| Konu: | (10/6818, 6819, 6821, 6822, 6823, 6824, 6825) No.lu Altı Yaşındaki Bir Kız Çocuğunun Evlilik Adı Altında Cinsel İstismara Maruz Bırakılması Olayının Araştırılarak Benzer Olayların Yaşanmaması ve Her Türlü Çocuk İstismarının Önlenmesi İçin Yapılması Gerekenlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 03.01.2023 |
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle sözlerime bir teşekkürle başlamak istiyorum. 6 yaşında bir kız çocuğunun yıllardır sistematik bir şekilde cinsel istismara maruz bırakıldığını tüm Türkiye'ye duyuran cesur, yürekli gazetecilere buradan bir teşekkür etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Başta Timur Soykan ve Murat Ağırel olmak üzere, bu konuyu gündemden düşürmeyen tüm gazetecilere tüm çocuklarımız adına bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Tabii, geç kalınmış bir komisyon. Aslında bundan iki yıl önce kurulması gereken bir komisyonu konuşuyoruz. Bugün Komisyon kuruluyor çünkü üzerinizde kamuoyu baskısı var. Bugün Komisyon kuruluyor çünkü olayı bilmesine rağmen bu kızcağızın istismara uğradığı yapıyla ilgili iki yıl boyunca kılını dahi kıpırdatmayan bir Aile Bakanının utancı üzerinizde kalmış durumda. Bugün bu Komisyon kuruluyor çünkü siyaseten günah çıkarmak istiyorsunuz. Dolayısıyla bu Komisyon bir turnusol kâğıdı olacak. Bu sözde vakfın yapmaya çalıştığı gibi birkaç göstermelik kişi öne sürülerek aklanmaya mı çalışılacak, yoksa bu yapıların elindeki çocuklarımızla ilgili derinlemesine bir inceleme yapılacak mı, arkasında kimler var tek tek çıkarılacak mı, göreceğiz. Ancak tüm Türkiye'nin bu kadar üzerinde durduğu ve aylardır, günlerdir tartıştığı bir konuya iktidarın bakış açısını, bugün, şu anda, komisyon sıralarında olmamalarıyla birlikte aslında nasıl bir bakış açısı içerisinde olduklarını da çok net görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, her seferinde, Genel Başkanınızdan bakanlarınıza, milletvekillerinizden yandaş basınınıza bu tür istismar vakaları duyulduğunda hep "Münferit olaylar." deyip geçiştirmeye çalıştınız. Oysa sivil toplum kuruluşlarının verilerine göre, Türkiye çocuk istismarının en sık görüldüğü 3'üncü ülke konumunda. Türkiye Psikiyatri Derneği, yaptığı araştırmada, ülkemizde istismara uğramış çocuk oranını yüzde 33 olarak tespit etti. Dolayısıyla bu meselenin sizin deyiminizle "münferit bir vaka" olmadığının da altını çizmek gerekir. Bu sözde dernek, vakıf ve yapılarda; Gaziantep'te 5 ile 6 yaşında kız çocukları, Adıyaman'da erkek öğrenci yurdunda 9 ve 10 yaşlarında 2 çocuk, Erzurum'da yine 2 erkek çocuk, İzmir'de çocuk yurdunda 9 ile 12 yaş arasındaki 7 çocuk ve İstanbul'da yatılı bir kursta kalan çocuklar istismar edildi. Üzülerek söylüyorum, bu liste uzayıp gidiyor ve buz dağının sadece görünen yüzü; daha bugün bile, bilmediğimiz yerlerde çocuklar istismara uğruyor. Peki, bunlara münferit vakalar diyebilir misiniz? Bu yapının ellerindeki çocuklarımız için neden endişelenmiyorsunuz? Çocukların kız-erkek demeden, sistematik olarak cinsel istismara uğradığı bu sözde dernek ve vakıflara neden göz yumuyorsunuz? Cevabını aslında hepimiz biliyoruz ama şunun altını kalın bir şekilde çizmek gerekiyor: Çocukların cinsel istismar konusu münferit vakalar değil, bizzat bir karanlık zihniyetin sistematikleşmiş ve olağanlaştırılmaya çalışılan suçlarını kapsıyor. Bunu bu Komisyonun nasıl bir işlevi olacağını görmeden önce söylüyorum. Bakalım gerçekten de amacınız bu konunun enine boyuna ortaya çıkarılabilmesi ve çözülebilmesi mi yoksa meseleyi tekilleştirip bu sözde vakıf ve dernekleri aklamak mı? Çünkü biz bunu daha önce yaşadık; terk ettiğimiz Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Komisyonunu kadınların mevcut haklarının ve kadın-erkek eşitliğinin dahi tartışıldığı bir tiyatroya çevirmiştiniz. Bu Komisyonun akıbeti de böyle mi olacak, göreceğiz. O Komisyonda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin dahi yürürlükten kaldırılması gerektiğini söyleyen kamu kurumu temsilcilerini dinlettiniz, bu Komisyonda da çocukları koruyan Lanzarote Sözleşmesi'nden çıkmayı savunanları mı dinlettireceksiniz?
