| Konu: | ON ÜÇ İLDE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VE YİRMİ ALTI İLÇE KURULMASI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 14.03.2013 |
BDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sevgili İsmet Uçma'ya sevgi ve saygılarımla başlıyorum. "Orduluyum." diyor orada. Evet, Ordu'nun büyükşehir olmasını destekliyoruz, öyle başlayalım Sevgili İsmet Uçma.
Yalnız değerli arkadaşlar, tabii her zamanki gibi bazı yanlışlıkların da altını çizmemiz lazım.
Şimdi, çok kısa bir müddet önce bu Büyükşehir Yasası'nı buraya getirdiniz, paldır küldür geçirdiniz. Biz de itiraz ettik, Söyledik, dedik: "Bakın, Türkiye'nin yüzde 75'i -ki, yeni açıklanan 31/12/2012 nüfus sayımı esaslarına göre yüzde 76'sı, 1 puan daha arttı- bu yeni kanuna göre yönetilecek. Peki, geri kalan yüzde 24, yüzde 25 niye farklı bir kanunla yönetiliyor? Gelin bunu doğru düzgün yapalım, Bütün Türkiye için yapalım ve bu kanunun içindeki yanlışlıkları da yine, tartışarak ve değerlendirerek doğru düzgün bir şekilde çıkaralım." Bunu dinlemediniz her zamanki gibi.
Şimdi, en sonda söyleyeceğimi başta söyledim, Ordu'nun büyükşehir olmasına bir itirazımız yok, olsun. Ama, ne oldu? Bakın, burada tam bir hile söz konusu. Ordu'nun -biraz evvel rakamlar verildi- 1990'lı yıllarda nüfusu 800 bin küsur, düşmüş, düşmüş, düşmüş -ayıptır söylemesi ben bu istatistiklere de biraz meraklıyım, sürekli bakıyorum rakamlara, hepsine- sürekli nüfus kaybeden il, 2010 yılında 719.211'den 714 bine düşmüş, ne olmuşsa birdenbire 772 bine çıkmış. Şimdi, bunun makul, doğru, izah edilebilir bir yanı var mı? Yok.
ENVER YILMAZ (İstanbul) - Var, var.
ALTAN TAN (Devamla) - Ne var? Yok bir şey ortada. Bari İdris Naim Şahin'i bu kadar perişan duruma düşürmeseydiniz "Bir bakan oldu, kendi vilayetini büyükşehir yapamadı." dediler, hiç olmazsa ona nasip olsaydı.
Sevgili arkadaşlar, bu tip hilelere gerek yok. Bu tip oyunlara gerek yok. Herkes biliyor ki bu 60-70 bin kişilik nüfus, kâğıt üzerinde Ordu'ya kaydedildi. Peki, bu, koskoca iktidar partisine, büyük iddiaları olan bir partiye yakışıyor mu? Doğru bir şey mi? Bunu doğru düzgün, başından, tartışarak, konuşarak mazbut bir şekilde çıkarsaydık bu şekildeki oyunlara da gerek kalmazdı. Sadece İstanbul'da, yine 31/12/2011 rakamlarına göre 495 bin Ordulu var. Bu rakam, şimdi, 31/12/2012 itibarıyla 483 bine inmiş, son oyunlarla birlikte de 470 bine inmiş. Peki, bir anda ne oldu da 35 bin Ordulu evini aldı Ordu'ya taşıdı? Baktığınız vakit böyle bir şey yo; bu bir.
Peki, doğrusu ne bunun? Doğrusu, mesela niye 750 bin ölçüsünü koydunuz veya bunu niye bütün Türkiye'ye şamil kılmadınız? Yapılabilecek şeyler vardı, çok tartışıldı bunlar. Biraz evvel, benden önceki Elâzığ Milletvekili arkadaşımız da bunlardan bahsetti; şu an Elâzığ'ın, Batman'ın ve Ağrı'nın il nüfusları yaklaşık 550 bin, 560 bin civarında. Ve yine Sivas ilimiz var, çok büyük bir il, tarihî bir il. Benim üniversitede olduğum yıllarda Diyarbakır 7 milletvekili çıkarıyordu, Sivas 9 milletvekili çıkarıyordu; şu an Diyarbakır 7'den 11'e çıktı, Sivas 9'dan 6'ya düştü. Büyük göçler veriyor ama şehir merkezi 350 bin civarında, yine, Elâzığ aynı şekilde 350 bin civarında, Batman 350 bin civarında. Rakamlar var, resmî rakam bu benim söylediklerim.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - 5'e düştü 5'e.
