GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 14 Mart Tıp Bayramı'na, sağlıkta şiddete, atama bekleyen sağlıkçılara, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Kahramanmaraş'ta AFAD Lojistik Merkezini gezerken yaptığı açıklamaya, depremi felakete dönüştürenin iktidarın beceriksizliği olduğuna, AK PARTİ hükûmetleri döneminde toplanan deprem vergilerine, Kızılayın çadır fabrikasının AK PARTİ'li bir meclis üyesine kiralandığına, Diyanet İşleri Başkanlığının 2023 yılı için açıkladığı fitreye ve Hükûmetin kötü yönetiminin milleti açlıkla baş başa bıraktığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:6
Birleşim:72
Tarih:14.03.2023

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle iyi bir hafta diliyorum.

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı, doktorlarımızın ve tüm sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramı'nı kutluyorum. Sayın Erdoğan "Giderlerse gitsinler." diyerek doktorları ve sağlık çalışanlarını küçümsemiş olsa da doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız bizim için son derece kıymetlidir. Böyle anlamlı bir günde tekrar ifade etmek isterim ki doktorlar başta olmak üzere sağlık çalışanları emeklerinin karşılıklarını ne maddi olarak ne de manevi olarak alabilmektedirler.

Şimdi 2 konuyu özellikle vurgulamak istiyorum: Tedbirler alınmıştır, doğrudur ama sağlıkta şiddetin önüne geçilememiştir. Aile Hekimliği Derneğinin verilerine göre, her saat başı 1 doktor şiddete maruz kalmaktadır; ayrıca, sağlık çalışanlarının yüzde 72'si en az 1 defa şiddete maruz kalmıştır. Bunlar çok yüksek oranlardır yani her 4 sağlık çalışanından 1'i en az 1 defa şiddete maruz kalmıştır. Dolayısıyla burada mutlak surette tedbir alınması gerekiyor.

Sağlık çalışanlarıyla ilgili diğer bir husus atama sorunu. Ciddi ölçüde, ciddi miktarda sağlık çalışanı atama beklemektedir. Sayın Fahrettin Koca 2022 yılında 85 bin sağlık çalışanına atama sözü vermiş olmasına rağmen bu söz tutulamamıştır. OECD verilerine baktığımızda, Türkiye, kişi başına düşen sağlık çalışanı sayısı en az olan ülkelerden bir tanesi. İhtiyaç vardır, eleman vardır; dolayısıyla öncelik verilmelidir, bu atamaların yapılmasını bekliyoruz. Bu, hem milletimize hizmet açısından hem de sağlık çalışanlarının iş bulması açısından son derece kıymetlidir, önemlidir.

Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz gün, Kahramanmaraş'ta, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu AFAD'ın Lojistik Merkezini gezerken bir açıklama yaptı. Açıklamasında Soylu "Kahvaltı veremediğimiz yerler var; kahvaltılık ürün, çay, şeker istiyoruz. Çocukların ve büyüklerin terlik, eşofman ihtiyaçları var." sözlerini, ifadesini kullanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Ben, öncelikle, Sayın Soylu'yu bu açık sözlülüğünden dolayı tebrik etmek istiyorum çünkü Sayın Cumhurbaşkanına bakarsak hiçbir sorun yok; işte, bütün bu sorunlar hâlledildiği gibi konutların temelinin atılmaya başlandığı, bütün yaraların hızla sarıldığı söyleniyor. Ancak depremin 35'inci gününde hâlâ çay, şeker ihtiyacının olduğunu, işte, terlik, eşofman ihtiyacının olduğunu Sayın İçişleri Bakanı bizzat söylüyor. Zaten, oraya giden muhalefet milletvekilleri bu tespitleri yapıyordu ama bunların yanlış olduğu, yalan olduğu ifade ediliyordu; bunların doğru olduğu ortaya çıktı. Barınma ihtiyacının, ısınma ihtiyacının varlığını zaten biliyoruz; bunlara çay, şeker sorunu da maalesef eklenmiş oldu.

Şimdi "asrın felaketi" deniliyorsa... Tabii "asrın depremi" değil, ancak "asrın felaketi" olmuştur. Bu depremi felakete dönüştüren bu beceriksizliktir, iktidarın beceriksizliğidir; bu, çok net ortada. Şimdi, madem böyle büyük bir felaketle karşı karşıyayız o zaman yapılması gereken şey şu: Bütçenin önceliklerinin bu felaketin yaralarını sarmaya yönelik olarak değiştirilmesidir. Hiçbir şey duydunuz mu, hiçbir açıklama duyduk mu, Hükûmet tarafından "Biz bütçenin önceliklerini değiştiriyoruz; biz artık şu şatafatı, saltanatı bırakacağız ve öncelikli olarak deprem yaralarını saracağız." diye bir tane açıklama duyan var mı? Yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Maalesef oradaki israf, kamudaki israf olabildiğince devam ediyor; yandaş kayırmaları, yolsuzlukları zaten söylemiyorum. Ama bu depremin yaralarının sarılması için buralarda bütçenin önceliklerini yeniden değiştirip buraya odaklanmamız gerekiyor. Dolayısıyla...

Tabii, yardım paraları vardı, bu yardım paraları nereye gitti, bunu sormak lazım. Hâlâ çay, şeker ihtiyacı, terlik ihtiyacı varsa milletin yaptığı bu kadar... İşte, en az bir tane şeyde 115 milyar lira toplandı, bağışlar hâlâ devam ediyor. Hükûmet bu paraların nerede olduğunu bize açıklamak durumundadır; bir şeffaflık yok, paraların nereye harcandığını kimse bilmiyor. İnsanların çay, şeker, barınma, ısınma sorunları hâlâ çözülememiş durumdadır; bunu anlamak mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ hükûmetleri döneminde 50 milyar dolar deprem vergisi toplanmıştır; kimisi "32 milyar" diyor, değil. Özel iletişim vergisinin yanında "deprem vergileri" adı altında toplanan diğer vergiler de var; bu, 50,8 milyar dolardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Bu paraların nereye gittiğini bize açıklamak durumundadırlar. Dolayısıyla... Maalesef, hep söylediğim gibi, depremin merkez üssü Kahramanmaraş'tır ancak felaketin merkez üssü Beştepe olmuştur; bu, çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Diğer bir sorun -tabii, sürekli skandallarla karşı karşıyayız- Türkiye, şu anda, Kızılayın çadır fabrikasının AK PARTİ'li bir meclis üyesine satıldığı veya kiralandığı -her neyse- haberiyle çalkalanıyor. Yani buradan... Ya, ihalelerde, kentsel rantlarda yapılan yolsuzlukları, şunları bunları biliyoruz da yüz elli beş yıllık bir yardım kuruluşunun faaliyetleri üzerinden yandaşa peşkeş çekildiğini de ilk kez duymuş olduk. Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. Hani, burada bir ilave kapasite yaratılmış olsa anlayacağız, diyeceğiz ki: "İşte, çadır ihtiyacımız var, üretimin kapasitesi artırılıyor." Zaten işleyen bir tesis, personeli var, yöneticisi var, tesis kurulmuş; tutuyorsunuz, gidiyorsunuz, bir yandaşa, AK PARTİ'li bir meclis üyesine burayı kiralıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Beş dakikayı doldurduk.

ERHAN USTA (Samsun) - Başkanım, bitireceğim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) - Bunu bize izah etmek durumundasınız, bu kabul edilebilir bir şey değildir.

Biz bunları söylediğimiz zaman "Efendim, Kızılayı yıpratıyorsunuz." diyorlar. Ya, Kızılayın itibarını sıfırlayan sizsiniz yani bütün kurumların itibarını sıfırladığınız gibi Kızılayın itibarını sıfırlayan sizsiniz. Kızılayla ilgili her gün bir tane keşmekeş ortaya çıkıyor, bunu anlamak mümkün değil. Bunları elbette söylemeye devam edeceğiz yani Kızılayın üzerinden yandaş beslenmesini Türkiye'nin hiçbir şekilde kabul etmesi mümkün değildir.

Sayın Başkan, son konu olarak da biliyorsunuz, mübarek üç aylardayız, ramazan gelmek üzere. Diyanet İşleri Başkanlığı 2023 yılı için fitreyi 70 lira olarak açıklamıştır. Fitre nedir? Bir kişinin gıda ihtiyacıdır. 4 kişilik bir aile olarak aldığımızda, günlük 280 lira, aylık 8.400 lira yapıyor. Asgari ücret ne kadar? 8.500 lira. Bu ülkede çalışanların yüzde 60'ı asgari ücret üzerinden ücret alıyor. Dolayısıyla geriye kalıyor 100 lira yani yiyeceğin dışında 100 lira kalıyor. 100 lirayla iletişim masrafları, barınma...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Başkanım, kusura bakmayın.

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.

8.500 lira alan birisi, 8.400 lirası gıdaya gittiğine göre kalan 100 lirayla diğer ihtiyaçlarını -çocuğunun eğitim ihtiyacı, ulaştırma ihtiyacı, yakacak ihtiyacı, elektriği, suyu, telefonu; ne bileyim ben, bir sürü ihtiyaç var- nasıl karşılayacak? Bunları görmek lazım. Türkiye'nin ne kadar yoksullaştığının resmî belgesi de budur.

TÜRK-İŞ zaten açlık sınırını açıklıyor; işte, şubat ayında 9.425 liraydı, şimdi Diyanet de bunu tescillemiş oldu. Dolayısıyla maalesef, Hükûmetin kötü yönetimi, kötü ekonomi politikaları milleti açlıkla baş başa bırakmıştır; çalışanların en az yüzde 60'ı açlık sınırının altında çalışmaktadır. Bunu da Genel Kurulun bilgilerine arz etmek istiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.