| Konu: | Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 25.01.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, vatandaşın konut sahibi olması amacına matuf bir kanunu görüşüyoruz. Kanuna ilişkin değerlendirmeleri vaktim kaldığı sürece konuşmamın son kısmında yapacağım. Ancak yine, bu cümleden olmak üzere, bu meselede, Hükûmette şöyle bir gayret görüyoruz -doğru veya yanlış, eleştireceğimiz birçok yanı var- diyor ki: "İşte, vatandaş, artık konut alamaz hâle geldi. Ben Türkiye'yi öyle kötü yönettim ki eskiden vatandaş kendi imkânıyla konut alabilirken şimdi artık konut alamaz hâle geldi. Biz, işte, bunun gelirine destek verelim, kredisine destek verelim, sübvansiyonlu faiz uygulayalım; bu da yetmez ve ayrıca taksitlere destek vererek insanların ev almasını sağlayalım." şeklinde bir yaklaşımı var. Tabii, vatandaşın konut sahibi olması konusunda, yandaşı mal sahibi, mülk sahibi yapacağına vatandaşa ne verilirse verilsin biz buna onay veririz, bunda bir sıkıntı yok ancak bu kanunun gelmiş olması başlı başına bugün Türkiye'nin kötü yönetildiğinin bir numaralı itirafıdır.
Böyle bir şeye hiç ihtiyaç olmamıştı; insanlar kendi gelirleriyle ev sahibi olabiliyordu bu ülkede, orta gelirliler, hatta yoksul kesimlerin dahi ev sahibi olduğunu biliyoruz ama şimdi zaten yoksullar karnını doyuramıyor, açlık sınırının altında milyonlarca insan var. Yoksullar ev alamıyor, orta gelir diye bir şey de kalmadı, olsa olsa üst gelir grupları aslında bu kanundan faydalanacak.
Şimdi, ben, bu olayı yani bir yandan milleti ev sahibi yapalım diye bir gayret içerisinde olan iktidarın diğer taraftan yaptığı bir kısım tutarsızlıkları, yanlışlıkları, hatta yolsuzlukları size bir örnek üzerinden ifade etmek istiyorum.
Yer Samsun'un Terme ilçesi, kendi seçim bölgem. Terme'de, 24 Ocak 2007 tarihinde -vatandaşın ismini vermeyeceğim- bir vatandaş -teferruatı var, teferruatlara girmeyeceğim, mümkün olduğu kadar sadeleştirmeye çalışıyorum- Halk Bankasından 25 bin lira kredi kullanıyor. 25 bin lira, 2007 tarihinde, ödeme güçlüğü içerisinde düşüyor, borcunu ödeyemiyor, kefilleri filan var, ipotekler var, bir sürü ipotekler alınıyor. Hani, böyle normal vatandaşın boğazını sıkıyor ya bizim kamu bankalarımız, ondan her türlü teminatı, ipoteği üst üste, üst üste alıyor Halk Bankası. Ondan sonra vatandaş ödeme güçlüğü içerisine düşüyor. 2007 yılı içerisinde yani aynı yıl, krediyi kullandığı yıl 25 bin lira borca karşılık 10 bin lira faiz ödemesinde bulunuyor ve bu borcu yeniden yapılandırılıyor. Sonra -aradaki teferruatları atlayacağım, orada bankanın bir sürü yanlışı var ipoteklendirmede, şurada burada hataları var ama- bu borç, en sonunda ödeme sıkıntıları nedeniyle, ekonomideki istikrarsızlık nedeniyle ödenemiyor. En sonunda ne oluyor, biliyor musunuz arkadaşlar? Bakın, 2007 yılındaki 25 bin lira -bir de 2007 yılında 10 bin lira ödenmiş olmasına rağmen- borca karşılık Halk Bankası 1'inci kefilden 90 metrekare iş yerini, dükkânını alıyor ve satıyor. Bugünkü rayiç bedeli ne kadar? Tam 1 milyon lira. Yani 2007'deki 25 bin lira borca karşılık 1'inci kefilin bugünkü rayici 1 milyon lira olan bir tane dükkânı gidiyor. Sadece bununla mı sınırlı kalıyor? 2'nci kefilin 4 parça tarım arazisi satılıyor. İşin doğrusu -bunların tam şeylerini arkadaşlar belki şimdi göndermişlerdir- miktarın ne olduğunu falan bilmiyorum ama Terme Ovası'nda 4 parça tarım arazisi, muhtemelen çok kıymetli bir arazidir. 