ALTAN TAN (Devamla) - Evet, milletvekili 5'e düştü doğru. Daha da düştü yani şimdi, son nüfus sayımına göre daha da düştü.
Şimdi, değerli arkadaşlar, o zaman gelin, doğru düzgün bir değerlendirme yapalım, doğru düzgün. Ne yapabiliriz? Şehir merkezlerinin, il merkezlerinin belediye hudutlarını esas alabiliriz veya daha doğrusu -ben yine söz almıştım bu kanun Meclise geldiği zaman- bütün Türkiye'yi bu yasaya göre yönetiriz.
Efendim, Türkiye'de 75 bin nüfusu olan vilayet var, mesela Bayburt; yine, 90 bin nüfusu olan Tunceli var.
KAMER GENÇ (Tunceli) - 100 binin üzerinde.
ALTAN TAN (Devamla) - Eğer buna bir itiraz varsa yani 75 binlik vilayet olmaz veya 100 binlik vilayet olmaz diyorsanız o zaman vilayetleri birleştirelim. Mesela -biz o zaman da teklif verdik hatta basında da bu tip haberler, teklifler yayınlandı- Uşak ile Kütahya'yı birleştirelim -zaten geçmişte, Demokrat Parti zamanında da birdi- daha derli toplu bir yönetim birimi ortaya çıkaralım. Aynı şekilde?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Isparta ile Burdur da.
ALTAN TAN (Devamla) - Evet, Isparta ile Burdur, Ordu ile Giresun. Yani, yanılmıyorsam arası 45 kilometreydi Sevgili İsmet Uçma yani o civarda herhâlde.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Yani, Ünye'den daha yakın.
ALTAN TAN (Devamla) - Daha yakın.
Aynı şekilde, Siirt vilayeti üçe bölündü biliyorsunuz. Batman Siirt'in içinden çıktı, Şırnak Siirt'in içinden çıktı. Ee, Batman daha büyük bir merkez, gelin yine Batman'ı merkez yapalım 1 milyonluk bir şehir çıksın ortaya.
Dolayısıyla, arkadaşlar, bu örnekleri artırabilirim ama işte bu mevzular, bu kanunlar böyle paldır küldür, çalakalem yapıldığı zaman bir müddet sonra dönüyoruz, tekrar geriden işte böyle tiyatral durumlar çıkıyor ortaya. Siz de izah edemiyorsunuz yani bu 60 bin, 70 bin nüfusu nasıl üç ayda getirdiniz? Ee, biz de gülüyoruz, siz de gülüyorsunuz ama doğru olmuyor, doğru olmuyor. Doğru düzgün bu işleri yapmak lazım; bu bir.
İkincisi, yine bu Büyükşehir Belediyesi Yasası'na itirazlarımızı belirtmiştik, tekrar bu itirazları belirtiyoruz.
Şimdi, doğru bir iş yapıldı; il genel meclisleriyle belediye meclisleri birleştirildi. Bu, doğru bir şey ve o zaman da söyledik. Peki, ondan sonra, siz özel idareyi de ortadan kaldırıp büyükşehir belediye meclisine verdikten sonra valinin oradaki konumu ne? Bu sefer, vali orada boş kalmasın diye valiye yeni işler icat ettiniz. İşte, bir denetim mekanizması, kontrol mekanizması, sonra "Aslında bu öyle değil de böyledir, şuna müdahale edebilir, buna edemez?" Gelin, bu valileri de seçimle, yani büyükşehir belediye başkanıyla valiyi birleştirelim, adına ne diyorsak diyelim yani istiyorsanız "vali" diyelim, istiyorsanız "büyükşehir belediye başkanı" diyelim, tek bir seçim yapalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yol haritasında var mı bu?
