Konu: | 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi için Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 15 |
Tarih: | 13.07.2023 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Covid izinleriyle ilgili düzenleme yapan bir yasa ama ayrımcı, Anayasa'ya, hukuka, insan haklarına aykırı bir düzenleme; bu yüzden kabul etmiyoruz bu yasayı, ayrımcı, insan haklarına aykırı bu yasayı kabul etmiyoruz. Adalet istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakın, 2020 yılında bir infaz indirim yasası çıkarıldı. Sabahlara kadar bu yasayı görüştük. "İnfaz indirim" deniliyordu, daha sonra bir yönetmelik çıkarılarak siyasi mahpuslara infaz da bindirim yasası hâline çevrildi. Daha öncesinde infaz oranları tamamlanmış, disiplin suçu olmayan mahpuslar âdeta gözlem kurullarında ikinci bir mahkemeye tabi tutulmaya başladı. Zalimce, vicdansızca denetimli serbestlikleri, koşullu tahliyeleri verilmemeye başlandı ve büyük mağduriyetler olmaya başladı çünkü insanlar yıllarca hapislerde yatıyor ve daha sonra çıkış tarihlerini iple çekiyorlardı. Bunların arasında hasta mahpuslar vardı. Bakın, hasta mahpus yeterince tedavi alamıyor, kanser hastalığı var ve kanser hastalığı ilerliyor, hayatını kaybediyor; denetimli serbestliği verilmiyor, şartlı tahliye verilmiyor, o esnada bir şekilde ölüyor, o esnada bir şekilde intihar ediyor. Yaşlı mahpuslar var; büyük çileler çekiyor ve siz, yine, bu insanlara Covid izninde de ayrımcılık yapıyorsunuz.
Bitmedi, kadın mahpuslar... Kadın mahpusların bir kısmı çocuklarıyla o cezaevlerinde kalıyor. Cezaevlerine gittiniz mi arkadaşlar? O koğuşların içini gördünüz mü? Ben gittim, o koğuşların içinde anneler çocuklarıyla kalıyor. O çocuklar, bebekler kendilerine uygun olmayan o ortamlarda, oyuncaklarının bile yetersiz olduğu o ortamlarda, boyama kalemlerinin, boyama defterlerinin, kitaplarının verilmediği o ortamlarda kalıyor, biliyor musunuz? Ve böylesine gayriinsani ortamlarda kalırken keyfî gerekçelerle, efendim, işte "Pişmanlık göstermedin." efendim "Senin dışarıya, topluma uyum sağlayacağına kanaat getirmiyorum." Yahu, zaten herhangi bir örgüt kabulü olmayan bir kimseye "Pişman ol diyor." Zaten kabul etmemiş veyahut da sen nereden biliyorsun toplumla uyum sağlamayacağını? Böyle keyfî, afaki gerekçelerle insanlar mahvediliyor, aileler parçalanıyor, çocukların fizyolojik ve psikolojik sağlıkları bozuluyor. İkamete uzak mahpusluklar nedeniyle ziyaretlerdeki trafik kaza oranları artıyor ve Türkiye tarihinin en yüksek ölüm oranları oluşuyor. Maddi-manevi sorunlar oluşuyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir örnek vereyim size: Sincan 2 No.lu F Tipi Cezaevinden bir mahpus, Mahmut Kurt bana bir mektup göndermiş ve orada durumunu anlatmış, diyor ki: "1 Mart 2022'de denetimli serbestliğe ayrılacaktım, verilmedi. Bir yıl geçti, 1 Mart 2023 geldi, şartlı tahliyem de verilmedi. Benim durumum nedir? Eşimden ayrıldım, çocuklarımı dedesi-ninesi büyütüyor, çok zor durumdalar ve bu hâlde bana şartlı tahliyem bile verilmiyor." Disiplin suçu da olmamasına rağmen şartlı tahliyesi bile verilmeyen bir mahpus bu. Yazdığı mektubunda demiş ki: "3-5 kişinin tamamen keyfî kararlarıyla hayatım ve evlatlarımın hayatı karartılıyor. Allah aşkına, sesimi duyun ve bana yardım edin, imdat!" diye haykırıyor.
Sayın Abdulhamit Gül, bu "İmdat!" seslerini çok duydunuz ama hiç umursamadınız Bakanlığınız döneminde, sizden sonraki Bakan da umursamadı, binlerce böyle mahpus hayatını kaybetti, hasta mahpuslar hayatını kaybetti.
Bakın, Bolu Cezaevinde Nevzat Öztürk, gözlem kurulu hangi gerekçelerle tahliyesine izin vermemiş? Otuz bir yıllık bir mahpus bu kişi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - "Tasarruflu elektrik kullanmadın, kütüphaneden kitap almadın ve aramalarda görevi zorlaştırdın." denilerek şartlı tahliyesi verilmemiş; infaz hâkimliğine gitmiş, infaz hâkimliği mahpusa "Haklısın." demiş ama alavere dalavere idare yine tahliyeyi sağlamamış, bir şekilde geciktirmiş.
2 çocuk annesi 53 yaşındaki Sabite Ekinci, yedi buçuk yıldır yatıyor. Tahliye süresi geçtiği hâlde görüşlerde, açık görüşte arkadaşlarının görüşçülerine selam vermiş "Merhaba hanımlar." demiş; bu, kendisi için şartlı tahliyenin verilmemesiyle ilgili bir gerekçe kabul edilmiş, biliyor musunuz? Bunun gibi binlerce örnek var -vakit yetersiz- ama bu zalimliktir, vicdansızlıktır. Hangi kafayla siz Avrupa Birliğine gireceksiniz? İstediğiniz kadar İsveç'le anlaşmalar yapın, alavere dalavere yapın, bu kafayla Avrupa Birliğine falan giremezsiniz, bunu da iyi bilin. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)