GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:66
Tarih:28.02.2023

CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri, Grup Başkan Vekilleri; size bir şey söyleyeyim: Şu tavrınız var ya, bu tavrınızdan dolayı ilk günlerde sorunlar yaşadınız Sayın Cumhurbaşkanının itiraf ettiği gibi. Ya, deprem elbette oluyor, felaket; doğru, fakat bu felaket olmadan önce ne yapacağınızı bileceksiniz, felaket olduktan sonra gereğini yapacaksınız. Siz bunu düşünmediniz, belki de hazırlıklarınız vardı, yetersizdi belki ama vardı; düşünmediniz aynen bugünkü psikolojiye o sabah kapıldınız. "Aman ya, bu deprem oldu, şimdi iktidarımız bunun altında mı kalır? Acaba bunu nasıl örtelim?" Böyle bir psikolojiye girdiniz, buna gerek yok. Şu saatte de aynı şeyi yapıyorsunuz, buna gerek yok değerli arkadaşlarım. İstanbul'da bunu yaptınız, aleyhinize oldu. Bu tutum, tavır siyasi de değil değerli arkadaşlarım, bunu bir öneri olarak, bir uzman önerisi olarak bir tarafa not edin.

Değerli arkadaşlarım, bu EYT'yle ilgili düzenlemede Sayın Grup Başkan Vekili, AKP'den konuşma yapan arkadaşımız, tabii, yanlış bilgiler verdi. "Millet, milletvekilleri hiçbir şey okumuyor, bilmiyor." gibi filan davrandı. Öyle değil yani "Biz söz vermiştik." filan... Söz möz vermemiştiniz, Sayın Cumhurbaşkanı çıkmıştı "İktidarıma mal olsa bile ben bunu yapmayacağım." falan demişti. Hatta daha büyük bir laf etmişti bugüne de biraz benzer, "SGK sisteminin çökmesini istemelerinin tek sebebi kaos ortamından kendilerine siyasi rant devşirmek." Ya, böyle laflar da etmişti. Şimdi, kaos ortamında rant devşirmek için mi getirdiniz bu yasayı? Değerli arkadaşlarım, böyle değil yani siz söz vermemiştiniz. İnanmıyorsunuz buna ama "Ne yapalım seçim geldi meçim geldi, epey de geciktirdik." falan diyorsunuz.

Bakın, bu olay öyle anlatıldığı gibi değil değerli arkadaşlarım. "Evet, bizden önce çıktı, bizle ilgisi olmayan." dedi. Var, sizinle bal gibi ilgisi var. Evet, bu kanun önce 8/9/1999'da yürürlüğe girdi ve denildi ki: "İşte, bu saatten sonra, bugünden sonra işe girenlerde kadınlar 58, erkekler 60 yaşında emekli olur şu günleri doldurduktan sonra." Sadece yetmedi orada "Kadın iştirakçilerden yirmi, erkek iştirakçilerden yirmi beş fiilî hizmetini dolduranlar istekleri üzerine emekli olurlar." diye bir şey de tanıdı. Bir madde daha ekledi. "İki yıldan az kalan iştirakçiler için kadınlar 38, erkekler 43 yaşında emekli olabilir." dediler.

Sonra Anayasa Mahkemesi dedi ki: "Ya, yanlış yaptınız, büyük bir haksızlık var, bunu kademeli yaparak bir miktar düzeltin." diye öneride bulundu. Onu kalkarak... Aynı Ecevit Hükûmeti bu sefer seçimden, hani sizin iktidara geldiğiniz seçimden bir süre önce, 23/5/2002 tarihinde bir kanun çıkararak kademeli emeklilik sistemini getirdi.

Bugün sizin başınıza bela olan ve Akbaşoğlu'nun da hiç okumadığı belki de ya da bile bile görmezden geldiği şey budur. Bu kademeli emeklilik sisteminden dolayı siz bugün verdiğiniz sözü tutamıyorsunuz. "5000 prim gününü tamamlayan yaşa bakılmadan emekli olacak." diye açıkladınız ya; öyle yapmadınız, 5975 güne kadar çıkardınız. Niye? Bundan dolayı. Bu da sadece Ecevit Hükûmetinin sizin başınıza açmış olduğu şey değil. Siz 2006'da geldiniz değerli arkadaşlarım, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'yla geldiniz; hani 58'i 60'a çıkarmıştı ya Ecevit Hükûmeti ve bela açmıştı size; siz de kademeli bir şekilde kadın ve erkeği eşitlediniz -bak, toplumsal cinsiyete filan da karşısınız- siz eşitlediniz onları ve kademeli bir şekilde 65 yaşa çıkardınız emekliliği yani sizin yaptığınız iş, düzeltilen şey budur. Bunları açık açık millete söyleyeceksiniz yani. Her şeyden -problem olmasa bile problem varmış gibi- problem çıkaracaksınız ve ondan sonra da suyun üzerine çıkacaksınız, öyle değil arkadaşlarım. Büyük eksiklikler var, sadece bu değil.

