| Konu: | Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 17.01.2023 |
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 380 sıra sayılı Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütünün 2022'de yayınladığı Dünya Değişim Göstergeler Raporu'na göre, dünya genelinde uluslararası ziyaretçi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 4 artarak 1,5 milyara ulaşmıştır. Petrol ve kimya sektöründen sonra, ihracat gelirleri açısından 3'üncü sırada gelen turizm sektörü ülkeler için vazgeçilmez gelir ve istihdam kaynaklarından biridir. Bu nedenle, turizm, daha fazla gelir elde etmek, rekabet avantajını sağlamak amacıyla turizmin tüm yıla yayılabilmesi için alternatif turizm türlerinden faydalanılması söz konusu olmuştur. İklim ve coğrafi koşullar itibarıyla, giderek önemli bir pazar payına dönüşmeye başlayan kış turizmi uzun yıllar önce bu alternatifler arasında yerini almıştır. Her yıl, milyonlarca kayakseverin farklı coğrafyalardaki turizm hareketliliği, kayağa elverişli ülkeler için cazibe ve çekim sahası yaratma yarışını hızlandırmıştır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, ülkemizin kış turizmi tarihî açısından en önemli kayak merkezi, her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı turist ağırlayan Uludağ'dır. Dünyanın bütün kayak merkezleri farklı bir konseptle yönetilir. Popüler kış sporu türü olarak kayak, kış turizminin temel faaliyetleri olarak görülmektedir. Ziyaretçi davranışları, trend, spor faaliyetlerinin dışında, oyun ve eğlence deneyimleri doğru yön değiştirmiştir. Bu nedenle, iklim, kar yağışı ve doğal çevre koşulları gibi faktörlerin dışında, turistik faaliyetlerin gerçekleşebilmesi için çeşitli konaklama ve mekanik tesislerin varlığı da gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, kış turizmi gelirleri açısından incelediğimiz ülkelerden İsviçre, Fransa, Avusturya ve İtalya Alplerinde kayak merkezlerinin bulunduğu bölgelerdeki otel fiyatlarına ve turizm anlayışlarına da bakmamız gerekmektedir. Fiyat olarak ülkemiz fiyatlarının 4-5 katına yaklaşan konaklama fiyatları, kayak tesisleri, dünyaca ünlü restoranları, dijital ve ulusal basınlarında yaptıkları tanıtımları ve medya bilinirliği açısından bize göre çok daha başarılı oldukları ortadadır. Biz de Uludağ gibi bir hazinemizi daha iyi değerlendirmeli ve korumalıyız çünkü Uludağ'ı sadece kış turizmi olarak düşünmemek gerekir. Avrupalı turistler Uludağ'a her zaman ilgi göstermiştir. Geçen sene Rusya, Ukrayna ve Arap ülkelerinden de çok sayıda misafir Uludağ'a gelmiştir. Ayrıca, Türkiye'nin en büyük kenti İstanbul'a olan yakınlığı, yatak kapasitesi, etkinlik çeşitliliği, medyadaki görünürlüğü ve bilinirliği ve toplum nezdindeki imajı Uludağ Kayak Merkezi'nin sahip olduğu avantajların başındadır. Bu nedenle Uludağ Alan Başkanlığının turizme sağlayacağı katkıya olumlu açıdan bakıyoruz. Uludağ Alan Başkanlığının, bölgede planlama yetkisine sahip birden fazla kurum olmasının yarattığı ağır bürokrasi nedeniyle mevcut sorunların çözülmesine yönelik olarak etkin ve hızlı bir planlama sürecini gerçekleştireceğine inanıyoruz.
Diğer taraftan, kimsenin endişesi olmasın, Uludağ Alan Başkanlığının kurulmasıyla alanın doğal sit koruma statülerinde herhangi bir değişiklik yapılmayacaktır. Bu alanlarda yürürlükteki koruma mevzuatı ve ilke kararları geçerliliğini devam ettirecektir. Uludağ Alan Başkanlığının kurulmasıyla alanın birinci ve ikinci derece doğal sit alanı statüsü de devam edecektir.
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Süpersiniz, süpersiniz; sizi kutluyorum, gerçekten kutluyorum(!) Nasıl ikna etmişler, yazık ya!
