| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askerî Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 05.04.2023 |
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Filistin'de İsrail askerlerinin şu mübarek ramazan ayında Filistinli kardeşlerimize yönelik saldırısını ve yaşattığı zulmü lanetliyoruz. Grubumuz olarak Filistinli mazlum kardeşlerimizin sonuna kadar yanındayız. Yıllardır Filistinli kardeşlerimize karşı gerçekleştirilen bu zulmün artık son bulmasını istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bugün yine iktidarın sopası konumundaki RTÜK, kanallara en ağır cezaları yağdırmış. İktidarın kadına yönelik politikalarını, anlayışını eleştirdi diye Fox'a ceza; vatandaşların depremde vinç kiralamak zorunda bırakılmasını eleştirdi diye Halk TV'ye ceza; Şanlıurfa Belediyesi kendisine yurt dışından gönderilen yardımı Afganistan'a göndermiş, vay bunu eleştirdin, Tele1'e ceza. Yılbaşından bu yana tam 15 kez aynı kanallara ceza kesildi. Bu eleştirilerin nesi yanlış? Depremdeki eksikleri anlatmanın nesi suç? Her şeyden önce ifade özgürlüğümüzü, basın özgürlüğümüzü, haber alma hakkımızı elimizden alan bu haksız, hukuksuz cezaları kınıyorum. Tüm bu hukuksuzluğunuzla, vicdansızlığınızla ne yaparsanız yapın gerçekleri karartamadınız, karartamayacaksınız.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve tüm parti sözcülerimizin konu dış politika olduğunda bu kürsüde özellikle vurguladığı birkaç önemli husus şunlar olmuştur: Bir, dış politika millî olmalıdır. İki, dış politika iç politika malzemesi yapılmamalıdır. Üç, dış politika kişi çıkarlarına göre değil ülke çıkarlarına göre yürütülmelidir. Bunu neden söylüyorum? AK PARTİ Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde, Sayın Kılıçdaroğlu'nu ziyaret ettiler diye büyükelçileri tehdit ederek "Bu seçimde size ders vereceğiz." dedi.
Sayın milletvekilleri, Sayın Erdoğan da kabinesindeki Dışişleri Bakanı, diğer bakanları, danışmanları ve bu Mecliste dış politikayla ilgilenen tüm değerli arkadaşlarım da bilirler ki büyükelçiler, bulundukları ülkelerde kendi ülkelerinin çıkarı için tüm kesimlerle görüşür. Washington'daki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi de Berlin'deki, Sofya'daki Büyükelçimiz de ülkemizin, milletimizin çıkarları, o ülkelerle iş birliğimizin gelişmesi için hem partilerle, basınla hem de iş dünyası, sivil toplumla görüşür, görüşmelidir de. Eğer bunu yapmıyorsa görevini yapmıyor demektir. Peki, bunu bilen Erdoğan neden konuyu şimdi gündeme getiriyor? Çünkü koltuğunun elinden kaydığını görüyor ve aklınca Batı'yı tehdit ederek, meydan okuyarak ülkücü, milliyetçi oyları devşirme çabasında. İyi ama değerli milletvekilleri, o ülkücü kardeşlerimiz sormayacak mı "Madem Amerika'ya ders verecektiniz, niye bunca yıl beklediniz? Askerimizin başına çuval geçirildiğinde verseydiniz ya o dersi." Bırakın dersi, nota dahi veremediniz. Hatırlayın, "Ne notası, müzik notası mı?" diyenleri hatırlıyoruz biz.
Başka? ABD Başkanı Trump o hakaret dolu mektubu gönderdiğinde elinizi tutan mı vardı? Verseydiniz dersini. Sadece Trump mı? Başkan Obama beyzbol sopasıyla poz verdi "Erdoğan'la telefon konuşması." diye yayınladılar. Ne yanıt verdiniz? Şimdiki Başkan Biden ülkemizi haksız hukuksuz yere, soykırım yapmakla itham etti, kılınızı kıpırdatmadınız; verseydiniz ya dersini.
Amerikası öyle de Rusyası farklı mı? Rusya lideri Putin, hem de İdlib'de, Rusya'nın da parmağı olan 33 şehit verdiğimiz saldırıdan sonra sizi ve bakanlarınızı dakikalarca odasının kapısında bekletip filme aldırmadı mı, verebildiniz mi dersini? Ne gezer! Onlar yapar, Suudi Arabistan durur mu? İstanbul'un orta yerinde gazeteciyi katlettiler, verebildiniz mi derslerini? Ne gezer! Cinayetin arkasında işaret edilen faillere kırmızı halılar serdiniz.
