| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 27.03.2012 |
ADİL KURT (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, böyle bir önerinin nesinin aleyhinde konuşacağız? Doğrusu AK PARTİ adına konuşan hatip de aleyhinde konuşamadığına göre, ben de aleyhinde konuşamayacağım, ben lehte görüşlerimi ifade edeceğim. Çünkü bu konuda aleyhte bir fikir beyan etmek mevcut koşullarda mümkün değil. Çünkü maalesef, Türkiye'de hukuk sistemi egemenlerin tahakkümüyle yönlendiriliyor, kim iktidardaysa hukuk sistemini de kendine göre dizayn ediyor ve peşi sıra hukuksuzluklarla yüz yüze kalıyoruz. Bu dönemde ülkemizde yaşanan gelişmeleri bir bir masaya yatırdığımızda aslında hepsinin temelinde adaletsizlik olduğunu, hukuksuzluk olduğunu bir bir görmüş olacağız. Buradan konuşunca kavga da çıkarabiliriz, buradan konuşunca, kanaatimce, eğer aklıselime başvurursak uzlaşıyı da çıkarabiliriz, çözümü de çıkarabiliriz. Benim umudum çözümü aramak, çözümü bulmak bu noktada.
Türkiye'de son yıllarda -tabii, biz "son yıllarda" deyince, "Daha öncelerinde benzer sıkıntılar olmuyor." anlamında ifade etmiyoruz- hukuksuzluk, bu ülkede, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kadar herkesin mustarip olduğu, herkesin şikâyetçi olduğu bir konu; özellikle soruşturmalar konusunda bu ülkede insanlar yargılanmadan darağaçlarına dahi götürüldü. Son birkaç yılda yaşadıklarımız ise geçmişte yaşanan yani yetmiş-yetmiş beş yılda yaşananların bir nevi tekrarı, tekerrürü. Bunlarla mücadele etmek durumundayız, bunları ortadan kaldırmak durumundayız.
Bakınız, daha dört yıl önce bu Meclis bir yasa çıkardı, gizli tanık yasası. Bakınız değerli arkadaşlar, ben, Türkiye'nin herhangi bir karakolunda polis olsam, soruşturma yetkisi bende olsa -ki savcılar kendi soruşturma yetkilerini polislere devrederek, yükü polislere atarak son dönemlerde yüklerini hafifletiyorlar- hepiniz hakkında gizli tanık marifetiyle suç dosyası oluşturabilirim, hiçbiriniz bundan kurtulamayacaksınız. Şimdi, muhalifler hakkında gizli tanıklar işliyor, gizli tanık marifetiyle suç dosyaları oluşturuluyor ama unutmayın bu ülkede önce dışlananların attıkları bir slogan vardı, "Susma, sustukça sıra size de gelecek." deniliyordu. 90'lı yıllarda kimse bu slogana kulak asmıyordu ama son dönemlerde herkes artık bu sloganı atar duruma geldi çünkü herkes suçlanır duruma düştü bu konularda. Herkesin suçlanabileceği bir pozisyonun yaratılacağına ilişkin veriler var artık savcıların, polislerin elinde. Nasıl oluyor bu? Avukatın tanımadığı, avukata kimliği açıklanmayan, sanığın tanımadığı, sanığa kimliği açıklanmayan gizli tanıkların nasıl oluyor da dava dosyalarındaki ifadeleri birilerinin mahkûmiyetine sebebiyet verebiliyor? Bu şekilde işleyen bir hukuk mekanizması kaosa sebebiyet verir, kaos üretir.
Daha geçen yıl Dersim'de yaşamını yitiren on sekiz yaşındaki Mazlum Erenci'nin Pozantı Cezaevi'nden çıkıp dağ yolunu tercih ettiğini sizlere ifade etmek isterim. On yedi yaşındaki bir genç cezaevinden çıkıp neden dağa gitti? Suçlu o genç miydi? Hayır. Suçlu bu hukuk düzeniydi.
Mazlum Erenci'nin, o dönem basına yansıyan ifadeleri vardır. Kendisiyle konuşan insan hakları temsilcilerinin tutanaklarında vardır, raporlarında vardır. Mazlum Erenci "Ben, adaletin olmadığına inandığım için bu ülkede artık yaşamak istemiyorum." diyordu ve açık açık dağa çıkacağını ifade ediyordu. İnsan hakları temsilcileri Mazlum Erenci Dersim'de yaşamını yitirdikten sonra bu raporlarını açıkladılar, bu ifadeleri açıkladılar.
Daha başka örnekler mi istersiniz? Bakın, değerli arkadaşlar, bugün, mevcut koşullarda 600'ün üzerinde üniversite öğrencisi cezaevlerinde. Bu üniversite öğrencilerinin kimisinin dosyalarında ne var biliyor musunuz? Nüfus kayıt örnekleri. Öğrencinin nüfus kayıt örneği dosyasına suç delili olarak konulmuş.
İşte, eğer kafatasçılığından söz edilecekse, faşizan uygulamalardan söz edilecekse, faşizan uygulama budur. Hangi sistemde olursa olsun, kim yaparsa yapsın bu uygulamanın adı "faşizan uygulama"dır. Öğrenci "poşu taktı" diye on sekiz ay, yirmi beş ay cezaevinde tutuluyor. Daha dün tahliye oldu.
Bu sistemden, bu uygulamalardan vazgeçmek durumundayız. Bunu da bu Meclis yapmak durumundadır. Kurulan hukuk sistemi çarpık bir sistemdir ve herkesi suçlu duruma düşürülebiliyor. KCK soruşturmalarında aynı gün, aynı saatte bir kişiye beş ayrı ilde suç delili bulunmuş, beş ayrı ilde yapılmış telefon kaydını aynı gün, aynı saatte getirmişler dava dosyasına koymuşlar. Bunun neresi sağlıklı soruşturma? O insanlar üç yıldır cezaevinde.
Değerli arkadaşlar, hukuk böyle işlerse bizler de kaosu, kanı ve gözyaşını konuşmak durumunda kalırız. Son bir hafta içerisinde en yaşlısı kırk yaşında olmak üzere bu ülkenin 40 genci yaşamını yitirdi; polisi, askeri, gerillası, 40 insan! Eğer hukuk sistemi buysa daha çok 40 gencimizi feda edeceğiz, kurban edeceğiz bu sisteme. Bundan vazgeçmek durumundayız.
Son olarak, geçtiğimiz günlerde Kırıkkaleli bir taksi şoförüyle aramızda geçen bir cümleyi sizinle paylaşarak konuşmama son vereceğim. Kırıkkaleli taksi şoförü ki milliyetçi hassasiyetleri belirgin olan, benden de gizleme gereği duymayan bu taksi şoförüyle uzun süreli sohbet ettik ve en son Meclis bahçesinde taksisinden inerken bu Kırıkkaleli taksi şoförü bana şu cümleyi söyledi: "Ne olursunuz Sayın Vekilim, bu ülkede artık gençler ölmesin." Evet, eğer gerçekten bu ülkede artık gençlerin ölmesini istemiyorsak, kan ve gözyaşı olmasını istemiyorsak bu tarz uygulamalardan, bu tarz hukuksuzluklardan vazgeçmemiz gerekiyor. Bu da bu Meclisin görevidir.
Bu saikle, Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis araştırma önergesine grup olarak bizler de destek veriyoruz. Meclisin en azından buradan bir ilk yaparak, AKP'li milletvekili arkadaşlarımız da destek vererek buradan bir başlangıç yapmasını arzuluyor, hepinizi selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kurt.