| Konu: | Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 18.01.2023 |
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 11'inci maddesi üzerine söz aldım. Ancak sabahtan beri madde üzerine çokça konuşmalar yapıldı. Görünen o ki iktidar partisi çoğunluğuna dayanarak, sayısal üstünlüğüne dayanarak bu kanunu geçirecek. O nedenle, bu kanun üzerinde konuşmayacağım, bugüne kadar yaşanmış ve şu anda da yaşanmaya devam edilen adaletsizliklerden örnekler vereceğim.
Tabii ki çokça sorun var. İnsanlar enflasyonun düşmesini istiyor, emekçiler emeklerinin karşılığını almak istiyor, emekliler insanca yaşamak istiyor, özgürce yaşamak istiyor ama bunların yanında bir de çok ciddi bir adalet arayışı var. İsminde "adalet" kelimesi de bulunan bir iktidar tarafından Türkiye yönetiliyor ama adaletin a'sını bile aradığımız zaman bulmakta çok zorlanıyoruz.
Geçmişten bugüne kadar bir özet yapmak istiyorum bu anlamda. Onun için, önce 2000'li yılların öncesindeki bir olayı ele almak istiyorum, daha sonra da sizin iktidarınız döneminde yaşanmış olayları ele almak istiyorum. Yıl 1993, Muş'un Korkut ilçesinin Vartinis beldesi, şimdiki takma adıyla Altınova; Aysel Öğüt "Dün köyümüz basıldı, evimiz yakıldı. 7'si çocuk, 9 canımızı kaybettik." diyor ve 2'nci gün şikâyette bulunuyor. Bütün köylüler buna şahitlik ediyor ama o zamanki tim komutanı başta olmak üzere, Kaymakam ve Valilik "Terör örgütü bu evi yaktı." diyor ve onun üzerine soruşturma açılamıyor. Daha sonra, 2003 yılında yeniden şikâyette bulunuluyor, yine deliller sunuluyor ve dava 2013 yılında açılıyor. Dava sonunda tim komutanı, o zamanki Emniyet Müdürü, benzeri güvenlik kuvvetleri sorumlu bulunuyor ve toplam yüz seksen yıl ceza isteniyor kendilerine. Her kişi için yirmişer yıl olmak üzere, savcılık tarafından yüz seksen yıl ceza isteniyor ama yargılamanın sonunda 1 kişi hariç hepsi beraat ediyor. O 1 kişinin üzerinde bırakılıyor her şey, onun için kırmızı bültenle arama talep ediliyor, yurt dışında olduğu tespit edilemediği için o arama da maalesef yapılamıyor ve şu anda dava zaman aşımıyla yüz yüze kalmış durumda; üç ay sonra dava zaman aşımına uğrayıp ortadan kalkmış olacak. Böyle bir zulüm dünyasında yaşıyoruz.
Yine, Dilek Doğan, 2015 yılında İstanbul'da Küçük Armutlu'da gecekondusuna baskın yapıldı. Baskın yapılırken polisin karşısında durdu, özel timin karşısında durdu ve dedi ki: "Postallarınızla giremezsiniz, evimi kirletiyorsunuz." Polis ateş edip onu öldürdü. Öldüren polis daha sonra sadece altı yıl ceza aldı ve tutuksuz olmaya devam ediyor yani herhangi bir tutukluluk da yaşamadı.
Yine, Berkin Elvan, 16 Haziran 2013 tarihinde sabah evden çıkıp ailesine ekmek almaya giderken vuruldu, gaz kurşunuyla vuruldu; uzun süre hastanede yattı, 11 Mart 2014 tarihinde hayatını kaybetti. Vurulduğu zaman 45 kiloydu, öldüğünde 14 kiloydu. Geçen hafta doğum günüydü, eğer yaşamış olsaydı şimdi 24 yaşında olacaktı. Ailesi adalet aramaya devam ediyor ve hâlâ adaleti bulabilmiş değil.
Çorlu tren kazası... 8 Temmuz 2018'de bakımsızlık nedeniyle ve Demiryollarındaki liyakatsiz insanların yürüttükleri bir çalışma nedeniyle orada tren kazası yaşandı ve orada 7'si çocuk olmak üzere 25 kişi hayatını kaybetti. Şu ana kadar sadece 4 çalışanın üzerine yıkılmış durumda; diğer sorumlular, Genel Müdürlükten başlayarak aşağı doğru giden hiçbir sorumlu burada sorumlu tutulmadı ve cezaya çarptırılmadı. Yine, tren kazasını yaşayan insanlar da aynı şekilde adalet aramaya devam ediyorlar.
10 Ekim davası... 10 Ekim 2015'te, Türkiye'nin her tarafından özellikle emekçilerin çoğunlukta olduğu kesimler, barış taleplerini dile getirmek, Türkiye'nin barışçı bir ortama kavuşması için iktidara çağrıda bulunmak ve Türkiye toplumunu hareketlendirmek istediler ve Ankara'ya geldiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Gaziantep'ten yola çıkan IŞİD sorumlusu hiçbir kontrole uğramadan, rahatça geldi; garda bombayı patlattı canlı bomba ve orada 103 insanımız hayatını yitirdi. Şu ana kadar herhangi bir sonuç alınabilmiş değil ve adalet arayışı yine devam ediyor.
Yine, arkadaşlarımız da bugün söz ettiler; Şenyaşar ailesinin dükkânına, 2018 yılında, seçimden on gün önce Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili adayı olan kişi tarafından gelindi, dükkânlarına gelenler tarafından baskın yapıldı; 2 kardeş, 1 baba katledildi. Kardeşlerin birisi orada katledildi; birisi hastanede serumun takıldığı aletle vurularak, dövülerek katledildi. Bunu duyan baba, Esvet baba da hastaneye gittiğinde yangın tüpleriyle vurularak, beyni dağıtılarak katledildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Şenyaşar ailesi de adalet arıyor. Bir bütün olarak Türkiye adalet aramaya devam edecek ama bu adaleti mutlaka bulacağız ve adaletsizlik yapanları bu adaletli dünyada yargılamaya devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)