GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:41
Tarih:20.12.2022

MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; Enerji Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, enerji arz güvenliğini sağlamak, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, yerli ve yenilenebilir kaynakların değerlendirilerek ekonomiye kazandırılması ülkemizin enerji alanındaki stratejik hedeflerine ulaşması için büyük önem arz etmektedir. Bu minvalde atılan adımlar ve geliştirilen projelerle birlikte stratejik öneme sahip enerjide dışa bağımlılığın azaltılması hedefine ulaşılmasında bir hayli mesafe katedilmesine vesile olmuştur. Bu sebeple ülkemizin 2017 yılında açıkladığı millî enerji ve maden politikası bir irade beyanının yanı sıra bir vizyon belgesi olarak da tanımlanabilecektir. "Enerji arz güvenliğinin sağlanması" "enerjide ve doğal kaynaklarda öngörülebilir piyasalar" ile "yerlileştirme" başlıkları bu belgenin sacayaklarını oluşturmuştur.

Millî enerji ve maden politikasıyla belirlenen vizyonun ardından özellikle doğal gaz ve yenilenebilir enerji alanında önemli yatırımlar gerçekleştirildiği ve enerji arz güvenliği konularında birçok yeni önlemlerin alındığı muhakkaktır. İthalat kalemlerimizin en başında gelen enerji ithalat giderlerinin azaltılmasında büyük katkısı olan yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın en etkin şekilde kullanılması, elektriğin kaliteli, sürekli ve daha uygun maliyetle tüketiciyle buluşturulması için atılan önemli adımların başında gelmektedir.

Diğer yandan, yerli ve yenilenebilir enerji kullanımının artırılması neticesinde çevreye duyarlı bir enerji üretim modeliyle birlikte enerji kaynaklarımızın hem ekonomimize hem de enerji arzına sunacağı katkının küçümsenemeyecek derecede büyük olduğu gözler önüne serilmiştir. Bundan sonra da bu alanda gerçekleştirilecek çalışmaların hem ekonomimize hem de enerji arz güvenliğinin daha güçlü olmasına sağlayacağı katkı inkâr edilemeyecek, bu alanda atılacak her adımın gelecekte çok daha faydalı neticeleri beraberinde getireceği görmezden gelinemeyecektir. Elbette yenilenebilir enerji konusunda atılan adımların millî enerji politikasının bir ayağı olduğu unutulmamalı, millî enerji kaynaklarımızın çoğaltılması için atılacak diğer adımların da eş zamanlı bir şekilde atılması önem arz etmektedir. Birbiriyle bağlantılı, enerji arz çeşitliliğini sağlayan enerji kaynaklarının artırılmasıyla birlikte kısa sürede gözle görülür ilerlemeler kaydedildiği ve fayda elde edildiği de ortadadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önemli bir diğer husus ise 2019-2023 Stratejik Planı'nda da enerjide ithalat bağımlılığını azaltma doğrultusunda hedeflere yer verilmiş olmasıdır. Bu hedeflere ulaşılması için hayata geçirilen projelerle birlikte sadece son on yılda yerli enerji kapasitemizde kayda değer ilerlemeler olduğu gözlemlenebilmektedir. Bu açıdan 2016 yılının sonunda 78.497 megavat değerinde olan elektrik kurulu gücümüz 2022 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla 103.541 megavat seviyesine ulaşmıştır. Bu kapasitenin yüzde 65,3'ü yerli; yüzde 54,2'lik kısmı ise yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmaktadır. Türk asrının başlangıcı, Türkiye Yüzyılı'nın temellerinin atıldığı ve daha sağlam atılacağı 2023 yılı sonuna kadar rüzgâr enerjisinde 11.883 megavat, güneş enerjisinde 10 bin megavat, hidroelektrik enerjide 32.037 megavat, jeotermal ve biyokütlede ise toplam 2.884 megavat kurulu güce ulaşılma hedefine adım adım yaklaşıldığı ve 2023 yılının sonunda bu hedefin yakalanacağı ortadadır. Elbette bu başarı bir takdiri de hak etmektedir. Yenilenebilir enerjide yapılan bu yatırım ve teşvik edici projelerle birlikte ülkemiz yenilenebilir enerji alanında dünyada önemli bir konuma yükselmiştir. Ülkemiz, 2021 yılı itibarıyla yenilenebilir enerji kurulu gücüyle Avrupa'da 5'inci, dünyada 12'nci sırada yer almaktadır. Yine, rüzgâr kurulu gücünde Avrupa'da 7'nci, dünyada 12'nci; güneşte ise Avrupa'da 8'inci, dünyada 16'ncı sırada yer almaktayız.

