| Konu: | Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 23.03.2023 |
CHP GRUBU ADINA CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle tüm İslam âleminin ramazan ayının hayırlı olmasını diliyorum.
11 ilimizi etkileyen deprem afeti yaşadık. Depremde resmî rakamlara göre 50 bin vatandaşımızı kaybettik. Arkasından gelen sel felaketinde de 20 vatandaşımız hayatını kaybetti. Depremde ve sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza şifa diliyorum.
Selde tarım toprakları su altında kaldı, ekili araziler zarar gördü. Depremde çiftçilerimizin tarımsal aletleri, traktörleri, gübresi, yemi, hayvanları enkaz altında kaldı. Keşke, deprem bölgesindeki çiftçilerimizin üretimlerine devam etmeleri için gerekli bir kanun teklifini Meclis gündemine getirseydiniz.
Buna rağmen teklifi tamamen olumsuz nitelendirmiyoruz ancak çok fazla sakıncalı maddeleri olan bir teklif. Siz, gerekçenizde, sürdürülebilir tarım ve planlı üretim yapmak istediğinizi söylüyorsunuz ancak teklife bakınca, bundan ziyade, sizin sermayeye bir aktarım yapmak istediğiniz anlaşılıyor. Kanun teklifinin tarımla ilgili kısmı kota ve ceza maddeleri içeriyor yani çiftçileri cezalandırmayı hedefliyorsunuz. Oysa bunun yerine, ürün deseni belirlenen havza bazlı üretim modelini, hayvan varlığımızda yaşanan sorunları, depremlerde çiftçimizin uğradığı zararın giderilmesi için neler yapabiliriz onları bu kanunda görmek isterdik.
Değerli arkadaşlar, gıda ihtiyacımızın arttığı çok açık fakat getirdiğiniz kanun teklifi, gıda üretimine katkı yapmaktan çok uzak. Bu noktada yapmamız gerekenleri Komisyonda anlattık, burada da söylüyorum: Mutlaka üretimimizi artırmak zorundayız. Şunu yapmanızı beklerdik: Havzalarımızın belirlendiği, ürün deseninin ortaya konduğu, çevreyi ve ormanlarımızı da dikkate alarak üretimi teşvik edecek ve üretimi destekleyecek, insanlarımızın günlük gıda ihtiyacını karşılayacak stratejik ürünleri belirlemiş, bunların üretimini destekleyeceğiniz bir kanun teklifi getirmenizi beklerdik ancak siz bunu yapmadınız. Ne yaptınız? Emperyalist şirketlerin talimatlarını yerine getirecek bir kanun teklifi getirdiniz. Bu kanun teklifi gösteriyor ki AKP'de değişen hiçbir şey yok, AKP giderayak çiftçiyi bir kez daha bitirmek için elinden geleni yapıyor. Eğer sürdürülebilir bir tarım diyorsak öncelikle bizim tarım ürünü envanterimizin sağlıklı olması gerekir. Böyle bir envanter çalışmanız var mı? Bu olmadan siz ne derseniz deyin sürdürülebilir bir tarım politikası izleyemezsiniz.
Hayvan varlığımız belli değil, tarımsal varlığımız belli değil, üretimde cins, çeşit varlığımız belli değil; bu şekilde sürdürülebilir bir tarım yapılacağını iddia ediyorsunuz. Yirmi yılda ÇKS'yi düzenli bir hâle getirip çiftçilere destek olamadınız. Siz doğru düzgün destek vermediğiniz için süt inekleri kesime gitti, gebe düveler kesildi, insanlarımız ete, süte muhtaç oldu. 1 kilogram kıyma 250 lira, 1 litre süt 20 lira, hatta ramazan gelince bazı yerlerde marketlerde, raflarda kıyma fiyatları 300 liradan görünüyor. 1 kilo peynir 200 liranın üstüne çıktı; vatandaşımız tavuğa ulaşamaz oldu, tavuğa; siz de gelmiş, "Destekleri başka uygulamalarla vereceğiz." diyorsunuz. "Başka uygulamalar" dediğiniz nedir arkadaşlar, burada hangi sistemi uygulayacaksınız? Getirdiğiniz kanun teklifinde bu yok. Bu, olacak iş değil. Bu bir kanun maddesi; açık hükümlü olması lazım, neyle destek vereceğinizin belli olması lazım. Türk tarımı ve üretimi hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmadığınızı maalesef görüyoruz.
Başka önemli bir konu da ormanlarımızla ilgili. Orman envanterimiz sağlıklı değil; orman varlığımız ne kadar, belli değil. AKP'nin beceriksizliğinden orman yangınları artık ülkemizin en büyük sorunu. Tüm dünya "iklim krizi" "kuraklık" "afet" diye bağırırken siz ormanları ranta açacak kanun teklifi getiriyorsunuz. Orman alanlarımızı parçalayarak, orman alanlarımızı tahrip ederek, ormanlarımızı yakarak su kaynaklarımızı nasıl koruyacaksınız, aslında bunu da merak ediyorum. Bu teklif 25 bin hektar ormanımızı daha orman vasfı dışına çıkarıyor. Ormanlarımız yok edilirken aslında nasıl sağlıklı bir kentleşme, nasıl sağlıklı bir toplum hedefliyorsunuz, bu da belli değil.
