GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:44
Tarih:03.01.2023

MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce Meclisin gündemine bağlı kalarak Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi'nin birinci bölümü üzerine konuşmak kaydıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, diplomasi forumunu doğru okuyup anlamak için öncelikle diplomasiyi iyi algılamak gerektiği gibi, diplomasiyi de aynı şekilde yerli yerinde tanımlamak için uluslararası ilişkilerin doğru yorumlanması ve konumlandırılması kaçınılmazdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de ifade ettiği gibi, bir milletin ne yapabileceğini göstermek için tarih en güvenli rehberdir. Dolayısıyla, uluslararası ilişkiler terminolojisinde, kısaca katı güç bağlamında yani sahada olduğu kadar yumuşak güç odaklı meselelerde yani masada da bu kadim coğrafyada var olmanın zorluğunun bilincinde hayatiyetini muhafaza eden güçlü Türk devleti geleneğinden söz ederken en güvenli rehberimizin şanlı tarihimiz olduğunu unutmamak gerekir. "Su uyur, düşman uyumaz." özdeyişiyle, sürekli hatırlatırcasına tarihin her döneminde Türk milletinin Anadolu'daki varlığına asla tahammül edilmemiştir. Yani bundan iki asır önce ne söylendiyse, maalesef, bugün de Türkiye karşıtlığı içeren, Türkiye Cumhuriyeti devletini bugün yine yok saymaya matuf birtakım ifadeler hep var olmuştur, hep süregelmiştir.

Somut bir örnekle ifade etmek gerekirse, 19'uncu yüzyılın sonlarında, o dönemin İngiltere Başbakanı Gladstone'un Ermeni meselesini kaşıyıp Anadolu'da bir isyan çıkarmaya yönelik sözleri hâlâ hafızalarımızda canlı. Ne demişti dönemin Başbakanı: "Eğer Türklerin belasından kurtulmak gerekiyorsa aslında bundan kurtulmanın yolu, tek yolu, nihai yolu Türkleri bu coğrafyadan yok edip silip atmaktan geçer." demişti.

Yine, hiç de şaşırmadığımız bunun bir devam örneğinde, 20'nci yüzyılın başlarında, o Millî Mücadele yıllarının yeni yeni başladığı dönemlerde, Suriye Fransızlar tarafından işgal edildiğinde, yine bir Fransız generalinin Şam'daki Salâhaddin Eyyubî'nin kabrine giderek, büyük bir azametle tekme savurarak "Kalk Salâhaddin, kalk. Bak, yine biz geldik." demesi bugün de maalesef, içeride ve dışarıda yankı bulmakta, tekrar muhatap olmaktadır.

Biz bunun bilincindeyiz. İşte, biz de bu acı gerçeğin farkında ve bilincinde olarak, varlığımızı ebet müddet kılmak adına Türkiye Cumhuriyeti devletimizin 2'nci yüzyılını, Türk ve Türkiye Yüzyılı olarak ülküleştirdik elhamdülillah. Bu denli ulvi ve mukaddes bir hedefe ulaşmanın yegâne yolu, içeride ve dışarıda birlik ve beraberlik içinde, güçlü ve tutarlı siyasi ve kurumsal iradenin tecellisinden geçmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, son zamanlarda kıyasıya mücadele etmek zorunda kaldığımız küresel felaketlerin yanı sıra terör, mülteci, sığınmacı, deprem, yangın ve sel felaketleri gibi sorunlara rağmen, bölgesinde lider, dünyada söz sahibi olma yolunda uluslararası stratejimizi oluşturan dış politika ve onun taktiksel enstrümanı olan diplomasideki katedilen mesafe ve elde edilen başarı göz ardı edilemez boyuttadır.

Diğer bir ifadeyle, beş yüz yıllık şerefli mazisinin yüklediği ağır görev ve sorumluluk gereği, Hariciyemizin 250'yi aşan kıymetli yurt dışı temsilcilik kadrolarının güçlü millet ve devlet şiarına uygun hizmetlerine çok açık bir şekilde tanıklık etmekteyiz. Ülkemizde olduğu kadar dünyada da barışı canları pahasına nihai hedef olarak önceleyen Dışişlerimizin, zamanın ruhunu iyi okuyup, algılayıp uygun tedbirlerin ve siyasi kararların uygulanmasında üstün kabiliyetler göstermesi, açıkça söylemek isterim ki takdire şayandır. Bu durum, son zamanlardaki uluslararası görüşmelerde artık aleni ifade edilmek kaydıyla gerçek hâline bürünmüştür.