Açık bir şekilde ifade etmem gerekir ki bu rakamlar gerçekten önemlidir. Evet, çok büyük bir mesafe katedildiği de ortadadır ancak ülkemizin enerji kaynakları konusundaki zenginliği ve potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda hak ettiği yerde olmadığı da sugötürmez bir gerçektir. Daha gidecek epey bir yolumuz vardır. Ne mutlu ki bugüne kadar gösterilen kararlı irade önümüzdeki yıllarda daha çok neticelerin alınacağı bir sürecin de habercisidir. İnanıyorum ki önümüzdeki süreçte yerli enerjide yatırımlar devam edecek, enerjide dışa bağımlılık azalacak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının tam bir koordinasyon içinde gerçekleştireceği çalışmalarla birlikte yeni projeler de hayata geçirilecektir.

Enerji kaynağını yerli imkânlarla temin etmenin yanında özellikle net sıfır emisyon düzeyine ulaşmak için hâlihazırda kullanılan teknolojilerle birlikte tasarım aşamasında olan teknolojilerin de takip edildiğini görmek sevindiricidir. Yeni teknolojilerin hem maliyeti azaltacak hem de çevreyle daha uyumlu projeleri destekleyecek olması, teknolojik entegrasyonun enerji alanında da ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu kapsamda gerçekleştirilen çalışmaların yanı sıra, enerji sektörünün ulusal ve küresel ölçekte seyrettiği yönü ciddiyetle takip ettiğimizi de burada ifade etmek isterim. Günün şartlarına uygun ancak geleceğin enerji altyapısını karşılayacak şekilde hayata geçirilen her türlü projeyi dün olduğu gibi bugün de destekleyeceğimizi, bu projelerin hayata geçirilmesi için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğimizi bir kez daha bu kürsüden tekrarlamak istiyorum.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; Silivri Depolama Tesisinin bulunduğu doğal gaz rezervuarı, aslında, Silivrililerin uzun zamandır tanıdığı ve her aşamasına tanıklık ettiği bir projedir. "Kuzey Marmara Rezervuarı" adıyla 1994 yılında keşfi yapılan, 1996 yılında bir doğal gaz üretim rezervuarı olarak faaliyete başlayan Silivri Depolama Tesisi aşama aşama gelişim göstermiş, rezervuarın depolamaya uygun olduğunun tespit edilmesi üzerine fizibilite çalışmalarına başlanmış, 2007 yılında doğal gaz depolama tesisi olarak faaliyete geçmiştir. Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisinin devreye alındığında ilk dönem olan 2007 yılında 1,6 milyar metreküp doğal gaz depolama kapasitesine sahip olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum.

