GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:82
Tarih:30.03.2023

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bir kez daha üzülerek ve aslında biraz da öfkeyle belirtmeliyim ki kaliteli yasa yapma kaygısından çok uzak, gayriciddi, özensiz, eksiklerle dolu, adaletsiz ve hakkaniyetsiz, önümüzdeki genel seçim öncesi oy toplama kaygısıyla ve seçim kaybetme korkusu, paniği ve telaşı içinde hazırlanmış ve bir kez daha "Bugüne kadar aklınız neredeydi?" sorusunu akla getiren bir başka teklifle karşı karşıyayız. Anayasa'ya uygunluk tespiti yine ortada yok, tali komisyonlardan gelen bir rapor ortada yok, etki analizi yine yok. Komisyon çalışmaları esnasında verilen sözde etki analizi aslında bir yıllık maliyet çizelgesinden öte bir anlam taşımıyor; zira, teklifin maddeleri bazında faydalanıcı sayısı, dağılımı ve benzeri değişkenler bizlere bildirilmedi. Oysa düzenleyici etki analizinin, getirilen kanun teklifinin olası fayda ve maliyetleri ile etkilerinin sistematik olarak incelenmesini sağlayan bir dizi analitik adımdan oluşması ve karar alıcılara yönlendirici bilgiler sağlaması gerekir.

Diğer yandan, saraydaki tek adamın seçim öncesi korku ve panik içerisinde, telaşla ve alelacele talimatıyla, her zaman olduğu gibi hesapsız kitapsız bir anlayışla derme çatma hazırlanmış bu kanun teklifinin bütçeye yıllık maliyeti görüyoruz ki 149,3 milyar lira. Aslında işçimizin, memurumuzun, çiftçimizin, esnafımızın, tüm bordro mahkûmu emekçilerimizin, işsizler ordumuzun, açlık ve yokluk içinde ölüme terk ettiğiniz yurttaşlarımızın insanca yaşam haklarını karşılamaktan çok ama çok uzak olan bir düzenleme olduğunu peşinen söylemekte yarar görüyorum. 149 değil, 1.490 milyar lira da verseniz halkımızı içine sürüklediğiniz bu yoksulluk çukurundan çıkaramayacağınızı artık herkes gayet iyi biliyor. Bu teklifin öngörülen yıllık maliyeti, 2023 yılının zaten dengesi allak bullak olmuş olan bütçe ödeneğinin yani 4 trilyon 470 milyar liralık merkezi yönetim bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde 3,34'ünü oluşturuyor. Diğer bir deyişle, genel bütçeli toplam 41 kurum varken bu 41 kurumun 35'inin bütçe ödeneğinin üzerinde bir maliyetten bahsediyoruz. Bakın, örneğin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bir yıllık bütçe ödeneği 149,9 milyar lira. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçe ödenekleri bunun çok az üzerinde. Tarım ve Orman Bakanlığının bütçe ödeneği 133,7 milyar lira yani Tarım ve Orman Bakanlığının bütçe ödeneğinden 16 milyar lira daha fazla olan bir yıllık maliyetten bahsediyoruz. Peki, üstünden daha üç ay dahi geçmemiş olan, yüce Meclisimizde onaylanarak yürürlüğe giren 2023 yılı merkezî yönetim bütçesi düzenlenirken aklınız neredeydi? Dolayısıyla, bu teklifin 2023 yılı bütçesinde öngörülen kaynak harcama dengesini ve Sosyal Güvenlik Kurumunun aktüeryal dengesini ve 2023 yılı içerisinde merkezî yönetim bütçe dengesini, ödenek dengesini nasıl değiştireceğinin ve hangi kaynaktan karşılanacağının da bütçe disiplini ve yüce Meclisimizin bütçe hakkını yerine getirebilmesi açısından belirtilmesi gerekirdi.