ALTAN TAN (Devamla) - Var, var, hepsi var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Antant kaldınız?
ALTAN TAN (Devamla) - Türkiye'nin aydınlanma, büyüme, bölgesel bir güç hâline gelme ve sorunlarını çözme haritasında hepsi var, daha detaylar var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Beraber antant kaldınız?
ALTAN TAN (Devamla) - Ben 20 yaşındayken, daha üniversite öğrencisiyken bunlar, hazırladığım şeyler duruyor bütün.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Burayla antant kaldınız mı, onu soruyorum?
ALTAN TAN (Devamla) - Hayır, siz sorduğunuz için size hitaben konuşuyorum, evet.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hayır "Burayla antant kaldınız mı?" diyorum.
ALTAN TAN (Devamla) - Buna bütün dünya antant kaldı, dünyanın getirdiği çözümler bunlar. Almanya'da, Amerika'da, Rusya'da, Belçika'da, İsviçre'de, İspanya'da, Pakistan'da bile 4 tane eyalet var. Neyse, bu ayrı bir mevzu.
Şimdi, gelelim yetkilere sevgili arkadaşlar. Mesela, işte, son çıkan Büyükşehir Belediyesi Kanunu'na bir madde konuldu. Deniliyor ki: "O ildeki jeotermal kaynaklar ile madenlerin ruhsat yetkisini vali verir." Peki, vali kim? Vali bir kişi? Yani bundan önce il özel idaresi vardı, hiç olmazsa usulen il özel idaresine gidiyordu, vilayet encümenine gidiyordu, tartışılıyordu ve sonuçta bir karar çıkıyordu.
Peki siz, bir yandan yerel yönetimleri güçlendirirken, meclisi teke indirirken, bunu doğru bir yola sokmuşken, o ilin bütün maden ruhsatlarını ve jeotermal kaynaklarını -Bu jeotermal niye ona girdi onu da? O da herhâlde yerin altından çıkıyor onun için- bunun tamamını götürdünüz valiye verdiniz. Peki, vali neye göre karar verecek? Siz oranın meclisine niye güvenmiyorsunuz? Bugün, bir Manisa'nın meclisi, İzmir'in meclisi, İstanbul'un, Diyarbakır'ın, Urfa'nın meclisi kendi vilayetiyle ilgili bir kararı verirken niye yetkili olmasın? Danışma bile yok, diyor ki: "Vali sorumlu." Ve yine bu kanun buraya geldiği zaman bunların tamamını -yani Değerli Bakanımız o zaman İçişleri Komisyonu üyesiydi- anlattık, dedik ki: Siz valilikten gelmesiniz yani Antep valiliği yaptınız, İstanbul valiliği yaptınız bu sorunları biliyorsunuz. Dolayısıyla, bu yetkilerin de yine bu mecliste olması lazım. Bütün çekincelerimizi, itirazlarımızı koyduk, anlattık. Ama dediğim gibi -yani bu işi de çok fazla böyle uzatmak istemiyorum çünkü herhâlde on dakikayla konuşmalarda bir sınırlama olmuş, bir anlaşma olmuş- arkadaşlar, bu kanunlar böyle çalakalem yapıldığı müddetçe bu sorunların tamamı devam edecek. Onun için, gelin, bu işleri doğru düzgün yapalım, bütün bir Türkiye'nin sıkıntısını giderelim. Yüzde 76 bu kanun ile yönetiliyorsa yüzde 100'ü yönetilsin. Ya illeri birleştirelim ya yetkileri, tekrar, yeniden düzenleyelim. Ve son söz olarak da şunu söylüyorum: Her şeye rağmen, biraz hileli bir yolla da olsa, Ordu'ya hayırlı uğurlu olsun.
Hayırlı günler dilerim. (BDP sıralarından alkışlar)