| Konu: | Deprem bölgesindeki kayıp çocuklara ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanının konuya ilişkin açıklamasına, Kayseri'nin Sarız ilçesinin afet bölgesi kapsamına alınması gerektiğine, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hasarlı yapı verileri arasındaki farklılığa; Kayseri'de oynanacak Fenerbahçe-Kayserispor maçına Fenerbahçeli taraftarların alınmayacağına ilişkin karara mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiğine, tribünlerde "Hükûmet istifa!" sloganları nedeniyle bazı taraftarlara verilen cezalara; Anayasa ve Adalet Karma Komisyonunun Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın dokunulmazlıklarının kaldırılması yönünde verdiği karara ve Yunanistan'da yaşanan tren kazası sonrası Ulaştırma Bakanının istifa etmesine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 02.03.2023 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizi yasa boğan depremler sonrasında afet bölgelerinden sürekli olarak çocukların bulunamadığına ilişkin, çocukların kayıp olduğuna ilişkin ihbar ve kayıp ilanları gelmektedir. Depremin 24'üncü gününde de çocukların akıbetine ilişkin tatmin edici bir açıklama henüz Hükûmetten gelmemiştir. Hatta ne acıdır ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık dün Mecliste yaptığı bir açıklamada kayıp çocuklar hakkında konuşurken çocukların önemli bir kısmının sağlık kuruluşlarında olduğunu varsaydıklarını ifade etmiştir. Ben buradan Sayın Bakana seslenmek istiyorum: Hem aileler hem de kamuoyu vicdanı sizden varsayım değil, net bilgileri öğrenmek istiyor. Böylesi vicdanları yaralayan önemli bir konuda bilgi sahibi olmaması Bakanın ve varsayımlar üzerinden konuşması bizim açımızdan endişe verici bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener depremin ilk gününden itibaren Gölcük depreminde yaşadığı tecrübeleri aktararak çocukların bu tip felaketlerde tehlike altında olduğunu öngörüp uyarmasına rağmen Bakan Derya Yanık'ın ve bünyesinde çalışan Bakanlığın konuyla ilgili herhangi bir tedbir almadığı anlaşılmıştır. Dünkü açıklamasında gördüğüm üzere Sayın Bakanın konu hakkında da hâlen bir bilgisi bulunmamaktadır. Başta Sayın Erdoğan olmak üzere Sayın Bakana ve Hükûmet yetkililerine çağrımız odur ki çocuklarımızın akıbetini tespit edin ve hâlen varsa çocuklarımızı ailelerine teslim edin, Hükûmet olmanın gereğini hiç olmazsa bir kez yerine getirin diyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birçok milletvekilimiz gibi bizim Kayseri Milletvekilimiz Sayın Dursun Ataş da hâlen deprem bölgesindedir, işin başından itibaren deprem bölgesindedir. Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen o 11 ilin dışındaki şehirlerin başında da Kayseri gelmektedir. Bugüne kadar Kayseri bazında görülen en şiddetli deprem olarak ifade edilmektedir ve birçok yapıda yani gerek konutlarda, iş yerlerinde ve hatta ahırlarda hasara neden olmuştur. Özellikle Kahramanmaraş sınırına yakın Sarız ilçesi yıkılan ve ağır hasar gören binalar bakımından Kayseri'nin depremden de en çok etkilenen bölgesidir. Bu anlamda hem Milletvekilimiz Sayın Dursun Ataş'ın hem de bizim İYİ Parti Grubu olarak talebimiz Kayseri'nin Sarız ilçesinin de afet bölgesi kapsamına alınmasını istiyoruz, afet bölgesi olarak tanımlanmasını istiyoruz.
Diğer bir husus da bu, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının verileri arasında, hasarlı yapılar verileri arasında bir farklılık bulunmaktadır, bu farklılığın da bir an evvel iyi çalışılıp düzeltilmesi gerekiyor; bu farklılığın bu kadar oluşmasının da sebebini anlama imkânımız yoktur. Dolayısıyla Kayseri halkı da diğer vatandaşlarımız gibi hızlı bir şekilde yaralarının sarılmasını Hükûmetten beklemektedir.
