GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gruplarını ziyarete gelen KESK, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği ve Türk Dişhekimleri Birliği Genel Başkanına ve yöneticilerine, gıda enflasyonuna, BM İnsan Hakları Konseyinin Cenevre'de sunduğu 2020-2023 yıllarını kapsayan rapora ve Küresel Barış Endeksi'ne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:1
Birleşim:14
Tarih:12.07.2023

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, dün bir heyet ziyaretimize geldi; KESK, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği ve Türk Dişhekimleri Birliği Genel Başkanı ve yöneticileri. Bu ziyarette özellikle bugün görüşmeye başlayacağımız torba yasayla ilgili eleştirilerini ve önerilerini ilettiler. Elbette ki kanun yapma sürecine ilişkin de eleştiri ve önerilerini ilettiler yani kanun yapma sürecine Meclisin sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını, odaları yeteri ölçüde katmamasına ve onların görüşlerini almamasına yönelik eleştirilerini ifade ettiler, biz de o görüşlere katıldığımızı söyledik kendilerine. Aynı zamanda, 4688 sayılı Yasa'nın değişmesi için önerilerini söylediler, bu yasanın uluslararası normlara uyması gerektiğine dair önerilerini ilettiler ve en düşük memur maaşının da yoksulluk sınırı dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiğine dair önerilerini ilettiler. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Biz de hem kamu emekçileri sendikalarına hem de odalara bu mücadelede, hak mücadelesinde kendileriyle birlikte olduğumuzu, yan yana olduğumuzu bir kez daha ifade etmiş olduk.

Sayın vekiller, değinmek istediğim bir diğer konu gıda enflasyonu meselesi; geçtiğimiz günlerde basında da yer aldı. Türkiye gıda enflasyonunda 38 üyeli OECD ülkeleri arasında 1'inci oldu. Bir 1'inciliğimiz var yani. 20 Haziran tarihinde güncellenen Dünya Bankasının Gıda Güvenliği Raporu'na göre Türkiye, dünya çapında yıllık bazda en yüksek gıda enflasyonuna sahip 10'uncu ülke oldu. Yani bu, tabii, iktidarın eseri; kutluyoruz, tebrik ediyoruz! Türkiye'de elli dört aydır gıda fiyatları yükselmeye devam ediyor ve Türkiye'nin yıllık gıda enflasyonu bu mayıs ayında yüzde 52,5 oldu. Türkiye'nin en yakın rakibi, OECD ülkeleri arasında, Avrupa'da yüzde 34'le Macaristan, yüzde 21,7'yle Slovakya. Gerçekler böyleyken TÜİK'in mayıs ayında aylık enflasyonu yüzde 0,04; yıllık enflasyonu ise yüzde 39,59 olarak açıklamasını ise bir komedi olarak nitelendiriyoruz; çok fazla üzerinde durmaya gerek yok, TÜİK'in hangi rolü oynadığını biliyoruz maalesef. Bu konuyu uzun zamandır -geçtiğimiz yıl da- tartışıyoruz. TÜİK açıkladığı bu rakamlarla sürekli işçinin, emekçinin, emeklinin masasından aslında ekmeğini çalıyor; bunu bir kez daha vurgulamış olalım.

Gıda enflasyonunda OECD 1'incisi olmuşken iktidar ne yapıyor? Çiftçiyi üretimden biraz daha kopartacak adımlar atıyor. Çiftçiler her şeye rağmen yüksek girdi fiyatlarıyla, borçla üretim yaparken bugün ürettiğini dahi satamaz bir noktaya gelmiş vaziyette. Bu da iktidarın becerisi gerçekten! Bunu da bir kez daha vurgulamış olalım. Çiftçiyi tüccarın vicdanına bırakan bir iktidarla karşı karşıyayız ve çiftçi devletin belirlediği taban fiyatın altında alan tüccara mahsulünü satmak zorunda kalıyor. Çünkü çiftçi borçlu, çünkü bir an önce satıp borçlarını kapatmak zorunda hissediyor. İşte, böyle bir durumdayken dünyada gıda enflasyonunda 10'uncu sırada olmamız, Avrupa'da 1'inci sırada olmamız gayet doğal diye düşünüyoruz. Bir kez daha çiftçilerin sorunlarını konuşmaya, tartışmaya devam edeceğiz. Bunu vurgulamak istiyoruz.

