GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:16
Tarih:14.07.2023

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 34 sıra sayılı 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Yarın 15 Temmuz, bundan yedi yıl önce FETÖ Türkiye'ye pusu kurmuş, tuzağa çekmiş ve işgale yeltenmiştir ancak Türk milleti istiklaline ve istikbaline, demokrasisine sahip çıkmış, millî birlik ve dayanışma ruhu FETÖ'yü durdurarak hesaplarını boşa çıkarmış, cennet vatanımıza leke sürdürülmemiştir. Bu vesileyle, 15 Temmuz FETÖ darbe ve işgal teşebbüsünü lanetliyor, o gece vatanını ve milletini kahramanca müdafaa eden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize huzurlu ve sağlıklı bir ömür diliyorum.

Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz ek bütçe teklifiyle 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu eki cetvellerde değişiklik yapılmak suretiyle, başlangıç ödeneklerine toplamda 1 trilyon 119,5 milyar lira eklenmekte, söz konusu giderlerin karşılığı olarak merkezi yönetim bütçe gelirleri de aynı tutarda artırılmaktadır. Ek bütçeyle, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler nedeniyle yapılacak harcamalar başta olmak üzere, kamu idarelerinin ödenek ihtiyaçlarının karşılanması öngörülmektedir. Bilindiği üzere 2023 yılı merkezî yönetim bütçesinde bütçe giderlerinin 4 trilyon 469,6 milyar, bütçe gelirlerinin 3 trilyon 810 milyar, bütçe açığının 659,4 milyar, vergi gelirlerinin ise 3 trilyon 200 milyar lira olarak gerçekleşmesi hedeflenmişti. Türkiye esasen başarılı bir bütçe performansı göstererek 2022 yılında bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranını orta vadeli programda öngörülen yüzde 3,5'in altında, yüzde 1 seviyesinde gerçekleştirmiştir. Bununla birlikte, 6 Şubat tarihinde meydana gelen depremler sonucunda yarım milyondan fazla bina hasar görmüş; ulaşım, iletişim ve enerji altyapısı zarara uğramış; önemli maddi kayıplar oluşmuş, aynı zamanda 50 binden fazla insanımız hayatını kaybetmiştir. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının 2023 Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu'nda depremin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki yükünün 104 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin edilmiştir. Bu büyüklüğün 2023 yılı millî gelirinin yaklaşık yüzde 9'una ulaşabileceği öngörülmüş, bütçe ödeneklerindeki bu artışlar ek bütçe ihtiyacını doğurmuş, mali disiplin anlayışının ve bütçe hakkının gereği olarak ihtiyacı olan tertiplere bu doğrultuda ilave ödenek eklenmiştir. Toplam yükün içerisindeki en önemli kalemi 56,9 milyar dolarla konut hasarı, ikinci kalemi ise 12,9 milyar dolarla kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki hasarlar oluşturmuştur. Konut hariç özel kesim hasarı 11,8 milyar dolar tahmin edilirken bu kalemin içerisinde imalat sanayi, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim sektörleri ile küçük esnaf hasarı ve ibadethaneler de yer almıştır.

