GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:51
Tarih:18.01.2023

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Bursa" denilince aklımıza doğasıyla, dokusuyla, yeşiliyle, toprağıyla, güzellikleriyle, özellikleriyle, Osmanlı'ya başkentlik yapmış tarihiyle, kültürüyle önemli bir kent gelir ama bu değer ne yazık ki Türkiye'de yeterince sahiplenilmeyen anlayışların elinde griye büründü, önemli ölçüde beton yığınına belendi ve şimdi gele gele gele göz bebeğimiz Uludağ'a sıra geldi.

Gençliğimizde bizler okulda başarılı olunca Uludağ'a ödül gibi götürülürdük çünkü kış sporları ve doğayla ilgili en önemli merkezlerden biri Uludağ idi. Uludağ'ı göz bebeği gibi korumamız gerekirdi. Gelinen süreçte millî park statüsüne alınarak en azından yağmadan, talandan kısmi olarak arındırıldı. Millî parklar 1958 yılında kuruldu, 1961 yılında 5'inci millî park bölgesi olarak da Uludağ ilan edildi. Uludağ'ın yüzde 71'i orman alanı, geriye kalan bölümü de 32 tane endemik türün de yer aldığı, önemli, farkı canlıların da yaşam alanı; Apollo kelebeğinden sakallı akbabaya, kaya kartalının yuvasının varlığından diğer börtü böceklerin de olduğu özel ve güzel bir bölge.

Yapılmak istenen Uludağ Alan Başkanlığı çalışmasıyla, buranın da tek elde toplanıp, güya sorunlarından arındırılacak bir anlayışla ele alınacağı maksadı konulup kanun teklifi getirildi ama Adalet ve Kalkınma Partisinin bugüne kadar iktidar sürecinde yaptıklarına baktığımızda, getirdiklerinin, "iyi" diye sunduklarının arkasında ya bir orman alanının talanı vardır ya da orman alanı dışına çıkarılan yerlerin imara açılması vardır. Bu Alan Başkanlığıyla ilgili sunum yaparken sayın milletvekilini ben dinledim, Bursa milletvekilini, böyle kayak merkezinin altına yapılacak birkaç tane yerden söz ediyor. Bir başladı mı bunun arkası gelmez; otelleri, otoparkları, yolları derken bu alanın talana açılacağı bu kanun teklifinde yer alan ifadelerde de yer alıyor.

Bölge için önemli bir şey de -Uludağ'dan yalnızca Bursa ve çevresi için değil- şu: Ülkemizin ambalajlı su kaynakları da önemli bir biçimde bu bölgeden gidiyor. Bunların da, bu süreçte, doğal olarak oluşacak talandan, yağmadan ve ranttan etkilenecek bölgeyle sorun yaşayacağını da burada belirtmek lazım. Çünkü su kaynakları yeryüzüne çıkarken, eğer oradaki kaynaklara, doğal su kaynaklarına müdahale edilirse bunların çıkış yönü dahi değişir; bu kadar hassasiyet gerektirir. Oraya girecek, yatırım için gidecek kamyonundan, yapılacak yatırım için inşaat işlerinden bunların da zarar görmesi önemli ölçüde mümkün.

Yeni yapılaşmalarla ilgili bölge ranta ve talana açılacak. Sivil toplum örgütleri karşı, bölge halkından 5 binin üzerinde imza toplanmış, yurttaşlarımız tedirgin, karşı. Ee, bu kimin faydasına olacak bir iş? Demek ki rant ve talan için buraya göz dikenlere yönelik bir düzenleme buraya getiriliyor. Bu kanun teklifi kanunlaştıktan sonra -Uludağ gibi hepimizin sahip çıkması gereken, geleceğe bırakmamız gereken- çocuklarımız ve gelecek nesillerin de Uludağ'ın değerlerinden nasiplenmesinin önü kesiliyor. O anlamda 2.100 hektarlık bölümü kapsayan alanda milli park yasalarının uygulanmayacak olması önemli bir sorun. Burada yeni yapılaşmalarla bölgenin özelliğinin değişeceği, bu bağlamda da bölge için olduğu kadar ülkenin bir değerinin de sorunlu konuma taşınacağı, geri dönüşümünün de riskli olduğu dikkate alındığında bu kanun teklifinin geri çekilmesi ve bununla ilgili Milli Parklar Kanunu'nun yeterli olduğunu, bölgenin korunması gerektiği düşüncesini ifade etmek istiyorum. Çünkü eğer siz bir yerde düzenlemeyi sonuca yönelik yaparsanız aklınızın başka bir tarafında daha olumsuz işleri bu bölgede yaşama geçirme anlayışı vardır. Onun için bu kanun teklifinin geri çekilmesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)