| Konu: | Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 20.03.2023 |
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 422 sıra sayılı Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlarım.
Kanunda öngörülen kenevirin yaprak ve çiçeklerinin kullanımıyla ilgili değişimi 2019 yılında gündeme getirmiş ve kullanılması gerektiğini ifade etmiştik. Bunun yanında kenevirden yararlanma alanlarının da artırılması gerekmektedir. Kenevirin kullanım alanları göz önüne getirilirse ülke için stratejik önem taşıdığı hemen anlaşılmaktadır. Sanayide birçok alanda kullanılması ülke ekonomisi ve doğal kaynaklar açısından da büyük önem taşımaktadır. Kenevir üretiminin devreye girmesi, doğal kaynaklar üzerindeki birçok baskıyı ortadan kaldıracaktır.
Kanun teklifinde stratejik ürünler açısından Bakanlık tarafından yapılan düzenleme üreticimizi rahat ettirirken değişen iklim koşullarına göre yapılan planlamalara uygun olarak düzenlenmesi de ülke açısından önem taşımaktadır. Bu sayede herhangi bir ürünün aşırı üretimi engellenerek üreticinin kazanç sağlamasına imkân verilecektir. Bununla beraber sözleşmeli tarımın güçlendirilmesiyle ülkede üretilen ürünlerin envanteri Bakanlık tarafından bilinecek, hangi ürünün nerede yetiştirileceği ve değişimleri de kontrol edilebilecektir. Özellikle iklim değişikliği sonucu oluşan kuraklık, su ihtiyacı, ürünlerde desen değişimi ihtiyacı ve ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurularak üretim yapılması sağlanacaktır. Bir bölgede ürün desen değişimine gidildiğinde bu uygulamayla birlikte üreticilerin kayıpları karşılanabilecektir; örnek olarak Konya Ovası'nda kuru tarıma geçilmesi durumunda çiftçilerin kazançlarının sulu tarımdan düşük olması durumunda desteklenebilecek ve bölgede tarımsal ürün çeşidi değişse de tarımsal üretimin devamı sağlanacak, tarım alanları da korunmuş olacaktır.
Tarım alanlarının sürdürülebilir şekilde kullanılması açısından iki yıl boş bırakılan ve tarımsal faaliyet yapılmayan alanların Bakanlık tarafından kiraya verilmesi ve önceliğin bölge insanına verilmesi tarımsal üretime katkı sağlaması açısından gerekli bir uygulamadır. Bu şekilde kiralanan alanların Çiftçi Kayıt Sistemi'ne alınması, tarımsal desteklerden yararlanabilecek hâle gelmesini de sağlayacaktır. Bu önlemlerle ülkemizde bilinçsiz tarım faaliyetleri engellenirken hem üreticinin hem de tüketicinin korunması sağlanmış olacaktır. "Başka bir tarım mümkün." diyerek çiftçilerimizin yanlış yönlendirilmelerinin önüne geçilecek, ülke çapında bütüncül uygulamalar sağlanmış olacaktır. İhtiyaç fazlası üretimin önüne geçilerek ekonomik açıdan da fayda sağlanabilecektir. Bunların yanında teklifte yer alan hizmet akdiyle kısmî zamanlı uzman olarak çalışmakta olan hâlen kamuda görev yapan personelin başvurması hâlinde idari uzman olarak atanmaları da sağlanabilecektir.
Sayın milletvekilleri, çevrenin kirlenmesinin engellenmesi ve doğal alanların korunması amacıyla ormanlara yıkıntı, inşaat atıkları ve hafriyat dökmenin yasaklanması tarafımızca desteklenmektedir. Kahramanmaraş depremi sonrası enkaz ve hafriyatın Milleyha Kuş Cenneti'ne bırakıldığı tespit edilmiş, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerince müdahale edilerek bu döküntülerin döküm alanlarına kaldırılması sağlanmıştır. Aynı zamanda Erzincan depremi sonrası oluşan hafriyatın kara yolları çevresine gelişigüzel bırakıldığı da hâlâ hafızalardadır. İnşaat atıkları sadece kendileri için değil, barındırdıkları kimyasal maddeler açısından da çevreye zarar vermektedir. Bu tür atıkların atılacağı alanlar belirlenerek, atıkların bu alanlar dışında, sadece ormanlara değil, hiçbir yere bırakılmaması konusu da düzenlenmelidir. Geri dönüşüm alanları geliştirilmeli, atık olmayan döngüsel bir yaklaşım ortaya konulmalıdır. Hatta organize sanayiler organize edilirken bir işletmenin atığı diğerinin ham maddesini oluşturuyor ise bu tesisler beraber değerlendirilmelidir. Kanunda endemik alanlarda maden aranması ve işletilmesi konusunda sadece bakanlık adı değiştirilmiş olsa da bu alanlar iklim değişikliğinden ilk ve en fazla etkilenecek alanlar durumundadır. Bu alanların korunması gerektiği ve iklim değişiklikleriyle bu bölgelerdeki mikroklimalarda değişim olup olmadığı -daha önceden de ifade ettiğimiz gibi- yakından takip edilmelidir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin yaklaşık yüzde 40'ı endemik bitkilerden oluşmaktadır. Hem ekonomik hem genetik kayıpların engellenmesi hem de doğal çeşitliliğimize ve zenginliğimize sahip çıkılması açısından bu endemik canlıların korunması hayati bir konudur. Bu sebeple, mikroklima açısından yaşanabilecek değişimler öngörülerek bu bitkilerin kendilerine özgü yetişebileceği seralar botanik bahçelerinde kurulmalı ve tohumları güvence altına alınmalıdır. Bu alanlarda yapılacak tüm çalışmalar en ince ayrıntısına kadar incelenmeli ve çok sıkı denetlenmelidir. Ayrıca, madencilik faaliyetlerinin sonlandırılması durumunda bu alanların ağaçlandırılması konusunda yapılan düzenleme işleri hızlandırması açısından önemlidir. Bunun yanında, orman vasfını kaybeden alanların tekrar orman hâline dönüştürülmesi de sağlanmalıdır. Peygamber Efendimiz'in döneminde eskiden ormanlık olduğu bilinen arazilerin Peygamber'imizin tekrar ağaçlandırılmasını istemesi ve ağaçlandırması da bu duruma verilecek en güzel örnekler arasında yer almaktadır.
Orman köylülerine köylerinde tamirat ve tadilat için köylüye destek verilmesi açısından gerekli olan tomruğun üçte 1 fiyatına verilmesi, köylümüze verilmesi gereken destek açısından yerindedir. Yine, köylümüzün yakacak ihtiyacı için de aynı bedelin uygulanmasını desteklemekteyiz. Ayrıca, Orman Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen dönemlerde vatandaşa kendilerinin kesip almaları şartıyla yakacağın bedelsiz olarak verilmesi de köylümüz ve orman köylerini kalkındırma kooperatifleri açısından çok faydalı olacaktır.
Bunların yanında, orman köylerini destekleme kapsamında yapılacak işlemlerde kooperatiflere istihkak tutarının yüzde 20 fazlasının verilmesi düzenlemesi de köylümüze katkı sağlaması açısından önemlidir. Bu istihkak dönemlerinde borcu olmayanlara yüzde 5 fazla ödenmesi de köylümüze verilen diğer destek olarak göze çarpmaktadır. Ayrıca, ormanlık alanlarda yapılacak kesim ve damgalama işlemlerinde yapılan değişiklik de denetimi kolaylaştırmaktadır.
Bunlara ek olarak, ormanlık alanlarda işlenecek suçlar ve yangına sebep olan suçlarla ilgili cezaların artırılması da yerinde görülmektedir.
