GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:53
Tarih:24.01.2023

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük barınma krizini yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca böyle bir barınma krizi görmedik. Bakın, yalnızca iki yıl içinde konut fiyatları ortalama 500 bin liradan 3 milyon liraya çıktı. Kiralar yalnızca iki yıl içinde 1.000 lira, 2 bin liralardan 8 bin lira, 10 bin liralara çıktı. Değerli arkadaşlar, asgari ücret 8.500 lira; asgari ücretli maaşının tamamını verse bir daire kiralayamıyor. Peki, bu asgari ücretli bu daireyi kiraladığında geriye taş mı yiyecek? Bunu düşünüyor muyuz? Milletin vekilleri olarak bu barınma krizine bir çözüm bulmalıyız. Peki, bu konuda Hükûmet ne yapıyor? Yalnızca izliyor. Çevre Bakanlığı ne yapıyor? Yalnızca müteahhitlerle çalışmaktan, müteahhitleri zenginleştirmekten bu sorunun çözümüne bakamıyor.

Bakın, gençler evlenemiyor arkadaşlar, gençler. Bizi izleyen gençler biliyor, evlenemiyorlar; hem resmî olarak evlenemiyorlar hem de ev sahibi olamıyorlar. Neden? Ya, 500 bin lira olan konuta iki yıl önce 100 bin lira bir şekilde eşten dosttan, akrabadan bir para bulup anaparasını verebiliyordu bankaya, 400 bin liralık da kredi alıyordu, aylık taksitleri de on yıla böldüğünüzde belli oranda maaşının bir bölümüyle ev sahibi olabiliyordu. Şimdi, ev fiyatı çıkmış 3 milyon liraya, bankaya gidiyor, banka diyor ki: "Ben sana en fazla 300 bin lira kredi verebilirim." Ya, 300 bin lirayla bir evin balkonunu alamaz o genç. Ne yapıyor? Ev sahibi olamıyor.

Şimdi, iktidar bir çözüm getirmiş, ne diyor biliyor musunuz? "Efendim, biz Merkez Bankasından para alacağız 220 milyar lira, bankalara vereceğiz, bankalar da 0,69'la kredi verecekler." diyor. Değerli arkadaşlar, bakın, bu epistemolojik nöroekonomi politikalarının bir sonucu ne biliyor musunuz? Ev fiyatlarını 500 bin liradan 3 milyon liraya çıkarmak oldu. Şimdi, bu kampanya açıklandı ya bundan bir ay önce, bu Hükûmet açıkladı ya; bu kampanyayı duyar duymaz müteahhitler ne yaptılar? 3 milyonluk konutu 3,5 milyon yaptılar, 4 milyon lira yaptılar. Yani bu kampanyayla yalnızca belki 100 bin lira, 150 bin lira faiz avantajı olacaksa yurttaşımızın, konut fiyatlarını 500 bin lira, 1 milyon lira artırdılar. Ya, siz burada bir akıl görüyor musunuz arkadaşlar, bir zekâ görüyor musunuz? Ya, ortada bir talep varsa ve bu talebi daha da kamçılayacak bir düzenleme yaptığınızda ne olur? Fiyatlar daha da şişer. Değerli arkadaşlar, bu adımla bu sorunu çözemezsiniz.

Bakın, size iddiayla bir şey söyleyeceğim: Ülkemizde yeterli konut var, 28 milyon konutumuz var ama bu 28 milyon konutta 85 milyon insan yaşar mı? Yaşar ama değerli arkadaşlar, bu konutların ciddi bölümü zenginlerin elinde toplanmış durumda. Bu epistemolojik, heterodoks nöroekonomi politikaları yüzünden millet parasını nereye yatırıyor? Konuta yatırıyor. Ya, siz yüzde 15 faiz verirseniz, konut fiyatları bir yılda yüzde 200 artarsa millet parasını nereye yatırır? Konuta yatırır arkadaşlar ve bu çerçevede konut fiyatları şişer.

