| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 04.04.2023 |
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de 6 Şubatta ve daha sonra 20 Şubatta 2 büyük deprem yaşadık ve bu depremlerin akabinde çok büyük yıkımlarla karşı karşıya kaldık. Bu yıkımın en önemli nedenlerinden biri denetimsiz bir şekilde yapı kayıt belgesi verilen ve imara aykırı, ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı olarak inşa edilen denetimsiz ve kaçak binalardır. Depremin yaşandığı illerde imar affından faydalanma oranının çok yüksek olduğunu görüyoruz. İmar affı baştan beri aslında bir cinayetti, bir cinayetin altına imza atmaktı, bu karar yanlıştı. Şimdiden sonra yapılması gerekenler, elbette yapı denetim başta olmak üzere bu konuda önemli bir biçimde adımlar atılmalı. Burada hem merkezî Hükûmete çok temel görevler düşer yani bu konuyla ilgili mevzuat sil baştan yeniden yapılmalıdır ve yerel yönetimlere düşen en temel görevse bu denetimin en sıkı şekilde gerçekleştirilmesidir.
Tabii, şimdi önümüzde duran en temel noktalardan biri de Türkiye'nin dört bir yanında var olan fay hatlarından etkilenme olasılığı yüksek olan illerimizde önlemler almaktır; bunların başında İstanbul geliyor, Adana geliyor. Bakın, 45 il sınırında yer alan 110 ilçemiz diri fay hatları üzerinde şu an mevcut ve bu fay hatları üzerinde bulunan binaların en ufak bir depremde yerle bir olma ihtimali oldukça yüksek. Bu konuda evet, başta Hatay'da, Maraş'ta, Adıyaman'da ve diğer illerimizde alınmayan önlemleri, ölümü bile bile izlediğimiz bir zamanı geçirdik biz bu süreçte, bunun önüne mutlaka geçilmeli, bununla ilgili önemli adımlar atılmalı.
Evet, deprem mağdurlarının mağduriyetleri artarak devam ediyor. Depremin üzerinden iki ay geçmiş olmasına rağmen hâlâ insanların çadıra ihtiyacı var, hâlâ ekmeğe, suya, barınmaya ihtiyaçları var. Depremzedenin parası yok ki açık bir dükkân varsa bile gidip alışveriş yapabilsin. Dayanışma ağları hâlâ devam etmeli ve buradan bütün Türkiye ve dünyadaki dayanışma ağlarına bir kere daha seslenmek istiyorum: Lütfen deprem bölgesini bu iktidarın unuttuğu gibi siz unutmayın, bugüne kadar büyük bir sorumlulukla davrandınız, bu sorumluluğumuzu bir süre daha yerine getirmeye ihtiyaç var.
Bir diğer şey burada, kamu hizmetleri. Dayanışma ağları büyük yaraları saramayacak, bunu burada defaatle konuştuk. Büyük yaraların sarılabilmesi için çok ciddi bir biçimde bir organizasyona ihtiyaç var. Bakın, Meclis kapanacak ama bu Meclis şu an deprem için hiçbir şey yapmadı. Kurulmuş olan Deprem Komisyonu doğru düzgün bir çalışma, sonuca dayalı bir çalışma yürütmüyor. Bu iktidar henüz şunu açıklamış değildir: Depremzedelere evler nasıl yapılacak, nasıl verilecek bu evler? İş yeri yıkılanların iş yerleri imar edilecek mi? Ücretsiz bir biçimde evler ve iş yerleri deprem mağdurlarına verilecek mi? İşte, deprem mağdurlarının en büyük beklentisi bu konuyla ilgili ciddi bir açıklamanın yapılmasıdır ama bu iktidar bu açıklamayı yapmadı. Buradan ben deprem bölgesinde bulunan bütün yurttaşlarımıza sesleniyorum: Bu iktidarın yapmadığını 14 Mayısta bu iktidarı göndererek bizler yapacağız ve bizler bu yaraları en derinden hissedenler olarak bu yaraların sarılması için elimizden gelen bütün çabayı sergileyeceğiz. Bakın, Erdoğan bir konuşma yapıyor ve diyor ki: "Diğer sınamalar gibi deprem felaketinin de altında kalmadık." Deprem felaketinin de altında kaldınız, Covid'in de altında kaldınız. Bu ülkede hâlâ insanlar bir çadır bulamıyorsa siz depremin altında zaten çoktan kaldınız. Ve yine bu kürsüden çok ifade ettik, bir kez daha ifade ediyoruz; enkaz kaldırılırken enkazı kaldırma biçimi zaten çok ciddi bir biçimde bir sağlık sorunu oluşturmuş durumda. Enkaz kaldırılırken kalkan tozların engellenmesi için sulama yapılmıyor, sadece televizyonlarda görünen görüntülerde sulama yapıldığına tanık oluyoruz. Esasen hiçbir biçimde bir sulama yapılmadan enkaz kaldırıldığı için ve sadece o değil, enkaz yaşam alanlarında, içinde olduğumuz mahallelerde içme suyumuzun geçtiği, boruların geçtiği yerin dibine döküldüğü için hâlâ çok ciddi ve çok büyük bir tehlike arz etmeye devam ediyor. Uyarmamıza rağmen bu konuyla ilgili hiçbir önlem alınmadı. Buradan tekrar uyarıyoruz: İnsanların yaşamları söz konusu, önümüzdeki süreçte hastalıklarla karşı karşıya kalacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bunun için acil önlem alınmalıdır ve buna itiraz eden halka ne yapılıyor biliyor musunuz? "Molozları bizim yakınlarımıza dökmeyin, yaşam alanlarımıza dökmeyin. Biz yeterince öldük bu depremde, bizi bir kez daha öldürmeyin." diyen yurttaşları dün, deprem günü gönderilmeyen asker, jandarma ablukaya alarak darbetti biliyor musunuz? Samandağ'da depremzedeler böyle bir yürüyüş gerçekleştirdiği için dün darbedildiler. Depremzedeleri bu iktidar darbettiriyor jandarmaya, askere, polise. Şimdi ise bugün yine aynı konuyla ilgili seslerini bütün Türkiye'ye duyurmak isteyen depremzedeler, biraz önce bana gelen telefondan öğrendiğim, hâlâ abluka altındalar. Bir depremzedenin en temel hakkı, yaşatılmadılar evet ama şimdiden sonra dökülen molozların bu şekilde yaşamlarını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayınız efendim.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Depremzedelerin bu şekilde jandarmaya dövdürtülmesini asla kabul etmiyoruz. Bu depremde bizler âdeta ölüme terk edildik. Bunu buradan defalarca söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Asla hakkımızı helal etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bir de üzerine kalkıp oradaki depremzedenin acısına acı katan kolluk kuvvetinin şiddetini kabul etmemiz mümkün değil. Sizi halka şikâyet ediyoruz ve halk sizden en ağır şekilde bunun hesabını soracak, bundan emin olun. (HDP sıralarından alkışlar)