| Konu: | Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2023 |
HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaşadığımız bu acı, ağır, felaketli günleri geçirmekteyken tabii bu kadar yoğun gündemin içerisinde dikkatlerden kaçan, gündemde pek konuşulmaya fırsat bulunamayan, çok önemli, çok vahim bazı AKP pratikleri de olmaya devam ediyor.
Depremin olduğu gün arkadaşlar, 6 Şubat 2023'te İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Diyanetin talebi ve şikâyeti üzerine İhsan Eliaçık'ın "Yaşayan Kur'an" mealinin yasaklanması kararını verdi, depremin olduğu gün. Aynen, OHAL ve deprem gündeminden istifade ederek, Allah'ın bir lütfu gibi görerek ormanları, meraları inşaata, ranta açma kararlarında olduğu gibi inançlara, sizin gibi düşünmeyenlere, sizin gibi inanmayanlara karşı da nasıl haksızlık yaptığınızı Türkiye halkı bir kez daha gördü ve hukukun nasıl iflas ettiğini, Diyanetin talebini Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin bir referans alarak İslam'ın temel kaideleri üzerinde yaptığı şikâyet üzerine bir Kur'an mealinin bugüne kadar kitapların toplatılması kararını gördük, yasaklanması kararını da gördük ama bugün geldiğimiz AKP pratiğinde Kur'an mealinin üstüne bir de toplatılma, yasaklanma ve imha kararı. Ben bunu soru önergesiyle de sordum zaten, neyle imha edeceksiniz? Yakarak mı, makineden kırparak mı? Kur'an sayfalarını, meallerini, neyle imha etmeyi planlıyorsunuz? 2022'nin o gerilimli günlerinde Profesör Doktor Gazi Özdemir'in de Kur'an mealini yasaklamıştınız. Edip Yüksel'in de mealini yasaklamıştınız ve bu İhsan Eliaçık'la da devam ediyor. Görülüyor ki Kur'an'ı Kur'an'la yorumlayanlara karşı bir çekememezliğiniz var, bir tahammülsüzlüğünüz var. Diyanetin Din İşleri Yüksek Kurulu hangi cemaatlerin, hangi yapıların kontrolüne geçti? Kimlerin kontrolünde, kimlere prim verdiniz de sizin gibi düşünmeyen muhalif Kur'an yorumcularına karşı bir savaş açtınız. Türkiye'den, buradan bir kez daha halkımıza duyuruyorum: "28 Şubatlarda biz şunu yaptık, biz bunu yaptık..." Siz hiçbir şey yapmadınız; yaptığınız şey bugün geldiğiniz noktada Kur'an'ı yasaklamaktır, mealleri imha etmektir. Nasıl imha edeceksiniz? Engizisyon gibi, meydanlarda toplayıp yakacak mısınız? Yaparsınız ama şurada kalmış birkaç ay, bunu yapmaya da fırsat bulamayacaksınız.
Ve burada şunu da sormak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti'nin mahkemeleri Diyanetin şikâyeti ve talebi üzerine Kur'an meali için yasaklama, toplatma ve imha kararı verirken İslam'ın temel niteliklerinin sakıncalı bulması açısından bu kararı veriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin hangi mahkemesi İslam'ın temel niteliklerinin kriterlerini, ilkelerini tahlil etme, analiz etme, tartışma, yorum yapma hakkına ve ehliyetine sahiptir? Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde mahkemelerde İslam'ın temel niteliklerini tartışıp yorum yapan bazı mahkemeler oldu da hâkimler yetişti de biz mi bilmiyoruz acaba? Ve bu temel nitelikler neymiş efendim? İman, hac, namaz, ibadet, miras, tevhit, iblis, cinler, melekler, gayb gibi konularla ilgili farklı yorumlar yapmış; ehlisünnete aykırı davranışlar, yorumlar yazmış, konuşmuş. Halkımız 14 Mayısta elbette bunun hesabını verecek, sizler bir şekilde not etmeye devam ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Soracak Hüda Vekil; vermeyecek, hesap soracak.
BAŞKAN - Tamamlayayım lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sizler bir şeyleri not almaya devam edin, bu halk da bizler de notlarımızı tutmaya devam ediyoruz.
Sevgili arkadaşlar, burada muhalif bazı vekillerimizin, hepimizin konuşmalarında, yüz şekillerimizde, vücut dilimizde, ağzımızdan çıkan kelimelerimizde, günlerin, depremde gördüğümüz o travmatik sahnelerin birikimiyle burada iktidara hesap sormaya çalışırken bizlere bu noktalardan eleştiri yapıyorsunuz. Ben sizlere sormak istiyorum ya: Biz deprem bölgesinde canımızla uğraşırken -internetin çekmediği o durumlarda, çektiği bazı yerlerde- sizin Genel Başkanınızla -depremin 2'nci, 3'üncü günüydü sanırım- rast geldik orada bir yerde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür ediyoruz.
HÜDA KAYA (Devamla) - Hemen kapatıyorum Sayın Başkan. Mümkün mü son cümlemi kullansam?
BAŞKAN - Peki, son cümlenizi alalım.
HÜDA KAYA (Devamla) - Siz çocuklarınıza o Genel Başkanınızın yüz şeklini şemailini gösterirken korkmadınız mı? Siz Genel Başkanınızın ağzından çıkan o kelimeleri hiç utanmadan çocuklarınızla birlikte dinleyebiliyor musunuz, izleyebiliyor musunuz? Başkasına hesap sormaya hakkınız yok. Edebi, ahlakı siz bizlerden öğreneceksiniz. Önce aynayı tutun, kendinize bakın. Eğer edep, eğer kelime, eğer hakaret, eğer şiddet, öfke, nefret görecekseniz önce Genel Başkanınıza dönün, hesap sorun.