| Konu: | Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 04.01.2023 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 369 sıra sayılı Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine şahsım adına ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına da söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında Meclis çalışmalarımızı takip eden aziz milletimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, 2022 yılı içerisinde dünya çok yönlü sınamalardan geçmiş ve yaşanan olaylar tüm ülkeleri etkileyen krizler ve sonuçları da beraberinde getirmiştir. Özellikle 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Ukrayna-Rusya arasındaki savaş kendi coğrafyasında sınırlı kalmayarak tüm ülkeleri doğrudan ya da dolaylı olarak tesiri altına alan gelişmelerin vasat bulmasına sebep olmuştur. Enerji, gıda ve tahıl krizleri savaşla beraber farklı bir boyut kazanmıştır. Yine, savaş sebebiyle uygulanan yaptırımların etkisi sadece 2 ülkeyle yahut savaşa taraf olan kesimlerce sınırlı kalmayıp tüm dünyaya da yayılma eğilimi göstermiştir. Yaşanan gelişmeler, barış, istikrar ve insanlığın huzurunu önceleyen tarafsız politikalara olan ihtiyacı bir kez daha göstermiştir.
Türkiye, savaşın başladığı günden itibaren adil, tutarlı ve dengeli bir politika izleyerek barış ve istikrardan yana olan tavrını net bir şekilde ortaya koymuş, tüm taraflarla aynı anda görüşebilen ve hepsini yeri geldiğinde aynı masada buluşturabilen tek ülke olarak ön plana çıkmıştır. Yine, tarafları bir araya getirebilmek ve diyalog zemini oluşturabilmek adına çok sayıda ülke girişimlerde bulunmuşsa da somut bir sonuç aynı dönemde alınamamış ve uzlaşı gayretleri boşa çıkmıştır. Nihai olarak Rusya ve Ukrayna'nın makul bir zeminde bir araya gelmesi Türkiye'nin ev sahipliği ve öncülüğünde gerçekleşmiştir. 10 Mart 2022 tarihinde Antalya Diplomasi Forumu'nda Rusya, Ukrayna, Türkiye arasında gerçekleşen görüşmede taraflar ilk kez böylesine yüksek seviyede bir buluşmayla bir araya gelmişler ve barış yolunda da böylelikle önemli bir adım atmışlardır. Müteakip bir zamanlamayla yani 29 Mart 2022 tarihine gelindiğindeyse İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda Rusya ve Ukrayna müzakere heyetlerinin bir araya gelmesine ve yine ilk defa somut meselelerin ele alınarak çözüm yolunda yapıcı adımlar atılmasına da Antalya Diplomasi Forumu'ndaki bu buluşma öncü olmuştur.
Öte yandan, savaşın beraberinde getirdiği tahıl krizinin Türkiye'nin öncülüğünde ve yine Birleşmiş Milletlerin de gözetiminde çözüme kavuşturulması meselesi de kuşku yoktur ki Antalya'da başlayan diyalog zemininin bir eseri olarak ortaya çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, günümüz dünyasında yaşanan gelişmeler ve ülkelerin tutumları, diplomasinin etkin kullanılması gerekliliğini zorunlu kılmaktadır. Değişen şartlar ve koşullar, yaşanan krizlere çözüm getirilmesi konusunda bilinen ve alışılageldik aktörlere karşı güvensizlik yaratmıştır. Aynı aktörlerin yaşanan sorun ve krizlerin müsebbibi yahut tarafı olmaları sebebiyle güven verici, samimi ve güçlü potansiyele sahip ülkelerin varlığı küresel barış ve istikrar için son derece önemli hâle gelmiştir. İşte ülkemizin böylesi bir dönemde üstlendiği sorumluluğu da aynı çerçevede ele almamız lazımdır.