Size iddiayla söylüyorum: Bakın, biz ne yapacağız? Biz yapısal reform yapacağız ve Meclise de yapısal reform yapmasını öneriyoruz. 28 milyon konutun şu anda 5 milyonu boş, 5 milyon konut boş. Niye, biliyor musunuz? Çünkü konut alanı bir barınma alanı olmaktan çıkmış, bir yatırım alanı hâline gelmiş. Zenginler bu konutları alıyorlar, konutların fiyatı artıyor diye ellerinde tutuyorlar ve boş tutuyorlar.

Bakın, size ne öneriyoruz mesela? Gelin, evini boş tutana emlak vergisini 2 katına, 3 katına, 5 katına çıkaralım. İspanya böyle yaptı, Avrupa'da pek çok ülke böyle yaptı, "Evini boş tutana 3 kat, 5 kat, 10 kat emlak vergisi koyuyorum." dedi. O zaman ne olacak? Bu evi ya satacak elinde tutanlar ya da kiraya verecek. Böylece daha çok konut piyasaya çıkacak ve kiralar da düşecek, konut fiyatları da düşecek.

Bakın, ikinci olarak ne yapacağız değerli arkadaşlar: Dedim ya, 1 evin peşinde koşan yurttaşlarımız var, barınamıyorlar ama 10 evi olan var, 50 evi olan var, 100 evi, bin evi olan var, biliyor musunuz, memlekette? Ya, bir insan bin tane evi ne yapar arkadaşlar, 100 tane evi ne yapar? Ancak yatırım amacı için kullanır, kira geliri elde etmek için kullanır. Ama barınma ihtiyacı olan yurttaşlarımız varsa milletin vicdanlı vekilleri ne yaparlar? Bu alanı regüle ederler, bu alanla ilgili yapısal reform koyarlar.

Bakın, biz ne yapacağız değerli arkadaşlar: İlk evini alana yani 1 ev alana vergiyi sıfır yapacağız, alım satım vergisini sıfırlayacağız. Ama 2'nci evi almaya kalkana vergiyi 2 misli, 3 misli koyacağız; 3'üncü evini almaya kalkana 10 misli vergi koyacağız, alım satım vergisi. Hadi buyursun alsın! 5'inci, 10'uncu evi almaya kalkana 20 misli vergi koyacağız. Bu olduğunda ne olacak arkadaşlar? Daha fazla yatırım için ev almak isteyenler olmayacak, gerçek ihtiyaç sahipleri ev alacak. Bir de elinde ev tutanlara emlak vergisini 2'nci eve 2 misli, 5 misli, 10 misli koyacağız ve bu sayede de elinde yatırım amacı için ev tutanlar bu evleri satmak zorunda kalacaklar ve konut fiyatları gerileyecek değerli arkadaşlar.

Başka ne yapacağız söyleyeyim. Bu iktidar ülkeyi batırdığı için ne yaptı? Yabancılar için "Gel Hans, gel George, Igor gel, burada beleşe evler var." dedi, açtı kapıları. "Ev al, sana vatandaşlık vereceğim." dedi. Ne oldu sonucunda arkadaşlar? İstanbul'da, İzmir'de, Muğla'da, Antalya'da ve pek çok şehirde konut fiyatları şişti. Ahmet, Mehmet, Agop, Ayşe, Fatma ev alamazken Hans, George, Igor gelip parayı bastırıyor, evi alıyor; şimdi, bu belli bir oranda kabul edilebilir. Ama bu oran aşmışsa yani kendi vatandaşın ev alamıyorsa, yabancı gelip, parayı bastırıp, evi alıp fiyatları şişiriyorsa ne yapması lazım bir ülkenin vicdanlı vekillerinin? Yabancıya da ev alımında yasak getirelim demiyorum. Vergi artışı getirmemiz gerekir değerli arkadaşlar. Bak, Kanada yasakladı. Niye yasakladı? Çünkü kendi vatandaşına evler 200 bin dolardan 500 bin dolara çıkınca "Artık kusura bakmayın." dedi. "Ben, yabancının ev alımını yasaklıyorum." dedi. Ben yasaklayalım da demiyorum ama en azından vergisini artıralım veya belli illerde, ilçelerde regüle edelim. O ilçelerde, mesela Antalya'da yurttaşlarımız ev sahibi olamıyorlar şu anda; İstanbul'da ev sahibi olamıyorlarsa ya bu ilçelerde belli alanlarda sınırlama ya da vergi artışlarına gitmemiz gerekir. Başka ne yapacağız değerli arkadaşlar? İşte bu alanlarla ilgili yapısal reformlar yapacağız ve konut fiyatlarını dengeleyeceğiz.