Yoğun bir kuraklıkla karşı karşıyayız. İklim krizi her geçen gün ağırlaşıyor; su kaynaklarımız, sulama imkânlarımız her geçen gün azalıyor. Bakın, Mersin'de barajların doluluk oranları kritik seviyede, çiftçi sulama yapamıyor, böyle giderse vatandaş musluğunu açamayacak, musluğunu açsa da su akmayacak. Siz bunlarla ilgili hiçbir önlem almıyorsunuz.
Burada kenevir üretiminin teşvikini "sürdürülebilir tarım" diye bize sunuyorsunuz. Kenevir üretiminin arttırılması ve yaygınlaştırılması olumlu bir şey. Bu noktada toprağı yormayan, toprağı düzenlemeye yardımcı olan hem de hayvan yemi olarak kullanılan kenevir gibi ürünlerin ekiminin arttırılmasını olumlu buluyoruz. Hatta bununla birlikte başta buğday, arpa, mısır, soya, kanola ve yonca gibi ürünlerin üretiminin de artması gerekiyor. Daha önce 19 ilde kenevir üretilmesiyle ilgili bir karar almıştınız, ne oldu? Şu anda ancak 7 ilde üretim yapılıyor. Tarımsal üretimin arttırılması gerekirken siz en kritik dönemde limon ihracatını yasakladınız, limoncuyu mağdur ettiniz. Değerli arkadaşlar, seçim bölgem Mersin'de, Erdemli'de, Silifke'de, Mezitli'de limon üreticilerimiz kan ağlıyor. Narenciye ihracatına teşviki kestiniz. Üreticilerimiz şu anda 4,5 liraya mal olan limonu dalında 3 liraya satamıyor. Bu, hem yanlış tarım politikalarınızdan kaynaklandı hem de gelenekselleşmiş narenciye ürünlerine verilen ihracat primini sizin kesmenizle oldu arkadaşlar. Bunu narenciye üreticisine yapmayın. Siz aslında ihracatları yasaklayan bir iktidarsınız, domates ihracatını yasakladınız; patates, soğan ihracatını yasakladınız; patates, soğan üreticisinin depolarını bastınız. Çiftçiyi terörist olmakla suçladınız.
Değerli arkadaşlar, aslında, sizin bu işte, bu teklifte ne yapmak istediğinizi de görüyoruz. Emperyalist güçlerin size dayattığı ürünleri çiftçi sizin istediğiniz gibi ekmezse çiftçiye -cezalandıracağınız- bununla ilgili bir sopa gösteriyorsunuz bu kanun teklifiyle.
Bu teklifin 2'nci maddesinde çok yıllık bitkisel üretim yapan çiftçilere para cezası kesiyorsunuz. Değerli arkadaşlar, benim limon bahçem var. Aynı bölgede Bakanlık başka bir ürün üretilmesini isterse ben bahçedeki ağaçları mı keseceğim? "Çiftçi üretti." diye çiftçiye ceza kesmeyi öngören bu teklifi kabul etmiyoruz. Bu üretim şekline "planlı üretim" denmez ancak dense dense "Çiftçiye AKP'nin zulmü." denir. Planlı üretim teşvikle yapılır, cezayla değil. Sizin bu anlayışınız yüzünden yirmi yılda 575 binden fazla çiftçi üretimden koptu, artık üretmiyor. İthalat yapmadığınız tarım ürünü kalmadı. 140 milyar dolarlık, maalesef, ülke olarak ithalat yaptık. Sizin siciliniz bozuk, siciliniz bu anlamda çok kabarık. AKP "Sözleşmeli üretimle planlı üretim yapacağız." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) - Sözleşmeli tarım olması için güçlü çiftçi örgütleri gerekli. Türkiye'de örgütlü çiftçi var mı? Kaç çiftçi kooperatif üyesi? Kaç çiftçi birlik üyesi? Siz bu örgütleri güçlendirmiyorsunuz, çiftçiyi sözleşmeli üretime zorluyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, burada şunu da söylemek zorundayım: Aslında, çiftçinin bir örgütü var, ziraat odaları; ziraat odaları anayasal bir kuruluş ve çiftçinin kanunla kurulmuş tek örgütü. Ziraat odaları AKP'nin arka bahçesi olmadığı için, siz ziraat odalarını bu teklifle cezalandırmak istiyorsunuz. Bu anlamda, Tarım Bakanının aslında karnesi çok kötü çünkü Tarım Bakanı, milletvekili olduğu dönemde Tarım Komisyonu Başkanı olduğunda ziraat odalarını ekonomik olarak güçsüzleştirecek bir kararnamenin altına imza attı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gökçel.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) - Ben o zaman oda başkanıydım. Değerli arkadaşlar, 2002 yılında çıkarılan bir belgeyle siz 2006 yılındaki desteğe müracaat edecek bir imkân yarattınız, bir durum ortaya koydunuz. Dolayısıyla, şimdi de aynısını yapıyorsunuz. Bakın, bir daha söylüyorum: Bu kanun teklifinde eğer siz ÇKS'yle ilgili belirlenecek bir belgeyle -çiftçinin sağlıklı belgelerini oluşturacak, kaydını tutacak- ziraat odaları üzerinden gelen çiftçi belgesiyle bu destekleri vermezseniz, ne bizim burada envanterimiz sağlıklı, ürün miktarımız belli olur ne de çiftçimiz hak ettiği desteği alabilir. Bu şekilde çiftçimiz hak ettiği desteği alamaz. Zaten çiftçinin 2006'da çıkan yasadan kaynaklanan 100 milyonlarca lira alacağını ödemediniz. Bu kanun teklifini biz -bir kısım maddelerde olumlu olsa da- genelde olumsuz buluyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum.