| Konu: | İÇ TÜZÜK 37'YE GÖRE DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMA ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 19.03.2013 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz tarım ve hayvancılıkta kullanılan mazot, gübre, elektrik, ilaç, tohum, fide ve yemden katma değer vergisi alınmamasına dair kanun teklifimiz üzerinde söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
"Çiftçimizin temel sorunu nedir?" dediğimiz zaman cevabı, girdi fiyatlarının pahalı olmasıdır. Uygulanan yanlış tarım politikası sonucu çiftçi, ürününü maliyet fiyatına bile satamamakta, ne üretirse üretsin zarar etmektedir. Köylü ve çiftçi zor günler yaşamaktadır. AKP Hükûmeti, çiftçi ve köylüye destek vermek yerine köstek olmaktadır. Türk çiftçisinin dünyanın en pahalı mazotunu ve gübresini kullandığı ve ağır girdi maliyetleri altında ezildiği ve bu nedenle üretim yapamaz duruma geldiği bir gerçektir. 2002 yılında üre gübresinin tonu 237 lira iken şimdi 1.200 liraya, mazotun litresi 1 lira iken şimdi 4 lira 30 kuruşa dayanmıştır. Girdi fiyatlarındaki aşırı yükselme, ithalata dayalı politika üretim yapmayı imkânsız hâle getirmiştir. Çiftçilerimiz "Ürünümüz para etmiyor, on yıldır buğdayı, pancarı neredeyse aynı fiyattan satıyoruz ama mazotun, gübrenin, ilacın, tohumun fiyatı 4-5 kat arttı, artık dayanacak gücümüz kalmadı." diyor. Hükûmet gemicilere, yatlara ve yurt dışına 1,5 milyon liraya ucuz mazot verirken çiftçiye 3 katı fiyattan satmaktadır. Çiftçi parasızlıktan tarlasına gübre atamıyor, traktörüne mazot koyamıyor. Üretici hayvanlarına yem veremiyor, çaresizlikten kıvranıyor, ürettiği 1 kilo sütle 1 kilo yem alamıyor. Hükûmet hayvancılığı bitirmek için elinden geleni yapmıştır.
Çiftçimizin kredi borçları da her yıl katlanarak artmaktadır. Ülkemiz toplam nüfusunun yaklaşık üçte 1'ini oluşturan tarım kesiminde çalışan milyonlarca insanımız bankalar tarafından tam anlamıyla kıskaca alınmışlardır. Birçok çiftçi, borcunu ödeyebilmek için traktörünü, tarlasını satmak zorunda kalmakta, bunalıma girmektedir. İcraların hızla arttığı tarım kesimindeki problemler çığ gibi büyürken AKP Hükûmeti duyarsızlığını inatla sürdürmektedir. Çiftçimiz ve köylümüz yoksulluğa itilmiştir. Bugün, köyler boşalmış olup köylerde üretici kalmamıştır. İnsanlar köylerine tatile veya ziyarete giderken artık süt, yumurta, ekmek, et, sebze ve meyve alıp da gidiyor.
Destekleme politikasında sık sık yapılan değişiklikler ve desteklerin zamanında ödenmemesi çiftçiler için bir başka önemli sorunu teşkil etmektedir. Çiftçi ödediği katma değer vergisini işletmeler gibi indirim konusu yapamıyor, vergi iadesi alamıyor, devletin kendisine ödediği destekten daha fazlasını vergi olarak devlete ödüyor. Çiftçi diyor ki: "Mazottan, gübreden vergiyi kaldırın, başka hiçbir destek istemiyoruz." Çiftçinin ve üreticinin temel girdilerini ucuz alabilmesi sağlanmalıdır. Mazot, gübre, elektrik, ilaç, tohum, fide ve yemdeki katma değer vergisi mutlaka kaldırılmalıdır. Ekmekten sebze ve meyveye kadar bütün gıdalar soframıza çiftçimizin alın teri sonucu ulaşmaktadır. Unutulmamalıdır ki yeryüzünde kalacak olan en son devletler tarıma dört elle sarılmış, tarımda sanayileşmiş, kalkınmış ve tarım ürünleri ihraç eden ülkeler olacaktır. Tarım dünyada nasıl destekleniyorsa ülkemizde de aynı şekilde desteklenmeli, çiftçinin bulunduğu köyü ve kasabayı terk etmemesi için bölgesinde karnının doyması sağlanmalıdır.
Tarım sektörü dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfusun gıda maddeleri ihtiyacını karşılaması, tarıma dayalı sanayinin ham madde kaynağını oluşturması, önemli bir kesime istihdam sağlaması ve dışa bağımlılığın önlenmesi gibi nedenlerle stratejik öneme sahiptir. AKP Hükûmetinin tarımın yapısal sorunlarını çözecek, tarımsal girdi yükünü azaltacak ve tarım sektörünü yeniden ayağa kaldıracak tedbirleri alma niyet ve isteğinin olmadığı açıktır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)