| Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 07.03.2023 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, ülkemizde yaşanmış olan depremden dolayı geçmiş olsun dileklerimi bir kez daha iletmek istiyorum. Depremde kaybetmiş olduğumuz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Bu kanun teklifi içerisinde bizim de itirazda bulunduğumuz bazı düzenlemeler var. Ancak bununla birlikte, çok sayıda ekonomik nedenden dolayı vergi borçlarını başta olmak üzere birtakım kamu borçlarını ödeyemeyen vatandaşlarımızın bu borçlarını ödeyebilmek adına bekledikleri bu yapılandırmayla ilgili olan konuya sadece "Vatandaşlarımızın sorunları bu anlamda çözülebilsin." diyerek biz de destek olmaya çalışıyoruz. Ancak AKP iktidarı döneminde çok sayıda yapılandırma gerçekleştirilmiş olmasının vatandaşlarımız arasında öncelikle bu vergi ödeme bilinci yönüyle birtakım zafiyetlere yol açtığını da ifade etmek isterim. Yani bir taraftan "Nasıl olsa devamlı yapılandırma çıkıyor." deyip, kendisinin de birtakım ekonomik sıkıntıları olması nedeniyle "Nasıl olsa af çıkar." deyip bekleyen vatandaşlarımız olduğu gibi, bir taraftan da borçlarını düzenli ödeyen vatandaşlarımızın "Ya, ben düzenli ödüyorum ama diğerleri ödemiyor." diyerek serzenişte bulunduğu bir dönemi de yaşadığımızı ifade etmek isterim.
Şimdi, bu kadar sık yapılandırma yapılmasının esas, temel sorunu nedir bunu tartışmakta fayda var. Şimdi, bu yapılandırma teklifiyle vatandaşın sorununu bir taraftan çözmekle beraber, AKP iktidarı döneminde çok sayıda yapılandırmanın kabul edilmiş olması sizin yani AKP iktidarının ülkede yaratmış olduğu ekonomik buhrandır. Ekonomiyi o kadar kötü yönetiyorsunuz ki içinde bulunduğu nedenlerden dolayı birçok vatandaşımız, esnafımız, çalışanımız borçlarını artık ödeyemez duruma geldi yani yapılandırma ihtiyacının sizin yaratmış olduğunuz kötü ekonomik koşullardan kaynaklandığını bir kez daha ifade ediyorum. Ekonomi iyi olsaydı borcunu ödeyemeyen, borcunu ödemekte zorlanan bu kadar vatandaş olur muydu? Olmazdı. Eğer vatandaşımız borcunu ödeyemediği için bu kadar çok, sık bir şekilde yapılandırmaya ihtiyaç duyuyorsa işte temeldeki sorun, sizin ekonomiyi kötü yönetmenizden kaynaklanmakta. Çok şükür ki şurada, önümüzde iki ay gibi kısa bir dönem kaldı, artık, iktidara ekonomiyi bilen, ekonomiden anlayan bir iktidar gelecek, vatandaşlarımızın rahatını ve huzurunu sağlayacaktır.
Şimdi, şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, yapılandırma gerçekleştiriliyor, kanun Meclisten geçiyor, vatandaşımız da bir umutla, bir hevesle 1 taksit ödüyor, 2'nciye geldiğinde biraz daha zorlanıyor, 3'üncüye geldiğinde tıkanıyor ve böylelikle de o biriken borçları ödeyemez duruma geliyor.
Bakın, ilk 2003 yılında adına "Vergi Barışı Kanunu" denilen "vergi barışı" adıyla bir yapılandırma getirilmiş. O tarihte, 2003 yılında, yapılandırma neticesinde tahsil oranı yüzde 60'a yakın, yüzde 59,4. Peki, 2008'de getirilen yapılandırmada ne olmuş? Yüzde 56,8. 2011'de ise yüzde 55. Devam edegelen tüm yapılandırmaları sırasıyla sayarsak; bakın, devamında yüzde 30, yüzde 27, yüzde 25, 2018'de yüzde 22, 2020'de yüzde 21, 2021 yapılandırmasında ise yüzde 16,7 oranında ancak tahsilat gerçekleşebilmiş. Yani siz ne kadar yapılandırma yaparsanız yapın yıllara göre devam eden yapılandırmada, her yapılandırma sürecinde oran daha da aşağıya düşmüş. İşte nedeni: "Nasıl olsa bir daha yapılandırma çıkar." deyip ödemeyen olduğu gibi borcunu ödemek istese de ödeme imkânı bulamayan, ekonomisi düzgün olmayan vatandaşımız sizin yüzünüzden ödeyemez durumda.