Çıraklar, çıraklar en kötü şartlarda çalışan insanlar ya; bunlar prim de ödüyorlar ama bunlar sakatlığa, iş kazasına sayılıyor yani SGK primi olarak kabul edilmediğinden dolayı bu insanlar emekli olamıyor. Büyük haksızlıklar yaptınız. Emeklilerle ilgili şimdi düzeltebilirdiniz. Çok düşük oranda emeklilik maaşı bağlanıyor. Arkadaşlar, 5.500 liraya nasıl geçinilir ya? Neyse, onları geçiyorum.

Gelelim depreme, depremle ilgili birkaç bir şey söyleyeyim. Bakın, bir adam bir şey söylemiş, iki adam bir şey söylemiş; şimdi, bunu buraya getirip on dakika EYT'de şey yapacaksınız; efendim, ille de işte, zeytinyağı misali suyun üzerine çıkacaksınız ve... Bütün insanları, kim olduğu belli değil... "Fitne için gittiniz." "Efendim, kötü niyetle gittiniz." "Ahlaksızlar!" Kimler bu ahlaksızlar Sayın Cumhurbaşkanım? Vazgeçti Sayın Elitaş, gitti, işte "Ahlaksız, adi..." bilmem ne diye millete hakaret etti, sonra vazgeçti. Bir uzman ona dedi ki: "Sayın Cumhurbaşkanı, bu tutum yanlış." Ne yaptı Adıyaman'a? "Buraya üç gün gelemedik, kusura bakmayın; helallik istiyorum." dedi. Kimden helallik istiyorsun? Nasıl helallik istiyorsun? Bu ayrı bir konu. Doğrusu budur, bu yolla devam edin, burayı germeyin; burada... Birkaç ay kaldı değerli arkadaşlar.

Bakın, siz çöktünüz. Aslında "İstifa edin." diye statlarda bağırdılar ya yani istifa etseniz bile devam edeceksiniz, seçime şurada üç ay kaldı, devam edeceksiniz ama hiçbir şey yapmayın, hiçbir şeye elinizi sürmeyin, sadece sivil toplumu da diğer partileri de katın, deprem bölgesindeki acil işler yapılsın çünkü sizin yapacağınız hiçbir şey yok.

Değerli arkadaşlarım, araştırdım. Ya, bu ne arkadaşlar ya? 2018'de Kızılay holdingi kurdunuz; Kızılay İçecek, Kızılay Etki Yatırım, Kızılay Biyomedikal, Kızılay Teknoloji, Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi -faizciliğe başladı- gibi 12 tane şirket kurdunuz. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir millî insani yardım kuruluşu holding olmamış, siz bunu nereden keşfettiniz? Sayın Cumhurbaşkanı tüccar siyasetinden falan söz etmişti, bu kadar basit değil.

Siz hani Amerika'ya karşı çıkıyorsunuz ya "Ey, Amerika!" falan, siz Amerika'nın dibisiniz, neoliberalizmin Türkiye'deki temsilcisisiniz. "Neoliberalizm" filan deyince susuluyor. Neoliberalizm değerli arkadaşlarım, o zamana kadar ticaretin konusu olmayan her şeyi, her malı mülkü, hizmeti, havayı, suyu, her şeyi ticarileştirmektir. Sosyal yardımı ticarileştirdiniz değerli arkadaşlar. Ya, siz depremde zaten gömüldünüz. Ya, Sayın Elitaş, ne bağırıp çağırıyorsunuz burada, milleti geriyorsunuz? Bitti bu iş yani bunu kabul edin. Niye? Ya, insanlar donuyor, titriyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Sizin belediyeleriniz niye çadır göndermiyor?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Hani, gitmediniz iki gün, insanlar donarak öldü filan.

SALİH CORA (Trabzon) - Ankara, İstanbul niye çadır göndermiyor Sayın Bekaroğlu? İstanbul, Ankara niye çadır üretmiyor ya?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Ama canlı çıkanlar titriyor, ölüyor.

Kızılay yardım veriyordu. Arkadaşlar, ben çocukken Kızılaydan dolayı beş gün, bir hafta okula gitmedim. Niye biliyor musunuz? Zarf verdiler bana, zarf; eve getirdim, annem bir kuruş atamadı, atamadığından dolayı, para gelip, dayımdan borç alıp oraya bir para koyana kadar ben okula gitmedim. Kutsal bir şey bizim için. Bunu kirlettiniz, bunu yok ettiniz ya, daha ne yapacaktınız siz değerli arkadaşlarım? Bu gerçek. Yani siz tükendiniz, olabilir; yoruldunuz, olabilir; çekilin, artık yapacak hiçbir şeyiniz yok. "Efendim, stadyumu kapatacağız." İşte "Beşiktaştan istifa edeceğiz." "Şunu yapacağız, bunu yapacağız..." Bunlarla gidecek hiçbir şeyiniz yok. Milleti fazla germeyin.

