GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:52
Tarih:19.01.2023

CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (2/4849) esas numaralı Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum.

Tabii, bu söz konusu kanun teklifinin, AK PARTİ Grup Başkan Vekilleri, MHP Grup Başkan Vekilleri ve 175 milletvekilinin teklifi olduğunu görüyoruz. Şu anda salonda toplasanız bunun yarısını göremiyorum maalesef. Yürürlük ve yürütme maddeleriyle birlikte 9 madde. Toplam 2 ayrı kanunda ve 2 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapan, 27 ayrı kanun ve KHK'yi etkileyen bu teklif aslında bir nevi torba teklif. Anayasa'ya uygunluk değerlendirmesi ne kanun teklifinin tümü üzerinde ne maddeler üzerinde yapılmış değil. Oysaki hem tümü hem de maddeler üzerinde baktığımızda özellikle Anayasa 10'uncu maddeye yani kanun önünde eşitlik maddesine aykırı birçok durum var, hüküm var; o nedenle bunu da buradan kayda geçirmek istiyorum. Tabii, İç Tüzük madde 38 gereği bunun da yapılması gerekiyordu, maalesef yapılmadı.

Kanun teklifinin maddelerinde, 1'inci maddede vekil imam-hatipler ile vekil müezzin-kayyımlardan yürürlük tarihinden itibaren otuz gün içinde başvuranlar memur kadrosuna atanıyorlar, güzel; dört yıl süreyle başka yere nakil yapılamayacaklar. Tabii, bu kapsamda 1.710 kişi olduğu söyleniyor. 2'nci maddede, bazı istisnalar dışında kamuda sözleşmeli üç yıl görev yapan personel başvurursa memur kadrosuna atanacak, güzel; en az bir yıl daha aynı kurumda çalışma zorunluluğu var; ek maliyeti de olmayacağı söyleniyor, o da güzel. 3'üncü maddede "Bazı istisnalar dışında 657 4B ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnameler kapsamındaki mahallî idarelerde görev yapan sözleşmeli personel otuz gün içinde başvurmaları hâlinde memur kadrosuna atanırlar." diyor, o da güzel. Hizmet süresi dört yıldan az ise bu süre dolduktan sonra kurum içi ve kurumlar arası nakli yapılabilecek. Ayrıca, kamu dışı aile sağlığı çalışanları, sulama birlikleri ve diğer mülga mevzuat hükümleri kapsamındaki sözleşmeli personel de kapsama alınmış; uzun zamandır bekledikleri bir hüküm. Tabii, burada bir istisna var: 3'üncü madde kapsamında mahallî idare birlikleri, belediye, il özel idaresi çalışanlarından memur yapılanlar başka kurumlara nakil yapılamaz. Şimdi, daha sonraki maddeye geldiğimizde göreceğiz ki bundan sonra -bu kanun yürürlüğe girdikten sonra- 5393 sayılı Belediye Kanunu hükmü uyarınca bu belediyelerde sözleşmeli personel olarak istihdam edilenler, kadroya girdiklerinden itibaren üç yıl sonra başvurdukları takdirde memur kadrosuna atanırlar. Onlara, istedikleri gibi, daha sonra nakil olabilme imkânı verilirken aynı belediyede bu kanun teklifi kapsamında memur olanlara nakil hakkı verilmiyor; neden? Yani, bir nedeni olması lazım yoksa böyle bir ayrımcılık, böyle bir eşitsizlik olur mu? İşte, bu nedenle Anayasa'ya uygunluk değerlendirmesi önemli. Burada da ciddi anlamda bir eşitsizlik söz konusu.

Bir de şu var: "28 Kasım" diye bir milat getirdiniz; güzel, 28 Kasım. Neden 28 Kasım? Ona ben de baktım; 28 Kasımda Sayın Cumhurbaşkanı Kabineyi toplamış; bu kanun teklifinde şu anda hüküm hüküm, madde madde konuştuğumuz birçok konuyu orada "Yapılacak, edilecek, olacak." diye kesin hükümlerle zaten ifade etmiş; ertesi gün, 29 Kasımda bunların hepsini medyanın manşetlerinde gördük. Yani, Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması bir milat olabilir mi değerli arkadaşlar?

Peki, 28 Kasımdan sonra sözleşmeye geçmiş olanlar ile bu kanun teklifi yürürlüğe girdikten sonra sözleşmeye geçenler arasındaki kişilerin durumu ne olacak? Onlar yeni hüküm gereği memur olamayacaklar mı? Arada kalmış; belirsizlik var, o da ayrı. Gerçi bu 28 Kasımla ilgili nedeni, gerekçeyi hepimiz gayet iyi biliyoruz çünkü aslında 28 Kasımla ilgili getirilen hüküm esasen... Ondan önce, belki de burada bulunan arkadaşlarımız bazı belediyelerde, bazı kamu kurumlarında "O tarihe kadar hadi siz alın sözleşmeliyi de bir an evvel halledelim, bundan sonra duyurulursa başka yerlerde de girenler olur, onların önüne geçmiş oluruz." der diye -şeytanın avukatlığını yapıyorum- bir düşünce içerisindeyim. Ya, böyle bir eşitsizlik olamaz.