Türk diplomasisi, 21'inci yüzyılla beraber ulaştığı tecrübe ile yüksek kurumsal birikim, saygınlık, güven vericilik, etkinlik ve kendisine has yaklaşımıyla küresel düzeyde üstün bir konuma gelmiştir. Bu süreçte Antalya Diplomasi Forumu'nun çok önemli bir marka değerimiz olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bugün geldiğimiz aşamada, Antalya Diplomasi Forumu'nun muadili olan diğer oluşumların, tarafları kendi gündemlerinde yahut ilgili gündemlerle bir araya getirme konusunda etkisini giderek yitirdiği ve gerçekleştirilen zirvelerin mutabakattan ziyade yeri geldiğinde yeni krizlerin doğmasına sebep olduğu ortadadır.
Mevcut benzer kuruluşların etki ve sonuçlarının kısıtlı olduğunun anlaşıldığı bir atmosferde, ülkeleri tarafsız düzlemde, diyalog zemininde bir araya getirebilecek kurumların sayısının artırılmasının zorunlu olduğu yine tartışılan meselelerin başında gelmektedir. Aynı dönemde Antalya Diplomasi Forumu kurulduğu günden itibaren etkinliğini ve tanınırlığını da giderek artırmaktadır. Bu, özellikle aynı yapının Türkiye'nin diplomasi alanındaki faaliyetlerine zemin hazırlarken bölgesel ve küresel sorunlar karşısında somut ve yapıcı sonuçlar doğurmasıyla küresel barış ve istikrarın tesisi noktasında merkez ülke olmamıza hizmet eden bir kuruluş olduğunu da göstermektedir. Öyle ki, Forum kapsamında son iki yılda gerçekleşen organizasyonlarda 50'ye yakın devlet ve hükûmet başkanı, 120'den fazlası bakan düzeyinde olmak üzere toplam 5 binden fazla katılımcı Antalya ilimizde misafir edilmiştir. Ayrıca, 45 farklı etkinliğin düzenlendiği 2. Forum'da dünya devletlerinin üçte 1'inden fazlası en üst düzeyde temsil edilmiştir. Düzenlenen forumlarda gerçekleştirilen ikili görüşmelerin bir kısmı da tüm dünyanın yakından takip ettiği konuların tarafları arasında yer almıştır. Antalya, âdeta kıtaların buluştuğu ve 21'inci yüzyıla dair yeni koşulların vasat bulduğu bir dönemde dünyanın da diplomasi merkezi hâline gelmiştir. Bu kapsamda, bir örnek verecek olursak 2021 yılındaki forumda Avrupa Birliği ve İran temsilcileri yine bir araya gelmiş ve pek çok konuyu burada değerlendirme fırsatı bulmuşlardır. Yine, 2022 yılında gerçekleşen görüşmeler arasında en dikkat çekici olanı, bahsettiğimiz üzere, Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının görüşmeleri olmuştur. Antalya Diplomasi Forumu'na katılım sağlayan siyasilerle beraber uluslararası kuruluşların üst düzey yetkililerinin, kanaat önderlerinin, akademisyenlerin, medya ve özel sektör temsilcilerinin, ayrıca, öğrenciler, sanat, spor ve kültür camiasından da isimlerin bulunması Forum'un çok boyutlu ve çok sesli bir etkileşim temeli oluşturması konusunda da emsal teşkil ettiğini göstermektedir. Forum kapsamında şimdiye kadar Doha Forumu, Dakar Uluslararası Forumu ve Rome-Med Diyalog olmak üzere 3 kurumsal ortaklık da kurulmuştur. Türk diplomasisinde önemli ve etkin bir rol oynayan Antalya Diplomasi Forumu'nun vakıf olarak yeniden yapılandırılması kurumsal bir anlayışı beraberinde getirirken diplomasimiz açısından da yeni bir dönemin kapısını aralayabilecektir. Kuşku yok ki böylesi bir yapının vakıflaşmasıyla birlikte saygınlığı daha da artarken diplomasimizde ilave güç ve özellikle de ihtiyaç duyulan esnekliği de sağlayabilecek, yine Türkiye'nin tanınmasına katkı sağlayabilecek bir aracı kurum niteliği de taşıyabilecektir.
