| Konu: | İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 28.03.2023 |
NURAN İMİR (Şırnak) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve değerli halkımızı sevgiyle selamlıyorum.
Yeni bir yargı paketiyle karşı karşıyayız. Yirmi bir yıllık iktidarınız döneminde ardı ardına getirdiğiniz yargı paketleri, özel soruşturma ve yargı usulleriyle hukuksuzluğun düzenini kurdunuz. Devletin bütün kurumlarına çöktünüz. Neredeyse her yıl çıkardığınız yargı paketleriyle ortada yargıya ait hiçbir şey bırakmadınız. Hukuka dair bütün kurumları bertaraf etmiş durumdasınız. Ne politik ahlak ne vicdan ne kural ne kaide bırakmadınız. Öyle ki bu ülkede insanların suçlu ve terörist olabilmesi için 1 savcı ve 3 polis sizin için yeterlidir. Hukuku getirdiğiniz seviye işte budur.
Yargı paketlerini ve Meclisten geçirdiğiniz diğer bütün paketleri sadece kendi çıkarlarınız ve rantınız için yaptınız. Daha dün Şırnak'ta yüzde 91 engelli olan, altı ay içerisinde 35 kere hastaneye kaldırılan Divali Güzel yaşamını yitirdi. Buradan ailesine ve bütün sevenlerine başsağlığı, kendisine rahmet diliyorum. Peki, neden cezaevindeydi biliyor musunuz? Ulusal Kürt kıyafetleri giydiği için örgüt üyesi ilan edilmiş ve tam altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırılmıştı. İşte, yargınızın, vicdanınızın ve hukukunuzun geldiği nokta budur; buna da AKP hukuku deniliyor. Bakın, sadece 2022 yılında en az 73 kişi cezaevlerinde yaşamlarını yitirdi, bunların çoğunluğu hasta tutsaklardan oluşuyordu. Her defasında hasta tutsaklar dedik fakat sizler onları cezaevlerinde ölüme terk ettiniz. Son günlerinde dahi aileleriyle görüşmelerine keyfî kararlarınızla izin vermediniz, izin vermiyorsunuz.
Turan Çelik, benim de yakinen tanıdığım Elâzığ eski İl Başkanımız yıllardır cezaevinde; kalp, tansiyon ve birçok hastalığı var. 16 Ocakta geçirdiği kalp ameliyatı sonrası on iki gün kelepçeli olarak hastanede bekletilmiştir. Ailesinin ısrarlı talebine rağmen Elâzığ'a sevki yapılmamış, deprem felaketi nedeniyle Maraş Türkoğlu Cezaevinden Samsun Kavak S Tipi Kapalı Cezaevine sürgünü yapılmıştır. Orada da aynı muamele devam etmiştir, günlerce tedavisi engellenmiştir. Bu da yetmezmiş gibi, ağız içi aramaya karşı çıktığı için disiplin cezası verilmiştir. İnsanların ağzının içinde ne arıyorsunuz? Bu nasıl onur kırıcı bir muameledir? Bütün bu yapılanlar insanlık suçudur. Turan Çelik gibi cezaevlerinde yaşamını sürdüremeyecek durumda olan yüzlerce hasta tutsak derhâl serbest bırakılmalıdır; yargıda yapmanız gereken tek reform budur. Ülkenin gerçek sorunlarından uzak, sürekli kendi çıkarınız doğrultusunda paketler çıkarmaktan vazgeçin artık.
Değerli halkımız, bütün bunların yanı sıra, bir de hiçbir kural, kaide tanınmayan, hukuk ve yargıyla hiçbir bağı olmayan cezaevi idari gözlem kurulları var. Bu kurullar, yıllarca cezaevinde kalan, cezasını bitirmiş insanlara "Pişman mısın?" sorusunu sorarak infazlarını üçer ay ya da altışar ay erteleyebiliyor. Cezaevinde tutuklu bulunan Hanse Bulut'un tahliyesine üç gün kala "Pişman mısın?" sorusuna karşı "Pişman olacak bir şey yapmadım." dediği için infazı yakılmış, tahliyesi üç ay daha ertelenmiştir ve daha şimdi, yarım saat önce sosyal medyada gördüğüm, Sincan Kadın Cezaevinde altı yıldır tutuklu bulunan ve cezası bittiği hâlde tahliye edilemeyen Gazeteci Dilan Oynaş'ın infazı 4 kezdir yakılıyor, tahliyesi altı ay daha uzatılmış ve buna benzer yüzlerce insan şu an cezalarını çektikleri hâlde cezaevleri idari gözlem kurullarının keyfiyetiyle rehin tutuluyorlar. Bu mu yargınız, bu mu hukukunuz? Siyasi çıkarlarınız için cezaevlerinde rehin tuttuğunuz insanların neden pişman olmasını bekliyorsunuz, bu nasıl bir şuur tutulmasıdır? Bu uygulamalar derhâl terk edilmelidir.
Yine, özgür basın emekçileri... Buradan bütün tutuklu olan özgür basın emekçilerini selamlıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
NURAN İMİR (Devamla) - Dokuz ay önce Diyarbakır'da 26 basın emekçisi asılsız iddialarla tutuklanmışlardı ve hâlâ mahkemeye çıkartılmamışlar çünkü bir iddianameleri dahi yok. Keyfî bir şekilde cezaevlerinde rehin tutuluyorlar. Yargıyı öyle bir hâle getirdiniz ki artık neresinden tutarsak tutalım hukuksuzluk, keyfiyet ve haksızlık kokuyor.
Yargı eliyle kadınlara yönelik de ayrımcılığa ve ötekileştirmeye sistematik olarak devam ediliyor ne yazık ki. Mart başında, Diyarbakır Cezaevinde bulunan TJA sözcümüz Ayşe Gökkan ve arkadaşları, gerekçesiz, Ankara Sincan Cezaevine sürgün edildiler. Bunun gibi binlerce insan ailelerinden binlerce kilometre ileride cezaevlerine konularak aileleri de aynı işkence ve kötü muameleye maruz bırakılıyor. Verecek cevabınız yok, bunu biliyoruz. Zaman yirmi yılın hesabını vereceğiniz zamandır artık. 14 Mayıs adım adım yaklaşıyor, bir mühür kadar ömrünüz kalmıştır. Posta pulumuza yazık olacak ama emin olun, iadesiz, taahhütsüz sizi postalayacağız.
Saygılar sunuyorum.