| Konu: | Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 18.01.2023 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) - 380 sıra sayılı Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi'ne ilişkin olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve bizleri izlemekte olan vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Mersin'de şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Yasin Eroğlu ve Jandarma Uzman Çavuş Eren Öztürk'e Yüce Allah'tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
Burada konuşmama başlarken alan yönetimi gibi tartışmalı konunun teorik olarak tanımını yaparak başlamak istiyorum. Alan yönetimi, korunması gereken belirli bir alanın, çevrenin sistematik ve planlı biçimde neden, nasıl ve kimlerle korunacağına dair yöntemleri ortaya koyan disiplinler arası bir yaklaşımdır. Alan yönetimi süreci katılımcılık anlayışını benimsemekte ve içerisinde birçok paydaş bulundurmaktadır. Bu paydaşlar: Karar verenler yöneticiler, yerel yönetimler. Kararı etkileyenler akademisyenler, sivil toplum örgütleri, kalkınma ajansları, meslek örgütleri. Ve karardan etkilenenler bölgede yaşayan halk, bölgeyi ziyaret edenler, turistler ve benzerleri şeklindedir. Bu tanımı niye yaptım? Kanun teklifi geldiği günden itibaren Mecliste yapılan tartışmaları bu boyutuyla görelim diye çünkü çok geniş bir alanda etkilenen kitle var.
Kanun teklifiyle Uludağ'ın korunması, geliştirilmesi, tanıtılması ve farklı kurumlara ait planlama yetkilerinin Uludağ Alan Başkanlığında toplanması öngörülmektedir. Bilindiği üzere, Uludağ, 2.543 metreyle Marmara Bölgesi'nin en yüksek dağıdır ve Türkiye'nin "beyaz cennet" unvanıyla ilk kış ve doğa sporları merkezidir. Ülkemizde kış sporları ve kar tatili anlayışı Uludağ'la yerleşik hâle gelmiştir. Bursa'nın zengin doğal mirası arasında özel bir yeri olan Uludağ, birçok tarihî gelişmeye ev sahipliği yapmıştır. Uludağ, Antik Çağ'dan, Roma ve Bizans dönemlerinden günümüze kadar önemli bir merkez olma özelliğini korumuştur. Bursa Osmanlı tarafından fethedilmeden önce, Uludağ, Osmanlı'nın en önemli karargâhlarının kurulduğu yerlerden biridir. Bursa'nın fethi, Çanakkale Boğazı'ndan Rumeli'ye geçiş, hatta İstanbul'un fethi dahi Uludağ'ın eteklerindeki otağlarda hayal edilmiş, planlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Tarihçi Hammer'e göre Türklerin Aristo'su olarak bilinen Doğlu Baba, o kıtlık döneminde askere ayran dağıtan erenlerden Doğlu Baba, Geyikli Baba ve Abdal Murad gibi Türk İslam tarihi açısından önemli birçok dervişin inzivaya çekildiği yer olan Uludağ, Kurtuluş Savaşı yıllarımızda ise önemli bir direniş merkezi görevini yerine getirmiştir. Burada biraz önce hatipler Keşiş Dağı'ndan bahsetti, ben de burada erenlerin inzivaya çekildiğinden bahsettim. "Keşiş Dağı" ismi, Osmanlı'nın o bölgede yurt tuttuğu andan itibaren Uludağ'dır. Biliyorsunuz, Türkçe'de dağlara ayrı bir anlam verilir ve ululuk sıfatı bahşedilir ona, o şekilde anılır -"Uludağ" denilmesinin şeyi- "Keşiş Dağı"nın artık bırakılması gerektiğinin de işaretidir bu. Geçmişle eğer anmaya devam edersek Türkiye'yi, bu vatanı, bu toprakları vatanlaştırmamız mümkün değildir. Özellikle böyle seçkin bir heyetin huzurunda bunu dile getirmek zorunda kaldığım için beni bağışlayın.