Öte yandan, Türkiye'nin diğer ülkelerle dostluk ve iş birliğinin geliştirilmesi yönünde önemli bir etkiye sahip olurken Antalya Diplomasi Forumu vakıf çerçevesinde gerçekleştirilecek organizasyonlarla bölgesel ve küresel politikalara yapıcı katkılar sağlamamız yolunda etkin bir rol üstlenebilecektir. Kurulacak vakfın yurt içinde ve yurt dışındaki üniversite ve sivil toplum örgütleri, benzer kuruluşlar ve uluslararası yapılarla gerçekleştireceği ortak projeler, iş birliği ve bilgi paylaşımları dünya diplomasisi açısından barış, istikrar ve insanlığın huzuru temeline dayanan yeni bir rota oluşturulmasına da imkân tanıyabilecektir.
Sayın milletvekilleri, Antalya Diplomasi Forumu'nun vakıf olarak yapılandırılması gerek süreklilik gerek kendi kendine yetebilme gerekse de kurumsal bir altyapı zeminine kavuşması adına ehemmiyet arz etmektedir. Ayrıca, bugüne kadar kamu kaynakları ve özel sektör desteğiyle yürütülen forumların mali yapısı da güçlendirilmiş ve bize göre daha şeffaf hâle gelmiş olacaktır.
Diplomasimizde önemli bir yere sahip olacak ve sağlam temeller üzerine kurulacak böylesine güzide bir vakfın üyelerinin Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından atanacak olması konusuysa müspet bir gelişme olmakla beraber vakfın kurumsal kimliği açısından da fayda sağlayacağı kanaatini taşıyoruz. Komisyon aşamasında ifade edilen bazı eleştirilerde ve sonrasında kanun teklifinde yayınlanan muhalefet şerhlerinde gördüğümüz kadarıyla yapının bir denetleme vasfındaki kuruluştan ziyade düzenleyici amacı taşıdığı gerçeğinin doğru anlaşılması gerekir. Bu sebeple, kanun teklifinin bir vakıf kapsamında olduğu gerçeğinden hareket edilmesi ve bu hassasiyetle durumun değerlendirilmeye çalışılması daha faydalı olacaktır. Ayrıca, kendilerini ispatlamış diplomatlarımızın vakıf bünyesinde birikimlerini ülkemizin saygınlığı açısından önemli olan bir faaliyette yoğunlaştıracak olmaları memnuniyet vericidir.
Cumhuriyetimizin kurucu iradesiyle aynı kaynaktan beslenen Cumhur İttifakı ruhuyla önümüzdeki yüzyılın "2023 lider ülke Türkiye" ülküsü çerçevesinde Türk yüzyılı olacağına inancımız ve güvenimiz tamdır. Antalya Diplomasi Forumu Vakfının da bu yönde atılacak önemli adımlardan biri olduğu şüphesiz bir gerçektir. Yaşanan her anlaşmazlık, kriz ve savaşın sonunda mutlaka diplomasiye ihtiyaç duyulduğu göz önüne alındığında, yine diplomasiden daha üstün bir silahın bulunmadığı gerçeği akıllardan çıkarılmamalıdır. Türkiye'nin diplomasi sahasında eli ne kadar güçlü olursa olası krizlerin önlenmesi ve var olanların da barış yoluyla çözüme ulaştırılması konusundaki gücü aynı oranda artacaktır. Dolayısıyla, ülkemiz için diplomasi alanında bir ihtiyaç olan açığın Antalya Diplomasi Forumu gibi artık küresel prestij kazanmış bir yapıyla kapatılması ve daha fazla kazanımın da beraberinde gelecek olması bize göre pozitif bir gelişmedir. Temennimiz benzer forumların ve muadillerinin sayısının da arttırılmasıdır. Tıpkı bir dönem stratejik düşünce kuruluşlarının yaygınlaşmasında olduğu gibi, ülkemizi diplomasi alanında daha ileriye taşıyacak küresel meselelerin konuşulduğu ve tartışıldığı merkez sayısında artış gösterecek ve bu anlamda da ülkemizi merkez bir ülke hâline getirebilecek faaliyetlerin artırılması da yine, ülkemizin dış politikada elini güçlendirecek alanlardan ve araçlardan olarak değerlendirilmelidir diyor, bu vesileyle ilgili kanun teklifine Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)