| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 07.03.2013 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı'nın 14'üncü maddesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, başından beri, bu Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı'nın içeriğine baktığımız zaman, daha çok elektrik üretiminde doğal gaz çevrim santrallerinin payını düşürmek ve dışa bağımlılığı azaltmak adına, yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılmasına yönelik bir düzenleme şeklinde gerekçelendirildiğini görüyoruz. Ancak, burada sorun, bu yenilenebilir enerji kaynaklarının kapsamına HES barajlarını almak. Şu ana kadar bu Hükûmet döneminde yapılan HES sayısı 2 binleri aşmış durumda ve hedeflenen HES baraj sayısı da 10 binleri buluyor.
Biz, her şeyden önce şunu belirtmek istiyoruz, defalarca da bu kürsüden belirttik: Yenilenebilir enerji kaynağı, bizce doğanın dengesini bozmadan enerjiyi doğanın kendi akışı içerisinde alıp tekrar doğaya aktarmak ve tekrar kullanmak şeklinde tanımlanmalı. Bu açıdan baktığımız zaman, HES'lerle ilgili bu tanıma uyan hiçbir şey görmüyoruz. Çünkü, HES'ler yapıldıkları yerlerde o bölgenin tarihi, sosyal, toplumsal bütün dokularını tahrip eden, ekolojik sistemi altüst eden, biyoçeşitliliği ortadan kaldıran projeler olarak karşımıza çıkıyor. Kamuoyunun çok bildiği örneklerden Hasankeyf'in sular altında kalması tam bir tarihî miras katliamıdır. Yine, Munzur Vadisi'nde, Peri Suyu Vadisi'nde yapılan HES'lere, ekolojik sistemi ve biyolojik çeşitliliği ortadan kaldıran -maalesef- önemli talan projeleri gözüyle bakıyoruz. Bizler, burada, bugüne kadar HES'lere karşı sayısız kez dile getirdik görüşlerimizi ama maalesef, Hükûmet bu konuda, HES'ler konusunda bildiğini yapmakta, bildiğini okumakta ısrarda devam ediyor.
En son, Sayın Başbakanın köyünde de, yapılmak istenen HES'lere karşı oradaki yöre halkının tepki gösterdiğini, yargı yoluna başvurduğunu ve hâlâ hukuksal süreci devam ettirdiğini biliyoruz. Sadece bu örnek bile, aslında, nasıl bu HES uygulamalarının halka karşı yapıldığını bizce ortaya koyuyor.
Tabii, bu kanun tasarısına baktığımız zaman farklı handikaplar da var. Geçmişte üretim lisansı verilmiş olan firmaların belirlenen sürede söz konusu projelerinde eğer bir çalışma yapmama durumları söz konusuysa lisansları iptal ediliyordu ancak bu tasarıya göre lisans iptali hiçbir şekilde söz konusu olmayacak. Öyle ki yani burada, bu tasarının bu hâliyle sanki bir yerlerden ısmarlama bir tasarı olduğu kanaati uyanıyor bizde.
Bir diğer düzenleme: Özellikle bu 14'üncü maddede, eğer HES'lerle ilgili yürütmeyi durdurma kararları varsa -yargı kararları, mahkeme kararları- bile bu yürütmeyi durdurma kararlarını devre dışı bırakan, baypas eden bir uygulamayı görüyoruz.
Bugüne kadar, HES'lerle ilgili yargı kararları verilirken iki şey göz önünde bulunduruluyordu; bunlardan birincisi, hukuka aykırılık; ikincisi, telafisi imkânsız zararların oluşması. Ancak, bugün Mecliste görüşülen bu elektrik piyasası kanununun 14'üncü maddesiyle, mahkeme kararı ile iptal edilmiş olsa bile eğer HES projesi belirli bir noktaya gelmiş ise yani geri dönülemez bir noktaya gelmiş ise kamu yararı görülmesi bahanesiyle devam ettirilebiliyor. Yani burada yargı kararları, mahkeme kararları da tamamen hiçe sayılacak şekilde, yerli ve uluslararası sermayenin cebine milyon dolarlar aktaran, akıtan bir düzenlemeyi maalesef görüyoruz. Bunun doğru olmadığını, bu uygulamadan mutlaka vazgeçilmesi gerektiğini, bu nedenle, verdiğimiz bu önergenin kabul edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bakın, bugüne kadar, yargı tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilen Artvin'de, Hopa'da, Fındıklı'da, Fırtına Vadisi'nde, Çayeli Senoz'da, Çataldere'de, Güneysu'da, Rize Askoroz Deresi'nde, Ambarlık'ta -liste uzuyor- sayısız örnekler var ve burada getirmiş olduğunuz düzenleme, aslında daha önce de getirmiş olduğunuz bir yargı düzenlemesinin devamı şeklinde. Daha önce de İdari Yargılama Usulü Kanunu hakkında bir değişiklik yapmıştınız. Orada da yürütmeyi durdurma kararı verilirken idarenin savunması ve bilirkişi raporu şartını getirerek, bu yürütmeyi durdurma kararına kadar aslında bu projeyi yapanlara sekiz ay, on aylık bir süre tanımıştınız. Şimdi, görüyoruz ki birbiri ardına gelen bu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - ?yasa tasarıları, yargının halk adına, halkın yararına vermiş olduğu kararları da baypas etme niteliği taşıyor. En azından, HES'lerle ilgili bu kanun maddesinin ilgili önergesine destek istiyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)