4 parça tarım arazisi de gidiyor, o da 2'nci kefilden gidiyor. Bunların hepsi ne için? 25 bin lira borç için arkadaşlar. Sonra ardından bu 2'nci kefilin oturduğu 3 katlı eve haciz geliyor. Yani dükkân gitti, 4 tane tarla gitti, bir de eve haciz geliyor. Ev sahibi evde olmadığı için işlemler sonra yapılıyor. Banka, rayiç bedelin yarı parasına, kelepir fiyata eve sahip oluyor, Halk Bankası vatandaştan evi almış oluyor. Sonra bu Halkbank Gayrimenkul bu evi kendi internet sitesinden -bunu görmek mümkün- 637 bin lira bedelle satışa çıkartıyor. Şimdi, tüm malını mülkünü kaybetmiş 2 kefil de ciddi bir mağduriyet yaşıyor, bankadan indirim talep ediyor. "Arkadaş, indirin, biraz para ödeyelim, şu işlerden kurtulalım. Benim dükkânım gitti -bir tanesinin dükkânı gitti- 4 parça tarım arazim, tarlam gitti, evim gitmesin hiç olmazsa; bir indirim yapın bize, şu borcumuzu ödeyelim." diyor. Bundan daha tabii ne olabilir? Hatta "Ben yüzde 70 faizle tefeciden 200 bin lira alayım, 200 bin lirayı da getireyim, defaten size ödeyeyim; şu işten bir kurtulalım, benim evimi satmayın." diyor. Bu arada ev sahibinin hanımı şeker hastası ve şekeri 600'ün üzerine çıktı deniliyor; şeker hastası oluyor, tabii bu sıkıntılara insanlar gelemiyor. Bakın, bunu kim yapıyor? "Vatandaşı sübvansiyonlu kredi, destekle konut sahibi yapacağım." diyen Hükûmetin bir organının da diğer tarafta yaptığı zulmü anlatıyorum değerli arkadaşlar. 3 katlı ev satılıyor, vatandaşın kendisinin de psikolojisi bozulmuş durumda, en sonunda "Eğer bu evim satılırsa evi de kendimi de yakacağım." diyor.
Şimdi, arkadaşlara bir bakın dedim, internet sitesinde çok kolay bir hesap var "2007 yılındaki 25 bin liranın TEFE, TÜFE üzerinden bugünkü rayici nedir?" diye baktık; 208 bin lira arkadaşlar. Yani bugünkü parayla 208 bin lira alması gerekirken 3 aileyi mağdur eden bir Halkbank, bir kamu anlayışı var. Bunu Halkbank bürokratları kendi adına yapmıyor, bu iktidarın izni çerçevesinde, onların yaptığı bir zulümdür. 208 bin liranın karşılığında 1 milyon liralık dükkân gidiyor, 4 tane tarla gidiyor, 3 katlı ev gidiyor; böyle bir şey olamaz. Şimdi, bu, bir kenarda.
Öbür tarafta ne var? Basına da yansıyan Sayıştay raporlarına bakıyoruz. İşte, şu çok gündemde, isim vermekte de beis yok: Kiler Holding. Kiler Holding, 2019 yılında borcuna karşılık Sapphire AVM'nin bir kısmını yani 147 adet mülkünü yaklaşık 100 milyon dolara Halkbanka satıyor. 147 tane mülkü 100 milyon dolara Halkbanka satıyor borcuna karşılık. Orada toplam 247 tane mülk var, Halkbank 2021 yılında bunun 100 tane mülkünü daha satın alıyor ve 247 mülke sahip oluyor yani kemiksiz bir hâle getiriyor, kılçıksız bir hâle getiriyor. AVM'nin tamamı Halkbankın oluyor; 147 tanesini 100 milyon dolara Kiler Holdingden aldı, 100 tanesini de başkalarından alıyor. Daha sonra, Kiler Holding, iki yıl sonra Sapphire AVM'nin tamamını yani 247 adet mülkü, Halkbankın sattığı fiyat üzerinden bakarsak yaklaşık 168 milyon dolara -doğru orantı yaparak fiyat oluşturuyorum, diğerinin fiyatını bilmiyoruz, 100 taneyi kaç lira üzerinden aldığını ama Kiler Holdingten aynı fiyatla aldığı varsayımıyla- aldığı yeri 48 milyon dolara Kiler Holdinge yeniden satıyor.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - 52 milyon direkt dolandırdı.
ERHAN USTA (Devamla) - Evet, 52 milyon sadece 147'sinden, bir de 100 tane ilave veriyor 52 milyon doların üzerine.
BAŞKAN - Sayın Özkan Yalım Bey, laf atmayın lütfen.
ERHAN USTA (Devamla) - AVM için bedelin 78,9 milyon dolar olduğunu da Sayıştay raporu söylüyor.
Şimdi, aynı Halkbank, bakın, başka neler yapıyor? Arkadaşlar, belgesi, bilgisi var; Sayıştayın raporu, Mecliste bu raporlar. İsmi açıklanmayan 2 firmaya yapılan kıyağı anlatıyorum şimdi. Millete bu kadar zulmeden, 25 bin lira karşılığında -bugünkü rayiç bedelle 208 bin lira karşılığında- 1 milyon liralık iş yeri alınıyor, 4 tane tarlası alınıyor, 3 katlı evi alınıyor; milleti hasta ediyor, evi, ocağı bozuluyor. Aynı Halkbankın Kiler Holdinge yaptığı kıyağı anlattık.
