| Konu: | Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 04.04.2023 |
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 434 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım. Bu vesileyle tüm halklarımızın mübarek ramazan ayını kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, 6 Şubat tarihinden bugüne kadar neredeyse iki aya yakın bir süreyi geride bıraktık. Maalesef depremin ilk günlerinde halkın imdadına yetişemeyen iktidar, altmış gün geçmiş olmasına rağmen depremzedelerin feryadını hâlâ işitememektedir. Meclis, asıl işi olan halkın ana sorunlarına çözüm yeri hâline getirmesi gerekirken burjuvazinin kazanımlarını artıracak yasal düzenlemelerin bir ayağı hâline getirilmiştir. Bu niyetiniz, kararlılığınız ve eyleminiz maalesef uzun süredir hazırlanan her kanun teklifinde açık ve net bir şekilde görülmektedir.
Bu ülkede çok değil, daha üç yıl önce bir pandemi yaşandı, insanlar sokağa dahi çıkamadı, endişeyle yarın ne yapacaklarını, nasıl para kazanacaklarını, evlerine nasıl ekmek götüreceklerini düşündü. Bu belirsizliğin ortasında Cumhurbaşkanı ya da yetkililerin neler sağlayacağını, neler vereceğini düşündüler. Günün sonunda Cumhurbaşkanı, IBAN numarası vererek belirsizliği ortadan kaldırdı. Toplumun "iktidar" diye başa getirdiklerinden en fazla ihtiyaç duyduğu süreçte iktidar, elini halkın cebine uzatmayı tercih etti. Ardından yönetilemeyen ekonomi bir krize dönüştü, esnaf, memur, işçi ve emekli yine aynı kaygılarla "Acaba bu iktidar pandemide yapamadığını şimdi mi yapacak?" diye beklerken karşılığında aldıkları açlık sınırı altında zam, enflasyona yenik düşmüş maaşlar, daha önce ödeyemediği kredilere güya düşük faizli yeni krediler.
6 Şubat tarihinde yaşanan depremle kara bir gün. Pandemide "Hayat eve sığar." dedikleri evler, imar afları ve denetimsizlikle mezara dönüştü. Günlerce bırakın insanlara yardım edebilmeyi, şehirlere bile giremeyen yüzyılın Türkiye'si sürecinde yüzyılın fiyaskosunu yaşatan bir iktidar. Evlerini kaybetmiş, umutlarını, geleceklerini, canlarını kaybetmiş halka, pandemide olduğu gibi belirsizlik içinde bekleyen halka yine verilen IBAN numarası oldu. Yirmi bir yıllık iktidarları süresinde maalesef bu halkın iktidardan alabileceği tek müjde IBAN numarası oldu. Sadece sandığın kurulmasından kısa bir süre önce müjdeler alabilen Türkiye halklarının sandık sonuçlarıyla birlikte talepleri, istekleri de rafa kaldırılıyor. Bu iktidarın önem verdiği tek şey kendi sermaye sahiplerinin güçlenmesi, büyümesi ve ilerlemesidir.
Türkiye'de kalkınma modelleri yine bu sermaye sahiplerinin büyümeleriyle eş değer bir durumdadır. İktidarın sermaye sahiplerini güçlendirmek için yapamayacağı bir şey, atamayacağı bir adım, çiğneyemeyeceği bir kanun yok. Yirmi bir yıllık iktidarınız döneminde eğitimden ekonomiye, ekolojiden tarıma varıncaya kadar pek çok alanda onlarca düzelmesi mümkün görünmeyen ağır hasarlar yarattınız. Her yeni politikanız, bu ülkenin halkları açısından acı bir reçeteye dönüştü ve amansız baskılar yarattı. Şimdi, yeniden bir seçim zamanı, yeniden müjdelerle dolu açıklamalar... Bu halka artık verilebilecek en güzel müjde, sizin iktidarınızın ya da saltanatınızın sona ermesi olacaktır. İçinde bulunduğumuz ve her şeye muktedir olduğunuz düşüncesi, maalesef bu toplumun gerçekliğinden kopmanıza da neden oldu dolayısıyla kör ve sağır bir iktidar hâline geldiniz.
Bizler insanlar aç, geçinemiyor dedikçe sizler yol yaptığınızdan; bizler hukukun yok edildiğini dile getirdikçe sizler bina inşaatlarından; bizler işsizlikten bahsettikçe sizler köprülerden; bizler bitirilen tarımdan bahsettikçe sizler havaalanlarından konuşmaya devam ettiniz. Maalesef halktan kopmuş, kendini saraylara hapsetmiş bir iktidar hâline döndünüz. Bu ülkenin asıl gündemi, yaşanan doğal afetlerin bir felakete dönüşmesi ve her cebi yakan ekonomik kriz gerçeğidir. Söz konusu durumlara ek olarak iktidarın liyakatsiz ellere teslim ettiği icraat makamının beceriksizlikleriyle sonuçlanan büyük yıkımlar da sayılabilir.
