GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:76
Tarih:21.03.2023

AYDIN ÖZER (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'yi yirmi bir yıldır şirket gibi yönettiniz, tarımı da -ben otuz yıllık tarımcıyım Antalya'da, kendi seçim bölgemde- aynı şirket gibi yönetiyorsunuz; son beş yılı da beraber geçirdik, ben milletvekili olarak aranızdayım. Tarımda hiçbir planlama yapamadınız, Türkiye'yi batırdığınız gibi tarım ve hayvancılığı da batırdınız. Şimdi de kulaktan dolma, teknik olarak kulağa hoş gelen ama tarıma bir türlü katkısı olmayacak bir sözleşmeli tarım ve ara buluculuk sistemini dayatmaya çalışıyorsunuz. Ben üzülüyorum; keşke Tarım Bakanları söyledikleri gibi devrim yapabilselerdi Türkiye'de, tarımcı, hayvancı mutlu olsaydı, hepimiz mutlu olsaydık, hepimiz kazansaydık, bugün tarımcı da Akdeniz'de, Anadolu'nun değişik yerlerinde sizin iktidarınıza karşı bir saygı duysaydı ama ne yazık ki bu saygıyı hak etmiyorsunuz.

Bu ara buluculuk ve sözleşmeli tarımla ilgili şunu söylemek isterim: Bir kere, karşı görüşümüz var; sözleşmeli üretimle büyük şirketlerin çiftçiyi ezmesine yol açıyorsunuz. Yani bir sözleşmeli üretim var ortada ama bir milletvekili olarak, bir çiftçi olarak bu sözleşmenin sonucuna itiraz etme hakkımı benim elimden alıyorsunuz. Bu hem demokratik değil hem de Anayasa'ya aykırıdır. Çiftçiyi sömüreceksiniz, ekim özgürlüğünü elinden alıyorsunuz, hiçbir çiftçi bu sistemden mutlu olmaz sevgili milletvekilleri.

Teklif metninin genelinde milletin ihtiyacı değil, iktidarın ihtiyaç duyduğu değişiklikler olduğunu söylemek mümkün. Örneğin, bir maddede "3 hektardan küçük özel ormanlar orman olmaktan çıkarılacak." diyor. Anayasa'nın 169'uncu maddesindeki "Orman sınırlarında daraltma yapılamaz." hükmü gereğince bu değişiklik zaten doğru değil, Anayasa'ya aykırı.

Değerli vatandaşlar, değerli dostlarım, değerli milletvekilleri; bu ormanlarla ilgili, aynı TÜİK'in yaptığı gibi uyarlama yapıyorsunuz ya, bir de onlara hasta oluyorum, gerçekten, samimi söylüyorum, hasta oluyorum. TÜİK ekonomiyi nasıl hesaplıyorsa ormanları da öyle hesaplıyorsunuz. İddia ediyor Orman Bakanlığı, diyor ki: "Orman alanlarını 2 milyon hektar büyüttük." Bakın, ne kadar büyümüş, büyümemiş, burada kısacak birkaç örnekle sizinle bunu paylaşmak istiyorum. "Orman varlığımızı son yirmi yılda 2 milyon artırdık." derken uydu görüntüleri bunu reddediyor. Belli ki orman ne demek, ormanlık alan kaydı nasıl tutuluyor anlamak gerekiyor. 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1'inci maddesinde deniliyor ki: "Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır." Kapalılığın yüzde 10'dan düşük olduğu alanlar da orman olarak kabul ediliyor. Hâlbuki gıda ve tarım organizasyonu FAO'ya göre ise bir yerin orman olabilmesi için en az 5 metre boylanabilen orman ağacı türleri olmalı, alan en az onda 5 hektar olmalı, ağaç tepelerin toprak yüzeyini örtme alanı yani kapalılığı en az yüzde 10 olmalı yani FAO'ya göre orman sayılmayan yerler ülkemizde orman sayılıyor. Ormanlık alanların kaydının nasıl tutulduğuna gelirsek; orman alanlarından bugüne kadar verilen ormancılık dışı izinlerin toplamı 699 bin hektar ve bunun 294 bin hektarı 2012-2019 yılları arasına ait. Ormanlarda ormancılık dışı faaliyetlere verilen bu alanların önemli bir kısmı fiilen orman olmasa da hâlen orman olarak gösterilmeye devam ediliyor. Benzer şekilde, yasal olarak ağaçların bulunduğu alanlar yerleriyle birlikte orman sayıldığı için, örneğin, orman yansa da veya gençleştirmek için kesilse de orman alanları içinde gösterilmeye devam ediliyor. Uydu görüntülerine de bakıldığında görülen orman alanları 1990 yılına göre 187 bin hektar, 2000 yılına göre ise 675 bin hektar azalmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı ise kapalılığı yüzde 10'dan az olan alanları da ormanlık saydığı için kayıp alan miktarını 675 bin değil, 76 bin hektar olarak gösteriyor. Aynı TÜİK'in yaptığı gibi, 600 bin hektar orman alanı var sayılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AYDIN ÖZER (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Neticede, AK PARTİ hükûmetleri tarafından orman alanlarının korunmasına değil, azalmasına göz yumuluyor ve bu da verilere yansımıyor.

Değerli arkadaşlar, son olarak teklifteki bir maddeye daha dikkat çekmek istiyorum; verimli orman alanı veya endemik ve korunması gereken nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda madencilik izni verilmesi öngörülüyor. Bakanlık, değil bu alanlarda, hiçbir orman alanında maden aramasına ve işletilmesine, tesis kurulmasına asla izin veremez. Böyle bir hüküm kabul edilemez. Bu maddeye göre, başta ormanın talan edilmesine izin veriliyor, maddenin gerisinde ise "Ama rehabilitasyon yapıyoruz." deniliyor. Ormanların bozulan doğal yapısının rehabilitesi için inşaat, yıkıntı ve hafriyatla tekrar doldurulup ağaçlandırmaya hazır hâle getirilmesi doğru olabilir mi? Maden ocağının inşaat, yıkıntı ve hafriyatla doldurulmasının yer altı sularına etkisini düşünmek gerekmez mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYDIN ÖZER (Devamla) - Bu maddeyle ormanı, doğayı, ekosistemi korumak mümkün değildir. Bu maddenin bu tekliften çıkarılmasını teklif ediyorum.

Teşekkür ediyorum.