| Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 103'üncü yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlanması ile günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 23.04.2023 |
İYİ PARTİ GRUP BAŞKAN VEKİLİ DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımız, istikbalimiz ve umudumuz olan sevgili gençler ve sevgili çocuklar; Atatürk'ün liderliğinde istiklal mücadelemizi yürüten ve devleti kuran Gazi Meclisimizin açılışının 103'üncü yılını, Ramazan Bayramı'nızı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı tebrik ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüz üç yıl önce bugün 23 Nisan 1920'de Cuma günü Mustafa Kemal Paşa'nın riyasetinde Türk milletinin dualarıyla açıldı. Gazi Meclisimiz Türk tarihindeki o kutlu günde 324 milletvekilinden mürekkepti ancak Meclisin açılışında bu sıralarda yalnızca 115 milletvekili bulunuyordu çünkü Türk milletinin istiklaline, istikbaline ve egemenliğine pranga vurmak isteyen emperyalist kuvvetler, Türk vatanına, Türk yurduna pusu kurmuş işgalci güçler ilk önce 13 Kasım 1918'de İstanbul'un stratejik noktalarını, daha sonra da 16 Mart 1920'de tamamını ele geçirmiş, millî cemiyetlerin mensuplarını ve Meclis-i Mebusan üyelerini tutuklamışlardı. İstanbul'un işgal edildiği, hilafetin ve saltanatın esir, Meclis-i Mebusan üyelerinin ise sürgün olduğu bir gündü 23 Nisan 1920. Bugün, Büyük Millet Meclisi işte bu ahval ve şerait içinde, cumhuriyetin banisi Atatürk'ün önderliğinde "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." düsturuyla Millî Mücadele'yi başlatmış ve bu dünyadaki yegâne "Gazi" unvanı olan parlamento olma şerefine nail olmuştur. Bu vesileyle, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah ve mücadele arkadaşlarını bir kere daha rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 Nisan 1920 tarihli oturumunda İstiklal Mücadelesi'nin meşakkatli yolculuğunun başlangıcını şu sözleriyle ifade ediyor: "Millî vicdanın büyük iradesine bağlı olarak milleti bağımsız ve vatanımızı düşmanlardan arınmış görene kadar çalışmak andıyla 16 Mayıs 1919 günü İstanbul'dan ayrıldım, Samsun'da işe başladım." Atatürk'ün millî vicdanın büyük iradesine bağlılık vurgusu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yürüttüğü Millî Mücadele'yi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerini özetleyen bir ifadedir. Çünkü Atatürk, İstiklal Savaşı'nın bütün o netameli safhalarını her hâl ve şartta daima Türkiye Büyük Millet Meclisinden aldığı güç ve meşruiyetle yürütmüş ve başarıya ulaştırmıştır. Dolayısıyla Türk milletinin millî Kurtuluş Savaşı mücadelesi yalnızca stratejik ve taktiksel bir askerî mücadele değildir, aynı zamanda bir anayasal demokrasi mücadelesidir. Aslında, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratikleşme tarihi, her zaman ifade ettiğim gibi, bu Gazi Meclisin yetkilerini savunma ve genişletme tarihi olarak anılacaktır.
