GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:57
Tarih:01.02.2023

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; sizleri ve bizleri izleyen tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.

YÖK'le ilgili, maalesef, yirmi yıllık AKP iktidarında... Daha önce de arkadaşlar bahsetti, daha önceki zamanlarda da bazı durumlarda ben de ifade etmiştim; bizim kaldırmayı istediğimiz... 28 Şubat dönemlerinde, AKP iktidarı öncesinde Beyazıt'ta yaptığımız pek çok eylemde "YÖK kaldırılsın." diye taleplerimiz varken aradan yirmi yıl geçti, AKP bugün darbe kurumlarının arkasına sığınarak halk üzerinde, toplum üzerinde, konuşanlar, düşünenler üzerinde bir yaptırımı güçlü bir şekilde pratiğe ve politikaya dönüştürdü.

Ben hızlı bir şekilde, hemen şunu ifade etmek istiyorum: Üniversitelerde özellikle kadın akademisyenlerimiz, akademik çalışmalarını hâlâ ilerletmeye çalışan arkadaşlarımız -özellikle başta kadınlar olmak üzere, tabii ki bütün hepsi- araştırma görevlileri çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadırlar. 17/4/2020 tarihinde yürürlüğe giren "Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez. Bu fıkra kapsamında Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin hesaplanmasında ilgili mevzuat uyarınca aylıklara ilişkin hükümlerin uygulandığı kadroya bağlı ödemeler dikkate alınır." maddesi birçok vakıf üniversitesi tarafından uygulanmamaktadır. İsmi açıklanmayan 9 vakıf üniversitesine inceleme başlatıldığı YÖK tarafından duyurulmasına rağmen bu incelemenin sonuçları paylaşılmadı, hukuki olarak yapılması gereken maaş iyileştirmesi hâlâ pek çok vakıf üniversitesinde gerçekleştirilmedi.

Almaları gereken maaşları alamayan tam zamanlı akademisyenler, maaş alamamalarının yanı sıra çalışma koşulları bakımından da büyük zorluklar yaşamaktadırlar. Yetersiz akademik kadro sayısına rağmen öğrencileri bir gelir kaynağı, bir müşteri gibi görerek kontenjanlarını doldurmaya çalışan üniversitelerde, akademisyenler, büyük bir ders yükü altında ezilmektedirler. Akademisyenler 4, 5 ve hatta daha fazla ders vermek zorunda kalmakta, akademisyenlerden aynı zamanda akademik yayın çıkararak akademik çalışmalarını da devam ettirmesi beklenmektedir. Bu ders yüküyle 10-15 bin lira bandında maaş alan akademisyenlerimiz hâlâ var. Öğrenciyi üniversiteye çekmesi için üniversite tanıtımlarında görevlendirilerek okulların reklamını yapması da yine bu akademisyenlerin üzerine yükleniyor. Tanıtım günlerinde yıllık izin kullanmaları yasaklanarak aday öğrencileri aramak, okulun tanıtımını yaparak öğrenciyi çekmek, hafta sonu herhangi bir ek mesai verilmeksizin müşteri gözüyle görülen öğrencilerle ilgilenmek de yine onların görevi.

Bölümlerde az kişiyle çok iş yapılmaya çalışılıyor ve bundan da en fazla araştırma görevlileri mağdur ediliyorlar. Haklarına sahip çıkmak isteyen birçok araştırma görevlisi bazı üniversitelerde topluca işten çıkarılıyor, geriye kalan araştırma görevlileri de 2 hatta 3 kişinin iş yükü üzerlerine yüklenerek çalışmaya mahkûm ediliyorlar. Hafta içi akşam geç vakitlere kadar, hafta sonu da dâhil olmak üzere ağır çalışma koşullarında kendi iş tanımları içinde dâhil olmayan angarya işlerde çalıştırılırken aynı zamanda değersizleştirme, hakaret, aşağılama gibi mobbinglere maruz kalıyorlar. Üniversite kadro alımlarında birçok üniversitede liyakat uygulanmıyor, kadroların zaten kişiye özel açılması sebebiyle birçok akademisyen de kadro bulamıyor.

Burada kısa geçiyorum. Bazı vakıf üniversitelerinde bölümler yüzde 80 oranında yarı zamanlı hoca desteği almakta, saatlik ücreti 80-120 TL arasında değişen ücretlerle ucuz iş gücü sağlanarak ders yükleri giderilmekte ve akademik öğretim dönemi kurtarılma yoluna gidilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

HÜDA KAYA (Devamla) - Hemen tamamlıyorum Sayın Başkan, teşekkürler.

Burada tabii ki hemen ifade edeyim ki şunu da söylemek istiyorum, üniversitelerin sorunları çok fakat vakit kalmadı, yalnız şunu ifade etmek istiyorum: Her alanda, üniversitelerde düşünen, okuyan, yazan, konuşan her kesime yönelik ciddi bir tahakküm uygulanmakta. Sevgili arkadaşlar, bakın, İstanbul'da bazı imam-hatip okullarında öğrencilere takke dağıtılıyor; sabahları okul başlarken İstiklal Marşı'yla birlikte hadisler okutularak öğrenciler okullara alınıyor. Bu ne demektir? Hangi müfredatta bunun karşılığı vardır? Burada keşke biraz daha konuşma imkânı olsa pek çok örnekte de bunu ifade etmek isterdim. Modern bir Talibanizm politikası bu ülkenin geleceği olamaz arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)