Dağ, Doktor Osman Şevki Bey'in önerisi ve Bursa Vilayeti Coğrafya Cemiyetinin girişimiyle 1925'te Osmanlı'nın bir boy olarak, bir aşiret olarak yerleştikten itibaren kullandığı isimle anılır hâle gelmiştir ve bölgeye ilk turizm faaliyeti Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, cennetmekân Atatürk'ün ileri görüşlülüğünün de burada tescilidir. 1933'te Uludağ'a bir otel ve bir de muntazam şose yol yapılması talimatını vermiştir, öylece başlamıştır. Böylece bu tarihten itibaren Uludağ kış kayak sporları için Türkiye'nin ilk kayak merkezi hâline gelmiştir. Bugün faal olan Türkiye'nin ilk teleferik sistemi tesislerinin de kurulu bulunduğu Uludağ, doğu-batı hattına uzanan muhteşem topoğrafyasıyla sayısız yaylalar, çay ve dereler ile göletlerin yanında, tabiat harikası bir orman müzesini andıran zengin bitki örtüsüne sahiptir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uludağ, Türkiye endemiğine dâhil 169 tür bitkiye ev sahipliği yapmaktadır, bu bitkilerden 32'si sadece Uludağ'da yetişen bitki türüdür. Uludağ özellikle turizm ve şişelenmiş su sektörü açısından da Türkiye'ye öncülük yapmıştır ve bu sektörde büyük önem taşımaktadır. Yamaçlarından çıkan Nilüfer Çayı ile Göksu gibi önemli dere ve akarsularla günümüzde de tüm Bursa'nın hayat kaynağı olmaya devam etmektedir. Aynı bölgede Deliçay, Ayvalı Deresi, Sultaniye, Kurtkaya, Değirmendere, Yaylacık ve Kaplıkaya derelerinin olması Uludağ'ın kış turizm merkezi olması yanında aynı zamanda tüm Türkiye'ye hitap eden bir su kaynağı olması açısından da önemini ortaya koymaktadır. Teklifle, doğal ve turistik değerler açısından büyük öneme sahip Uludağ alanının doğal sit alanları ve diğer korunan alanlarla birlikte jeolojik ve biyolojik varlıklar, su ve benzeri kaynak değerlerinin korunması, yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması, planlanması, yönetilmesi ve denetlenmesi ile bu alanda yürütülen faaliyetlere ilişkin konular düzenlenmektedir. Aynı zamanda, dile getirdiğim bu başlıklarla ilgili de birtakım güvenceler yasayla verilmektedir. Uludağ alanında yapılacak tüm uygulamalar, bu kapsamdaki meri planlar, geçiş dönemi koruma esasları, kullanma şartları, Uludağ Alan Komisyonu kararına göre yürütülecektir.
Uludağ alanında her türlü aykırı uygulamanın giderilmesini sağlamak, aykırı uygulamaya konu yapı ve tesisleri yıkmak veya yıktırmak Uludağ Alan Başkanlığının yetkisine bırakılmıştır. Hâlen aktif olan ekonomik üretim tesisleri, Alan Komisyonunca belirlenecek kriterlere uyulması kaydıyla, kazanılmış haklar kapsamında korunacak ve faaliyetlerini sürdürebileceklerdir.
Bölgede 1933 sonrası başlayan turizm faaliyetleri, zamanla özel sektör yatırımları ve kamu kurum ve kuruluşlarının birbiri ardına açtığı dinlenme tesisleriyle bugün "birinci bölge" olarak isimlendirilen alanda ciddi bir kümeleşmeyi beraberinde getirmiştir. 2000'li yıllarda ise tesis ve otel yatırımları "ikinci gelişim bölgesi" adıyla anılan alana taşınmıştır. Lakin mevcut otellerin ruhsatlarına aykırı olarak tesislere yaptıkları ilave bölümler gibi, tuvalet ruhsatıyla kayak tesislerinin ve su kaynaklarının üzerine kondurulan kaçak turizm yatırımları Uludağ'ın doğası gibi, marka değerine de büyük zarar vermektedir.
Bu durama gelinmesinde elbette ki Uludağ'daki çok başlı yönetim anlayışı ile denetimsizliğin de önemli payı vardır. Çok başlılıkta o ona, öteki ötekine, öteki ötekine sorumluluğu yüklediği için ortada bir boşluk doğmaktadır. Özellikle kış aylarında yaşanan trafik ve otopark sorunu geçmiş yıllardan günümüze kadar uzanan bir eksikliktir.
Bilindiği üzere, hâlihazırda Uludağ Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, dolayısıyla Bursa Valiliği ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile merkez Osmangazi Belediyemizin yetki ve sorumluluğundaki bir bölgedir. Hâliyle her kurum kendi yetkisi çerçevesinde kendi perspektifini ortaya koymakta, kendi prensiplerine, alışkanlıklarına göre tavır, yönetim sergilemeye çalışmaktadır. Bu kurum ve kuruluşların ortak paydada buluşmaları ve uzlaşmaların uzun zaman aldığı, yeterli koordinasyon ve iş birliğinin zaman zaman sekteye uğrayabildiği bilinen gerçeklerdendir. Ayrıca, ortaya çıkan yetki karmaşasının basit problemlerin çözümünü dahi güçleştirdiği, hatta yıllarca sürüncemede bıraktığı da bilinmektedir. Bunun yanı sıra, Uludağ'da kış turizmi, kayak ve millî park anlayışı bir arada yürütülememektedir. Yine birçok tesisin turizm işletme belgesine sahip olmaması işin ciddiyeti ve denetimi hakkında bizlere fikir verirken 5 bini aşkın yatak kapasitesiyle Uludağ'ın sadece kış aylarında hizmet veriyor olması turizm açısından ciddi bir kayıptır. Oysa hem Bursa'mız hem de Uludağ'daki mevcut konaklama imkânları -yatak kapasitesi- tüm yılı kapsayacak şekilde rasyonel bir planlamayla ülkemizin hizmetine sunulabilir ve Uludağ'da on iki ay turizm yapılabilir. Ayrıca "Uludağ'ın potansiyeli" denilince sadece dağdaki birinci ve ikinci otel bölgelerinin esas alınmaması, bu bölgede atılacak adımın ekonomik ve sosyal yansımalarının Bursa'da "dağ ilçeleri" dediğimiz ilçelerimizi de kapsayacak şekilde düşünülmesi ve planlanması gerekmektedir. Tüm bu nedenlerle, on iki aylık potansiyelin canlandırılması için ciddi bir öncülük ve rehberlik desteğine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.
