlde, aynı zarftan çıkan 4 pusulanın 3'ünün geçerli, 1'inin geçersiz sayılması başka türlü izah edilemez.
Nasıl ki İstanbul halkının 31 Marttaki özgür iradesine bir darbe yapılmış ise şimdi de oyların yüzde 52'sini alan Ekrem İmamoğlu'na yani 806 bin oy farkla kazanmasından sonra İstanbul halkının iradesine ikinci kez darbe vurulmaya çalışılmakta. Ekrem İmamoğlu'nun ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin güzel hizmetleri görüldüğünden ve sizin yıllarca İstanbul'u yönetip de yapamadıklarınızı yaptıklarından dolayı hazmedemediniz. İşte, bu davada yargılanan Ekrem İmamoğlu değil İstanbul halkının özgür idaresi olmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız hakkında verilen karar, siyasi tarihimize bir kara leke, bir utanç vesikası olarak geçecektir. Şunu kendinize itiraf etme zamanız geldi. Siz adalet dağıtması gereken mahkemeleri utanç salonları hâline getiren bir iktidar oldunuz. Yargılamada, önceki duruşmada mahkemeye bakan hâkimin "Bu sözlerin kime söylendiği belli, Süleyman Soylu'ya söylenmedi diyen varsa buraya gelsin." ifadesi var. Bu beyanı o duruşma salonunda olan herkes duydu, biliyor. Bunu diyen bir hâkim dün YSK üyelerine hakaretten Ekrem İmamoğlu'na ceza verdi. Adaletsizliği, haksızlığı, hukuksuzluğu yapanlara savcı ve hâkim denilemez. Bugün yargıda görevini düzgün yapmaya çalışan; hukuka, adalete inanan düzgün hâkim, savcı yok mu? Tabii ki var ancak onlara görevleri yaptırılmaz bir hâle gelindi. Tepe noktada olanlar, etkili olanlar, iktidara yaranmak isteyenler, iktidarın etkisinde olanlar ya da iktidara direkt bağlı olanlar maalesef ki siyasi kararlar alabilmekte.
Daha önce de söylendi, ben de bir kez daha söylemek istiyorum: AKP içerisinde il başkanı, ilçe başkanı, belediye başkan adayı, milletvekili adayı gibi değişik görevler almış olan ve hatta yaşı 45'e kadar çıkan avukatları hâkim ve savcı yaptınız; bunların kim olduğunu biz biliyoruz. Komisyonda da Adalet Bakanına bu eleştiriyi yaptığımızda Adalet Bakanı gerçekten çok komik ve bana göre âcizliğin işareti bir cevap verdi, dedi ki: "Üniversite yıllarında öğrenciler siyasetle nasıl uğraşır veya ilgilenir, siyasetle alakadar olur ve daha sonra bunlar değişik mesleklerde ve hatta hâkim ve savcı da olabiliyorlarsa biz de bu mantık çerçevesinde, efendim, hâkim ve savcı yaptık." diyecek şekilde, ifade ettiğim gibi, gerçekten âcizce ve komik bir cevap verdi.
Bakın, bir seçim döneminde hâkim ve savcı aday olmak isteyebilir mi? İster. İstifa eder ve aday adayı olur; seçilirse seçildiği göreve gelir, milletvekili olur, belediye başkanı olur. Seçilemezse ne olur? Göreve iade edilir mi? Hayır. Eğer ki bir hâkim ve savcı aday adayı veya aday olduktan sonra seçilememişse geriye dönemez çünkü kanunu buna uygun değildir çünkü artık o hâkim ve savcı siyasi kimliğini ortaya koymuştur o adaylıkla. Ama siz ne yaptınız? Yıllarca siyasi kimliğiyle kendini, efendim, ifade eden, partinizde görev almış olan kişileri sonradan hâkim, savcı yaptınız; bu ayıp da size yeter.
Son olarak şunları söyleyeyim: Bakın, bu karar bozulacak, evet, bozulmalıdır da; hukuka biraz inanç kalmışsa, adalet duygusu kalmışsa, vicdan kalmışsa bu karar bozulacak. Düzgün hâkimler sayesinde bu kararın bozulacağı günü bekliyoruz ancak şunu da söyleyeyim: Düzgün hâkimler görevini yapmak isterken sayenizde seyyar hâkim, seyyar mahkemeler oluştu; düzgün karar vermek isteyenler oradan oraya gönderilir hâle geldi.
2019 yerel seçimlerinden bu yana belediye başkanlarımıza karşı gerçekten bir politik terör uygulamaktasınız. Bakın değerli arkadaşlar, belediyeleri kaybettikten sonra gerçekten sizde bir sendrom oluştu. Millî iradeye saygı duymak yerine "Topal ördek olacaksınız." diye tehdit ettiniz, ardından her türlü baskıyı yapmaya çalıştınız ancak ördeğin ayağını kıramadınız. Biz dimdik yürümeye devam ettikçe sizdeki bu sendrom paranoya hâline dönüştü ama yaptığınız hiçbir kötülük belediyelerimizin önünü kesmeye yaramadı.
Değerli arkadaşlar, belediyelerimiz tüm baskı ve engellemelere rağmen büyük başarılarla çalışmaya devam etmekte. Kısaca özetlersek, siz "Cumhuriyet Halk Partisi gelirse yardımları kesecek." diye milleti korkutmaya çalıştınız, biz sizden aldığımız belediyelerde sosyal yardımları bugün itibarıyla 4 katına çıkardık. Yine, biz, 4 milyon 800 bin haneye insan onuruna yaraşır şekilde 28 milyar yardımda bulunduk.
Siz öğrencileri hâlâ tarikat yurtlarına mahkûm ederken biz öğrencilerimize tertemiz yurtlar yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
CAVİT ARI (Devamla) - Belediyelerdeki yurt sayısını 4 kat, kapasitelerini 5 kat arttırdık. Siz, Venezuela'da tarla gezen Tarım Bakanını alkışlarken biz yerli çiftçiyi destekledik, 160 bin üreticimize 10 milyar destek sağladık. Siz çiftçinin ürünlerini tarlada bırakırken biz o ürünleri satın alıp ihtiyaç sahiplerine dağıttık.
Yani kısacası, aslında çok sayıda sayılabilecek hizmetleri bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimiz yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar.
Son söz olarak şöyle tamamlamak istiyorum, şair şöyle demiş: "Saraylar, saltanatlar çöker/Kan susar bir gün/Zulüm biter/Bugünlerden geriye/Bir yarına gidenler kalır/Bir de yarın için direnenler." (CHP sıralarından alkışlar) Siz, bu ülkenin bugününü mahvettiniz, biz yarınını kurtarmak için geliyoruz.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)