Sayın vekiller, geçtiğimiz yıllarda da konuştuk ve bu konu konuşulmaya devam edilecek, belli ki önümüzdeki yıllarda da konuşulacak; Birleşmiş Milletlerde çeşitli raporlar hazırlanıyor biliyorsunuz. Türkiye'nin kontrolünde olan Suriye'deki bölgelerden savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlara dair geçmişte de birçok rapor geliyordu Birleşmiş Milletlerden, yine bir rapor çıktı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin 53'üncü Olağan Oturumu çerçevesinde Cenevre'de sunduğu 2020-2023 yıllarını kapsayan rapora göre, ÖSO çeteleri eliyle özellikle Kürt halkına karşı insanlık ve savaş suçları tıpkı önceki raporlarda olduğu gibi de işlenmeye devam ediliyor. Özellikle Afrin, ÖSO çeteleri aracılığıyla insanlık dışı uygulamaların merkezi hâline gelmiş vaziyette. Buradaki Kürt nüfusu göç ettirildi, bunu konuştuk defalarca, yerlerine çeteler yerleştirildi, kalan Kürt nüfusu da her gün ÖSO'nun insanlık dışı muamelesiyle karşı karşıya kalıyor. Kürtlere ve Kürt nüfusa dair, Kürtçeye dair ne varsa saldırıp yok etmeye çalışan bir anlayışla, bir çete anlayışıyla karşı karşıyayız. Kürtçe tabelalar değiştiriliyor, yer isimleri değiştiriliyor, Kürtçe eğitim de yasaklanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Oluç

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Kürtlerin evlerine, mallarına el koyan bir çete zihniyetiyle karşı karşıyayız. Eşyalar yağmalanıyor, sistematik olarak insanlık suçları işleniyor. Nerede yazıyor bütün bu söylediklerim? Birleşmiş Milletlerin raporunda, açıkladığı raporunda yazıyor. Bu rapora göre ÖSO, işkence ve zalimane muamele, rehin alma, cinsel şiddet ve zorla kaybetme eylemleri dâhil olmak üzere birçok savaş suçu işlemeye devam ediyor; bunu bir kez daha vurguluyoruz. Bölgeyi Kürt halkından temizlemek isteyen bir ÖSO çeteleri zihniyeti var ve bugün az sayıda kalan Afrin'deki Kürtleri, Birleşmiş Milletler raporunda da belirtildiği gibi, yok etmeye çalışmaya devam ediyorlar.

Biz bunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Birleşmiş Milletlere çağrımız çok açıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç, toparlayın lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bitiriyorum, evet.

Bu insanlık dışı suçları sadece raporlarınızda belirtmekle kalmayın, aynı zamanda etnik temizlik yapmak isteyen, demografik yapıyı değiştirmek isteyen bu anlayışın da yargılanmasını sağlamak uluslararası alanda gerçekten çok önemli bir durumdur. Birleşmiş Milletlere çağrımız budur. Suçların faillerini de ilan edip yargılama çabasına girilmesi gerekiyor. Çeteler tarafından yönetilen bu bölgeler, gerçekten bugün insanlık dışı muamelenin merkezi hâline gelmiştir, o bölgelerde hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmamıştır.

Bütün bunları konuşurken hani Avustralya merkezli Ekonomi ve Barış Enstitüsü var; açıklamış, dünyanın barış düzeyini değerlendirmiş tek tek ülkeleri ele alarak. Küresel Barış Endeksi'nde 163 ülke arasında Türkiye 147'nci sırada yer almış. Yani tabii ki böyle baktığımızda da aslında iktidarın bölge açısından barış nedeniyle gereken adımları atmadığını; tam tersine, bu konuda her türlü savaş adımının bir parçası olmaya devam ettiğini de vurgulamak istiyoruz.

Teşekkür ediyorum.