Başka 2 tane firma, Gayrettepe kurumsal şubesinden müşteri kodu var, 31996 gruba bağlı, bilmem ne kodlu firmanın... Sayıştay şöyle diyor: "Mali verilerinin olumsuz bulunmasına karşın Halk Faktoring AŞ'ye olan birikmiş 650 milyon TL tutarlı borcunun banka tarafından devralınması." Halk Faktoringe 650 milyon TL borç var, Halkbank bu borcu devralıyor, üzerine bir de 735 milyon TL de kredi veriyor; toplam 1 milyon 385 milyon tutarlı kredi vermiş oluyor. Halkbank, Halk Faktoringdeki borcu alıyor, üzerine bir de kredi veriyor. Nasıl yapılandırıyor bunu? Üç yıl ödemesiz, toplam on yıl süreyle vadelendiriyor ve Sayıştay raporunda Sayıştay denetçisi: "Bu temel kredilendirme ilkeleriyle bağdaşmıyor." diyor arkadaşlar. Şimdi, bakın, yandaşa yapılan kıyağa bakın siz, hem öbür taraftaki borcunu alıyor, üzerine kredi veriyor, üç yıl ödemesiz, on yıl da taksit yapıyor ve Sayıştay bunu eleştiriyor.
Yine, başka bir firmaya benzer bir şekilde -firmanın mali verileri olumsuz, hiçbir şekilde kredi verilmemesi lazım- Halkbank Halk Faktoringdeki 420 milyon TL'lik borcunu devralıyor, üzerine 350 milyon lira yeni kredi veriyor, 10 milyon lira tutarında da gayrinakdi kredi tahsis ediyor; toplam 780 milyon liralık bir stoku oluşuyor, bu borç stokunu da banka alacağında üç yıl ödemesiz bir şekilde on yıl süreyle vadelendiriyor. Sayıştay yine diyor ki: "Efendim, bu temel kredilendirme ilkeleriyle bağdaşmıyor."
Şimdi, siz bir yandan bunları yapacaksınız, bir yandan da "Ben vatandaşı ev sahibi yapıyorum." diye gelip buraya yani hiçbir bütçe ilkesiyle bağdaşmayan bir kanun teklifi getireceksiniz. Bakın, ne olursa olsun yine kanun teklifine bu anlamda karşı değiliz, buradan bir şey çıkacağından filan da değil çünkü milletin barınma hakkı var, konut edinme hakkı var. Anayasa'ya aykırı mı? Aykırı. Bütçede bununla ilgili bir ödenek var mı arkadaşlar? Ya, daha bütçenin mürekkebi kurumadı, mürekkebi kurumayan bütçeye buradan ne kadar yük geleceği de belli değil, herkes ayrı bir şey söylüyor; kanun teklifini biz okuyoruz ayrı bir şey anlaşılıyor, orada kanun teklifini savunan arkadaşlar farklı bir şey söylüyor. Burnunun ucunu göremiyor iktidar ya! "2071, 2053" diyen Hükûmet, ya, madem böyle bir şey yapacaksın arkadaş, niye bunu bütçeye koymadın değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ERHAN USTA (Devamla) - Bununla ilgili bütçeye niye ödenek koymuyorsun? Yani bir gün sonrasını göremiyor, 2071 naraları atan bir şey var. Zaten bu projenin düşünülmeden, taşınılmadan paldır küldür seçime yönelik bir proje olduğunun en büyük kanıtıdır bu. Devletin sistemi burada bununla birlikte zaten yok edilmiştir. "Hane gelirinin yüzde 30'u" deniliyor, Türkiye'de hane gelirini nasıl takip ediyorlar, ben bilmiyorum. Bu kadar kayıt dışı olan bir ekonomide hane gelirini bilecek, onun yüzde 30'unun üzerinde destek verecek; bu da çalışacak bir şey değil. Orta düzeyde geliri olanların bunu zaten almaları mümkün değil, 25-30 milyar taksit ödeyemeyecekler. Ondan sonra, konut almanın imkânsızlığının da ikrarıdır bu; böyle bir şey ilk kez yapılmak durumunda kalınmıştır. Yüzde 5 yüklenici firma katkı tutarı şimdiden konut fiyatlarının üzerine bindirildi, zaten yani oradan, yükleniciden alacağınız bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - Bir de "Üç yıl boyunca katkı verilecek." denilmesi de üç yıl boyunca enflasyon çok yüksek gidecek, üç yıl boyunca yüksek enflasyon gittiği için, sonra, dolayısıyla bu paralar biraz daha komik hâle gelecek, ödenebilir hâle gelecek; bu, enflasyonun da yüksek olacağının, hâlâ önümüzdeki dönem yüksek olacağının en büyük tescilidir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)