Geçtiğimiz cuma günü Cumhurbaşkanımız tarafından açılışı yapılan ve bugün Avrupa'nın en büyük doğal gaz depolama tesisi olarak gurur kaynağımız olan Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisinin tamamen Türk mühendislerinin takdire şayan çalışmalarıyla projelendirilmesi ve inşa edilmesi bir diğer övünç kaynağımızdır. Yerli ve millî kaynakların seferber edilerek, beşerî potansiyelimiz kullanılarak Türk milletinin hizmetine giren Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi kıyıdan 3-4 kilometre açıkta bulunan 2 deniz platformu, deniz altı ve kara boru hatları, yerli ve millî olarak geliştirilen otomasyon ve kontrol sistemleriyle birlikte 4,6 milyar metreküp doğal gaz depolama kapasitesine sahiptir. Bu, Avrupa'nın en büyük doğal gaz depolama sahalarından da biridir. Bu rakam küçümsenecek bir rakam olmadığı gibi bu proje itibarsızlaştırılacak ya da görmezden gelinecek bir proje de değildir çünkü doğal gaz depolama tesisleri arz sisteminde oluşabilecek arızalarda, mevsimsel olarak beklenmeyen durumlarda oluşacak ani tüketim artışlarında, arz kaynağı ülkelerle diplomatik ve stratejik sebeplere bağlı yaşanabilecek arz sıkıntılarında enerji arz güvenliğinin sağlanması ve gaz arzının devamlılığı açısından en önemli güvencelerimizden biri olacaktır. Hakeza, son dönemlerde küresel düzeydeki etkileri hissedilen enerji krizi, bu konunun önemini bir kez daha gözler önüne sermiş ve Türk sanayicisi bu gazdan hiçbir zaman mahrum kalmamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Rusya-Ukrayna krizinde Ukrayna'dan geçen 6 doğal gaz boru hattının tamamının birden devreden çıkmasıyla arz kaynaklarının büyük bir kısmını kaybeden ve Kuzey Akım Boru Hattı sabotajıyla da gaz akışı tamamen duran Avrupa, bugün kışı LNG ve doğal gaz depolarıyla geçirmek durumunda kalmıştır. Hemen yanı başımızda yaşanan bu gelişmeler, bu özellikteki yatırımların ne kadar önem arz ettiğini göstermiştir ve yaşanan siyasi gelişmelere bakılacak olursa önümüzdeki dönemlerde ne kadar daha çok önem arz edecek olduğunu hepimiz net bir şekilde göreceğiz.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu alanda atmış olduğu bu adımların Türkiye'nin Ankara merkezli bir bakışla olayları değerlendirmesinin sonucu olduğu da unutulmamalıdır. Ülkemiz adına gururla ifade etmek istiyorum ki tüm Avrupa'nın LNG ve doğal gaz depolarının gölgesinde 1 metreküp doğal gaza muhtaç olduğu koşullarda Türkiye Cumhuriyeti devleti altı yedi yıl öncesinde başlayan millî enerji hamlesiyle, BOTAŞ'ın yaptığı 2 doğal gaz depolama, 4 LNG ve yüzen sıvılaştırılmış doğal gaz depolama ve gazlaştırma tesisleri ile yine yakın dönemde satın alınan, kendi sınıfında dünyanın sayılı gemilerinden olan, kendi üzerinde gazlaştırma ve dünyanın her yerinden LNG taşıma özelliği olan Ertuğrul Gazi gemisi ve tüm bunların yanı sıra ulusal, uluslararası boru hattı alanında yaptığı yatırımlarla, alınan kararların akşamdan sabaha rastgele alınmadığını ve stratejik düşünen büyük bir devlet aklının olduğunu da burada bir kez daha dünyaya göstermektedir.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; büyümekte ve gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye'nin her geçen gün artan enerji talebini karşılamada yenilenemeyen enerji kaynakları yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle, devletimiz yerli kaynakları arama faaliyetlerini artırmak kaydıyla, yerli kaynakların daha verimli kullanılması için çalışmalar yürütmektedir. Karadeniz'de gerçekleştiren çalışmalarla keşfedilen enerji kaynaklarının 2023 yılından itibaren kademeli olarak vatandaşlarımızla buluşacak olması buna en büyük örnektir. Özellikle, bu keşiflerin yapılmasını, keşfedilen kaynakların Türk milletin hizmetine sunulması adına fedakârca yapılan çalışmaları itibarsızlaştırmak için gösterilen gayretleri gördükçe azmin ve kararlılığın getireceği zaferin katlanarak artacağı da bir muhakkaktır.

Diğer yandan, Akdeniz'de gerçekleştirilen arama çalışmalarının hem tarihî hem de hukuki haklarımızın korunması adına büyük bir adım olduğunu da hatırlatmak istiyorum. Bu vesileyle, sadece Karadeniz havzasında değil, Akdeniz'de de enerjide bağımsız bir Türkiye'nin temellerini atan, sadece Türk milletinin değil, dost ve kardeş ülkelerin haklarının da gasbedilmesinin önüne geçen çalışmalara imza atan kahramanlarımıza buradan teşekkürlerimi sunuyor, selamlarımı iletiyorum.

