| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA 13 ARALIK 1993 TARİHLİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ ARASINDA ANTALYA İLİNİN KEMER İLÇESİNDEKİ TAŞINMAZIN KAZAKİSTAN CUMHURİYETİNE KULLANDIRILMASINA İLİŞKİN PROTOKOLE DEĞİŞİKLİKLERİN VE EKLEMELERİN YAPILMASINA DAİR PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN (S. S: 413) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 12.03.2013 |
CHP GRUBU ADINA OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlarım; az önce burada hepimizin tanık olduğu konuşmalar doğrusunu isterseniz beni biraz hayrete düşürmedi dersem yanlış olur. Şundan dolayı: Burada Türkiye ile Kazakistan arasında yapılmış bir protokolün onaylanmasına ilişkin tasarıyı görüşüyoruz. Görüşmeyle ilgili sorumlu bakan Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı. Kendisine sorulan sorulara verdiği yanıtların yüzde 99,9'u enerji politikamızla ilgili.
Şimdi, birincisi, doğrusunu isterseniz, müzakeredeki bu bana çarpık görünen tablo hayli hayreti mucip bir tablo. Önce ona dikkatinizi çekmek istedim.
İkincisi, sevgili arkadaşlarım, burada Sayın Aytuğ Atıcı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yaptığı konuşmada söz konusu anlaşmanın gerisindeki yolsuzluklara değindi. Ortada yolsuzluk var mı, yok mu tartışması yapıldı. Bendenizin kanaatine göre burada ciddi bir yolsuzluk var. Ahmet çalmış, Mehmet çalmış meselesi olarak söylemiyorum. Söylediğim şu: Sayın Canikli, iktidar partisi grubu adına bu onaylanmasını istediği anlaşmanın gerisinde kendi parti dönemlerine ilişkin herhangi bir yolsuzluk, hatta yanlış olmadığını ama eski yıllarda yapılmış bazı yanlışların bir şekilde tamiri için çaba sarf ettiklerini söyledi. Oysa, kendi iktidarları döneminde yine kendileri tarafından -Maliye Bakanımız burada yok- 9 milyon 483 bin Türk lirası tutarında vergi kaçağı, kaybı olduğunu ifade ettiler. Bunda ne Sayın Atıcı'nın ne Sayın Canikli'nin ne de Sayın Toskay'ın herhangi bir ihtilafı var. Şimdi, bu 9 milyon 483 bin Türk lirası bir vergi kaybı ise -ki Sayın Canikli benim bildiğim kadarıyla bu dünyadan, yani defterdarlık yaptığı için bu vergi meselelerinden gelen bir arkadaşımız- bunun cezası olması gerekir idi devletin tarh ettiği saniyeden itibaren. Sayın Toskay, bunun 22 milyona kadar çıkabileceğini, hatta diğer kaybedilmiş gelirlerle birlikte 40 milyona kadar çıkabileceğini söyledi.
Diyelim ki Sayın Toskay'ın dediklerinin tamamını kabul etmiyor, sırf 9 milyon küsuru kabul ediyoruz, diğerlerini varsaymıyoruz. 9 milyon 483 bin Türk lirası hazineye girecek para değil miydi? Bu paranın hazineye intikal etmemiş olması, devletin kasasına girmemiş olması kayıp anlamına gelmiyor mu? Özellikle Canikli'ye sormak istiyorum, defterdarlık yapmış bir arkadaşımıza sormak istiyorum. Kendisinin bulunduğu o eski konumlarda bunu devletin kaybı olarak gördüğü için halkın, sokaktaki vatandaşın hakkının yenmekte olduğunu düşünmemiş miydi acaba hiç? Zannediyorum, kendisinin o dönemlerinde -bugün siyasetçi olduğu için başka şey söyleyebilir- ilk ifade ettiği şey "Bak kardeşim, devlete karşı vermen gereken parayı vermedin sen, yetimin hakkını gasbediyorsun." derdi veya demiştir.