Ormanlık alanlarda yapılan kadastro işlemlerinde çakışmada ve sınıflandırmada farklılıklar olması hâlinde önceki işlemlerin hükümsüz kılınması bu alanlarda yeniden planlamayı ortaya koyacak ve bu uygulamayla soruna dönüşmüş alanların sorunları da çözülmüş olacaktır. Kocaeli Kartepe ilçesi Nusretiye Mahallesi'nde yanlış beyandan ötürü ortaya çıkan sorunlar bu kanun teklifiyle çözüme kavuşturulmakta ve mahallenin sorunları da çözülmektedir.
Kanun teklifinde, hususi ormanlık alanlarla ilgili yapılan düzenlemeler yine, birçok sorunu ortadan kaldıracaktır. 31 Aralık 2022 tarihinden önce oluşturulan tapu kayıtları esas alınarak parsel bazında yeniden değerlendirilecektir. Bu çalışmalara yönelik yapılacak olan işlemler ise 2'nci kadastro olarak sayılmayacaktır.
Ormanlık alan vasfını yitirmiş alanlar hazineye devredilmek suretiyle, tekrar değerlendirilmesi açısından yapılan değişiklikle -yaylak ve otlak olarak- toplu yerleşimin bulunduğu alanlar, geleneksel yaylacılık yapılan alanlar değerlendirilmeye alınabilecektir. Hazineye devredilen bu alanların karşılığında 2 katından az olmamak üzere orman alanı olarak tahsis edilecek alanlar sayesinde ise ormanlık alanlar büyütülecektir. Devlet ormanı sayılan alanların tapulu olması durumunda, hak sahiplerine bedelleri de ödenecektir.
Bunların yanında, orman köylerinden ormancılık faaliyetlerinde çalışanlara kendi mülkü hudutları içerisinde istihsali yapılan oduna dayalı orman ürünlerinin satışlarından üretim girdileri düşüldükten sonra kalan tutarın yüzde 10'luk kısmının dağıtılacak olması, orman köylülerine verilen başka bir destek olması açısından da büyük önem taşımaktadır.
Orman yangınlarına müdahale eden personel ve gönüllüler için, söndürme sırasında yaralanma ve hastalanma gibi zarar görmeleri, engelli hâle gelmeleri hâlinde veya vefat etmeleri durumunda ödenecek nakdî yardım, tazminat ve bağlanacak aylıkların düzenlenmesi de oldukça önemlidir.
Tüm bunların yanında, at yarışları ve atların bakımları konusunda yapılan düzenleme de yerindedir.
Ayrıca, ülkemiz genelinde mera vasfını kaybetmiş veya atadan tarım alanı olarak işlenen fakat mera alanı olarak görünen ve şehirleşmeye maruz kalan köy yerleşim alanları içerisinde kalan mera alanlarıyla ilgili detaylı çalışmaların yapılması ve mevcut problemlerin çözülmesi gerekmektedir. Bu durumda, davalara konu olan birçok problem mevcut olup köylerimizin bu konuda birçok şikâyeti de mevcuttur; bu şikâyetlerin tamamı eğer bu uygulama yapılırsa da çözülebilecektir.
Sayın milletvekilleri, yaşanmakta olan iklim değişikliği ülkemizi çok farklı şekillerde etkilemeye başlamıştır. Yağış rejiminde meydana gelen değişimler yer altı sularımızı ve su kaynaklarımızın tamamını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu etki zaman geçtikçe artacak ve yakın gelecekte birçok soruna sebep olacaktır. Bu kanun kapsamında yapılan değişiklikler ve alınan tedbirlerle beraber ülke genelinde su durumuna göre ürün desen planlamaları yapılmalıdır. Konya Ovası gibi alanlarda obruk oluşumu herkesin malumudur, bu ovanın tamamen üretimden çıkmasını önlemek açısından, bugünden, tedbirleri almak zorundayız.
Sulu tarım ve kuru tarım alanları, meteorolojik öngörülere göre bir an önce planlamaya alınmalı ve bu alanlar için kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar ve ürün desen değişimleri öngörülmelidir. Ürün desen değişimlerini çiftçilere bırakmadan nasıl değişim sağlanacağı ve zamanlaması Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenmelidir. Bunun yanında, iklim değişimine göre tarımda ürün desen değişimi planlanmalı ve çiftçiler bu konuda hem bilgilendirilmeli hem de eğitilmelidir.