Dile getirmeye çalıştığım bu hususlarla birlikte bölgenin tüm sorunlarının çözümü, özellikle çok başlı yönetim anlayışının sebep olduğu sorunları bertaraf edecek, bürokratik engelleri ortadan kaldıracak, denetim ve ciddiyeti ortaya koyacak bir düzenleme yapılması zorunlu hâle gelmiştir. Bu çalışma şu an görüşmekte olduğumuz 13 maddelik Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi'yle Genel Kurulun gündemine sunulmuş bulunmaktadır. Bu kanun teklifiyle, Türkiye'nin ilk kayak merkezi olmasına rağmen zamanla ülke genelinde açılan benzer kayak merkezlerinin gerisinde kalan Uludağ'ın hem korunması hem de sağlıklı bir şekilde geleceğe taşınmasının amaçlandığına inanıyorum. Bu kanun teklifiyle, Uludağ'ın bütüncül olarak ele alınması, planlanması, öteden beri şikâyetçi olunan kaynak değerlerinin tanıtılması, geliştirilmesi açısından bir formül üretilmiş olacaktır. Her şeyden önemlisi, bu çalışmayla Bursa'nın Uludağ'la bağının daha da güçlendirilmesinin hedeflendiğini düşünmekteyim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malum olduğu üzere, Kapadokya'daki Alan Başkanlığının bir benzeri olarak Uludağ için yapılan idari düzenlemeye Bursa'daki bazı STK ve meslek oda başkanlarının tepki gösterdikleri, imza topladıkları bilinmektedir. Genel endişeler olarak, dağda ekonomik tesis sahibi olan gerçek ve tüzel kişiliklerin sahip oldukları imkânlarının ortadan kalkacağı, su kaynaklarının el değiştireceği ve Bursa'nın içme suyunun kirletileceği, Uludağ'ın millî park özelliğinin kaybolacağı, ekolojik dengenin bozulacağı, otel ve yapılaşma olarak yeni tahsislerle yapılaşmanın artacağı ve dağın özelliklerini kaybedeceği, özel mülkiyetten ve zilyetten doğan hakların kaybedileceği gibi konular gündeme getirilmektedir. Demokratik ülkelerde vatandaşın, sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının, ticaret ve sanayi erbabının ve tüm halkın görüş ve önerilerinin mutlaka dikkate alınması gerektiği düşüncesindeyiz. Ayrıca, bunlar yapılırken ön yargıyla hareket edilmemesi, bazı konuların siyasetüstü düşünülmesi ve Uludağ gibi doksan yıllık bir turizm merkezinin adına yakışır hâle getirilebilmesi ve Uludağ'ın vatandaşlarımızın tercihinden neden gerilere düştüğünün dikkate alınarak yenilenebilmesinin de yollarının bulunması gerekmektedir. Türkiye'de Uludağ gibi bir imkân dururken Romanya, Rusya, İsviçre, Fransa, Avusturya gibi kayak turizminin yapıldığı ülkelere vatandaşlarımızın gitmesinin sebepleri de araştırılmalı ve Uludağ'ın o standartlara yükseltilecek yeni tedbirlerle donatılması gerekir diye düşünüyoruz.
Toplumun muhtelif kesimlerince gündeme getirilen eleştirilerin mutlaka dikkate alınması gerektiğinin altını tekrar çizmekle birlikte, bununla birlikte, görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde de belirtildiği üzere Alan Başkanlığının bünyesinde kurulacak, oluşturulacak komisyonlardan biri olan Danışma Kurulunun önemli bir fonksiyonu yerine getireceğine olan inancımı da dile getirmek istiyorum. Özellikle muhtelif endişeleri olan kesimlerin endişelerinin alınacak kararlar ve yapılacak uygulamalarla giderilmesi mümkündür. Bu nedenle, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Spor İl Müdürlüğü, Güney Marmara Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Derneği -arkadaşlar, buraya dikkatinizi çekmek istiyorum, bu komisyonun Danışma Kurulunu oluşturuyor bunlar- Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Bursa temsilciliği ve ilgili belediyelerin temsilcilerinin yer alacağı Danışma Kuruluna önemli sorumlulukların düştüğünü ve bu Kurulun alacağı kararların aynı zamanda ortak aklın bir yansıması olacağını, ayrıca Kurulun alacağı kararların uygulanmasını takip edeceği mekanizmayı oluşturmasının önemli ve gerekli olduğunun altını çizmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yani burada duyduğumuz endişeleri bu toplumun değişik kesimlerini oluşturan bu şahıslar orada gündeme getirir ve olası birtakım endişelerimiz varsa onları önleyecek en önemli mekanizmalardan biri budur diyorum.
Bu çerçevede, Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin ülkemize ve Bursa'mıza hayırlı olmasını diler, Gazi Meclisimizi ve bizleri izleyen vatandaşlarımızı tekrar saygıyla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)