Başka ne yapacağımızı size söyleyeyim. Kira desteği vereceğiz yurttaşlarımıza, kira desteği. Bak, 2 bin liralık kiralar 8-10 bin liraya çıkmış. Biz şunu önerdik: "Tüm kiracılara, başka bir mülkü olmayan tüm kiracılara 5 bin lira kira desteği vereceğiz." dedik. Böyle bir şey konuşuyor muyuz? Konuşmuyoruz değerli arkadaşlar.

Bakın, bu yasa çıkıyor ya, bu yasayı okuyun lütfen. Bu yasanın etki analizi yapılmış mı? Geldi mi size etki analizi? Maalesef gelmedi. Ne deniyor biliyor musunuz? "Ben, 100 bin lira, 150 bin lira faiz desteği vereceğim." diyor. Ben size etki analizini söyleyeyim. Bu yasanın hedef kitlesi kim arkadaşlar? İbrahim Aydemir dedi ki: "Hedef kitlesi fakir fukara." Ya arkadaşlar, 3 milyondan aşağı ev yok, 3 milyonluk bir kredinin ilk taksiti ne biliyor musunuz sevgili vatandaşlarım? İlk taksiti 13.500 lira. Yani 8.500 lira asgari ücret alan bir ücretli, bir işçi, bir emekçi ilk taksit olarak 13.500 lira ödeyecek. Kim ödeyebilir bunu ya? Kim ödeyebilir? Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından bilemediniz yüzde 5'i ya da yüzde 10'u ödeyebilir. Yani bu kanunla kimi desteklemiş oluyoruz? En zengin yüzde 10'u desteklemiş oluyoruz; bu kadar açık. Kimin vergisiyle? Yoksulun vergisiyle. Oysa sosyal bir devlet ne yapmalı? Önce dar gelirliye, işsize, emekçiye ve ev sahibi olmayanlara destek vermesi gerekir; en yoksullardan başlayarak destek vermesi gerekir ama diyor ki bu vicdansızlar: "İlk taksit 13.500 lira ödeyeceksin. Sonra artan oranlı olarak yükselecek. Bu taksitler 30 bin liraya, 50 bin liraya, 100 bin liralara kadar yükselecek ve on beş yıl boyunca borçlanacaksın."

BAŞKAN - Sayın Paylan, sataşmadan konuşalım lütfen.

GARO PAYLAN (Devamla) - Ben, verdiğim desteği de son yedi yılda da alacağım." diyor. Sevgili yurttaşlar, ya, bir sosyal devletin amacı, öncelikle dar gelirliye, fakire, fukaraya destek olmakken maalesef, toplumun en zengin yüzde 10'unu destekleyen bir yasa teklifi var. Kimin vergileriyle? Yoksulun vergileriyle. Buna yol vermemeliyiz.

