GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ramazan ayına, bir toplumun gelişmesinin ön koşulunun eğitimli insanlar yaratmak olduğuna, bu iktidar döneminde akıldan ve bilimden uzaklaşıldığına ve bunun sonuçlarının yaşanan deprem ve sel felaketlerinde görüldüğüne, devletin bilim ve akılla yönetileceğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:6
Birleşim:78
Tarih:23.03.2023

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Ramazan ayında yardımlaşmanın ve dayanışmanın yoğunlaşması dileğiyle konuşmama başlamak istiyorum.

Açlığın, yoksulluğun, istikrarsızlığın, eğitimsizliğin, hukuksuzluğun, hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun olduğu yirmi yıllık dönemi umarım çok kısa süre sonra geride bırakacağız.

Sayın Başkanım, bir toplumun gelişmesinin ön koşulu eğitimli insanlar yaratmaktan geçer. Eğitimi de bilimle, ahlakla pekiştirmek gerekir. Bu iktidar döneminde üniversiteler açılmış ama üniversitelerde hoca bulunamamış, hukuk fakültelerinde ceza profesörleri yerine asistanlar ders vermeye başlamış, icra hukukunda icra hukuku konusuyla ilgili profesörler yerine icracı avukatlar ders vermeye başlamış, bunun sonucunda da hukuksuzluk almış yürümüş. Hâkimler işe alınırken torpillerle alınmış; 100, 98, 95 alan öğrenciler yerine 60, 65 alan öğrenciler hâkim olarak torpille atanmış. Buna kılıf olarak da yazılı sınavlar âdeta yok sayılmış, sözlü sınavlarda verilen puanlarla dengeler sağlanmaya çalışılmış. Devlet içerisinde liyakatsizlik alabildiğine yükselmiş, bilen, bildiğini bilen insanlar yerine "Kimin adamı?" "Kime yakın?" ya da "Kimle iş birliği yapar?" diye insanlar devlet yönetimine alınmış. Bilimden ve aklından uzaklaşılmış. Bunun sonucunda da yapılan bütün işlemler, de son dönemde de depremde gördüğümüz üzere, akıl ve bilimden uzaklaşıldığı için yapılan inşaatlarda müteahhitlerin aymazlığı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Açar mısınız Başkanım?

...imza atanların para karşılığı imza atmaları neticesinde resmî rakamlara göre 50 bin ama tahminlerimize göre bundan çok daha insanımız ölüme terk edilmiş.

Geçenlerde bir televizyon programında izledim, Türkiye'nin saygın üniversitelerinden İstanbul Teknik Üniversitesindeki bir hocamız anlattı -ismini hatırlamıyorum şu an- diyor ki: "Japonya'ya gittim. Japonya'da kaldığım otelde ilk kapısının arkasına asmışlar: 'Burada 7,5 şiddetinde bir deprem olabilir ama bu depremden hiçbir şekilde zarar görmezsiniz, çalışmalarınıza ara vermeyiniz.' yazılı." diyor. Şimdi, siz yaptığınız beceriksizliği "kader" diye geçiştirmeye çalışıyorsunuz, Allah'ın bize vermiş olduğu aklı unutuyorsunuz. Akıldan ve bilimden uzaklaştığımız için de bütün belalar bizim üstümüze geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, açar mısınız?

BAŞKAN - Müsaade edin, o işi halledeyim ben.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Peki.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Tamam, tamamlayacağım.

Şimdi, yine de ders almıyoruz, depremin olduğu yerlere çadır kuruyoruz; yine akıldan, bilimden uzaklaşıyoruz. Nereye kuruyoruz çadırları? Tam da suyun akacağı yerlere kuruyoruz, yağmurun olacağı yerlere kuruyoruz ve sonuç itibarıyla da 2 tane ilimizde 19 insanımızı daha kaybediyoruz.

Umarım, bilimin ve aklın egemen olduğu bir Türkiye yaratırız, bilimin ve aklın olduğu bir insanlar topluluğu devleti yönetir; devlet, bilim ve akılla yönetilir diyorum.

Teşekkür ediyorum.