Şimdi, birkaç gün önce biliyorsunuz bu Fenerbahçe-Kayseri maçında Fenerbahçeli taraftarların Kayseri maçına alınmayacağına ilişkin Kayseri İl Güvenlik Kurulu tarafından bir karar alınmıştı, tabii, bu kararı kınamıştık buradan, anayasal bir hak olan protesto hakkının bu şekilde kısıtlanamayacağını söylemiştik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Bugün, az önce iyi bir haber aldık, konunun mahkeme tarafından yürütmesi durdurulmuş, bakalım nasıl sonuçlanacak? Ancak skandal bununla da kısıtlı kalmıyor. Şimdi, ikinci yapılan şey, bu "Hükûmet istifa!" sloganları nedeniyle bazı taraftarlara da spor müsabakaları ve antrenmanları seyirden men cezası verilmiş, ya bunu hiç kabul etmek mümkün değildir. Yani bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olarak değerlendirirsem siyasi açıdan bu bir fecaattir, bir vatandaş olarak değerlendirdiğimizde de bu, hukuku katletmektir diye ifade etmek istiyorum. Bundan sonraki hedefinin de ne olduğunu buradan Hükûmete sormak istiyorum: Yani ne yapacaksınız, seyircinin ağzına bant mı çekeceksiniz, statları tamamen mi boşaltacaksınız? Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değildir. Hükûmet baskı ve korku iklimini yaymaya çalışıyor ancak şu bilinsin ki alınan bu kararlar da bir yandan da aslında Hükûmetin vatandaştan korktuğunu gösteriyor. Artık vatandaş konuşacak, vatandaş anayasal hakkını kullanacak, protesto etmek gerekiyorsa protesto edecek bunları da hiçbir şekilde kısıtlama imkânı olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Son iki konu olarak da Sayın Başkanım, biliyorsunuz, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Lütfü Türkkan ve CHP Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır'ın dokunulmazlıklarının kaldırılması yönünde karar verdi. Yani bunun zaten çok antidemokratik bir şey olduğunu, haksız, hukuksuz bir uygulama olduğunu defalarca gündeme getirmiştik. Hakikaten 1.760 tane dosya var yani adam öldürmeden tutun dolandırıcılığa, devleti soymaya, sahteciliğe, hırsızlığa, ihaleye fesat karıştırmaya, devleti hortumlamaya kadar bu gibi dosyalar dururken cımbızla 2 tane dosyanın çekilmesi... Bu zaten yanlıştı, hele hele bu kadar büyük bir acıyı yaşadığımız dönemde dahi bu haksız siyasi tutumundan iktidar tarafının vazgeçmemesini yadırgadığımı bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum. Bunları kabul etmek hiçbir şekilde mümkün değildir.
Dün, biliyorsunuz, Yunanistan'ın Larissa kentinde bir tren kazası meydana geldi, 43 kişi hayatını yitirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) - Ben burada Yunan halkının acısını paylaştığımı ifade etmek istiyorum.
Tren kazasının ardından Yunanistan Ulaştırma Bakanı -Türkiye'de böyle bir şey olmuyor zaten- "Böyle trajik bir kaza yaşandığında hiçbir şey olmamış gibi devam edemeyiz." diyerek haksız yere ölen insanların anısına istifa ettiğini açıklamıştır. 43 kişinin vefatının üzerine böyle bir açıklama yapmıştır. Tabii, Türkiye'de büyük tren kazaları oldu, istifa olmadı; işte, Soma faciası oldu, istifa olmadı. Yani orada, bakın, 43 kişinin -1 insan dahi önemli- ölümünden sonra Ulaştırma Bakanı istifa ediyor. Türkiye'de 45 bin kişi ölüyor, bir yetkili istifa etmiyor. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bu, Türkiye'nin geldiği noktayı gösteriyor; Türkiye'nin ne kadar hukuksuz bir şekilde yönetildiğinin, antidemokratik bir şekilde yönetildiğinin en büyük göstergesidir.
Ben tekrar Hükûmeti, iktidarı sorumluluğunu hissetmeye davet ediyorum ama şu sözü de hatırlatmadan geçemeyeceğim "Ar çatlarsa söz bitermiş."
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.