AHMET ERBAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı son dönemlerdeki çalışmalarıyla, turist sayısı ve turizm gelirleriyle pandemiye rağmen rekorlar kırmıştır. Rakiplerimiz İspanya, İtalya, Yunanistan turizm noktasında birçok konuda geride bırakılmıştır, turizmde bir başarı hikâyesi yazılmaya devam edilmektedir. Bu coğrafyanın, bu kültürün, bu medeniyetin tek bir taşına dahi sahip çıkmak adına çok ciddi çalışmalar yapılmaktadır.
Bu bilgiler ışığından hareket ederek tarihimize, kültürümüze ve turizmimize bu denli katkılar sağlamış Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Millî Parklar Genel Müdürlüğünün değerli bürokratlarını karşı karşıya getirmenin bir anlamı yoktur, 2'si de devletimizin önemli kurumlarının başında gelmektedir; orası başka bir devlete ait bakanlık, burası başka bir devlete ait bakanlık gibi davranmanın da gereği yoktur. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, Uludağ Alan Başkanlığında milletimizin vicdanına, taşına, toprağına halel getirmeden büyük bir titizlikle faaliyetlerini yürüteceğine olan inancımız tamdır.
Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî Alan Başkanlığımızın Türk tarihinin destansı anılarına ev sahipliği yaptığı, bölgedeki tarihî, kültürel ve manevi değerleri gelecek kuşaklara aktardığı onlarca projesi vardır. Aynı şekilde, Uludağ Alan Başkanlığının da Uludağ'ın doğasına, tarihine, turizmine, ekonomisine katkı sağlaması temennimizdir.
Değerli milletvekilleri, 2023 yılı Türkiye Cumhuriyeti'mizin kuruluşunun 100'üncü yılıdır. Kütahya'mızın cumhuriyetimizin kurulmasında, istiklal mücadelemizin zaferle sonuçlanmasında çok ama çok önemli bir yeri vardır. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak 2022'de başlattığımız Kültür Yolu Festivallerine bu yıl da devam edeceğimizi biliyorum. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı 2023 programında Kültür Yolu Festivali illeri arasında mutlaka Kütahya'yı da görmek istiyoruz. Büyük Taarruz'a, Dumlupınar'a ev sahipliği yapan Kütahya'mızın bunu fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, Kütahya'mız sadece sanayi, turizm ve çini kenti değildir. Bu kürsüden belki de ilk defa duyacaksınız, Kütahya aynı zamanda su ürünleri şehridir. Kütahya ili sınırları dâhilinde su ürünleri üretimi yapan mevcut 22 tesiste yıllık 4 bin ton balık üretimi ve 50 bin adet yavru balık üretimi kapasitesi mevcuttur. Kütahya ve Eskişehir'in de içme suyunu karşılayan, kaynağını Gediz Murat Dağı'ndan alan Porsuk Sofça Barajı son on yılda maalesef 5-6 kez renk değiştirmiştir, bilinçsiz ve yanlış sulamayla su seviyesinin gittikçe azaldığı görülmüştür. Kütahya'dan Ilıca'ya kadar gelen tarafa su dinlendirme tesisi ya da arıtma tesisi kurularak kirliliğin önüne geçilebilir çünkü bu barajımızda dokuz ay balık ve kerevit ticareti yapılmaktadır. Geçtiğimiz yıl yirmi günde 200 tona yakın kerevit ve balık üretimi yapılmıştır. Yanlış duymadınız değerli vekiller, Kütahya'da kerevit üretimi yapılmaktadır. Ayrıca, aynalı sazan, aterina dediğimiz gümüş balığı, İsrail sazanı ve feke üretilmektedir fakat biz buradan maalesef ihracat yapamıyoruz. Adı geçen yere işletme tesisi kurulursa hem istihdam artar hem de su ürünlerinde Kütahya birçok ülkenin ihtiyacını direkt karşılayabilecek seviyeye gelir. Lakin, şu an aciliyetle su kirliliğinin önüne geçilmesi gerekiyor. Sadece sudaki canlılarımız değil, dünyanın dört bir tarafından gelen göçmen kuşlarımız da tehlike altındadır. Sofça Barajı çevresinde bulunan Frig Vadisi'yle desteklendiğinde Kütahya'nın bacasız fabrikasına dönüşebilecek bir potansiyele sahiptir.