Bu sebeple, İYİ Parti olarak her zamanda ve zeminde, bütün bir yasama döneminde biz şunları söyledik: Türkiye Büyük Millet Meclisi demokratik sistemin kalbidir, Türkiye Büyük Millet Meclisi kişi hak ve hürriyetlerinin teminatıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisi üstün iradenin üstün müessesesi olarak yetkilerini hiçbir kişi, kurum ve zümreyle paylaşmaz, paylaşamaz. İşte bu sebeple, Türkiye'nin istikbalinin tek bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştığı, tüm irade ve idarenin bir kişinin aklına, isteklerine ve heveslerine terk edildiği bu ucube tek adam rejimi bu ülkede asla varlığını sürdüremez. Tek adam rejimiyle birlikte, onun anayasal çerçevesi olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değişmeye mahkûm ve mecburdur. Çünkü bu sistemle birlikte yüz kırk yedi yıllık parlamenter demokrasi gelenekleri ve teamülleri çiğnenmiş, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkeleri askıya alınmış, kurumlarının içi boşaltılmış, devlet bürokrasisi bir siyasi partinin aparatı ve uzantısı hâline gelmiştir. Bu ucube sistemle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkileri kısıtlanmış, denge ve denetleme mekanizmaları yok edilmiş, denetimsiz bir yürütme organı yani hükûmet oluşturulmuştur. Bu ucube sistemle birlikte Cumhurbaşkanı kararnameler yoluyla Meclisin yasama yetkisine fiilen ortak olmuş, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sona ermiştir. Partili Cumhurbaşkanı devleti ve milleti yekpare bir biçimde temsil etmek yerine belirli bir siyasi görüşün temsilcisi hâline gelmiş, ayrıştırma ve kutuplaştırma siyaseti tüm Türkiye'yi kuşatmıştır. Tek kişiye Parlamentoyu fesih yetkisi verilmiş, millet ve devletin istikbali bir kişinin kararlarına ve iki dudağının arasından çıkacak kelimelerin akıbetine terk edilmiştir. Her bütçe döneminde söyledim, bugün yine söylüyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkı ve yetkisi fiilen gasbedilmiştir. Bu ucube sistemle birlikte "hükûmet" ve "devlet" kavramları arasında bilinçli bir kavram karmaşası oluşturulmuş, millet tarafından belirli bir müddette ve nispette kamu görevi ifa eden siyasiler kendilerini devlet zannetme hezeyanlarına kaptırmışlardır.
Değerli milletvekilleri, yüz üç yıllık tarihinde bu Gazi Meclis 4 anayasa gördü, pek çok darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı, nice badireler atlattı. Askerî ya da sivil Meclisin iradesine vesayet koyma hevesinde olan kişiler, gruplar, zümreler her zaman oldu ama er ya da geç hüsrana uğradılar ve Türk demokrasisiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerini hedef alanlar hep bir hezimetin mümessilleri olarak tarihe geçtiler. Tek adam rejiminin sonu güçlendirilmiş parlamenter sistemin başlangıcı olacak, üstünlerin hukukunun sonu da hukukun üstünlüğünün başlangıcı. Artık, sadakat ve itaatin değil, kabiliyet ve liyakatin esas alındığı Türkiye tasavvuru İYİ Partinin 25 Ekim 2017'de ortaya koyduğu hedefler ve sonrasında yürüttüğü cesur siyasal mücadelenin neticesinde 15 Mayıs şafağında gerçek olacaktır.
Millet İttifakı'nın iktidarıyla Türkiye tarih yazacak, yeni dönemle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi uzlaşı, iş birliği ve ortak akılla yürütülecek yasama faaliyetleriyle yeniden Türkiye'de siyasetin en önemli kurumu hâline gelecektir. Devlet yönetiminde millet egemenliğinin tam olarak tesis edilmesi ancak demokrasinin mücadele kazanımı olan ortak karar mekanizmalarıyla mümkündür; demokrasiden umut ettiğimiz tüm çareler başka bir yerde değil, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ürettiğimiz çözümlerle mümkündür. Yeni dönemde ortaya koyacağımız Meclis çalışmalarıyla birlikte evlatlarımıza bırakacağımız en değerli miras özgür ve adil bir Türkiye olacaktır. Esaret ve işgal zincirlerini kıran, Türk milletini hürriyete kavuşturan, canımızla, kanımızla elde ettiğimiz egemenliğimizin tecelli ettiği Meclisimizin kuruluş günü kutlu ve mutlu olsun. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Bu yeni dönemin şafağında çocuklarımıza, yeni nesillere iyi bir gelecek, miras bırakmak için Türk milletinden ve Türkiye Cumhuriyeti devletinden taraf olarak gerçekleştirilecek yolculuğumuzu aynı cesaret ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Türk devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ve Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak, Türkiye'de güçlendirilmiş parlamenter demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, güçler ayrılığı ilkesini, adil bir devleti ve adil bir toplumu, liyakatli bürokrasiyi, namuslu siyaseti, zengin ve müreffeh bir Türkiye'yi inşa edinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
14 Mayısta gerçekleştirilecek olan seçimlerin başta ülkemize ve milletimize, bedelini ödeyerek kurduğumuz cumhuriyetimize, asla vazgeçmeyeceğimiz demokrasimize hayırlar getirmesi temennisiyle 27'nci Dönem Parlamentosunda görev yapan milletvekillerimize teşekkür ediyor, 28'inci Dönemde seçilecek milletvekillerine şimdiden üstün başarılar diliyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)