Başka ne yetkisi var, size söyleyeyim. Bakın, bu kampanyadan kimler yararlanacak biliyor musunuz? İstanbul'da, İzmir'de, Muğla'da, Antalya'da, Ankara'da oturanlar yararlanacak. Değerli arkadaşlar, ya, İstanbul, Ankara, İzmir, Muğla dolmuş. Şimdi, bakın, kuraklık var değil mi? Ben size söylüyorum: Bu yaz Ankara'da su yok, İstanbul'da su bile olmayacak. Neden? Derin bir kuraklık yaşıyoruz. Siz "İstanbul 20 milyon olmuş, yetmez; ben, 21 milyon yapayım, 25 milyon yapayım." diyorsunuz. Ne yapmamız lazım? Giresun boşalmış, Bayburt boşalmış, Ağrı'dan göç var, doğudan, pek çok ilden, Karadeniz'den göç var. Ya, bir devlet bir planlama çerçevesinde ne yapar? Böyle bir destek verecekse geri kalmış illere, göç veren illere destek verir, oralara yatırım yapar, hem iş imkânları yaratır hem de sosyal konutlar yapar ve yurttaşının orada kalmasını sağlar. Başka ne yapar? Kırı destekler, köyü destekler. Bak, köyler boşalmış, Trabzon'un köyünde insan kalmamış, pek çok ilimizin köyleri boşalmış durumda. Sosyal bir devlet ne yapar? Peynir fiyatı 30 liradan 150 liraya çıkmışsa, et fiyatları katlanmışsa çiftçiyi destekler, köyü destekler, köyleri ihya eder, yurttaşlarımız orada yaşar. Böyle bir dert var mı? Yok. Rant nerede? İstanbul'da. "Ben İstanbul'a daha çok konut yapacağım." Kim için? "Müteahhitler için. Müteahhitler daha çok beton döksün, yurttaşlarımız Giresun'dan kalksın, İstanbul'a gitsin, İstanbul'un ekolojisi, yaşamı yok olsun." Böyle bir yasaya siz destek verecek misiniz arkadaşlar? Yapmamız gereken, bir planlama çerçevesinde kırı desteklemektir, geri kalmış illeri desteklemektir. Başka etkisini de söyleyeyim: Mali disiplin etkisi. Bu iktidar seçime gidiyor ya, ee, yurttaşlarımızın ağzına bir parmak bal çalacak. 2018'de de bunu yaptınız, genişlemeci politikalar uyguladınız, dolar o zaman 3,5 liraydı, seçimin hemen ardından dolar patlayacak dedim, maalesef haklı çıktım, dolar 2018'in Ağustosunda 8 liraya patladı. Bunların derdi ne biliyor musunuz? "Memleketi yalnızca seçime kadar götürelim, seçimden sonrası tufan. Ben kazanırsam baskıyı koyarım, istibdadı kurarım, milleti ezerim." diye bakıyor; "Ben kaybedersem de muhalefetin kucağına krizi bırakırım." diye bakıyor. Açıkça söylüyorum, bu, vatana ihanettir arkadaşlar, açıkça söylüyorum. Kısa vadeli bakışı kabul etmememiz gerekiyor, bu, millete de ihanettir, vatana da ihanettir, kısa vadeli bakışı kabul etmememiz gerekiyor.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Vatana ihaneti ancak sen yaparsın.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, 220 milyar lira bu sistemle piyasaya para sürecekler, Kredi Garanti Fonu'yla 100 milyarlarca para sürecekler, başka seçim yasalarıyla paralar sürüyorlar, 1 trilyon lira para sürecekler ve otoriter ülkelerden aldıkları dolarlarla "Doları seçime kadar tutacağız, sonrası tufan." diyorlar, bunu kabul etmememiz gerekiyor değerli arkadaşlar.