Cumhurbaşkanımız tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan ek bütçeye dair kanun teklifi Anayasa'nın 161'inci ve Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 19'uncu maddesindeki "...karşılığı gelir gösterilmek kaydıyla, kanunla ek bütçe yapılabilir." hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır. Bu doğrultuda öngörülen ek bütçeyle, depremde hasar gören bölgelerin yeniden imarı, ihyası ve depremin etkilerinin ortadan kaldırılması; çiftçi, esnaf ve sanatkârımız ile ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza destek olunması; eğitim, sağlık gibi hizmetlerin en iyi şekilde karşılanmasıyla ülkemizin büyüme ve istihdam potansiyeline katkı sağlayacak yatırımların daha hızlı tamamlanabilmesi amaçlanmıştır. Ek bütçe teklifinin 1'inci maddesiyle giderler düzenlenirken harcamaların hangi gelir kaynaklarıyla sağlanacağına ise 2'nci maddede yer verilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Kahramanmaraş ve Hatay depremleri, 120 bin kilometrekarelik bir alanda, Türkiye'nin tarımsal ve sanayi üretiminin yoğun olarak yapıldığı 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı doğrudan etkileyerek büyük bir yıkıma neden olmuştur. Çok geniş bir alanda büyük bir nüfusu farklı boyutlarda etkileyen felaketin ekonomik etkileri devletimizin kudreti ve milletimizin desteğiyle hızla ortadan kaldırılmaya gayret edilmektedir. Yaşanan bu afet, gelir beklentilerini ve harcama büyüklüklerini etkilerken ihtiyaçları da farklılaştırmış, Türkiye önceliğini bütün kurum, kuruluş ve imkânlarıyla depremin yaralarını sarmaya vermiştir. Devletin ve siyasetin temel gündemi Kahramanmaraş merkezli depremlerin ağır ve acıklı hasarını bütünüyle kaldırıp mağdur ve mazlum insanlarımıza iyi ve güvenli hayat şartlarının sunulması olmuştur. Depremzede vatandaşlarımızın temel insani ihtiyaçlarının karşılanması hususunda ilgili tüm kurumlarca olağanüstü bir gayret ve sürat gösterilmiş, gösterilmeye de devam edilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak da önceliğimiz asrın felaketi depremin yaralarının bir an önce sarılması, deprem bölgesinde hayatın normalleşmesidir. Ek bütçe teklifinde, afet konutlarının yapımı ve altyapı hasarlarının giderilmesi için 482,8 milyar lira olmak üzere, depremden zarar gören vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması ve kamu idarelerinin yapı stokunda oluşan zararların giderilmesi gibi amaçlarla toplam 527,3 milyar lira afete dönük ödenek ayrılmıştır. 2023 yılında diğer ödenek imkânları da dikkate alındığında deprem zararlarının giderilmesi amacıyla bütçeden sadece bu yıl 762 milyar lira harcama yapılması öngörülmüştür. Bu doğrultuda, bilindiği üzere, kalıcı konut ve iş yerlerinin yapımına başlanılmış, üretimi planlanan 650 bin konutun yaklaşık 319 bininin bir yıl içerisinde afetzede vatandaşlarımıza teslim edileceği açıklanmış, 180 bin konutun yapım ihalesi gerçekleştirilmiştir.