Şimdi, önemli bir deprem yaşandı, gerçekten büyük, önemli sıkıntılar yaşadık. Hep beraber deprem bölgesindeydik. İşte, bir taraftan orada enkazların bir an evvel toparlanma süreciyle birlikte yaşanan şu durumu sizlere bir kez daha ifade etmek istiyorum: Bakın, Antalya'da 170 bine yakın depremzede yani deprem bölgesinden gelen vatandaşımız var; bu vatandaşlarımız bir taraftan, işte, otellerin sunmuş olduğu imkânlarla barınmakta, bir taraftan evlerde kalmakta yani Antalya başta olmak üzere birçok ilimizde konaklamaya çalışmakta. Şimdi, örneğin, otellerde kalanların yaklaşan turizm sezonu nedeniyle nereye gideceklerine dair kaygıları var; bu kaygılarının bir an evvel çözüme kavuşması gerekmekte. Başta, otellerde kalanlara, kalacakları yerin mutlaka temin edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Yani ziyaret ettiğimiz çok sayıda depremzede, otellerde konaklayan vatandaşımız "Biz yaklaşan turizm sezonu nedeniyle buradan çıktığımızda nereye gideceğiz?" kaygısı içerisindeler. Yani depremde gerçekten çok büyük bir sorun yaşadılar, depremi yaşadılar ama şimdi gittikleri yerde de bir başka sorun kendilerini beklemekte.
Yine, çok sayıda depremzede vatandaşımıza sorduğumuzda 10 bin TL'lik acil yardım desteğini çok sayıda vatandaşımızın almadığını, alamadığını gördük. Telefonlarına gelen cep mesajlarıyla bankamatiklerin önüne gidip kuyruklarda bekleyen vatandaşlarımızın, maalesef, onar bin TL acil destekten dahi yararlanamadığını gördük. Değerli arkadaşlar, siz vatandaşa, depremzedeye böyle mi yardım yapıyorsunuz? Yani zaten mağdur olmuşlar, mağduriyetlerini daha da artırmaya devam ediyorlar. Yani sizin onların sorunlarını çözebilecek olduğunuza kimse inanmıyor, bakın, sizin bu vatandaşların derdini çözeceğinize hiç kimse inanmıyor; cebine mesaj attığınız vatandaşa bir 10 bin TL'yi dahi ödeyemediniz, hâlihazırda insanları kuyruklarda bekletiyorsunuz. Şimdi, ifade ettiğim gibi, bunu, bu yapılandırma konusunu vatandaşımız beklediği için biz de bu anlamda destekliyoruz.
Bununla birlikte, bu vesileyle söz almışken Antalya'dan bir konuyu, çok önemli bir konuyu, Antalya adına önemli bir konuyu buradan ifade ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum. Şimdi, bakın, Antalya Kemer Tekirova Phaselis'te -ki Phaselis birinci derece sit alanı olan bir bölgedir, çok önemli bir bölgedir, doğal güzellikleriyle tüm dünyada bilinen cennet bir bölgedir- Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığıyla "cennet koyu" olarak geçen bir bölge betonlaştırılarak yok edilmekte. Yani, sizin doğal güzelliklere, tarihî ve kültürel değerlere bu kadar mı düşmanlığınız var, anlamış değilim. Bakın, çok özel bir bölge olan, birinci derecede sit alanı olan bu bölgeye, korunmaya mecbur olan bu bölgeye Bakanlık eliyle betonlar dökülmekte. Şimdi, efendim "Tuvalet ve duş yapılacak." Yapılsın, buna itirazımız yok ancak aynı yere restoran, kafeterya gibi benzeri başka işletmelerle -yerinde gidip gördük- buralara beton dökülmekte ve bu sit alanı olan ve adı gibi gerçekten cennet koy olan yer betonlaştırılmakta. Bunun başsorumlusu ve üstelik Antalyalı olan Kültür ve Turizm Bakanının ta kendisidir; bunun başsorumlusu, Karadeniz'de yaylaları betonlaştıran, her gördüğü yeşil dokuyu, her gördüğü doğal güzelliği yok etme anlayışını taşıyan AKP iktidarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
Buradan sesleniyorum, Antalya adına sesleniyorum, Antalya'da bu tarihî ve doğal güzelliğiyle çok önemli olan Kemer adına, Phaselis adına sesleniyorum: Yol yakınken bu Phaselis Cennet Koyu'nun tahrip edilmesinin önüne geçiniz, aksi hâlde bunun bütün vebali sizin olacaktır. Öyle ki bu ihale sürecini de zaten altmış gün yapmışsınız, "Altmış gün içinde, seçime kadar her şeyi yapalım, bitirelim." derdindesiniz ama Antalya halkı sizi affetmeyecek.
Sizin aracılığınızla buradan Kültür ve Turizm Bakanına tekrar sesleniyorum: Bir Antalyalı olarak sizin göreviniz o tarihî ve doğal güzelliklere sahip çıkmaktır; oraları mahvetmeyin, yoksa bunun hesabını Antalya halkı size soracaktır.
Teşekkür ediyorum.