Hep birlikte şahitlik ediyoruz ki yıllarca terörle anılan ve teröristlerin barınma alanları olarak bilinen Gabar Dağı kahraman Mehmetçik'imizin başarılı operasyonlarıyla artık terörle değil, petrol rezerviyle gündeme gelmektedir. 2022 yılında dünyada yapılan ilk 10 petrol keşfinden biri olan Gabar Dağı'nda 150 milyon net petrol rezervine sahip kuyularla günlük minimum 5.300 varil petrol çıkarılmaktadır; bu, günlük 20 bin varil seviyesine de çıkarılacaktır. Bu alana şehit Astsubay Üstçavuş Esma Çevik'in isminin verilmesi, şehidimizin hatırasını yaşatmak adına büyük Türk milletinin ahde vefasının da bir göstergesi olmuştur. Bu kapsamda, yapılan ve yapılacak olan sismik araştırma, sondaj ve verimliliği artırıcı yöntemlerle, cumhuriyetimizin 100'üncü yılında millî enerji politikamız çerçevesinde, günlük petrol üretimimizi 100 bin varile çıkarmak hedefi, Türkiye Cumhuriyeti devletimizin yeni Kızılelma'sıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; enerji arz güvenliği, son yıllarda yaşanan siyasi, ekonomik, sosyal ve askerî gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda her geçen gün önemini artırmaktadır; özellikle coğrafi konumu ve jeopolitik pozisyonu kendisine özgü olan Türkiye için çok daha büyük önem arz eder hâle gelmiştir. Böylesine kritik bir dönemde, Sayın Cumhurbaşkanımızın katıldığı ve geçtiğimiz hafta Türkmenistan'da gerçekleştirilen Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları 1'inci Zirvesi'nde gündeme gelen Türkmen doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması ülkemizin jeopolitik ve stratejik açıdan önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Türk asrının sadece Türkiye için önemli olmadığını gösteren, Türkistan coğrafyası için önemli olduğunu gözler önüne seren toplantının ve gündeme gelen Türkmen doğal gazı konusunun projelendirilerek hayata geçirilmesi hiç şüphe yok ki Türk dünyası için büyük önem arz etmektedir. Hatırlatmam gerekir ki Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin tam yirmi bir yıl önce Türkmenistan'a gerçekleştirdiği ziyarette Türkmen doğal gazının taşınması konusunda attığı tohumların bugün yeşerdiğini görmek Türk milleti adına olduğuna kadar Türk milliyetçileri için de önemlidir. 24 Haziran 2018 seçim beyannamemizde ifade ettiğimiz gibi enerjinin ekonomik boyutunun yanı sıra siyasi, diplomatik, çevresel ve insani boyutları da vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu gerçeği göz önünde bulundurarak uzun vadeli bir enerji stratejimiz olduğunu da hatırlatmak isterim. Bu sebeplerle partimizin millî enerji politikası, dışa bağımlılığın en aza indirilirken enerji tedariki ve güvenliğinin sağlanmasını, enerjide verimliliğin ve millî kaynakların payının artırılmasını, hem üretim hem de tüketim aşamasında enerjinin çevre ve insan dostu olmasının temin edilmesini ilke ve hedef edinmiştir. Enerji diplomasisi geliştirilmesini, başta Azerbaycan ve Türkmenistan olmak üzere zengin enerji kaynaklarına sahip Türk cumhuriyetleriyle ikili anlaşmaların yapılmasını, bu ülkelerin kendi aralarında anlaşmaları için aracılık edilmesini, bu kapsamda Türk enerji ticareti birliği kurulmasını, enerji sahasında başlayan bu birliğin ekonomisinin diğer alanlara da model olmasının sağlanmasını önemsiyor ve bu hedeflere ulaşılmasına vesile olacak çalışmaları "ama"sız ve "fakat"sız desteklediğimizi de burada ifade etmek istiyorum. Bu manada Milliyetçi Hareket Partisinin millî enerji politikasının Cumhur İttifakı çatısı altında ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte çok daha somut bir şekilde vücut bulduğunu ve hayata geçirildiğini de görmek sevindiricidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son söz olarak, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in şu ifadelerini Gazi Meclisimizde bir defa daha hatırlatmak istiyorum: "Bizim milliyetçiliğimizde Bilge Kağan'ın öğüdü vardır, Dede Korkut'un bilgeliği; Yunus Emre'nin sevgisi vardır, Hacı Bektaş'ın erdemi; Fatih'in vizyonu vardır, Mehmetçik'in cesareti; Atatürk'ün önderliği vardır, Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in çağrısı vardır."

Bu duygu ve düşüncelerle heyetinizi bir kez daha selamlıyor, kanun teklifinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)