GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ülkede yaşanan büyük deprem felaketine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:6
Birleşim:66
Tarih:28.02.2023

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; depremde yaşamını kaybeden bütün canlarımıza rahmet diliyorum, buradan saygıyla anıyorum onları ve yaralılara acil şifalar diliyorum.

Ben de depremin olduğu ilk saatlerde yola koyulanlardanım çünkü benim ailemin yaşadığı mahallede şu an 5 ev ayakta ve tamamı yıkılmış durumda; şu an ne bir komşumuz kaldı ne bir yakınımız kaldı doğru dürüst ve bugünden itibaren AKP ya da MHP sıralarından çıkıp "Depremin yaralarını sardık." demeye hiç kimse sakın ve sakın bu cüreti burada göstermesin. (AK PARTİ sıralarından "Hadi oradan be!" sesleri ve MHP sıralarından gürültüler) Siz yara sarmadınız; depremin ilk saatlerinden itibaren ben oradaydım.

İSHAK GAZEL (Kütahya) - Biz de oradaydık.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Senin ne haddine!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bazı bölgelerde iki gün, bazı bölgelerde üç gün boyunca devlet yoktu, yoktu, yoktu; yoktunuz, hiçbiriniz yoktunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yalan söylüyorsun, yalan söylüyorsun, iftira atıyorsun devlete.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Ailesini kaybetmiş olan, hangi siyasi partiden olursa olsun başım gözüm üstüne, aynı acıyı yaşadık.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Devlet ilk gün oradaydı, ilk saatte oradaydı; yalan söylüyorsun.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Herkese başsağlığı diliyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İşiniz devlete iftira atmak.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yalan söylüyorsun.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sükûnet içinde dinleyelim lütfen.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Ama giderken radyoda dinledim; Millî Savunma Bakanı "Askerimizle enkaz kaldırma çalışmalarındayız." dedi, bir asker yoktu. Yurttaş çatlamış yollarda mandalina sandıklarıyla trafik polisliği yaptı âdeta. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Enkazdaki insanların içeriden seslerini duyuyorduk "Kurtarın bizi." diyen sesleri. Dışarıdaki ailelerin çığlığına ortak olduk "Geliyoruz. biraz dayanın." diye. Önlüklü AFAD'cılar geldi, elinde bir kürek, bir kazma yoktu, küreği benden istediler; kepçeyi Samandağ Cumhuriyet Mahallesi'nde ben buldum, küreği ben verdim onlara; ağlayan AFAD'çıya tanık oldum "Elimiz kolumuz böyle gönderildik." "Yurt dışından gelecek ekiplerin ekipmanını kullanacağız." demişler onlara, oysa yurt dışından gelen ekiplerin Adana Havalimanı'nda nasıl bekletildiğine de ben tanığım; oradan oraya nasıl havale ettirilmesi gerektiğine, AFAD'la olan protokollerinin karşılığının verilmediğine canlı tanık benim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yalan ya!

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Sizsiniz yalan!

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Siz nasıl bir insansınız ya, nasıl bir yaratıksınız ya!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Burada çıkıp kimse hikâye anlatmasın, kimse hikâye anlatmasın.

Kızılay... Utanç verici bir şey ya, yüzü olan Kızılay'ın yüzüne tükürür ya! Kızılay çadır sattı, kan sattı, konserve sattı.

İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Yalan konuşuyorsun ya!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Ne yalanı, kendisi kabul ediyor ya! Kendisi kabul ediyor, bunlar "yalan" diyor ya! Utanmıyor da ya!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Biz ise yana yana çadır aradık yana yana. Su aradık, yemek aradık akrabalarımıza, ailelerimize, komşularımıza vermek için. Bugün Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Millî Savunma Bakanı açıklama üstüne açıklama yapıyorlar; gidin herhangi bir deprem bölgesine; normal yurttaşla, önceden planladığınızla değil, gerçek yurttaşla gidin konuşun "Defolun gidin." diyecekler size, "Gelmeyin." diyecekler, "Yoktunuz." diyecekler size.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Size diyecekler.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Demeye de devam edecekler çünkü devlet -üç hafta bıraktık geride bu depremi- hâlâ yok.(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Sizi kovmadılar mı Diyarbakır'dan, kovmadılar mı?

OYA ERSOY (İstanbul) - Ya, önce dinle dinle, saygı duy dinle! Yirmi bir gündür deprem bölgesinde o kadın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Onlarca kişi ailesinden kaybetmiş, yapmayın ya!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

OYA ERSOY (İstanbul) - Ayıptır ya!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bakın, bugün bizim bir görevimiz de bu Parlamentoda depremzedelerin taleplerini burada kararlaştırarak onların yaralarını sarmaktır.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Doğruları söyle orada, doğruları.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ya, neye itiraz ediyorsunuz, neye?

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Depremzede hâlâ çadırsız, hâlâ kuru gıdaya muhtaç, hâlâ hijyen malzemesine muhtaç ve toplumsal dayanışma ağları bunları hâlâ karşılamaya çalışıyor. Şimdi ise toplumsal dayanışma ağlarına operasyon üzerine operasyon çekmeye çalışıyorsunuz; utancın daniskası!

HASAN TURAN (İstanbul) - Doğrusunu söyle, çete onlar, uluslararası çete.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bakın, bir tane depremzede ne dedi, biliyor musunuz, ne dedi?

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - "Defolun gidin." dedi.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sus artık, sus!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Hayatta tanımadığım bir depremzede dedi ki: "Bugün bir utanç müzesi kurmalıyız ve bu utanç müzesine AKP iktidarının yandaşlarının fotoğraflarını sergilemeliyiz." Yüzyılın utancıdır bu; yüzyılın bu utancıyla yaşayacaksınız, yüzyılın bu utancıyla bu iktidardan alaşağı edileceksiniz, bunu böyle bilin.

Acımız çok derin, yaramız çok derin, kentlerimiz yıkıldı, hâlâ kentlerimiz üzerinde "Nasıl ticaret yaparız, çadırla nasıl ticaret yaparız?" diyen içi bomboş AFAD, bomboş Kızılayla karşı karşıyayız. Bu kürsüden çıkıp asla konuşma hakkına sahip değilsiniz.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Sen kimsin!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bu iktidar derhâl istifa etmelidir, bir dakika bile burada kalamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Hadi oradan!

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Kes sesini be!

HASAN TURAN (İstanbul) - Emredersin Paşam!

OYA ERSOY (İstanbul) - Halk emrediyor, halk!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bu iktidar derhâl istifa etmelidir ve bundan sonraki süreçte bu Parlamentonun en temel görevi "Depremzedelerin yaralarını nasıl saracağız?"'ı konuşmak olmalıdır. Depremzede, evi yıkılmış, ertesi gün ne olacağını bilmiyor, nasıl bir sabaha uyanacağını bilmiyor. Burada, biz, hep birlikte, meslek odaları, kitle örgütleri depremzedelerle birlikte yeniden kentlerimizi nasıl inşa edebileceğimizi konuşmak zorundayız. 5'li çeteyle, tüccarlarla değil, çadır satanlarla değil, gerçekten kamusal anlayışla bizim buna çözüm üretmemiz lazım. Bugün depremzede bunları bekliyor: "Evim yıkıldı, ne olacak? Yerine kim, ne inşa edecek? Ne karşılığında bu evler bize verilecek? Göç mü ettirileceğiz?" Bütün bu soruların yanıtlanması gerekiyor, yanıtlaması gereken de bu Parlamentodur.