| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 12.01.2023 |
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekonomik olarak içinden bir türlü çıkamadığımız bir kriz konjonktürü yakamıza yapışmış durumda ve gerçekten bütün dengeleri altüst ediyor.
Dünyada durum ne? Dünyada da evet, 2008 krizinden sonra ve bu kriz sanki sönümleniyormuş gibiyken, ardından bir pandemi krizinin başlamasıyla birlikte, çoklu niteliğe sahip olan, metropol ülkelerde büyüme oranlarının düşmesiyle karakterize, ondan sonra, enflasyonun artmasıyla karakterize bir durumla karşı karşıyayız; bunu teslim etmek lazım fakat iktidarın anlattığı gibi, bizdeki makroekonomik dengesizliklerin, bozulmaların temel sebebini uluslararası alan olarak gösterirsek burada doğru söylememiş oluruz. Niye doğru söylememiş oluruz? Eğer kıyaslama yapılacaksa, mesela, serçe kuşu ile deve kuşunu kıyaslamak adaletli bir kıyaslamaysa, evet, o zaman iktidar doğru söylüyor olabilir. Yani, yurt dışında da enflasyon var, Türkiye'de de enflasyon var; onların uğraştığı enflasyon yüzde 3-yüzde 4 civarında bir enflasyon iken bizde reel olarak -çarşıya, pazara yansıyanını söylemiyorum ama- TÜİK'in enflasyonu bile dünyanın 5'inci en yüksek enflasyonlu ülkesi hâline gelmemize sebep oluyor.
Makroekonomik göstergelere şöyle bir, tek tek bakmak lazım: "Büyüme" diyoruz; 4'üncü çeyrek henüz açıklanmadı ama büyük olasılıkla eksi büyüme yaşayacağız arkadaşlar, büyük olasılıkla eksi büyüme yaşayacağız çünkü bu trend giderek düşmeye başladı. "İstihdam" diyoruz; geçtiğimiz günlerde TÜİK, istihdam verilerini açıkladı. TÜİK'in istihdam verileri dikkate alındığında istihdamda "Ya, paçayı kurtardık, sorunları çözdük." diyeceğimiz bir düzelme yok. Düzelme var mı? Aslında düzelme de yok yani az ya da çok düzelme de yok. Zaten Türkiye'deki istihdamın niteliğini biliyoruz, güvencesiz bir istihdam, asgari ücret -dün çıkan yasayla birlikte- çevresinde kümelenmiş milyonların olduğu bir istihdam modeline sahibiz ne yazık ki.
Kamu maliyesi açısından durum ne? Burada devasa bir bütçe açığı var, bütçe açığının finanse edilmesi için her gün bankalara daha fazla baskı uygulanıyor, günün sonunda devletin kamu maliyesi krizi ile bir bankacılık krizinin yan yana başımızda patlamayacağının garantisi yok yani gidişat ne yazık ki bu tarafa doğru gidiyor.
Enflasyondan bahsettim, gerçekten el yakmaya devam ediyor. "Baz etkisi" diye bir şeye enflasyonla mücadeleyi iktidar devretmiş durumda. Kendisi antienflasyonist bir politika izlemiyor, dikkat edin. "Enflasyon düşecek." diyenlere hep şunu soruyorum: Ne yaptınız da düşecek? Hangi antienflasyonist politikanız var, bunun sonucunda düşecek? Tek bir şey var, o da bir politika değil, matematik hesabı -baz etkisi- bu sebeple enflasyon düşüyor görünüyor. Ama fiyat artışlarının önümüzdeki dönemde devam edeceğini bugünden biliyoruz çünkü bu düşüşe rağmen hâlâ çarşıda pazarda fiyatlar artma eğilimi içerisinde. Dolayısıyla, para politikasının ve maliye politikasının araçlarının uygun biçimde kullanılmaması sebebiyle enflasyon yapışkan bir niteliğe sahip oldu, bir enflasyon vergisi niteliğine sahip oldu ve bunların daha da üstünde bir yaşam maliyeti krizine dönüşmeye başladı.
Şimdi, bu veriler hikâyeden değil yani sihirli küreye bakıp söylüyor falan değilim, bütün iktisatçıların da üzerinde hemfikir olduğu şeylerden bahsediyorum. Yurt içi finansal piyasalar konuşulacaksa herhâlde borsayı konuşmak lazım. Son girenlerin söğüşlendiği bir borsa mekaniğiyle karşı karşıyayız, içinde yabancı kalmadı "Aman Allah!" deyip yabancılar memleketi kaldırabildikleri kadar değerle terk ettiler, orada da hayırlı bir sonuç yok. Ödemeler dengesinde 110 milyar dolarla bir rekor kırılmış durumda. Her açıklanan cari açık bir öncekinden daha fazla, rekordan rekora koşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Bu bilgileri bir kenara koyalım ama sonuçta vatandaş, işçi, memur, düşük ve orta gelirli olan insanlar ciddi bir yaşam maliyeti kriziyle karşı karşıya; geçinemiyor insanlar, çocuğuna üst baş alamıyor, beslenemiyor, evini doğru dürüst ısıtamıyor, dahası insan onuruna yaraşır bir evde ikamet edemiyor. Dolayısıyla han duvarı gibi bir kriz konjonktürü ortada ve iktidar meseleye şuradan yaklaşıyor: Biz iktisat biliminin bütün kurallarını tepetaklak ettik, etmeye devam edeceğiz, sağ popülist politikaları seçime kadar elden geldiğince şahlandıracağız, seçimi alırsak aldık, bizden sonrası tufan diye bakıyor. Oysa olası sizden sonraki durum yine memleket bu memleket olacak; çoluğumuz çocuğumuz, eşimiz dostumuz aynı ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalacak oluşturmuş olduğunuz yapısal sorunlar sebebiyle. O sebeple, bu meseleyi Meclisin araştırması, irdelemesi, işin içinden nasıl çıkacağına ilişkin ivedi tedbirleri görüşmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)