GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:45
Tarih:04.01.2023

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Antalya Diplomasi Forumu Kanunu Teklifi'ni konuşuyoruz. Ben bundan başka bir konuya gireceğim ama bununla da bu vakıf meselesiyle de ilgilidir, onun için hepten de ilgisiz sayılmaz.

Ben İstanbul'dan söz edeceğim değerli arkadaşlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanına verilen iki yıl yedi ay on beş gün hapis cezası, siyasi yasak... "Ya, nedir bu? İşte, hukuki midir, siyasi midir?" tartışılıyor falan. Yani ne hukuki ne siyasi yani siyasi de olamaz. Belki şöyle bir şey denilebilir: "Gözünün üstünde niçin kaşın var?" falan denilebilir ama daha da önemlisi, birtakım işte, "Beni yendin." ya da işte, "Devletin, Büyükşehir Belediyesinin büyük imkânlarından beni, vakıflarımı, derneklerimi -bak, nasıl irtibat kurdum- mahrum ettin." İntikam şeyi diye düşünülebilir.

Değerli arkadaşlar, dejavu, işte, "Sanki ben bunu daha evvel gördüm." şeklinde tercüme edilir ama öyle değildir. Psikiyatride hiç geçmişte görmediği şeyi sanki görmüş gibi davranan insanlar için dejavu bir belirtidir. Benim için dejavunun ötesinde... 1999'da on beş günlük milletvekili iken Sayın Cumhurbaşkanını Pınarhisar Cezaevinde ziyaret ettim değerli arkadaşlar. Şiir okuduğu için ceza almıştı, siyaseten yasaklanmıştı, çok gergindi, sinirliydi. İkide bir "Ya, ne zaman çıkacak bu kanun..." İşte, o zaman 312'nci maddeden ceza almıştı. "Ne zaman çıkacak bu kanun? Bir an evvel çıksın." "Ya, yeni geldik, daha yeni yemin ettik." filan anlattım. Şimdi, düşündüm "Ne demek lazım Ekrem Başkana?" diye. Ya, şunu demek gerekir: "Bunlar da geçer. Neler geçti, bunlar da geçer." Bakın, bunlar da geçecek. Bunların geçtiğini en iyi bilen insan nasıl böyle bir şey yapar? Bu, değerli arkadaşlar, bana göre bir çaresizliğin belirtisidir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan hepimizden çok biliyor, siyaseti çok iyi izler, çok iyi biliyor ki Sayın Recep Tayyip Erdoğan artık geçmişin siyasetidir. Yani bugünkü konuşması, daha evvelki konuşmaları geçmişin siyaseti. Yani artık işlerin kendisinden geçtiğini çok iyi biliyor. İmamoğlu ise geleceğin siyasetçisi.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sizden niye geçmiyor da ondan geçiyor ya!

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Yaşla ilgili değil bunlar değerli arkadaşlar, anlayışla ilgili. Eğer rakiplerinizi birtakım siyasi oyunlarla, yargıyı kullanarak, yargıyı alet ederek ortadan kaldırmaya, devlet imkânlarını bu şekilde kullanmaya devam etmeye filan, bunlara gayret ediyorsanız sizden geçmiştir.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Senin kendi liderinden geçmiyor da bizimkinden niye geçiyor?

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ya, Zülfü Bey, bir dur yahu! Bir dur ya, konuşuyor adam ya!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Ben de konuşuyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Çık kürsüden konuş ya!

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Git domates sat, domates.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Devam et, devam et.

Değerli arkadaşlarım, bu iş, Sayın Erdoğan'ın İstanbul'da elinden alınan imkânlar, büyük imkânlar bunlar; bunun intikamı. Bunun ötesinde de muhalefette bir fitne yani fitne derken algı operasyonu... Değerli arkadaşlar, algı operasyonlarıyla seçim kazanmak fitneden başka bir şey değildir. Şeyleri hazırlatmış, buraya geliyor, "Ben şeyi artırdım, yüzde 25'ti, yüzde 30'a çıkardım." demeden tak, sosyal medyaya "Yüzde 30'a çıkardık." diye çıkıyor. Yani algı operasyonuyla seçim kazanmaya çalışmak gerçekten geleceği görmekle ilgilidir, tükenmeyle ilgilidir.

Bakın, değerli arkadaşlarım, İstanbul Belediyesi seçimlerini hep beraber izledik. Şöyle olmuştur, böyle olmuştur... Bir şey bulamadılar. "Olmamıştır ama mutlaka olmuştur." Bu kadar komiktir. Yani Ekrem Başkana verilen ceza ve şu anda yaşadıklarımız bu kadar komiktir. (CHP sıralarından alkışlar) Terör incelemesi de bundan komiktir değerli arkadaşlarım. Efendim, varmış terör, yokmuş da gelmiş de gitmiş de... Ya, sen İçişleri Bakanısın. Arkadaşlar, ya, bu nedir? Bunların hepsi tükenmişliğin belirtisidir. Nasıl Sayın Erdoğan'ın yükselişinin kimse önünü kesemedi... Haklıydı o zaman değerli arkadaşlarım. Şu anda kendisi başka hiçbir yöntem bulamadı; "adalet" diyerek, "hukuk" diyerek gelen bir insan, kendisine yapılan haksızlıkların kat kat fazlasını insanlara uygulayarak siyasette tutunmaya çalışıyor. Bu gerçekten trajik bir sondur değerli arkadaşlar. Sayın Erdoğan'ı böyle trajik bir son bekliyor; üzülün, acıyın ona.

Arz ederim efendim. (CHP sıralarından alkışlar)