Diğer bir mesele nedir biliyor musunuz? Konut fiyatlarının etkisi değerli arkadaşlar. Bu mesele konut fiyatlarını patlatmıştır, bu konuda da konut fiyatlarını daha da patlatacak düzenlemeler yapmamamız gerekiyor, ne yapmamız gerekiyor biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Devlet olarak, sosyal konutlar üretmemiz lazım bir planlama çerçevesinde ama bunları satmamamız gerekiyor değerli arkadaşlar, yurttaşlarımızı borçlandırmamamız gerekiyor. Avrupa ülkelerinde, bazı sosyal devletlerde nasıl biliyor musunuz? Konutu devlet üretiyor, yurttaşını borçlandırmıyor, tahsis ediyor, giderlerinin belli bir oranını kullandığı sürece geliri varsa ondan alıyor ama tahsis ediyor, yurttaşını on beş yıl boyunca kürek mahkûmu gibi borçlandırmıyor. Bizim de sosyal konutlar üretip yurttaşımıza tahsis etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar. Size söyleyeyim: Bakın, bu sistemle müteahhitlere yüzde 5 de yük yükleyecekmiş güya, diyor ki: "Müteahhit bu sisteme 3 milyonluk daireyle girerse -Sayın Süreyya Sadi Bilgiç- yüzde 5 de müteahhide yük yükleyeceğim."

BAŞKAN - Sataşma bana.

GARO PAYLAN (Devamla) - Şimdi, yüzde 5 yüklediği zaman talep varsa bu müteahhit bu yükü kime yükleyecek arkadaş? Siz müteahhit olsanız kime yüklersiniz malınıza talep varsa? Vatandaşa yüklersiniz. Gene vatandaşın sırtına yük bindirilecek.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ramazan Can'a mı sataştı Başkanım? Bir Ramazan Can var burada.

BAŞKAN - Sayın Hancıoğlu'na söyledi, sen karıştırdın(!)

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yapılması gereken bu anlamda yapısal reformlardır. Biz yapısal reformlar yaparak yurttaşlarımızın barınma krizini çözeceğiz ve bunu yerelde çözeceğiz, yerelle birlikte çözeceğiz; kırla, köyle, kentle birlikte çözeceğiz, vatandaşımızla birlikte çözeceğiz ama siz müteahhitlerin aklıyla müteahhitleri daha da zenginleştirecek bu yasal düzenlemelerle ancak krizi daha da büyütürsünüz, kiraları patlatmaya devam edersiniz, emlak fiyatlarını da patlatmaya devam edersiniz ve yurttaşlarımızın bu anlamda konuta ulaşmakta da barınmaya ulaşmakta da sıkıntıları devam eder değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bakın, son yirmi yıllık AKP iktidarının size bilançosunu söylüyorum: AKP yirmi yılda 1 trilyon dolarlık kent rantı yarattı, 1 trilyon dolarlık kent rantı yarattı. Bu rantın vatandaşlarımıza ne faydası oldu, size sorarım. Zengini daha zengin yaptı, yoksulu daha yoksul yaptı. Dedik ki: Gelin, kent rantlarını vergilendirelim. Mesela 1 trilyon dolarlık kent rantını vergilendirmiş olsaydık yani bir araziye imar verirken o arazide yaratılan rantın belli bölümünü kamuya alsaydık, diyelim ki 100 dairelik bir imar çıktı, müteahhitte "Bu 100 dairenin 50 dairesi kamunundur." deseydik kamuda yüz binlerce konut birikmiş olurdu. O yüz binlerce konutu da yoksullara tahsis etseydik, memura, işçiye, emekçiye, işsize tahsis etseydik; yüz binlerce konutta yurttaşlarımız ücretsiz olarak en fazla masraflarını karşılayarak oturmuş olurlardı. Ama AKP ne yaptı? Bir avuç yandaşını zenginleştirdi, 1 trilyon dolarla zenginleştirdi.

RIDVAN TURAN (Mersin) - Hem de yerinde kentsel dönüşüm yapıldı.

