GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:67
Tarih:01.03.2023

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken büyük deprem felaketinde yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum, ulusumuzun başı sağ olsun.

Sayın milletvekilleri, bu büyük felaket karşısında iki gün boyunca hareketsiz kalarak kayıpların artmasından sorumlu olan bu beceriksiz iktidar, ilk günden itibaren kalkıp 85 milyonun gerçeklerden haberdar olması için çalışan gazetecileri hedef aldı. Deprem bölgesine ilk anda koşan ve haftalardır her türlü güçlüğe rağmen şehirlerde, köylerde enkazların başında depremzedelerin sesini duyurmak için habercilik yapan meslektaşlarımı yürekten kutluyorum. Ama değerli arkadaşlarım, gerçek habere, bilgiye her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz bu süreçte gazetecilerin ödülü yine sansür, tehdit ve yasaklar oldu. On binlerce yurttaşımız enkaz altında kurtarılmayı beklerken o bölgeden kesintisiz yayın yapan bir televizyon kanalı tam üç gün karartıldı. Soruyorum: Sırası mıydı Tele1'i kapatmanın? Cumhurbaşkanı bile iki günlük gecikmeyi itiraf ederek af diliyor ama o gecikme nedeniyle yaşanan can kayıplarını eleştiren kanallara en ağır cezaları vermekten geri durmadınız. Halk TV, Fox TV ve Tele1'e 7 milyon lira para ve yayın durdurma cezaları verdiniz. Soruyorum: Şimdi bir özür bile dilemeyecek misiniz o kanallardan? Soğuktan donarken "Çadır yok." diye feryat edenlerin sesini duyuran kanallara ceza yağdırırken diğer taraftan dağıtmadığınız ama stok yapıp sattığınız çadırlar için "Kileri de varmış, antresi de varmış." diye yaptırdığınız reklam haberlerinizden biz utandık, sizin hiç mi yüzünüz kızarmıyor? İhmalleriniz nedeniyle bölgeden yükselen tepkiler duyulmasın diye basını sansürlediniz, 20'den fazla gazeteciyi gözaltı ve engellemelerle haber yapmaktan alıkoydunuz. Fatih Altaylı, Enver Aysever, Merdan Yanardağ, Seyhan Avşar, Mir Ali Koçer'i soruşturmalarla, 250 yurttaşımıza mezar olan Ebrar Sitesi önünde Maraş Belediye Başkanına soru soran Fox TV muhabiri Gülşah İnce'yi korumalarla; Maraş'ta T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nu, Malatya'da Halk TV'den Ferit Demir'i, Hatay'da Anıl Olcan'ı polisle, askerle; Diyarbakır'da Ahmet Kanbal'ı, Adıyaman'da Rabia Çetin'i korucularla susturmaya kalktınız. Adana'da hastanede çekim yapan Evrensel muhabiri Volkan Pekal'ı, Urfa Birecik'te yıkılan binayı çeken gazeteciler Mahmut Altıntaş ve Sema Çağlak'ı gözaltına aldınız. Enkaz başında haber takibindeki onlarca gazeteciyi OHAL gerekçesiyle engellediniz. Deprem yardımlarını haberleştiren Deutsche Welle muhabiri Alican Uludağ'ı trollerinizle hedef gösterip ajanlıkla suçladınız. Böyle bir felakette dahi hedefinizde gazeteciler vardı. İçişleri Bakanınız koordinasyonun yetersizliğini haberleştiren yayın kuruluşlarını hedef alırken küçük ortağınız da zamanını gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulunmak için harcadı. Deprem bölgesiyle de kalmadınız, üniversitelerde uzaktan eğitim kararını protesto eden öğrenciler ve onlara yönelik orantısız polis müdahalelerini görüntüleyen gazetecileri engellediniz. Basını engellemekle yetinmediniz; bölgede artçı depremler sürerken daha arama kurtarma çalışmaları bitmemişken hiç utanmadan televizyonlara "Aman rutine dönün, depremzedeleri konuşturmayın." diye talimat bile verdiniz. Bir de ne yaptınız biliyor musunuz en acısı, en korkuncu? Enkaz altındaki yüz binlerce depremzede sosyal medya aracılığıyla yardım çığlığı atarken, siz onlara arama kurtarma ekibi göndereceğiniz yerde seslerini kısmanın derdine düştünüz. Twitter'ı TikTok'u saatlerce, hukuksuzca ve vicdansızca sansürlediniz. Eleştirilere katlanamadığınız için gerekçe dahi göstermeden Ekşi Sözlük'ü kararttınız. Tam 340 haber ve internet sitesine erişimi engellediniz. Ülkenin tek gündemi dayanışmayken sizin önceliğiniz sansür oldu, baskı oldu. Şu en kısa ayda 31 gazeteci, hâkim karşısına çıktı. Diyarbakır'da, Ankara'da davalarda 25 gazeteci hâlâ tutuklu. Metin Uca ifadesi yüzünden gözaltına alındı, Emin Çapa 2 tweet'i nedeniyle ifadeye çağrıldı. Biz anbean ekran karşısında haber beklerken sırası mıydı gazetecilerle uğraşmanın, soruyorum sizlere.

Değerli milletvekilleri, konuşmamı bitirirken deprem bölgesinde yaşamını yitiren 26 basın emekçimizi saygıyla anıyorum. Yaşasalardı eminim ki en önemli tanıklık onlara ait olacaktı. Acılı ailelerine ve basın camiamıza başsağlığı diliyorum.

Sayın milletvekilleri, enkaz altındaki binlerce yurttaşımızın sesini duyurmamak, gerçeği aktarmamak suçtur, günahtır, vicdansızlıktır, gazeteciliği yok etmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gazetecilerin kalemi, kamerası, deklanşörü o bölgede olmazsa gerçekler bilinmez; yanlışlar, hatalar, ihmaller düzelmez. Sansürle, yasakla, karartmayla biz bu depremin yaralarını saramayız. Ulusça kenetlenmemiz gereken şu günde ülke olarak önceliğimiz, 85 milyonun gözünü, kulağını, ağzını kapatmak olmamalıdır; önceliğimiz, ifade ve basın özgürlüğü olmalıdır.

Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.