| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 19.01.2023 |
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli halkımız, kuraklık var. Ocak bitmek üzere, Ankara'dayız, dışarı çıkıp bakabilirsiniz, hava durumu ortalaması 20 derecenin üzerindedir. Yağmur yok, kar yok, bir iklim krizi var. Bu iklim krizi elbette dünyada da etkisini gösteriyor, ülkemizde de etkisini gösteriyor. Tabii ki bu iklim krizinin bir nedeni de insan evladıdır, ülkelerde de iktidarlardır, bunu açık bir şekilde söylemek lazım. Uygulanan yanlış politikalardır, yanlış siyasettir, doğaya tahakkümcü bakış açısıdır, araçsallaştıran yaklaşımdır.
Bakınız, dünyada tatlı su oranı yüzde 5'tir; bunun yüzde 70'i tarımda kullanılıyor, yüzde 20'si sanayi ve evlerde kullanılıyor; bu Türkiye'de de böyledir. Elbette Türkiye, su oranı bakımından zengin bir ülkedir ama ilerleyen dönemde su çatışması, su savaşının olma ihtimali de vardır; bundan kaynaklı, kuraklıktan kaynaklı kıtlığın olma ihtimali vardır.
Bakınız, bu ülkede beraber yaşadığımız Türk halkının ana yurdundan çıkıp buraya gelmesinin en büyük sebebi, Orta Asya'da kuraklıktan kaynaklı yaşanan kıtlıktır. Bu ülkenin, bu coğrafyanın kıymetini bilmeliyiz, bunun üzerinde durmalıyız.
Bakınız, bu mesele sadece barajlardaki düşen su oranıyla alakalı değildir. Elbette ki birkaç ay içerisinde yağmur yağar, barajlar yüzde 90'a, yüzde 100'e yakın su depolayabilir, su doldurabilir ama genel itibarıyla her yerde ormanları kesiyorsunuz. Kaz Dağı'ndan tutun Cudi'ye kadar bir tahakküm, farklı bir zihniyetle coğrafyayı tarumar ediyorsunuz. Bununla bağlantılı, Urfa'da da Atatürk Barajı vardır, geçen seneye göre barajdaki su azalması yüzde 30'dur. Bizim oturup bunlara çözüm bulmamız lazım. Her devlet kurumunun ya da belediye olur, valilik olur kendi bünyesinde iklimle ilgili, kuraklıkla ilgili komisyonlar oluşturması gerekiyor ama AKP'nin aklı başka yerde; AKP imara açıyor, her tarafı betonlaştırıyor, ağaçları kesiyor, her yeri ihaleye veriyor, ne iklimi düşünüyor ne toprağı düşünüyor ne hayvanı düşünüyor ne insanı düşünüyor ve bu, iklim krizinin de en büyük sebeplerinden biridir.
Değerli arkadaşlar, elbette Urfa da bu kuraklıktan etkilenen en büyük şehirlerden biridir. Bir yanıyla da Türkiye'nin 3'üncü büyük tarım şehri olduğu için etkisi itibarıyla da yan etkileri fazladır. Bakınız, biz, Urfa'da tarım yapan, çiftçilikle uğraşan halkımıza destek vermeliyiz. Her şey yükseliyor, girdi maliyetleri yükseliyor; mazottan tutun, gübreden tutun, ilaçtan tutun sulama dâhil birçok masrafı da artmaktadır ve devlet, çiftçinin masraflarını sübvanse edebilir, kaktı sunabilir. Bakınız, son birkaç gündür Bilecik ve Halfeti'de, Urfa'da yaşanan sorunlar vardır. Her şeyi ekonomiye dökmüşsünüz, yandaşlarınıza peşkeş çekiyorsunuz. Halfeti'den, Urfa'dan insanlar beni arıyor, yirmi yıldır, otuz yıldır tarım arazisine sahip insanların arazileri el altından çetevari bir şekilde birilerine peşkeş çekiliyor. Fıstık tarlaları elbette ki hazine arazileridir ama kullanıcıları vardır; uzun süredir oraları kullanan insanların arazileri el altından, dönümü 50 bin liraya yandaşa veriliyor. Böyle çeteci bir anlayışa... O çeteci anlayış, yirmi yıldır, otuz yıldır, kırk yıldır o araziyi kullanan insanları arıyor "Biz sizin kullandığınız arazileri devlet kurumlarından -kimisi belediyeden, kimisi hazineden- satın aldık, gelin size bunları satalım." diyor; 50 bin liraya aldığı araziyi, bir hafta içinde, on gün içinde, arayıp gerçek sahibine 200 bin liraya satmaya çalışıyor. Bu nedir? Hukuk bunun neresindedir? Adalet bunun neresindedir? Bu, çeteci bir anlayıştır. Tarım, kuraklık, iklim krizi, hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Bir an önce bu komisyonun kurulup ülke çapında da çalışması gerekiyor.
Halkımızı tekrardan saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)