Diyoruz ki: Dış politika millî olmalı, kişilerin değil Türkiye'nin çıkarlarını korumalı. Allah aşkına, şu S-400 meselesine bir bakalım. Putin'in gönlü olsun diye 2,5 milyar dolara yani 50 milyar liraya bu füze savunma sistemini aldınız. Peki, aldık da kullanabiliyor muyuz? Hayır değerli arkadaşlarım, sandıkta tutuluyor. Sadece 2,5 milyarı savurmakla kalmadınız, ABD dedi ki: "Madem S-400 alıyorsun, seni yeni nesil savaş uçağı projesinden çıkarıyoruz." F-35 projesinden resmen atıldık, ağzınızı açıp bir yanıt verebildiniz mi? Hayır. O projeden 10-12 milyar dolar millî savunma sanayisi üretimi olarak kaybımız var. Bitmedi, parası ödenmiş ve üretilmiş, uçuşa hazır 6 ya da 7 F-35 uçağımız hâlâ Amerika'da. Alabildiniz mi? Hayır. Tahkime gittiniz mi? Hayır. Peki, ne yaptınız? Hiç yüzünüz kızarmadan gidip eski modelleri istediniz. Hani, nerede ders vermek? Hani, nerede ülkesinin hakkını, hukukunu, çıkarını savunan ilkeli, onurlu dış politika? Ama merak etmeyin, o ilkeli, o onurlu dış politikayı biz kuracağız ve asla sizin yaptığınız gibi kişisel çıkarlar uğruna, koltuk uğruna dış politikayı içeride malzeme yapmayacağız. Kılavuzumuz Atatürk, şiarımız "Yurtta sulh, cihanda sulh." olacak.
Sayın milletvekilleri, kendileri binlerce kilometre uzakta olsalar da yurt dışında yaşayan yurttaşlarımız bu ülkenin asli unsurlarıdır; onlar hem ay yıldızlı bayrağımızın bulundukları ülkelerdeki en güçlü, en coşkulu temsilcileridir hem de o ülkelerle Türkiye arasında sarsılmaz birer köprüdür. Bugün, yıllardır gündeme getirmemize rağmen duymadığınız, görmediğiniz yurt dışında yaşayan yurttaşlarımızın, gurbette yaşayan kardeşlerimizin derdini anlatmak için de karşınızdayım. Öncelikle bir büyük teşekkür göndermek isterim hepimiz adına. Deprem felaketinde Avrupa'nın dört bir yanında vatandaşlarımız seferber oldu, deprem bölgesine yüzlerce tır, çadır, ısıtıcı, battaniye, kıyafet ve gıda gönderdiler, buradan yürekten teşekkür ediyorum. Ama değerli arkadaşlarım, "gurbetçi" dedik, "Avrupalı Türkler" dedik, "yurt dışındakiler" dedik, adına ne dersek diyelim hepsi bizim canımız kanımız, kimi anamız, babamız, kimi halamız, dayımız, abimiz, kimi komşumuz, hemşehrimiz. Bu saray iktidarının hakkını, hukukunu görmezden geldiği kesimlerin başında maalesef o insanlarımız geliyor, onları hem Türkiye'de hem de yaşadıkları ülkelerde yalnız bıraktınız. Hangisini sayayım? Bu AK PARTİ iktidarı var ya bu iktidar, hem her sıkıştıklarında gurbetçiye döner "Aman paranı getir, Türkiye'ye yatır." derler, sonra da gider 6 milyon vatandaşımızı bulundukları ülkelere ihbar ederler. Evet, ihbar ettiniz, yıllarca alın teriyle çalışmış, dişinden tırnağından artırarak birikim yapmış bu insanların Türkiye'deki banka hesap bilgilerini paylaştınız. Bu kürsüden defalarca haykırdık, Sayın Kılıçdaroğlu "Erteleyin, vatandaş mağdur olmasın." dedi, dinlemediniz; vatandaşlarımızı oralarda Alman, İngiliz, Fransız vergi memurunun karşısına eli kolu bağlı bırakıverdiniz.
İşte emeklilik meselesi. Yıllarca hem Türkiye'de hem Almanya'da çalışmış, biriktirmiş, prim ödemiş, SGK'den emekli olmuş vatandaşlarımız var; siz onlara "Bulunduğunuz ülkede çalışamazsınız." dediniz, Avrupa'daki vatandaşlar isyan edince "Tamam canım, yirmi saat çalış ama üzerini çalışırsan maaşını keserim ha." dediniz. Size ne? İster part-time ister full-time çalışsın, ülkemizi kalkındırıyorsa size ne? Biz "Bu sınırlamayı kaldıralım." dediğimizde dinlemediniz, büyük haksızlığa, büyük eşitsizliğe göz yumdunuz.