Ek bütçenin deprem dışındaki giderlerinin bazıları ise şu şekilde belirlenmiştir: Vergi gelirlerinde öngörülen artışa bağlı olarak mahalli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere aktarılmak üzere 110,4 milyar lira; yatırım nitelikli giderler için 105,5 milyar lira; tarımsal destekler, tarım sektörü yatırımları ile tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları ve tarımsal KİT'ler için 52,1 milyar lira; 65 yaş ve engelli aylıkları ile bakım ücreti ve sosyal amaçlı giderler için 44,3 milyar lira, savunma ve güvenlik birimlerinin ihtiyaçları için 39,9 milyar lira ve eğitim hizmetlerinin yürütülmesi için 26,3 milyar lira kullanılması hedeflenmiştir. Ayrıca, 8,4 milyar liranın bireysel emeklilik devlet katkısı giderleri için; 8 milyar liranın esnaf, sanatkâr ve çiftçilere sağlanan hazine faiz destekli krediler nedeniyle Halkbank ve Ziraat Bankasının görevlendirme giderleri için; 7,8 milyar liranın genel aydınlatma giderleri için, 4,3 milyar liranın ücretsiz doğal gaz sağlanabilmesine ilişkin sistem kullanım bedelleri için, 1,3 milyar liranın deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarının silinmesi ve ertelenmesi nedeniyle oluşan giderlerin karşılanabilmesi için, 103,4 milyar liranın diğer zorunlu harcamalar için, 80,5 milyar liranın ise faiz giderleri için kullanılması öngörülmüştür. Ek bütçeyle, vergi gelirlerinde 1 trilyon 71,1 milyar lira, vergi dışı gelirlerde 48,4 milyar lira olmak üzere genel bütçe gelirlerinde de net 1 trilyon 119,5 milyar lira ilave gelir hedeflenmiştir. Gelir tahmininin ana kalemleri itibarıyla gelir vergisinin 201,4 milyar, kurumlar vergisinin 163,1 milyar, dâhilîde alınan KDV'nin 237,3 milyar, özel tüketim vergisinin 306,6 milyar, motorlu taşıtlar vergisinin 32,6 milyar, damga vergisinin 30 milyar, harçların 38,6 milyar, banka ve sigorta muameleleri vergisinin 33,2 milyar, diğer vergilerin 38,3 milyar, vergi dışı gelirlerin ise 48,4 milyar lira şeklinde olması öngörülmüştür. İlk beş ayda vergi gelirlerindeki artış, yılın geri kalan bölümü için oluşan beklenti ek bütçe kanun teklifinde yer alan gelir tahmininin hedefine ulaşacağına işaret etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son dönemlerde dünya ekonomisi salgına bağlı krizler, ticaret savaşları, üretimde daralma, jeopolitik riskler ve Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı gıda ve enerji krizine bağlı güçlüklerle yüz yüze kalmıştır. Bu zorlu süreç ülkeler ve bölgeler düzeyinde arz ve talep dengelerinin bozulmasına yol açtığı gibi, küresel tedarik zincirlerindeki kırılmanın da etkisiyle tarihî yüksek seviyelere çıkan fiyatlar küresel düzeyde yaşam maliyetlerinin artmasına neden olmuştur. Uygulanan daraltıcı politikalar resesyon tehlikesinin baş göstermesine, devamında sosyal problemlerin yaşanmasına yol açmıştır. Küresel ekonomik koşullar ülkemizi olumsuz etkilese de güçlü üretim ve ihracat kabiliyetiyle, zamanında alınan tedbirler ve uygulanan etkin politikalarla her şeye rağmen Türkiye bu süreci başarıyla yöneten ülkelerden biri olmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı istikrarla, en çok büyüyen, en fazla istihdam yaratan, enerji hariç cari fazla verebilir hâle gelen, bütçe açığını gayrisafi yurt içi hasılaya oranla yüzde 1'e düşüren en az borçlu ülkelerden biri olmayı başarmıştır.

2021 yılında yüzde 11,4 büyüme oranıyla G20 içinde en hızlı büyüyen Türkiye ekonomisi 2022 yılında da tüm olumsuzluklara rağmen yüzde 5,6 oranında büyümeyi başarmış, 2023 yılı birinci çeyreğinde yakaladığı yüzde 4 büyüme oranıyla 11 çeyrektir kesintisiz ve güçlü büyüme performansını sürdürmüştür. 2023 yılının ikinci çeyreği ve sonrasına ilişkin öncü göstergeler de büyüme eğiliminin devam ettiğine işaret etmektedir. Nitekim Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) yılın ilk altı ayında eşik değer olan 50'nin üzerinde gerçekleşmiştir. Söz konusu büyüme iş gücü piyasalarına da olumlu yansımış ve toplam istihdam 2023 yılı Mayıs ayı itibarıyla 31,7 milyon kişiye ulaşmış; salgının derinden hissedildiği 2020 yılı Nisan ayına göre oluşturulan ilave istihdam 6,5 milyon kişiyi aşmıştır. 2023 yılı Mayıs ayı itibarıyla işsizlik oranı yüzde 9,5 seviyesiyle 2014 yılı başından itibaren en düşük düzeyine gerilemiştir. Şüphesiz ki yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı odağına alan kapsayıcı büyüme politikaları çerçevesinde oluşan refah artışının tüm kesimlerin adil bir şekilde faydalanması temel hedeftir. Bu doğrultuda, çalışan ve emeklilerimizin enflasyon karşısında alım gücünün korunması ve yapılan desteklerle tüm toplum kesimlerinin enflasyona ezdirilmemesi temel politika yaklaşımı olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir anlayışla toplumsal refahın artırılmasını öngörüyoruz. Ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve birliği, bütünleşmeyi esas alan bir vizyonla ekonomiye yön vermeyi hedefliyoruz. İnsanı merkezine almayan bir ekonomik düzenin sürdürülebilirliğinin mümkün olmadığını değerlendiriyoruz. Üreten, istihdam yaratan, üretilen değerden herkesin adil pay almasını mümkün kılan ve gelir dağılımını adaletli hâle getiren, nimet ve külfetin bütün kesimlerce hakça paylaşımına dayanan bir ekonomik ve toplumsal uzlaşmanın tesis edilmesine öncelik veriyoruz. Bu doğrultuda, devletin kamu giderlerini karşılamada temel gelir kaynağı olan vergileri herkesin mali gücüne göre ödemesini gerekli görüyoruz.