Değerli milletvekilleri, yine Kütahya'mızın sahip olduğu önemli bir maden vardır, bor madeni. Dünya bor rezervinin yüzde 64'ü Türkiye'dedir. Türkiye'deki bor rezervinin de yüzde 78'i Hisarcık ve Emet ilçelerimizde bulunmaktadır. Bu yıl Eti Maden bor işletmeleri 1,3 milyar dolarlık ham madde satmıştır; bu da kendi tarihinin rekorudur. Eti Maden Genel Müdürlüğümüzün ve Enerji Bakanlığımızın bu 2 ilçemize yani Emet ve Hisarcık ilçemize borçları vardır, bu 2 ilçemizi ihya ve abat etmeleri gerekmektedir. Mesela, Emet'te Cevizdere Şehitliğimiz var. Bu şehitlik Kurtuluş Savaşı tarihimiz açısından çok önemlidir çünkü Büyük Taaruz'da savaşın seyrini değiştiren ve 9 Eylül İzmir'in kurtuluşunun yolunu açan bu şehitlerimizdir. Şehitliğimizin maalesef suyu yoktur, yolu asfalt değildir ve çevre düzenlemesine acilen ihtiyaç vardır. Eti Maden Genel Müdürlüğümüz mutlaka bu şehitliğimizin onarımını üstlenmelidir.
Ayrıca, belediyelerin madenlerden aldığı katkı payının artırılmasını talep ediyoruz. Bu, 1990'lı yıllarda daha fazlaymış, sonradan düşürülmüş. 1,3 milyar bor ihraç eden Eti Maden Genel Müdürlüğünün Emet ve Hisarcık'a verdiği katkı payıyla 2 ilçemiz anca bir otomobili zor alır. Yine, Tunçbilek, Seyitömer ve Tavşanlı'nın da Türkiye Kömür İşletmelerinden aldığı katkı payının artırılmasını talep ediyoruz ve bu konuyu yüce heyetinizin takdirlerine bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri, jeotermal kaynaklarının zenginliği ve potansiyeli bakımından dünyanın ilk 7 ülkesinden 1'iyiz. Avrupa kaynak potansiyeli açısından açık ara 1'inciyiz, kaplıca uygulamaları konusunda ise 3'üncü sırada yer almaktayız. "Kaplıca" "termal turizm" "termal sağlık turizmi" denilince Kütahya, Türkiye'nin ilk akla gelen şehirlerinden biridir. Türkiye'de, Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilen 5 adet kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ile 73 adet termal turizm merkezi bulunmaktadır. 73 adet termal turizm merkezinden 9 adedi Kütahya'dadır.
Kütahya'nın pınarları için boşuna türkü yakılmamıştır. "Pınarları" diyerek kastettiğimiz ise hem soğuk hem de sıcak su kaynaklarımızdır. Özellikle altını çizmek istiyorum ki kaplıca sayısı yönünden Türkiye'nin en zengin ili Kütahya'dır. Bunlardan ilk akla gelenleri de sizlerle paylaşmak istiyorum. Emet'in yosun havuzu cilt hastalıklarına, Tavşanlı Göbel Kaplıcaları varis hastalıklarına, Hisarcık Esire Kaplıcaları böbrek hastalıklarına, Emet Dereli Kaplıcaları eklem hastalıklarına, Gediz Ilıca Kaplıcaları kemik hastalıklarına, Kütahya merkez, Yoncalı, Ilıca Kaplıcaları romatizma hastalıklarına, Simav'ın kükürtlü Eynal-Naşa Çitgöl'ü Kaplıcaları egzamaya ve romatizmaya çok iyi gelmektedir. Kütahya'nın şifalı sularını tüm vatandaşlarımızı ve siz değerli milletvekillerimizi ve değerli ailelerinizi mutlaka görmeye davet ediyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın destekleyeceği karavan park turizmi lokasyonuna giren iller arasında Kütahya'mız da bulunmaktadır. Frig Vadisi, Çamlıca, Osmanlı'nın kurulduğu Domaniç Kocayayla, Gediz Murat Dağı, Simav Gölcük Yaylası, Dumlupınar Şehitliği, Emet-Eğrigöz İkitaş Kanyonu, Çavdarhisar'da bulunan dünyanın ilk borsası Aizanoi yerli-yabancı turistleri ve karavancıları beklemektedir. Bu konuda Turizm Geliştirme ve Tanıtım Ajansına da bir çağrıda bulunmak istiyorum: Türkiye'nin tanıtım reklamında Kütahya'mızın görsellerine de yer verilmesi Kütahya halkı olarak en büyük beklentimizdir.