Değerli milletvekilleri, bugün bu komisyonu kuracağız ama çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarını önlemek adına adım atmak istiyorsanız bu komisyonun yapacağı toplantıları beklemenize gerek olmadığını da hatırlatmak isterim. Eğer gerçekten istismarla mücadele etmek istiyorsanız bakanlarınız bu sözde vakıflarla protokoller yapıp çocuklarımızı emanet etmeyi bırakacak. Eğer gerçekten istismarla mücadele etmek istiyorsanız Millî Eğitim Bakanlığı kendi eğitim vermeyi bırakıp okullara bu ne olduğu belli olmayan sözde vakıfları sokup çocuklarımızla karşı karşıya getirmeyecek. Eğer gerçekten istismarla mücadele etmek istiyorsanız "Bunlar siyasi meseleler değil." diyen Bakanın yönettiği Aile Bakanlığı, çocuk yurtlarını, bu sözde vakıflara çocuklarımızı emanet etmeyi terk edecek. Eğer gerçekten istismarla mücadele etmek istiyorsanız bu sözde vakıflar istedi diye 37'nci maddesi çocuğu kasten evliliğe zorlamanın cezalandırılmasını öngören İstanbul Sözleşmesi'nden birkaç oy için çekilmeyeceksiniz. Eğer gerçekten istismarla mücadele etmek istiyorsanız cinsel istismar suçunda istismarcılara af için bir gece yarısı yasa teklifi getirmeyecek ve hele hele Adalet Bakanınız bu rezil teklifi "küçüğün rızası" diye savunmayacak. Ve eğer gerçekten istismarla mücadele etmek istiyorsanız bu Meclis çatısı altında kurulmuş bir komisyonda devletin İnsan Hakları Kurumu Başkanı 15 yaşında evliliğin önünün açılmasını talep edemeyecek, çocuk haklarını koruyan Lanzarote Sözleşmesi'ni tartışmaya açamayacak çünkü bu zihniyete güç veren işte bu yaptıklarınız; bu zihniyete güç veren, bu sözde yapılar ne yaparlarsa yapsınlar sırtlarını sıvazlamanız. Bu söylediklerimi yapmaktan vazgeçerseniz zaten Türkiye'de çocuk istismarının önlenmesi için önemli bir adım atılmış olur, bir çocuğun istismar edilmesi ve bunun kamuoyuna gündem olmasını da beklemenize gerek kalmaz. Bu yapıların ellerinde maalesef çocuklarımız istismara uğruyor ama çok daha acısı devletin koruması altındaki çocuklar da istismara uğruyor ve yine maalesef gerçekler karşısında üç maymunu oynayan bir iktidar var. 3 Haziran 2020'de Sema Esen -kamuoyu onu "Aleyna Çakır" olarak biliyor- "İntihar etti." denilerek evinde ölü bulundu. Bu ölüm sonrasında aslında yıllardır bilinen ama bir türlü aydınlatılmak istenmeyen bir zincirin ucundan tutulmuştu ama siz o zinciri hiç çekmediniz. Aleyna'ya şiddet uygulandığı kanıtlarla sabit olan bir adamın annesi yetiştirme yurdunda çalışıyordu, "yurt annesi" diyorlardı ona. Aleyna'nın ölümü sonrası yurtlardan kaçan ya da telkinlerle çıkarılan evlere yerleştirilip fuhuş yapmaya zorlanan genç kızlar televizyon yayınlarına bağlanarak yaşadıklarını anlattı. Sonra ne oldu? O yurt annesi de şüpheli bir şekilde ölü bulundu ve "İntihar etti." dediler. Bu olay bize bu çetelerin yetiştirme yurtlarını kaynak olarak kullandığını, buralarda çalışan kimilerinin bu çetelerin içinde olduğunu, kızların yurtta kaldıkları sürede güvenlerini kazandıkları ve yurttan ayrıldıktan sonra da bu yapılanmalara yönlendirdiklerini öğrendik. Kız çocuklarının çok daha iyi bir hayat ümidiyle kandırıldığını, uyuşturucu bağımlısı yapıldığını, şiddet, şantaj, baskı uygulanarak çalıştırıldığını ve fuhşa zorlandıklarını öğrendik. Dolayısıyla bu, sadece bir çetenin gün yüzüne çıkması değil, devletin koruması altındaki çocukların yurtlarda nasıl sistematik olarak toplanarak bu çetelere yem edildiğinin bir göstergesi. Bu yapılanmaların ortaya çıkmasının beraberinde tabii, pek çok suç ve suçlu da ortaya çıkacak, hatta pek çok şüpheli ölüm de aydınlanacak. Bunu üç yıl önce verdiğim bir önergeyle araştıralım dedim, maalesef, kulağınızın üzerine yattınız. "Bu istismar meselesi siyasi değil." diyen Aile Bakanı devletin koruması altında olan size bağlı yurtlardan çocuklar çetelerin eline düşüyor. Daha geçen ay haber oldu, Manisa'da yurttan çıkarılan kızların uyuşturucuya alıştırılıp pavyonda çalıştırıldığını öğrendik. Herkesin bildiği ama sustuğu bir olay bu. Peki, siz ne yapıyorsunuz Sayın Bakan? Bu da mı siyasetin konusu değil. Koruma altındaki çocukların kimliklerini ifşa ederken göstermediğiniz hassasiyeti bu konuda da göstermediğinizi görüyoruz. Bakanlık "Bir dizinin senaryosunda çocuk koruma sistemini yanlış tanımlıyorlar." diye RTÜK'ü göreve çağıran bir açıklama yapmıştı. Keşke bu hassasiyeti gerçek hayatta koruma altındaki çocuklara uzanan eller için de gösterebilseydiler...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - ...ve bizler Aleyna Çakır'ın ölümü ve sonrasında yaşananlar üzerine Bakanlığın başlattığı soruşturmanın akıbetinin ne olduğunu öğrenebilseydik. Gelin, bunları da araştıralım; devlet koruması altındaki çocukların nasıl oluyor da istismara maruz kaldığını ve hangi yapılar nedeniyle fuhuş, uyuşturucu ve suç batağına saplandığını hep birlikte görelim.
Konuşmamın başında söylemiştim. Bu Komisyon bir turnusol kâğıdı olacak. Gerçekten samimi misiniz yoksa her zamanki gibi "mış" gibi yapıyor musunuz, bunu hep birlikte göreceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)