GARO PAYLAN (Devamla) - Şimdi, biz ne yapacağız, biliyor musunuz? O 1 trilyon doları vergilendireceğiz, bundan sonra yaratılacak her kent rantını da kuruşu kuruşuna kamuya aktaracağız. Kamu yararı için bu kent rantlarını oluşturacağız ve vergilendireceğiz bunları, hem vergilendireceğiz hem de kamuyu konut sahibi yapacağız. Kamu konut sahibi oldukça ve çok ev sahibi olanlar vergilendikçe göreceksiniz, kamuda daha çok konut birikecek, bunlar kamunun olacak ve yurttaşlarımıza tahsis edilerek daha rahat bir şekilde konutlarında oturabilecekler. Bunun için yapısal bir reforma ihtiyacımız var. Bu yasa teklifini geri çekin arkadaşlar. Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda pek çok değerli arkadaşımız var. Oturalım, yapısal bir reform çalışalım yani barınma krizini temelden çözecek, kira krizini temelden çözecek, yurttaşlarımızın -düşük ücretlerle veya ücretsiz olarak- barınma krizini çözecek uygulamaları yapalım diyorum değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bir eleştirimi daha konuşmamın sonunda eklemek isterim. Bakın, emeklilikte yaşa takılanlar yılbaşından önce tekrar gündeme geldi. Sayın Erdoğan "Yılbaşına kadar bu meseleyi çözeceğiz." dedi, değil mi?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Çözdük.

GARO PAYLAN (Devamla) - "Yılbaşına kadar çözeceğiz." dediniz, değil mi Ramazan Bey? "Çözeceğiz." dediniz.

Peki, nerede bu emeklilikte yaşa takılanların yasası arkadaşlar? Niye Meclis bu müteahhitleri zengin edecek düzenlemeler yapıyor da milyonlarca yurttaşımızın beklediği emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesini yapmıyor?

RIDVAN TURAN (Mersin) - Emeklilikte AKP'ye takılanlar.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, size söyleyeyim; yılbaşından önce umut verdiğiniz milyonlarca yurttaşımız gitti borçlandı SGK'lerde, değil mi? Borç harç buldu, borçlandı ve borçlanmalarını ödedi. Şimdi, biriniz diyor ki "şubatta", biriniz diyor ki "martta", biriniz diyor ki "Ne zaman olacağı belli değil." Neden bu emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesi Meclise gelmiyor diye size soruyorum arkadaşlar? Niye bu müteahhitleri zengin edecek düzenlemeleri yapıyoruz da emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesini yapmıyoruz?

Bakın, size söyleyeyim; yapmamız gereken şu: Emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesini yapalım ve bir an önce çıkaralım ama yaparken de şunu yapalım: 8 Eylül 1999'da işe giren yurttaşımızı 45-50 yaşında emekli ederken, 9 Eylül 1999'da işe giren yurttaşımızı 60 yaşında, 65 yaşında emekli etmeyelim; bu, adalete sığmaz. Adaletli bir geçiş dönemi sağlayalım 8 Eylül 1999'dan sonra giren yurttaşlarımıza da.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - 2000'ler kademeli geçiş istiyor.

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, 8 Eylül 1999'da hem Körfez depremi oldu hem Düzce depremi oldu. Ne yapmamız lazım? En azından bu uygulamayı 31/12/1999'a çekmemiz lazım.

Başka ne yapmamız lazım? İntibak düzenlemesi yapmamız lazım. Ya, 2000'den önce işe girenler ile 2000'den sonra işe girenler emekli olduklarında çok ayrı maaşlarla karşı karşıya kalıyorlar. Değerli arkadaşlar, bu maaşları bir geçim maaşı noktasına çekmemiz lazım ve en düşük emekli maaşını mutlaka 8.500 TL'ye yükseltmemiz gerekiyor.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Katsayıyı artırmalıyız.

RIDVAN TURAN (Mersin) - BAĞ-KUR'lular, çıraklar...

GARO PAYLAN (Devamla) - Stajyer ve çırakların da beklentileri var, onlar da var.

BAŞKAN - Sayın Turan, lütfen laf atmayalım.

RIDVAN TURAN (Mersin) - Söylesin diye yapıyorum.

BAŞKAN - Evet, devam edin sözlerinize.

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, stajyer ve çırakların da 8 Eylül 1999'dan önce işe girişlerini mutlaka işe giriş olarak saymalıyız. Bu açıdan emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesinin de bir an önce çıkmasını bekliyoruz.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)