Değerli milletvekilleri, kültür, bir milleti millet yapan ve nesilden nesile aktardığımız en önemli medeniyet kaynağımızdır. İlimizde 13'üncü yüzyıldan bu yana var olan, merhum üstadımız Ahmet Yakupoğlu Hocamızın ifade ettiği gibi "Çinicilik asıl millî ve manevi sanatımızdır. En garip devrinde dahi âdeta millî bir dava gibi vazgeçilmemiş ve üzerinde sebatla, ferasetle çalışılmış, Kütahya'nın bugün dünya çapında bir sembolü olmuştur." fakat bugün "1 milyoncu" ya da "yok yokcular" diye tabir ettiğimiz ucuz pazarlara maalesef yenik düşmek üzeredir. Esas daha büyük problemimiz ise arkadan yetişen çini ustalarımızın azlığıdır. Kültür mirasımız olan çini ustalarımıza vefat etmeden önce sahip çıkmamız gerekir, alaylılar ile mekteplileri kaynaştırmamız gerekir ve çini ürünlerindeki KDV'yi de -birçok üründe olduğu gibi- değiştirip yüzde 1'e indirmemiz gerekir.
Değerli milletvekilleri, Eski Gediz, Murat Dağı eteklerinde bulunan ve neredeyse tamamı doğal sit alanı olarak kabul edilen bir beldemizdir. Burada taş yapı şeklinde, hikâyesi olan, tarihî açık bir cezaevi vardır -ki şu anda kapalıdır- biz buranın Kültür ve Turizm Bakanlığının himayelerinde Zafer Kalkınma Ajansı veya KOSGEB destekli 20 odalı, sit alanına da yakışır butik bir otele çevrilmesini talep ediyoruz.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bir şehri şehir yapan, o şehre anlam katan bazı isimler vardır. Ben buradan Kütahya'ya hizmet eden -parti ayrımı yapmadan- tüm milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, bürokratlarımıza, STK başkanlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Rahmete kavuşmuş, Kütahya'mıza unutulmayacak hizmetleri bulunan bazı isimleri de izninizle anmak istiyorum. Kütahya'da "Belediye Başkanı" denilince akla ilk gelen isim merhum Abdurrahman Kara'yı, merhum milletvekillerimiz Ahmet Derin ve Kadir Görmez ağabeylerimizi, eski Sağlık Bakanımız merhum Profesör Doktor İsmail Karakuyu'yu ve daha ismini anamadığım pek çok değerli şahsiyeti rahmet ve minnetle anıyorum.
Bir isim daha var değerli milletvekilleri, siyasi tarihimizin en büyük ayıbına maruz kalan, demokrasi şehidimiz Adnan Menderes. 21 Temmuz 1946'daki ilk çok partili seçimde Kütahya'dan milletvekili seçilen Adnan Menderes'in siyasi hayatı ne gariptir ki on dört yıl sonra, 27 Mayıs 1960 darbesinde yine aynı kentte, Kütahya'da tutuklanmasıyla sona ermiştir. Gözaltına alındığı yer şu andaki tarihî Adliye Sarayının Başsavcılık odasıdır.
Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ Bey 2022'de Kütahya'mıza yapılacak olan yeni adalet sarayının temelini atmıştır. Hayırlı olmasını temenni ediyorum. Fakat yeni bina da yeterli olmayacak gibi gözüküyor. Buradan da Sayın Bakanımıza sesleniyorum: Ya projeyi güncelleyelim ya da yandaki boş araziye ek bina daha yapılsın. Yeni adalet binası bittikten sonra boşalacak olan bina şu anda resmini gösterdiğim binadır; 1907 yılında Giritli Ahmed Fuad Paşa tarafından yapılan bir binadır, 1986 yılından bu yana da bu bina Adalet Sarayı olarak kullanılmaktadır. Bu binanın bir özelliği daha vardır değerli milletvekillerim, içerisinde talik hatla çini kitabesi bulunan tarihî bir mescidi vardır; bu mescidin dünyada örneği yoktur, gizli kalmış bir hazinemizdir. 1907 yılında yapılan bu binamız tıpkı Yassıada'da olduğu gibi adalet ve demokrasi müzesi olsun, Türkiye'nin ilk adalet ve demokrasi müzesi Kütahya'mıza yakışır diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs'ta Rumların yaşattığı tüm vahşete ve katliamlara rağmen altmış yıldır Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle birlikte yürüttüğümüz iyi niyetli adımlar Rum-Yunan ikilisi tarafından görülmemekte, Birleşmiş Milletler ise bu duruma sessiz kalmaktadır. Bu bağlamda, artık kendi göbek bağımızı kendimiz keseceğiz. Kıbrıs'ta yarım asrı aşkındır devam eden federasyon görüşmeleri 2017 yılında Crans-Montana'da düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan süreçle birlikte son bulmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımızın önderliğinde yürütülen yeni süreçte, Kıbrıs'ta eşit 2 egemen devlet politikasının tohumları atılmış ve hayat bulmaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Kıbrıs Türkünden bir an bile vazgeçmedik, vazgeçmeyi düşünmedik. Soydaşlarımızla kader birlikteliğimiz her daim devam edecektir. Tarihsel süreç içerisinde Kıbrıs Türk liderleri nasıl Kıbrıs'ta Türk varlığının devamının ana vatanla birlikte yürümekten geçtiğini görmüşse bizler de kardeşlerimizin bekasını ve birlikteliğimizin devamını her şeyin üzerinde tuttuk. Ne dün ne bugün ne de yarın bu düşüncemizi değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir, Kıbrıs davası millî politikamız olmaya devam edecektir. Bu davaya hizmet eden merhum Doktor Hüseyin Behiçleri, Karabardakları, Necati Özkanları, Faiz Kaymakları asla unutmayacağız. Kıbrıs Türk toplumunun lideri merhum Doktor Fazıl Küçük'ün, KKTC kurucu Cumhurbaşkanımız merhum Rauf Raif Denktaş'ın ve Kıbrıs'ta özgürlüğün timsali, iki bayrağımızın da dalgalanması için mücadele verip şehit düşen kahramanlarımızın verdiği mücadeleyi bir an olsun unutmadık, unutturmayacağız. Doğu Akdeniz'de huzur, barış ve istikrarın devamı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bekasına ve istikrarına bağlıdır. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin Millî Mücadele yıllarında söyledikleri gibi, herkes bilmelidir ki dün de bugün de yarın da Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacaktır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin ifade ettiği gibi, tarihin akış istikametinin hilafına kürek çekmek boşuna bir emektir.
Kırk altı yıldır kapalı olan Maraş'ın açılması, Türk Devletleri Teşkilatına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin gözlemci üye olarak katılması, Kıbrıs Türklüğü ve KKTC'nin kalkınması ve tanınması için çok önemli adımlardır.
Bu gelişmeler ışığında, bilindiği üzere, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin en önemli gelir kaynağı turizm ve yükseköğrenimdir. Her ikisi de KKTC'nin bacası, tütmeyen sanayisidir. Bu bağlamda, Türkiye Turizm ve Tanıtım Geliştirme Ajansımızın, Kıbrıs reklamlarını da Türkiye'de olduğu gibi, Türkiye'nin reklamlarını yaptığı gibi görsellerinde paylaşmasında büyük fayda vardır. Yine, KKTC'de bulunan üniversitelerin de ortak değişim programlarında proje çalışmaları Türkiye'yle birlikte yapılmalıdır. Kredi Yurtlar Kurumu özellikle Lefkoşa'ya kız ve erkek yurdu yapmalı; uçak seferleri artırılmalı, arttırmak yetmez, fiyatları da düşmelidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yetişen ürünlere de gümrük muafiyetleri ve kolaylıkları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki Ankara ile Lefkoşa'nın kaderi birdir. Anadolu coğrafyası nasıl vatanımızsa, Kıbrıs da öyle vatanımızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
AHMET ERBAŞ (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerimle sözlerime son verirken cumhuriyetimizin 100'üncü yılı olan 2023 yılının Türk milletine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyor, Gazi Meclisi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)