Aslında hepimiz gayet iyi biliyoruz ki aklınız fikriniz yandaşlarınızın obur iştahlarını karşılama telaşınızda. Aklınız fikriniz en büyük yandaşlarınız 5'li çetenizi hoşnut tutmakta. "Durmak yok, yola devam." derken aslında aklınız fikriniz yetimin hakkı olan 418 milyar Amerikan dolarının hazineden çalınmasına göz yummakta. Aklınız fikriniz yüzde 70'in üzerinde enflasyona mahkûm ettiğiniz, 202 milyar lirayı aşan bütçe açığına ve 10 milyar doları aşan aylık cari açığa sürüklediğiniz ülke ekonomimizi getirdiğiniz buhranı perdelemeye çalışmakta. Aklınız fikriniz bordro mahkûmu emekçilerimizin millî gelir içindeki payını sürekli düşürmekte ve açlık ve yoksulluk içinde ölüme terk ettiğiniz yurttaşlarımızın insanca yaşam haklarını yok saymakta.

Düzenlemeyle, yirmi iki yıldır aklınıza nedense hiç gelmeyen, bu vatan için gözünü kırpmadan canını feda etmiş şehitlerimiz, şehadete yürümekten bir adım geri atmamış gazilerimiz ve onların eş ve ailelerine yapılacak her türlü iyileştirmenin az bile olacağının bilinciyle, tereddütsüz yanlarında olduğumuzun ve olacağımızın bilinmesini isterim. Ancak muharip şehit ve gazilerimiz, teröre kurban verdiğimiz şehit ve gazilerimiz, 15 Temmuz şehit ve gazilerimiz ve tüm bunların dul ve yetimlerine yapılan sosyal desteklerin ve haklar arasında yaratılan farklı uygulamaların bir an evvel düzeltilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek isterim. Ayrıca, düzenlemelerde yer alan "Cumhurbaşkanlığı kararıyla aylık bağlanabilir." ifadesinin keyfiyet yaratacağı endişesiyle sorunlu olduğunu da düşünüyorum.

Teklifte, Yargıtay ve Danıştayda, diğer deyişle yüksek yargıda hâkimlik ve savcılık görevlerini yürüten yargı mensuplarının kıstas aylık oranları, ek tazminat oranları, ek göstergeleri ve yüksek hâkimlik tazminat oranlarının Anayasa Mahkemesi üyeleriyle eşitlenmesi amacıyla ilgili kanunlarda değişiklik yapılması teklif edilmektedir. Ancak birinci sınıf ve birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcılar ile daha alt sınıfta görev yapan hâkim ve savcıların özlük haklarının iyileştirilmesi yönünde herhangi bir değişiklik önerisi maalesef göremiyoruz. İlk derece mahkemeleri ile istinaf mahkemeleri, yüksek mahkemeler ile Adalet Bakanlığında görev alan tetkik hâkimleri, cumhuriyet savcıları ne yazık ki kapsama alınmamış. Dolayısıyla, yargı organlarında görev yapan tüm hâkim ve savcılar arasında özlük hakları yönünden ciddi farklar oluşacağı da ortada. Bunun da esasen Anayasa'nın 10'uncu maddesi çerçevesinde eşitlik ilkesine aykırı olacağı, iş barışını bozacağı ve ücret uçurumu yaratacağı ortada.

Teklifle getirilen, Anayasa Mahkemesi üyeleri ile Yargıtay ve Danıştay üyeleri arasındaki hiyerarşi algısına sebep olan statü farklılığının giderilmesi ve özlük hakları itibarıyla eşitlenmesi kabul edilebilir olsa da ilk derece ve istinaf mahkemelerinde görev yapan hâkim ve savcıların gözetilmemesinin, yüksek yargı için artırılan oranlara benzer bir artışın diğer hâkim ve savcılar yönünden düşünülmemesinin adil olmayacağı ortada. Tüm yargı mensuplarının yüksek yargıda görev yapmasına kadro sınırı itibarıyla imkân bulunmadığına göre, en azından Yargıtay veya Danıştay üyeliğine layık olduğu hâlde bu yüksek mahkemelerin kadro sınırı sebebiyle kürsüde olanların haklarının korunması amacıyla teklife en azından "Yargıtay ya da Danıştay üyesi olmaya hak kazananlar" ibaresiyle bu haksızlık pekâlâ ortadan kaldırılabilirdi. Hem birinci sınıf yargı mensuplarına ve hem de daha alt sınıfta olan tüm yargı mensuplarına, aynı şekilde Adalet personeline, zabıt kâtiplerine ve infaz koruma memurlarına da özlük haklarında iyileştirme yapılması gerekliliği ortadadır. Zira, tüm hâkimlerimiz, savcılarımız ve Adalet personelimiz yargı erkini hep birlikte büyük bir özveriyle temsil etmektedir.