Bir de şunu söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, bakın, bu kanunun 4'üncü maddesinde "Sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esaslarda değişiklik yapılması." diye bir hüküm... 5'inci maddesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ilgili ve bağlı kuruluşlarındaki -Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğündeki- mevsimlik hizmetlerde görev yapan, az süreli hizmetlerde görev yapan solist sanatçı ve sanatçılar sözleşmeliden memuriyete atanacaklar. E, peki belediyelerdekiler ne olacak? Kamu düzeninde bu ayrım neden?

6'ncı maddeyle ise üç yıllık çalışma süresi dolanlara memuriyet hakkı veriliyor, güzel. Peki, ben size söyleyeyim, bir belediyede üç yıllık sözleşmeli personel kadrosuna alınan bir eleman üç yıl biat mı etmek zorunda? Liyakati bırakın, sadakatle o kurumun başkanına, amirine biat etmezse o üç yıl içerisinde sözleşmesi de feshedilir, böyle bir memuriyet hakkı da verilmez, memur olmak için biat etmek zorunda kalır. Belediyeler -bu madde hükmü özellikle belediyeleri ilgilendiriyor- bir bekleme odası, memuriyete geçiş odası hâline gelir, geçiş kurumu hâline gelir ve belediyelerde sözleşmeliye geçiş yapanlar üç yıl sonra memuriyet hakkı nedeniyle buradan başka kurumlara nakledilerek şu anda belediyelerde özel kalem müdürlüklerinde yapılan uygulama orada da geçerli olur. Başlı başına bir garabet.

Tabii, değerli arkadaşlar, şunun özellikle altını çizmek istiyorum: Burada, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda, bu kanunla ilgili, bu teklifteki düzenlemelerle ilgili hiçbir neden, hiçbir gerekçe, herhangi bir ibare söz konusu değil. O zaman -28/11'de zaten yapılmış kanun- bütçede de bununla ilgili bir düzenlemeye niye girmediniz?

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de "kamu yönetimi reformu" adı altında getirilen neoliberal düzenlemelerle ortaya çıkan tahribatı böylesi palyatif, geçici çözümlerle çözemezsiniz. Türk kamu personel rejimine "reform" adı altında getirilen bu düzenlemelerin en önemli sorunlarından bir tanesi maalesef farklı statülerde kamu görevlilerinin bulunması; kadrolu memur, kadrolu işçi, taşeron işçi, sözleşmeli personel; yok 4/A, 4/B, 4/C, 4/D. Oysa Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı bu durumun "eşit işe eşit ücret"le çözülmesi gerekiyor. Esas olan, kamu personel sisteminin, bütünsel bir anlayışla, Anayasa'ya, temel hak ve özgürlüklere aykırı olan uygulamalarının ortadan kaldırılmasıdır; kadrolu, güvenceli, örgütlü ve kamu düzeninin ve hizmetlerinin gereksinimi olan nitelikli ve liyakatli bir istihdam politikasının getirilmesidir. (CHP sıralarından alkışlar) "Eşit işe eşit ücret" temelli düzenlemelerdir; taşeron sistemiyle emek sömürüsünün ortadan kaldırılmasıdır; işe alım, atama ve yükselmelerdeki keyfî ve ayrımcı uygulamalara son vermektir; sözlü sınav, mülakat ve nesnellikten uzak benzeri uygulamalara son vermek; grevli, toplu sözleşmeli, sendikal hakların tanınması; iş barışını sağlayacak düzenlemelerin yapılmasıdır. Böylesi geçici ve kısa vadeli, seçim başarısı odaklı bir anlayışla yapılan bu tür düzenlemelerin bu temel sorunları ortadan kaldırmayacağı apaçık ortadadır. Tabii ki tek adam rejimiyle bu düzen değişir mi, liyakat yerine bu sadakat düzeni, biat düzeni değişir mi? Değişmeyeceği apaçık ortada.

Tabii, burada bize de hepinize de tek tek gelen kapsam dışında tutulan çok kurum var. Başta bizim danışmanlarımızın yani 4/C'den 4/B'ye geçen danışmanların bir mağduriyeti var; özellikle genel idare hizmetlerinde görev yapmış olan kardeşlerimizin geçmiş süreleri, o hizmetleri sayılmıyor, derece ve kademeleri sayılmıyor. Böyle bir şey olabilir mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - On yıl görev yapmış, on yılı yok sayılıyor. Bu bağlamda, kanun teklifinin bütününe "evet" dediğimiz düşüncesini paylaşmak istiyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)