Kuraklığın artışıyla oluşacak toz ve kum fırtınalarına karşı da hem şehirlerde hem tarım alanlarında önlemler alınmalıdır. Tarım alanları içerisinden ve çevresinden geçen yollar, asfalttan daha ziyade çevre dostu uygulamalarla düzenlemeli ve toz kalkması engellenmelidir. Aynı uygulama millî parklarda da devreye sokulmalıdır. Bu konuda dünyada kullanılan yol kaplama uygulamaları incelenmeli ve doğal yapıya zarar vermeden ülkemizde uygulamaya sokulmalıdır.
Ülkemizin tarım alanları açısından en verimli alanlar nehir ağızları ve deltalar çevresindeki ovalarımızdır. Çukurova, Çarşamba Ovası, Bafra Ovası gibi alanlar tarımsal üretimin en öne çıktığı alanlar durumundadır fakat bu alanlarda yapılan aşırı su çekimi bu alanlarda önemli bir tehlikeyi gündeme getirmektedir. Deniz kıyısı olan bu tür ovalarda yer altı suyuna tuzlu suyun karışması ve ovalarda tarımsal üretimi çok olumsuz yönde etkilemesi gündemdedir. Yer altında var olan tatlı su-tuzlu su dengesi aşırı su çekilmesiyle bozulmakta, deniz seviyesindeki artışlarla beraber deniz suyunun kara içerisine girmesine ve tatlı su kaynaklarının tuzlanmasına sebep olmaktadır. Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalar bu geçişlerin olduğunu ortaya koymaktadır. Öncelikli olarak, bu alanlarda alınması gereken önlemler bir an önce planlanmalıdır. Ülkemizdeki su kuyuları vakit kaybetmeden kontrol altına alınmalı ve tamamının envanteri kayıt altına alınmalıdır. Ayrıca, yer altı su kaynaklarını besleme sistemleri, yağmur suyu hasadı gibi çalışmalar hem şehirlerde hem kırsal alanlarda yoğunlaştırılmalıdır. Bu çalışmalar, aynı zamanda sel olaylarına karşı alınacak önlemler arasında yer almaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, atık olmayan bir dünyadan ve döngüsel üretimden ve ekonomiden yanayız. Bu kapsamda, çiftçinin ve köylünün desteklenmesi ve hayat konforlarının artırılmasından yanayız. Bunun için, özellikle deprem bölgesinde hasar gören alanların dirençli tarım kentleri olarak düzenlenmesi hem afetlere karşı dayanıklı şehirleşmeyi hem hayat standardını yükseltmeyi hem de denetlenebilir ve modern tekniklerle tarım uygulamasını sağlayacaktır.
Eğitimden ulaşıma, güvenlikten sağlığa, enerjiden su planlamasına ve arazi toplulaştırmalarına kadar tüm sorunların çözümü niteliğini taşıyan, Milliyetçi Hareket Partisinin tarım kentleri modeli ve yaklaşımı incelenmeli ve bu kapsamda, yeniden imar çalışmalarında devreye sokulmalı, değerlendirilmelidir.
Sayın Cumhurbaşkanının bölgede "Dirençli kentler oluşturacağız." açıklaması oldukça kıymetlidir. Bu açıklama -bazılarının ifade ettiği gibi- sürekli gündemden, dilden düşmeyen "dirençli kentler" söyleminden farklı olarak hayata geçirilmesi açısından oldukça önemlidir.
Yapılacak yeniden imar çalışmalarının dirençli kent kapsamında planlanması demek, depremlere, sellere, fırtınalara, heyelan ve çığa yani her türlü afete karşı dirençli ve altyapısı da bu bakış açısına göre planlanmış yerleşim alanları oluşturulması demektir. Bilimin ışığında yapılan bu çalışmalar oldukça umut verici ve çözüm odaklıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla selamlarım.