Yine, teklifte, SGK tarafından gelir ve aylık ödemesi yapılanlara yani emeklilerimize bayramın içinde bulunduğu ayda gelir ve aylık almak şartıyla Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı'nda yapılan 1.100 TL tutarındaki bayram ikramiyesinin -lütfetmişsiniz- 2.000 liraya çıkarılmasını öneriyorsunuz. Öncelikle, bu ikramiyenin en az asgari ücret düzeyinde olması gerektiğini ve Millet İttifakı'nda bunu mutlaka ve öncelikli olarak uygulayacağımızı altını çizerek belirtmek isterim. Diğer yandan, bu ikramiye 11 Mayıs 2018'de 1.000 TL olarak düzenlenmiş -bakın, 2018'de- ve aradan geçen beş yıl sonra getirdiğiniz öneriyle, şimdi 2 bin TL. Yani TÜİK enflasyonuna göre artış yapsanız bu değerin en az 4.200 lira olması gerekir. Böyle bir öneri getiriyorsunuz.

Diğer yandan, yaşlılık, malullük, ölüm aylığı almakta olan emeklilerimize ve hak sahiplerine ödenen en düşük asgari ödeme tutarının da 5.500 liradan 7.500 liraya çıkarılmasını teklif ettiniz. Bu kapsamda en düşük emekli aylığının da en az asgari ücret düzeyinde olması gerektiğini ve iktidarımızda bunu mutlaka ve öncelikli olarak uygulayacağımızı altını çizerek belirtmek isterim. Ayrıca, bir iyileştirme yapılıyorsa bunun kök maaş üzerinden en az brüt asgari ücret düzeyine getirilmesi ve aynı oranda veya en azından seyyanen 2 bin TL farkın tüm emeklilerimize yansıtılması yönünde olması gerekliliğidir; adalet, hakkaniyet bunu gerektirir ve ücret eşitliği, ücret dengesi bunu gerektirir. Aksi takdirde, bu teklif kapsamında yapılan düzenleme, esasen tüm emekli maaşlarını açlık sınırının da altında bir değere indirgemekten ve emeklilerimizin yüzde 80'ine yakın bir kısmını 7.500 lirayla açlık sınırının altında bir maaşa mahkûmetmekten öte bir anlam taşımayacaktır.

Teklifte, 5620 sayılı Kanun'da değişiklik yapılarak geçici statüdeki işçilerin sürekli statüye getirileceği belirtiliyor. Ancak ne yazık ki 5620 sayılı Kanun'un 1'inci maddesinin (c) bendindeki il özel idareleri, belediyeler ve bunların işletmeleri ile bağlı kuruluşlarında çalışan geçici işçiler kapsam dışında tutuluyor. Sormak istiyorum: Neden?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu konuda bir diğer husus da sadece maddenin yürürlük tarihinden sonra herhangi bir nedenle boşalan sürekli işçi kadrolarına geçişlere izin verileceği anlaşılıyor. Oysa, Sayıştay 2021 Yılı Raporu'na göre, 60 binin üzerinde geçici işçi var ve en az 10.237 boş sürekli işçi kadrosu var fakat bu boş kadrolar, sırf bu nedenle yani yürürlük tarihinden sonra boşalacak kadrolara izin verildiği için boş kalmaya devam edecek. Bunu da soruyorum: Neden?

Halkımızdan tarafımıza gelen taleplerden bazıları: Örneğin, değerli milletvekilleri, 4/C'li Emekli Sandığı emeklilerimizin de bir haykırışı ve adalet talepleri var. Sosyal devlet ve sosyal adalet anlayışı ile anayasal haklar gereğince SSK ve BAĞ-KUR kapsamındaki çalışanlarda olduğu gibi, 4/C'li Emekli Sandığı iştirakçilerinin yapmış olduğu askerlik hizmet borçlanmaları ile sivil okul borçlanmalarıyla sigorta başlangıç tarihlerinin geriye çekilmesi sağlanmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı müşavir danışman olan çalışanların da taleplerini dile getirmiş olayım.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.