Değerli arkadaşlar, imar affı çıkardınız. Şurada, Mehmet Muş arkadaşımız ben konuşurken dedi ki: "Hadi bakalım, söyle Bekaroğlu, söyle Bekaroğlu, karşı mısın imar affına, söyle!" Seçmene şikâyet edecek. Çıkardınız. Orada dedik ki size: "Hiç olmazsa bunu fırsata çevirelim arkadaşlar, şöyle bir şey koyun: Depreme, afete dayanıklı olmayan, afetle ilgili sınavı geçemeyenler için iki sene zaman koyalım. Toplanan paraların bir kısmını, hatta hepsini... Bütün Türkiye'nin konut stokunu, bina stokunu tamamıyla muayene edelim; sakat olmayanlara, tamam, verelim belgeyi, siz de bunun siyasi rantını geçin, yaşayın." 2018 seçiminden evvel Sayın Cumhurbaşkanı Maraş'a gitti "150 bin kişinin evini verdim." Dedi, Hatay'a gitti, "180 bin kişinin evini verdim." dedi, Adıyaman'a da aynı şeyi dedi: "100 küsur bin kişi..." Şimdi, Adıyaman'a gitti "Hakkınızı helal edin, iki gün gelemedim, insanlar donarak öldü. Evet, biz de hata yaparız." dedi. Niye dedi bunu? Buna inandığı için demedi arkadaşlar, kusura bakmayın, niyet okuması falan yapmıyorum; uzmanlar, iletişimciler dediler ki: "Sayın Cumhurbaşkanı, bak, bu şekilde davrandığın için İstanbul'da battın, gene batarız. Bu küfür müfür..." "Küfür" kelimesini çıkarıyorum. "Böyle hakaret makaret, böyle şeyleri yapmayalım, daha alttan alttan alalım, milletle kavga olmaz." Bakın, milletle kavga olmaz, size söyleyeyim ama bu taraftar var ya taraftar, hele hele Beşiktaş taraftarıyla kavga hiç olmaz. Aman ha, aman ha, tribünlerle falan kavga etmeyin, bunlar öyle değil. Bakın, siz 4,5 milyar dolar imar affı için para topladınız. Deprem vergileri filan kaç liradır, ne kadardır, nerede yazıyor onları bilmiyorum? Onları da sorduk, doğru dürüst cevap vermediniz. Bakın, bu para 4,5 milyar. Sadece bu, yeni yeni, 2018'den bu yana. Ne yaptınız 4,5 milyarla?

SALİH CORA (Trabzon) - TOKİ'nin yaptığı konutları görmüyor musun Sayın Bekaroğlu?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Yani gerçekten yirmi küsur senede siz depremle ilgili ne yaptınız, ben size söyleyeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

SALİH CORA (Trabzon) - TOKİ'nin yaptığı konutları görmüyor musun Sayın Bekaroğlu?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Evet, TOKİ'yle yaptınız, sattınız onları.

SALİH CORA (Trabzon) - Bir tanesi yıkıldı mı?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Emlak Konut üzerinden sattınız, zenginlere verdiniz.

SALİH CORA (Trabzon) - Bir tanesi yıkıldı mı?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Deprem dönüşümü farklı bir şey. 2012'de miydi?

SALİH CORA (Trabzon) - Kentsel dönüşüm yapmadık mı?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - 2013'te çıkarmış olduğunuz yasa, dönüşüm yasası bambaşka bir şeydi; onu rant için kullandınız, kızıyorsunuz. "Kim 'rant' dediyse bu depreme o sebep oldu, ölümlere..." Hayır, siz onu istismar ettiniz, hiçbir zaman gidip Zeytinburnu'nda dönüşümde kullanmadınız çünkü oradaki binalar para etmiyordu. Nerede kullandınız? Yahu Bağdat Caddesi'nde yenilenmeyen bina kalmadı. Bu mudur yani Fikirtepe'de falan yaptığınız? Deprem dönüşümü bu değil arkadaşlar. Hiçbir şey yapmadınız, bunun karşılığını aldınız ve en kötüsü -milletin yardım için cebinden keserek vermiş olduğu- Kızılayı holding hâline getirdiniz.

SALİH CORA (Trabzon) - Siz ne yaptınız?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - O Kızılay Başkanı hâlâ duruyor; dün akşam bir televizyonda bir havalar, afralar, tafralar, her şeyi biliyor filan. Yazıklar olsun ya!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Millet size öyle bir şamar atacak ki, öyle bir şamar atacak ki bizim bir şey dememize gerek yok arkadaşlar. Millet her şeyi görecek...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - O kadar mıydı? Neyse, ben helal ediyorum hakkımı.