Saygıdeğer milletvekilleri, günümüzde diplomasi, siyaset dışı etkin bir çeşitlilik kazanmış ve Parlamentodan kültür ve turizme, ekonomiden sivil kitle örgütlerine, üniversitelerden sportif alanlara uzanan birçok bağlamda güçlü bir etkileşim ve uzlaşı yöntemine dönüşmüştür.

İkili, bölgesel ve küresel her sorunun çözümünde diplomasi kaçınılmaz bir yol ve yöntem olurken aynı amaca matuf, destekleyici ve tamamlayıcı diğer bir etkinlik yöntemi de farklı tematik başlıklar altında gerçekleştirilen forumlardır. Uluslararası İş Forumu, Dünya Ekonomik Forumu, Akdeniz Forumu, Uluslararası Küreselleşme Forumu gibi Antalya Diplomasi Forumu da uluslararası ve bölgesel sorun ve krizlere ışık tutup görüş ve çözüm önerileri sunmak amacıyla kurulmuştur.

Antalya Diplomasi Forumu, bir yandan ülkemiz ve sahip olduğumuz tüm tarihî, kültürel ve coğrafi değerlerimizin tanıtımına katkı sağlamakta, öte yandan ise üst düzey resmî yetkilileri, uluslararası kuruluş temsilcilerini, akademisyenleri, kanaat önderlerini, diplomatları, STK ve özel sektör temsilcilerini bir araya getirmektedir. Bugüne kadar 2 defa gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu'nda birçok ülkeden üst düzey katılım sağlanmış, sayısız konuşmalar, ikili görüşmeler, yuvarlak masa toplantıları, paneller ve teke tek söyleşiler başarıyla gerçekleşmiştir.

Birçok örnekle ifade etmek gerekirse, işte, başta Ukrayna savaşının neden olduğu küresel krizlerin çözümüne yönelik fikrî ve diplomatik girişimler burada başlamıştır. Çok iyi hatırlayacağız ki Antalya Diplomasi Forumu'nda, savaşın en kızgın olduğu dönemde iki ülkenin Dışişleri Bakanları çağrılarak bizim Dışişleri Bakanımızın eşliğinde bir araya gelinmiş, bir masa etrafında toplanılmış ve bir savaş anında dahi diplomasi kanalının çok açık olabileceğini ve çözüme ulaşılabileceğini ifade etme durumu hasıl olmuştu ve bu buluşma daha sonraki birtakım kapanmaların, birtakım anlaşmazlıkların çözümüne de vesile olmuştu. Neydi bunlar? Çok somut iki örnekle ifade etmek gerekirse, İstanbul'da imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması ve savaş tutsaklarının karşılıklı iadesinin de kapısının aralanması yine bu Antalya Diplomasi Forumu'ndaki o ilk adımın meyveleriydi diyebiliriz.

Aynı şekilde, Güney Kafkasya'daki normalleşme süreçleri yine bu forumda ele alınmış ve akabinde olgunlaştırılmıştır. Özellikle Gürcistan, Ermenistan ve Türkiye üçlü boyutundaki görüşmelerin ilk defa Antalya Forumu'nda çok açık ve net bir şekilde yapılması bir güven tesisine dönüştü ve daha sonra da bunlar ete kemiğe büründürülerek Türkiye'nin diplomasideki başarısına bir sayfa açılmasına vesile oldu. Balkanlardaki sıcak atmosferi soğutma girişimleri de yine aynı şekilde, bu yüksek katılımlı Antalya Forumu'nda bir ön çalışma şeklinde, mutfak çalışması şeklinde ifade edildi, eyleme dönüştürüldü ve Allah'a şükür, bugüne kadar 1990'lara dönmeyi hedefleyen bazı mihraklar Bakanlardaki bu düşüncelerini şimdilik öteleme ihtiyacı gördüler.

Saygıdeğer milletvekilleri, 3'üncüsünü bu yılın mart ayında gerçekleştireceğimiz Antalya Diplomasi Forumu'nun daha etkin, güçlü ve kalıcı bir formata taşınmasına büyük katkı sağlayacağına inandığımız Antalya Diplomasi Forumu Vakfının diplomatik hayırlara vesile olmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına diliyor ve yüce heyetinizi en kalbî duygularımla, saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)