Başka bir haksızlık daha yaptınız, yine siz yaptınız. Kendi vatandaşımızı tüccar gibi görüp BAĞ-KUR'lu yaptınız, 2 kat prim borcu ödemeye ve yarı maaş emekliliğe mecbur ettiniz, sizin elleriniz kalktı bu vicdansızlığa. Lafa gelince "Onlar bizim ayrılmaz parçamız." nutukları atarsınız ama işte Türkiye'de aldıkları sağlık hizmetine dahi kısıtlama getirdiniz. Üzülerek söylemeliyim ki hastanelerimizde bizlerin ve hatta Suriyelisi, Afganlısı milyonlarca göçmenin aldığı hizmetleri dahi alamaz oldu canımız Avrupalı Türkler. Bunun adı eşitsizlik değil de nedir?
Sayın milletvekilleri, iki yıl pandemi vardı, yurt dışında yaşayan kardeşlerimiz aileleriyle görüşemediler, büyükelçilikler pandemi gerekçesiyle vize veremediler. İyi ama pandemi biteli iki yıl oldu, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın buradaki aileleri binlerce, on binlerce vatandaşımız hâlâ Almanya'nın, İngiltere'nin, Fransa'nın kapılarında eziyet çekiyor. On binlerce aile başvurusu bekliyor, yüz binlerce yurttaşımız gurbetteki akrabasını görmeye gidemiyor; hastası bekliyor, öğrencisi bekliyor, gidemiyor. Sizin umurunuzda mı? Ne yaptınız bu eziyeti bitirmek için çıkın anlatın. Bu vize kuyruklarının tek sorumlusu basiretsiz, beceriksiz AK PARTİ iktidarıdır.
Her fırsatta yurt dışındaki vatandaşımıza yüklenirsiniz, ne de olsa onlar Almancı, onlar gurbetçi. Pandemide bu insanlarımızdan test parası bile istediniz siz ama onların meselelerine gelince dut yemiş bülbülsünüz. Yıllardır bir araba, bir de telefon meselesini bile çözemediniz, çözmediniz. Telefonunu Türkiye'ye getiriyor, dört ayda kapanıyor. Türkiye'deki kardeşine, annesine bir telefon hediye etmek istiyor, yasak. Almanya'da kullandığı arabayı burada kullanmak istiyor, burnundan getiriyorsunuz. Onlarca şart, onlarca yasak. Yok, iki yıldan fazla kullanamazsın; yok, eşin, çocukların kullanamaz. "Kaldırın bu şartları." diyoruz, dinlemiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, Avrupalı Türkler kendilerine yapılan bu haksızlıkları, vicdansızlıkları, adaletsizlikleri hiç ama hiç unutmadı, unutmuyor. Ama az kaldı, yurt dışındaki Türkler hem gurbette hem de ana vatanda hak ettiği muameleyi 15 Mayıstan itibaren millet iktidarında görecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Yurt dışındaki yurttaşlarımızın, Türkiye'den emekli olan yurttaşlarımızın yurt dışında çalışmasını engelleyen tüm kısıtlamaları kaldıracağız. Mavi kartlı kardeşlerimize sözü verilen eşit imkânları sağlayacağız. Yurttaşlarımızın sınır kapıları ve yolculuk boyunca yaşadıkları tüm sıkıntıları çözmek için diplomatik girişimleri başlatacağız. Konsolosluk işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirilmesi için yasal düzenlemeleri yapacak, bürokratik engelleri kaldıracağız. Yurt dışından Türkiye'ye beraberinde getirilen araçlardaki kısıtlamayı beş yıla çıkaracağız. Yine, yurt dışından getirilen araçların sürücüleri için konan tüm kısıtlamaları kaldıracağız. Yurt dışındaki 7 milyona yakın yurttaşımızı ilgilendiren otomatik bilgi paylaşımının yarattığı mağduriyetleri bitireceğiz.
Son olarak, en önemlisi de iktidarımızda yurt dışındaki yurttaşlarımızın sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisine en etkin şekilde taşınacak çünkü yurt dışı seçim çevresini biz oluşturacağız; inanıyoruz, gurbetteki vatandaşlarımız da inanıyor. Herkesin eşit, adil ve huzur içinde yaşayacağı bir ülkeyi biz inşa edeceğiz.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.