GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:78
Tarih:23.03.2023

CHP GRUBU ADINA JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993 yılında, her geçen gün kaynakları yok olan suyun yaşamsal önemine dikkat çekmek üzere 22 Mart tarihi Dünya Su Günü olarak ilan edilmiştir ama ben bugün sizlere suyun yaşamsal önemini anlatacak değilim ancak yokluğuna yol açan nedenlerin ve alınması gereken önlemlerin tartışılması gerekiyor.

Aslında 2021 yılında kurulan, benim de üyesi olduğum, iklim krizi ve kuraklıkla ilgili araştırma komisyonunda dört ay boyunca çalıştık ve bir rapor hazırlandı, tam 841 sayfa bu rapor. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak yapılması gerekenleri, yapılmayanların yol açtığı sorunları ve çözüm önerilerimizi dile getirdiğimiz 106 sayfalık bir şerh yazdık ama aradan geçen bir buçuk yıl içinde bu önlemlerin hiçbiri dikkate alınmadı, hiçbir uygulama yapılmadı. Şu anda 2021 yılına göre kuraklık ve su kıtlığı konusunda çok daha tehlikeli boyutlara ulaşıldı.

Türkiye'de yağışlar her geçen yıl mevsim ortalamalarının altında gerçekleşirken bir önceki yılın aynı dönemine göre genelde ortalama yüzde 31 azalmıştır. Toprağın suya kavuşması da her geçen yıl daha da azalmaktadır. Ancak toprağın suya kavuşamamasının nedeni sadece azalan yağışlar ya da iklim krizi değil. Sadece 2021 yılında 82 milyon ton çimento üretilmiş, kişi başına 1 ton anlamına geliyor; 128 milyon metrekare inşaat bitmiş, 151 milyon metrekare inşaat izni verilmiş, 200 milyon metrekare alan asfaltla kaplanmış; dökülen bu asfaltlarla, betonlaşmayla toprak suya kavuşamaz hâle gelmiş. Betonlaşmayla hem iklim değişikliğini hızlandıran politikalara hız veriyorsunuz hem de kuraklığı arttırıyorsunuz. Sadece kuraklık etkilerini değil felaketleri de arttırıyoruz. 50'lerde Türkiye'de ortalama 100 meteorolojik olay yaşanırken 2021 yılında tam 1.024 aşırı iklim olayı yaşanmış. İklim krizinin etkisiyle artan aşırı iklim olayları da dökülen asfalt ve betonlarla doğal afet olmaktan çıkıyor ve felaketler yaşanıyor. Bakın, geçen hafta yaşanan sel felaketinde Bakan çıktı ne dedi? "Toprak suya kavuştu." dedi. Ama tam tersi, bilim insanlarının uyarılarına karşın yanlış betonlaşma vatandaşlarımızın canına mal oldu; maddi hasar meydana geldi, toprağın verimli bölümü sel sularıyla sürüklendi, ekinler sular altında kaldı. Ülkemizin pek çok bölgesinde çiftçiler ise ellerini gökyüzüne açmış, ekinleri için yağışları bekliyor. Düşen yağış miktarıyla barajların doluluk oranları da düşüyor. Eskişehir'de 2013 yılında yüzde 90 doluluk oranına sahip Porsuk'un 2023 Mart ayında yüzde 39,3 doluluk oranı hem tarımsal sulama hem de kullanma suyu açısından çok büyük risk getiriyor.

Çiftçiler tarım yapmak için kuyulardan su çektiğinde hem yer altı su rezervlerini tüketiyor hem de yüksek elektrik faturalarıyla daha da yoksullaşıyor. Yenilenebilir enerji kaynağı olarak doğa tahribatı pahasına enerji üretiminde öncelenen HES'lere yirmi yılda 600 milyar lira; sadece 2021 yılında 60 milyar lira para harcanmış. Komisyonda sürekli sormuştuk "Kuraklıkta HES'leri nasıl çalıştırmayı düşünüyorsunuz?" diye, nitekim kuraklıkta HES'ler çalıştırılamayınca tekrar fosil yakıttan enerji üretimine yüklenildi. Oysa yüzde 2'si dönüştürülen kullanma suyunun yüzde 5'ini dönüştürmek için maliyet sadece 100 milyon lira, Komisyonda öğrendik. HES'lere o kadar para gömüleceğine suyumuzu geri dönüştürseydik kuraklıkla da bu kadar boğuşmayacaktık.

Kuraklıkla boğuşmamak için o kadar çok şey var ki yapılması gereken ama yapılmayan. Yer altı sularının doğadan malzeme çalan taş ocakları ve madenlerle zarar görmesi, kirlenmesi, yok olmasının önlenmesi gibi; su kaynaklarının yüzde 70'ini tüketen tarımsal planlamayla ürün deseninin değiştirilmesi ve kuru tarımın yaygınlaştırılması gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - ...su kaynaklarını yok edecek çılgın projeler yerine barajların tamamlanması, ömrünü doldurmuş açık su kanalları yerine kapalı kanal sistemi projelerinin hayata geçirilmesi ve sularımızın kirletilmesinin önüne geçilmesi gibi; çok başlı su yönetimine son verecek su yasasının ve iklim yasasının acilen çıkarılması gibi yapılması gereken öyle çok şey var ki.

Yaşanan felaketlere "İklim krizinin etkileri, kader." diyemeyiz, esas kuraklık zihinlerde. Su kıtlığı da deprem de sel de tarımsal üretim de çiftçinin yoksullaşması da kısaca vatandaşın başına gelen tüm felaketler bilimden, akıldan, vicdandan uzak, rantı önceleyen kurak zihinlerin sonuçları. Vatandaşımız kurak zihinlerin yönetiminin son bulacağı, baharın bolluk, bereketine kavuşulacağı 15 Mayıs tarihini sabırsızlık ve umutla bekliyor.

Genel Kurulu saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.