Şimdi, bunun üzerinde durulmuyor. Burada kimse oradaki 9 milyon küsur liranın nereden tahsil edilmesi gerektiğini, nasıl tahsil edilmesi gerektiğini aramıyor. Ne yapılıyor? Tam tersine, şu protokolle, o para hiçbir şekilde teminat teşkil etmeyen bir vaade bağlanarak siliniyor. Nasıl bir vaade bağlanıyor? Türkiye'nin en güzel sahilinde, yerinde, 67 dönüm arazi Kazakistan devletine kırk dokuz yıllığına -bonkörlüğü sayesinde iktidarınızın- ilanihaye veriliyor. Karşılığı? Karşılığı Almatı'da 1,5 dönüm, muhtemelen de 2 dönüm bir arsa, bir de Aktau denen yer neresiyse, umarım -bendeniz gitmediğim için Kazakistan'a bilmiyorum- Kazakistan'ın uçsuz bucaksız?
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Liman şehri, liman.
OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) - Bilen mi var efendim? Liman mı?
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Hazar'da, Hazar Denizi'nde liman şehri.
OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) - Güzel, güzel, daha iyiymiş, benim düşündüğümden daha iyi. Sağ olun.
Öyle bir yerde 7 dönüm arsanın tahsis edileceğine ilişkin bir vaat var. Eğer 1993 yılında bu bizdeki 67, hatta ilk başta 44 dönümü devralan zihniyet, oradaki zihniyet, orada yaptığı vaade Kazakistan uygulamasında da aynı şekilde bakarsa, korkarım, o 1,5 veya üzerine koyacağınız 7 dönümlük arazinin de verilmesi verilmemesi muhtemelen bir sonraki kuşaklara kadar kalabilir.
Demek istediğim şu: Ortada devletin ciddiyetiyle ve devletin işleyişiyle, devletin kendi gelirlerine sahip çıkma yükümlülüğüyle katiyen uyumlu olmayan, bendenizin de kanaatime göre -ki Sayın Atıcı daha net olarak ifade etti- sokaktaki insanın, masum vatandaşın hakkını yiyen bir uygulama var. Bunun adı eğer "suistimal" değilse, neyin adı "suistimal" olur?
Deniyor ki: "2001 yılında bitmiş veya 2003 yılında bitmiş otel." Ha 2001 yılında bitmiş, ha 2003 yılında sevgili dostlarım, aradan geçmiş bunca yıl. Bunca yıl içinde o otele -bunun gerçi projesini belde belediyesinin tasdik ettiğine dair bir bilgi geldi ama- o olayın ardından adamlar istihdam edilmiş, müşteriler gelmiş, hatta, eğer yanlış bilmiyorsam, iktidarınızın büyük isimlerinin ağırladığı çok büyük isimler var orada, o benim sözünü ettiğim otelde. Yöreyi bilmediğim için umarım yanlış bir otelden söz etmiyorum.
HALUK İPEK (Ankara) - Kim onlar, açıklar mısınız?
OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) - Efendim, kim olduklarını gazeteler çok yazdı, siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum.
HALUK İPEK (Ankara) - Böyle afaki olmaz öyle!
OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) - O otelde böyle büyük isimlerin ağırlandığından da haberdarız.
Şimdi, acaba böyle protokolün çok fazla girip çıktığı otel yüzünden mi yahut onların girip çıkması yüzünden mi müfettişlerin pek fazla zorlayamadığı bir durum doğdu? Şimdi, oradaki otelin sahibinin yahut müstecirinin devlete olan borcunu, siz, Kazakistan'daki 7 dönüm araziyi alma vaadiyle bağışlıyorsunuz. O otelden adam kâr etmedi mi? Etti. Ederken vergi ödemesi gerektiğini düşünmedi mi? Düşündü. Orada istihdam ettiği insanların acaba devletin diğer kuralları açısından, sosyal güvenlikleri, vesaire açısından gerekleri yerine getirildi mi? Bilen yok. Ne var? Eğer devletimizin iktidarınız dönemindeki gücü yeterse oradaki otelin müstecirinden, 2011'den sonra, muhtemelen lütfedeceği kadar vergiyi tahsil edeceksiniz. Sizin böyle bir uygulamayı vicdanınızın kabul edeceğini zannetmiyorum ama etse de etmese de bu tasarıyı onaylayacağınıza emin olarak bakıyorum. Böyle yaparsanız da üzüntümü sizlere ifade etmek ihtiyacını duyduğumu söylüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)