Beceriksizlik ve liyakatsizliğin nelere yol açabileceğini maalesef Bitlis'te gördük. Bu da sizin projelerinizin bir prototipidir. Bitlis merkeze bağlı Yolalan beldesi Müşkünüs köyünde inşa edilen gölet inşaatı. 25 ve 26'ncı Dönem Bitlis'te HDP 2 vekil çıkarmıştı. 27'nci Dönem AKP adayları, sanki HDP iktidardaymış gibi "2 vekilleri vardı, niçin Bitlis'e yatırım yapmadılar?" diye yakınıp "Verin 2 vekili görün hizmeti." yarışına girmişlerdi. Kerametin 2 vekillikte olduğunu zannettiler. Hatta 2019 yerel seçimlerinde "Yolalan Belediyesini AKP'ye verin, sulama göleti projesi hazır, hatta ihale dosyası da hazır. Derhâl ihale yapıp işe başlayacağız." sözü verdiler.
Herhâlde bu sözü yerine getiriyorlarmış gibi yapıp Müşkünüs köyünde bir gölet yapmaya kalkışmışlar. Bitlis ili Yolalan beldesi Müşkünüs Köyü Sulama Göleti, Kasım 2022 tarihinde başlayıp kırk-kırk beş günde tamamlanmış ve 8 Ocak 2023 tarihinde de su toplamaya başlanmış. 13 Mart 2023 tarihinde gece yarısı sedde patladı. Ancak üç ay dayanabildi. Aşırı yağıştan falan da değil, tamamen yapım hatası. Afrika'nın teknikten, teknolojiden bihaber kabile devletlerinde dahi bu gibi hatalar yapmaları mümkün değil. Bilimden, akıldan, mantıktan çok uzak yapılan bu iş, ben 18 Mart yani olaydan beş gün sonra sahadaydım, yapımı Köy Hizmetleri, Devlet Su İşleri, Yolalan Belediyesi makineleriyle yapılıyor. Oradan çektiğim bazı fotoğrafları size göstereceğim. Bakın, beyazla işaretlediğim yer, su kotunun vardığı maksimum kot yani tam da doğmamış bir vaziyetteyken bu gölet gece yarısı patlıyor.
Şimdi, yapılan iş, bütün çevreden topladıkları hafriyatları sedde yaparak kendi akılları sıra bir dolgu malzemesi yaratmışlar, uyduruk bir inşaat yapılmış. Evet, bu da seddenin patlamasını gösteren bir fotoğraf. Ne yazık ki bilimden, akıldan çok uzak olduklarını çok net olarak bu fotoğraflarda görebilirsiniz. Şimdi, tabii, sizin tabirinizle "Gölete bak gölete, hiç de su tutmuyor." demek geliyor içinden ama siz HDP için yaptığınız barajdan da daha çürük bir baraj yapmışsınız.
Belediyede çalışan mühendislere soruyorum: Belediye binasından 4-5 kilometre uzaklıkta bu iş yapılırken hiç mi merak edip oraya uğramadınız? Yolalan Belediye Başkanına soruyorum: Teknik elemanlarına hiç mi danışmadın? 20 Şubat 2020 tarihinde 7221 sayılı Kanun'la kırsal alanlarda yapılacak inşaat işlerinin izin ve denetim yetkisi valilere verildi. Bitlis Valisine soruyorum: Nasıl izin verdin, nasıl denetledin? İçişleri Bakanına soruyorum: Bu belediyeye kayyum atayacak mısın? Vali ve diğer sorumlular hakkında adli ya da idari bir işlem yaptın mı, yapacak mısın? Zayiata gelince köydeki 1 transit minibüs tamamen pert olmuş, 4 traktör hasarlı, 5 ahır yıkılmış, 4 büyükbaş hayvan telef olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - 10 ev ve 300 dönüm arazi hasar görmüştür. Allah'tan olayın vuku gecesi, gece yarısı olmuş olması, can kaybını önlemiştir. Aksi takdirde burada can kaybı da olabilirdi.
Vali ve kaymakamlar, AKP il ve ilçe başkanları gibi çalışıp utanmadan köy halkını ve muhtarlarını "AKP dışında oy çıkarsa hizmet yok." diye tehdit ediyorlar. Hizmetiniz böyle olacaksa kimse sizden hizmet beklemiyor. Sizin halkın sorunlarına çözüm öneriniz, deprem ve sel felaketlerinde olduğu gibi insanları öldürerek radikal çözüm bulmaksa sizden kimse artık çözüm de beklemiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)