Ülkemizde vergi sistemi ağırlıklı olarak tüketim ve işlemler üzerinden alınan vergilere dayanmakta, gelir politikalarının temelini oluşturması gereken gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergiler kişilerin gelirine bakılmaksızın aynı oranda alınan dolaylı vergilerin altında kalmakta, tüm bunlar vergi adaletini daha da bozmaktadır. Bu nedenle, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın ödediği vergileri azaltan, tabana yayılmış bir vergi sistemini inşa eden, vergiye uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği arttıran, yatırım ve üretimi destekleyen, kayıt dışılığı önleyen, adaletli ve hakkaniyetli bir vergi sistemini tesis edecek vergi reformunun gerçekleştirilmesini öngörüyoruz. Kamu harcamalarında israf ve usulsüzlüğün önlendiği, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alındığı ve bunlara yönelik yapısal tedbirlerin devreye konulduğu bir mali yapıyı gerekli görüyoruz. Ülkemizin jeostratejik konumunun sağladığı fırsatları değerlendirmeyi, doğal ve beşerî kaynaklarımızla yerli ve millî üretim potansiyelimizi harekete geçirmeyi, sahip olduğumuz altyapıyı stratejik bir anlayışla ve kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde geliştirmeyi öngörüyoruz. Piyasa ekonomisi kurallarının işletilerek tekelci oluşumların ve haksız rekabetin önlenmesini, perakende ticaretinde kontrolsüz fiyat artışlarına ilişkin denetimlerin etkinleştirilmesini, özel sektör dinamizminin ve teşebbüs gücünün desteklenmesini önemsiyoruz. Ekonomik güvenliği millî güvenliğimizin bir unsuru olarak değerlendiriyoruz. Dünya standardında üreten, gelirini adil paylaşan, temel insan hak ve hürriyetlerini güvenceye alan, yüksek düzeyde ekonomik ve sosyal gelişmişliğe ulaşmış, bölgesel ve küresel düzeydeki kararlarda etkin söz sahibi olan bir Türkiye'yi hedefliyoruz. Bu amaçla, üretimin artırılması ve ithalat bağımlılığının azaltılmasını, yurt içi tasarrufların ve yatırımların artırılmasını, gelirin adil bölüşümünü ve yoksullukla mücadeleyi, ekonomik güvenlik ve dijital ekonomiye uyumun sağlanmasını, iklim değişikliğine uyum politikalarının yürütülmesini, vergi ve harcama, tarım ve hayvancılık, iş gücü piyasası ve çalışma hayatına ilişkin reformist adımların atılmasını gerekil görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, kabul edeceğimiz bu ek bütçe deprem yaralarının sarılmasına, depremde hasar gören yerlerin yeniden inşa ve ihyasına, eğitim, sağlık ve sosyal amaçlı giderlerin karşılanmasına, savunma ve güvenlik birimlerinin ihtiyaçlarının giderilmesine, tarımsal desteklere ve yatırımların daha hızlı tamamlanabilmesine katkı sağlayacaktır. İnanıyoruz ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı güçlü yasama, etkin yürütme, uzlaşma ve istikrar sayesinde depremin yaraları hızla sarılacak, aynı zamanda da ülkemizin kalkınması, milletimizin huzur ve refahı için nice hayırlı hizmetlere imza atılacak, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın altyapısı adım adım inşa edilecektir.

Bu düşüncelerle, ek bütçe kanun teklifini desteklediğimizi belirterek ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve muhterem vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)