| Konu: | GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 12.03.2013 |
OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP grup önerisi üzerine söz aldım. Bu vesileyle birkaç konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Evet, bugün 12 Mart, İstiklal Marşı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünün yıl dönümü.
Şüphesiz, bu milletin millî mücadelesine, istiklaline bu mücadeleyi anlatacak bir marş yazımıyla ilgili açılmış bir yarışmaya, Mehmet Akif Ersoy, para ödülü olduğu için önce katılmamıştır. Daha sonra, Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver'in "Mükafatı almazsınız, katılın." demesi üzerine katılmış ve ondan sonra da bu para ödülünü Türk ordusuna hediye etmiştir.
"İstiklal Marşı'nı Safahat'a neden koymadınız?" diye sorulduğu zaman da o şu cevabı vermiştir: "O benim değil, milletimindir."
İstiklal Marşı aslında Türk milletinin bu coğrafyada var oluşunu, mücadelesini, istiklalini, egemenliğini, millet ülküsünü ve vatan ülküsünü, var olma azmini dile getiren, kararlılığını dile getiren, "medeniyet" dediği tek dişi kalmış canavarın uyguladığı politikalar karşısında bu milletin ilelebet var olacağına ilişkin bir kararlılığı ortaya koymaktadır.
Şimdi, böylesine önemli bir İstiklal Marşı'nın, bizim mücadelemizi ve Türk milletinin mücadelesini anlatan bir İstiklal Marşı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği bir günde aslında burada yapılması gereken husus o İstiklal Marşı'nı kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin ruhunu bugünkü Türkiye Büyük Millet Meclisine aktarmak olmalıydı. Bugün ne hazindir ki yerinden birtakım sözlerle biz anıyoruz ama nerede? O ruh olmazsa, yaşatılmazsa, İstiklal Marşı'nın ruhunu her zaman yaşatmazsak Türkiye Büyük Millet Meclisinde nasıl Türk milletinin egemenliğine sahip çıkabiliriz? O bakımdan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İstiklal Marşı'nın kabul edildiği günün yıl dönümünde Türkiye Büyük Millet Meclisinde özel bir gündem yapmalıdır, özel bir gündem. Eğer bu, milletin marşı ise, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş ise Türkiye Büyük Millet Meclisinde de bu irade her yıl tekrarlanmalıdır. Evet, her yıl çünkü biz "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." diyerek eğer bir millî Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştirmiş ve bugün -Allah'a şükür- Türkiye Cumhuriyeti devleti altında bu egemenliği kullanıyorsak o mücadeleye saygımızı, bağlılığımızı ve o gün milletvekillerinin kabulüne mazhar olmuş İstiklal Marşı'nın ruhunu da Türkiye Büyük Millet Meclisinde yansıtmamız gerekirdi. Bu yönüyle, millî Kurtuluş Savaşı'nın belgelerini sadece duvarlara asmak değil ama burada o ruhu yansıtmamız, sahiplendiğimizi göstermemiz gerekiyordu. Bugünkü 24'üncü dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, umarım bundan sonraki gündeminde özel gündemle bunu anar.
Bu vesileyle birkaç konuya da değinmek istiyorum. Bugün aynı zamanda 12 Mart, Erzurum'un kurtuluş yıl dönümü. Aslında kurtuluş değil, biz zafer kazandık. Dolayısıyla, bu vesileyle bu zafer gününü kutluyorum. Erzurum dadaşlarımız doğunun kilit taşıdır ve inşallah dadaşlarımızın, bu zafer günüyle perçinledikleri Anadolu'ya başkalarının mührünü vurmak isteyenlere karşı, bu mührü sökmek isteyenlere karşı yürüttüğü bu millî mücadeleyi, bugün de yine aynı ruhla o ruha sahip çıkarak devam ettireceklerine inanıyorum.
Almanya'da elim bir yangın sonucunda, gerçekten, 8 vatandaşımız Hakk'ın rahmetine kavuştu. Afyonkarahisarlılara, bütün Türk milletine başsağlığı diliyorum, ailelerine gerçekten başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin. Şüphesiz, bu yangın bize daha önce ırkçı, Nazi düşünceli zihniyetlerin, orada Türklerin varlığını hazmedemeyen yaklaşımların ve anlayışların nasıl katliam yaptığını hatırlattığı için de bir an önce böyle bir yangının neden olduğu acilen soruşturulmalı ve bir an önce bu soruşturma bitirilmelidir. Bu konuda, hemen yangının sebebi konusunda herhangi bir araştırma yapılmadan bunun, işte, basit bir yangın olduğuna ilişkin bir kanaat yerine, Almanya'nın bu konuda kapsamlı bir soruşturma yapması gerekiyor.
Yarın Afyonkarahisar'da defnedilecekler. Milliyetçi Hareket Partisi olarak da içinde Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın Kemalettin Yılmaz'ın bulunduğu bir heyetle birlikte acıları paylaşacağız. Bu bakımdan, bütün milletimizin, Almanya'da emekleri için çalışan değerli kardeşlerimizin başı sağ olsun, Afyonkarahisarlıların da başı sağ olsun. Hepimiz bu acıyı paylaşıyoruz.
Bugün iki çığlık Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna geldi. Vatandaşın sıkıntılarını Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmek maalesef giderek çok zorlaştı. Bu yönüyle bakıldığı zaman Ankara'da meydana gelen, Yunus Emre Halk Çarşısı'nda meydana gelen bir yangında maalesef 687 dükkân, esnafın ekmek teknesi yandı. Yaklaşık 10 bin kişiye hitap eden bir alandı. Bu yangın olur olmaz Ankara milletvekillerimiz Sayın Mustafa Erdem ile birlikte Özcan Yeniçeri yangın yerine gittiler, vatandaşlarımızla birlikte oldular. Bugün geldiler, özellikle, burada maalesef bakan yok ama, yani bakan olsun ama? Var mı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Var.
OKTAY VURAL (Devamla) - Nerede? Yok. Biz görenleri istiyoruz Nurettin Canikli, bakanları değil, gözleri olup da görmeyenleri istemiyoruz, kulağı olup da duymayanları istemiyoruz.
Ama özellikle, burada, aracılığınızla da ifade etmek istiyorum, lütfen Hükûmete iletin: Yunus Emre Halk Çarşısı'ndan 687 vatandaşımızı temsilen grubumuza geldiler, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna geldiler; istekleri var -yani bitmiş- vergi borçları var, BAĞ-KUR borçları var yani birçok sorunları var. Buranın bir an önce afet bölgesi ilan edilmesini istiyorlar, bir yangın olmuş. Dolayısıyla, gerçekten bu konuda çek, senet, SSK, BAĞ-KUR gibi sorunları, kredi kartı borçları var. BDDK aracılığıyla ne yapılabilir? Ama böyle bir afet yaşanmışsa, Hükûmetin bir an önce bu afete maruz kalmış insanların sıkıntılarını gidermek üzere bir afet bölgesi ilan ederek bu sıkıntılarını çözme konusundaki talepleri göz ardı etmemesi gerekiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hepsine destek sağlanacak.
OKTAY VURAL (Devamla) - Ayrıca, bir an önce, bu yerlerin yapılarak yeniden ailelerine iş ve aş getirmeleri isteniyor. Bugün, ocakları yanmış ama her gün iş yerlerine gidiyorlar. Lütfen, bu iş yerlerine giden insanlara belediyelerimiz yemeklerini, çaylarını götürsünler de hiç olmazsa onlara bu yardım eli ulaşsın. Gerçekten büyük bir sıkıntı içerisinde. Yani şunu soruyorlar: "Suriyeli mültecilere ulaşan devletim şurada, Yunus Emre Halk Çarşısı'ndaki insanlarıma niye ulaşmadı?" diye serzenişte bulunuyorlar. O bakımdan Hükûmet muhakkak, bu vatandaşların yanında olduğunu ifade etmelidir.
Öte yandan, patates üreticileri geldi Niğde'den. Yaklaşık 4,5 milyon ton patates üretimi gerçekleşiyor Niğde'de. Yüzde 20 ile 1'inci ama ellerinde 300 bin ton patates kalmış. "Eğer bir ay içerisinde tüketmezsek filizlenir. Büyük bir sıkıntı içerisindeyiz. Borçlarımızı ödeyemeyecek durumdayız. Borç ertelemesi yapılıyor ama seneye nasıl ödeyeceğiz?" diyorlar. Dolayısıyla, bu elimizdeki patatesin tüketimi ve piyasaya girmesi konusunda birtakım adımların atılmasını istiyorlar. Bu konuyu da Hükûmete iletiyorum. Hükûmet olmadığına göre Sayın Grup Başkan Vekili? Hükûmeti zaten biz de arıyoruz, nerede? Bulamıyoruz. Millet de arıyor, bulamıyor. Gerçekten bilemiyorum, onlar da başka müzakerelere mi takıldılar, gidiyorlar?
Ama bu konuda AKP Grubunun Hükûmeti harekete geçirerek bu sorunlara değinmesi konusunu ve çözüm bulması konusunu bu vesileyle iletiyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)